Hande Köseoğlu :Onu uzun zamandır tanıyorum aslında. İş kadını, anne, eş, arkadaş yönleriyle tanıdığımı sandığım bu kadın meğer içinde bir yazar saklıyormuş, geç öğrendim. İlk kitabı Metropol Kedisi’ni bir gecede bitirmiştim, uykusuz kalmak pahasına, göz kapaklarımla savaşarak, okuduklarıma şaşarak, sevinerek, merak ederek sürüklendim gittim. Arayı açmadan gelen ikinci kitap Yedilemma, her ikinci gibi, ilkinden çok daha cesur, çok daha dinamik ve sürükleyici. Müjde Ayşe Şahintürk’ün katlanarak artan başarısı beni “Neredeydiniz?” diye sormaya itiyor… Evet, ilk bununla başlamak istiyorum, sahiden neredeydiniz?
Müjde Ayşe Şahintürk : Teveccühün diyorum Sevgili Hande’ciğim. Başarı denir mi bilemiyorum… İstek ve sevgi var. Neredeydim dersen… Bir zamanlar bankalarda daha sonraki dönemde fabrika ve son olarak insan kaynakları şirketinde danışmanlık yapıyordum. Bu arada şifacılık, reiki, reconnection nerde seminer, ben orada. İlgi alanlarım bu minvalde devam ediyor, ileride bu tür yeniçağ işleri yapma hayalleri kuruyordum, çünkü resmi çalışma yaşamı bana mutsuzluk veriyordu falan filan. Neyse bir gün Eric Pearl reconnection semineri için İstanbul’a geldi, ben de işten izin aldım, bu üç günlük seminere katıldım. Aslında katıldığım ilk gün evde tuhaf şeyler oldu ama esas olan daha sonra. Mutad akıl defteri tutarım. Yine bir gece, alışveriş listesinin yanına aklıma gelen birkaç cümleyi yazdım ve yattım. Gece Eric Pearl rüyama girdi ve bana “Bunları yazmaya devam et” dedi, ellerimi eline aldı, yaralarımı iyileştirdi, kemiksi şeyleri kesti, kanayan yaraları iyileştirdi. Bana “Senden şifacı olmaz ama istersen bir şeyler yazabilirsin” demeye getirdi sanırımJ Metropol Kedisi’ne böyle başladım.
H.K.: İlk kitap Metropol Kedisi’nin akıbeti ne oldu? Hak ettiği ilgiyi görebildi mi?
M.A.Ş.: İlgi görmedi çünkü dağıtım sorunu vardı. Her üretende engel olamadığı bir emeği görünür kılma gayreti vardır, bende de vardı. Aslında ben ilk kitapları ilk çocuklara benzetirim. Doğan belki muhteşemdir ama siz henüz tecrübesiz bir ebeveynsinizdir.
H.K. :Siz sadece yazar değilsiniz. Öyle kahvenizi sigaranızı alıp, saatlerce bir odaya kapanarak, iletişiminizi kopararak yazma lüksünüz yok. Aynı zamanda bir annesiniz de. Ne zaman, nasıl yazıyorsunuz?
M.A.Ş.: Aslında her yerde kafanızın bir yeri yazdığınız şeyle ilgili çalışmaya devam ediyor. Onu salim kafa toparlayıp yazmak için azıcık ortam lazım. Oradan buradan kırparak, gereksiz ziyaretleri yapmayarak, bazen de uykunuzdan keserek. Safi bir sessizlik de aramıyorum. Bu arada sigarayı da bıraktım, süper olduJ
H.K. Kitaplarınızdaki kurgu, birbirlerine bağlanan karakterler önceden kafanızda belli mi? Yazarken mi şekilleniyor?
M.A.Ş.: Açıkçası sonunu bildiğim şeyi yazmaktan hoşlanmıyorum. Bir fikir, bir imge ile yola çıkıyorum ve sonra her şey kendi kendini yönlendiriyor. Onlar ne yapmak istediklerini, ne konuşacaklarını biliyorlar, ben sadece onlara kulak kabartıyorum.
H.K.: Aslında Yedilemma’da zor bir şeyi denemişsiniz. Yedi karakteri bir araya toplamak sonra onları aynı eksende biraraya getirmek…
M.A.Ş.: Aslında öyle yedi karakter koyayım, sonra onları düğüm yapayım vb hınzırlıkların peşinde değildim. Sevgili Astrolog Şebnur Balcı bana kitabımda yedi karakterin olduğunu söyledi. Eve gelip yazdıklarıma baktım ki, yedi tane kişi olmuş gerçekten de. Sonra diğer yan karakterler vb derken…
H.K.: Metropol Kedisi’nden de mistik bir yan vardı, Yedilemma’da da öyle. Kişisel merakınızdan mı ileri geliyor?
M.A.Ş.: Hep bilinmeyen, görünmeyen, açıklanamayana olan çocukluğumdan gelen bir ilgi var, yaşadığım bazı deneyimler hep beni merak ettirdi, araştırttı ve bu tür insanlarla tanıştırttı. Bunların izi de var tabii.
H.K.:Yazar olmak için yola çıkmadığınızı söylediniz. Eğitiminiz ve kariyeriniz çok farklı bir yönde
M.A.Ş: Ben kapitalist sistemin çok iyi öğretildiği, mezun olanların böyle hindi gibi kabara kabara mezun olduğu bir okul ve havalı bir bölümden istemeye istemeye mezun olurken, yine istemeyerek bankalarda çalıştım. Neyse ki bankacılık krizi oldu da, bu sektörden koptum. Çok daha zor olan reel sektörde kendimi bulup, son bir senedir de sadece yapmak istediklerimi yapmaya başladım.
H.K.: Edebiyat tozunu yuttuktan sonra plaza hayatına dönmeyi düşünüyor musunuz? Yoksa yeni yolunuz artık bu mu?
M.A.Ş.: Aslında o tozu yutmadım ben. O tozu yutanların yanında ben bir toz zerreciğiyim sadeceJ Kariyer sitelerinden cv’mi bulup iş görüşmesine davet edenler, arayanlar oluyor. Önce randevu veriyorum sonra arayıp gelemeyeceğimi söylüyor ve randevuyu iptal ediyorum. Garip bir durum yani… Sanırım dönemeyeceğim.