Sen benim aşkımın ifadesisin evrene,
Ruhumun her hücresinde titreşen sonsuz aşkın ifadesi…
Eğer bir heykeltraş olsam senin heykelini yapardım,
Mermere ince ince dokunarak, ona en ufak zarar vermekten korkarak..
Bırakırdım aşkımı benden sonraki yıllara da…

Sen benim aşkımın ifadesisin evrene,
Tıpkı evrenin, Tanrının aşkının ifadesi olduğu gibi sonsuzluğa…
O nasıl sevgiyle yoğurduysa dağları, düzelttiyse ovaları,
Doldurduysa denizleri gülümseyen gözyaşlarıyla…
Sen de benim gülümseyen gözyaşlarımın nedenisin, benim ifadem sonsuzluğa…

Sen benim aşkımın ifadesisin evrene,
Seni izlerken anlıyorum Tanrının evrene duyduğu sevgiyi, aşkı…
Onun titreyerek dokunduğu o eşsiz zamanları…
Ben de gözlerimle dokunuyorum sana o eşsiz zamanlarda…
Gözlerim bile dokunmaya kıyamıyor sana o muhteşem anlarda…

Sen benim aşkımın ifadesisin evrene,
Biliyorum sen ne bir meleksin, ne bir tanrı, ne de tanrıça… Dokunulmaz veya ulaşılmaz hiç değilsin, kızarsın zaten buna.
Benim dokunuşum tanrının titremesini taşır, hassastır çılgınca,
Paylaşmak vakti geldiyse aşkı, dokunurum sana; paylaşırım onu sınırsızca

Sen benim aşkımın ifadesisin evrene,
Ressam olsam resmini yapardım mavinin tonlarında,
İnce ince dokunurdum tuvale, işlerdim seni tıpkı tanrının gökleri işlediği gibi sabırla…
Sonra gelir sarılırdım sana, girerdim resmin içine paylaşırdım o anı;
O andan bizim ressamımız olsun, evreni aşkla yoğurmuş o eşsiz Tanrı

Sen benim aşkımın ifadesisin evrene,
Heykel yapamam, resim çizemem, şarkı yazamam; en iyi bildiğim kullanmaktır kelimeleri.
O kelimeler benim fırçam, keskim, piyanomdur; izlerim onlardan gözlerin ardındaki gönülleri…
Benim gönlüm izlemekteydi hep, izlemek ister sonsuza kadar seni.
Kelimelerimden görebiliyorum şu anda titreyen ruhunu, kalbini, beynini…

Tanrı ifade etti kendini kendine bu sonsuz evrenle,
İçine çekti onu her fırsatta, genişletti onu yaşayıp hissettikçe
Benim aşkım da genişliyor sonsuzluğa doğru, kendimi kendimle ifade ettikçe…
Bu satırlarım senin heykelin, resmin, şarkındır ey sonsuz aşkım,
Sen benim aşkımın ifadesisin evrene

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...