Ben Karanlığım ey ışık insanları,
Bana Karanlık diyen sizlerin hep kaçtığı,
Bazılarınız bana şeytan da dedi, deccal de, ego da,
Hrrrrrrrrr…
Demek beni düşman bellediniz ışık insanları
Beni yoketmek için çabaladınız evrenin çocukları
Reddetmek için yırtınıp durdunuz beni ta en derinden
Ama ben hiçbir yere gitmedim işte burdayım görün beni gözlerinizden

Ben Karanlığım ey ışık insanları,
Bana Karanlık diyen sizlerin hep kaçtığı,
Bazılarınız bana şeytan da dedi, deccal de, ego da,
Attınız tüm hatalarınızı üzerime insafsızca,
Utanmadan yargıladınız beni…

Utan ey ışık insanı utan,
Bildiğin bunca şeye rağmen halen sorumluluğunu almadığına utan,
Bütünlük birlik şarkıları söylerken içine kapattığın SEN için utan,
Kendimi seviyorum derken görmek istemediğin senden utan,
Utan ki ey insanı görebil artık kendini,
Ben karanlıkken bilirim varlığımı görevimi,
Sen gülümserken bile reddedersin kendini, varlığını, benliğini

Sen ki halen bekliyorsun seni kurtaracak bir el,
Umut ediyorsun gelecek çekecek seni göğe Mikael,
Hayal görüyorsun ışık insanı ben söyleyeyim bunu sana,
Seni senden başka çıkartacak yoktur göğe,
Bekle dur halen alacaksın avucu yalanmış bir el.

Ben bile görüyorum sendeki seni sana gölge yaparken,
Gölgeyim ben evet gölge, ama gölgeliğimin değerini bilen,
Sen aşağı görürsün gördüğünde gölgeyi bilirim,
Bana küfrettiğinde bile aslında seni öper severim,
Gölgelerin dili de sevgidir ey ışık insanı,
İnanmasan da bunu sana derim

Biliyorum sen alıştın sevgi, güzellik dolu sözlere,
Mutlu oldun seni öven yücelten kelimerle,
Dinle şimdi bir kere beni artık kaçırma gözlerini,
Ben suçlar, kızar, yargılarım seni evet!!!!
Ama seni sana anlatmak için daha kıçımı ne kadar yırtmam gerek,
Sakın kaçırma gözlerini sakın, ben değilim seni sokacak engerek!

Ben gölgeyim ey ışık insanı bi kere daha söyleyeyim,
Senden aklını çalıştırmanı bir kereliğine rica edeyim,
Düşündün mü acaba hiç bir kere bu gölge nasıl oluştu,
Güneşin önüne kim geçti, kim onun ışığını engelledi?
Yanıtı bilir ama kabul etmezsin hiç iyi bilirim,
Kaldır kafanı da bak gölgenin ötesine, onun ardındaki kim…

Evet işte böyle kaldır başını yerden, kaldır da bak bana,
Ulaşmak için yırttım kendimi, artık dokunacağım sana,
Beni görmek için dualar ettin hep hatırlatırım ruhuna,
Gözlerini kaldırsaydın yerden eğer ulaşacaktın sonsuzluğuna,
Kaldır da bak bana ben kimmişim ey İNSAN,
Dokun gözlerinle evrenin ruhuna…

Evet işte net olarak görüyorsun artık gölgenin esas sahibini,
Güneşin önünde siper olup, yerlere bedenini serenini,
Benim ben! yüksekbenlik dediğin sen,
Ayırırken bizi ego-yüksekbenlik- tanrı diye sen,
Ben burada seni izliyordum ey sonsuz sevilen…

Mecbur kaldım kusura bakma bu sözleri kafana vurmaya,
Her yolu denedim senin için sana ulaşmaya,
Senin için gölge bile oldum, uğraştım seni uyandırmaya,
Aslında uyuman ve uyandırılman da oyundu her zaman,
Ama zamanı gelince ayılmanın, direndin amma kocaman

Yeter artık hadi gel bakalım yazalım senle oyunun başka perdesini,
Yaratalım birlikte seninle yeni dünyalar, kutsayalım geçmişi
Ama sevdiysen gölgeyi gölge de olabiliriz birlikte istersen,
Gölgeyi seçen niceleri de vardır evrende; sanma ki onlar nefret edilen,
Aslında en güzeli nitelendirmemek kendini bir kimlikle,
Hissetmek özündeki sonsuzlukötesi gücü ey tanrının ruhu üfürülen

Hadi artık bak aynada kendine kaldırıp bir kere kafanı,
Gör içinde reddedilip karanlıkta kalanı,
Sen söyledin aslında bana geç diye güneşin önüne emrederek,
Senin emirlerin benim için büyük keyif ama sıkıldı artık bendeki yürek,
Çekiliyorum artık buradan bir kere olsun seni dinlemeyerek,
Merak etme yavaş yavaş olacak bu, seni asla incitmeyecek

Gördün işte yoktu ortada ne gölge, ne karanlık,
Işık insanı diye de birşey yoktu, tek varlığımız OLAN insanlık,
Bırak artık kimliklerini sadece OL, gerisi birazcık hıyarlık,
Hıyar lafına bozulma bence, altı üstü bir tane salatalık,
Daha fazlası varken içinde, üç-beş kimlikle tatmin olmak birazcık da ahmaklık

Ben karanlığım, sen ışıksın; ben güneşim, sen engelleyen
Değiştir yerlerini kelimelerin istediğin kadar bunların hepsi nasılsa sen,
Artık uzatmayalım bu kısmını oyunun rica ediyorum senden,
Sadece dilemen yeter, hızla koşacak sana; seni hep bekleyen,
Yaratacaz birlikte yeni evreni, dile benden lütfen dile ey ruhuma hükmeden

Karanlık olarak başladım, karanlık olarak bitirecem bu şiiri ben,
Gördüğün üzere herşey olabilirsin eğer kendini görebilirsen,
Korkacak birşey yok bunu aslında bilirsin de içinde sen,
Tüm varlığıyla her zaman sana destektir bu muhteşem evren,
Ama yine de inanmazsın kolay kolay buna
Kendi gölgesinden korkan, kendine bakmaya direnen sen…

Seni Seviyorum… 😉

Evren

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...