Uzun zaman sonra yeniden buradayım işte… Birkaç aydır yazamamış olsam da ki bundan dolayı pişmanlık duymadığımı söyleyemeyeceğim, sizden gelen mailler sayesinde inanılmaz mutluyum. Bu kadar çok okuyanım olduğunu bu ayrılık esnasında daha iyi anladım. Açıkçası 2 gün önce sevgili Sonsuz bana yazım olup olmadığını sorduğunda zaten bu yazıyı hazırlıyordum. Giriş bölümünü kısa keserek bu ay yeni bir şey denediğimi ve bunu yaparken son derece eğlendiğimi sizlere itiraf etmek istiyorum. Aslında bir sonrakinde sanırım daha deneyimli olacağım ama bakalım…

“Yüzyıllar geçti hala kadın ve erkek arasındaki farkları, eşitliği, dengesizliği, eksik veya fazlalıkları tartışıp duruyoruz. Hala iki ucu bir yere varamayan bir değnekte boynuz boynuza köprüyü geçmeye çalışıyoruz. Kim kimden üstün? Kim kimden akıllı? Şimdi bana “politik olmayan” cevaplar verebilecek Kadın ve Erkeklere ihtiyacım var. Bu bir tür röportaj için gerekli… Çok saçma sapan şeylerde olabilir, çok ciddi ve gerçekçi konularda seçebilirim, her şekilde bana kadınca ve erkekçe ya da nasıl hissediyorsa o şekilde cevap verecek isimler arıyorum. Mesela “çatal” evet basit bir “çatal”, ya da herhangi başka bir şey… Kadın ve Erkeğin herhangi bir şeye bakışlarındaki farklılığı ya da aynılığı anlatabilecek ya da hiçbir şey anlatamayacak, değnekte boynuz tokuşturmaya devam edecek bir röportaj serisi için “Stajyer röportaj konuğu” olmak isteyen var mı?”

Birkaç gün önce üye olduğum tüm gruplara ve özel adreslerime bu maili göndererek birbirlerine yaymalarını istedim. Açıkçası bu kadar çok tepki geleceğini ve katılımın bu denli çok olacağını düşünmemiştim. Bu beni pamuk şekerine kavuşan bir kız çocuğu kadar mutlu etti. Adı röportaj ama aslında biraz tartışma, biraz gülüşme, biraz dertleşme, biraz araştırma gibi oldu. Dediğim gibi ben bu sefer belki de ilk olması açısından biraz karıştım. Ortalığı toplamak zamanımı aldı. Bakalım siz ne diyeceksiniz? Bu arada hoşunuza gider de ben de bir şeyler söylemek istiyorum derseniz ben buradayım beklerim efendim.

Sabah uyandığımda MSN’de Mustafa vardı. Mustafa, gazetecilik okuyor ve bana göre bu mesleği “caydırılmaz ve sabrı taşırılmazsa” hakkını vererek yapabilecek zekâya ve mantığa sahip biri… Ayrıca beni çoğunlukla şaşırtan cevaplar veren erkek katılımcılardan da biri oldu. Neden şaşırdın diye sorarsanız Mustafa son derece aşık, bu aşkın arkasında duran, mesleği için her türlü gelişime açık olan ama işi ile sevgilisi arasındaki dengeyi son derece iyi kurabilmiş biri…

Konuşmaya SOĞUK kelimesiyle başladık! Sonra aramıza Berivan katıldı, daha sonra diğerleri…

SOĞUK:

Bu sözcüğe erkekler ve kadınların yaptığı yorumlar çok da ağız açtıracak şekilde değildi ama arada tuhaf cevaplarda geldi. Örneğin Mustafa, Berivan, Serdar, Esra soğuk dediğimde tamamen gerçekçi tarafını ele alarak havanın ısısından bahsederlerken, kazak atkı, karla bunu tamamlarlarken Alkım bir anda Penguen dedi. Serdar da (ressam / 32) “gülmeyen kadın” ve Tülin (müşteri temsilcisi / 27) “sevgilimin son zamanlardaki hali” dedi. Bu kelimede bulabildiğim tek ortak nokta herkesin sohbet ilerlediğinde “soğuk” kelimesini “yalnızlık” sonucuna vardırdıkları oldu. Soğuk benim dışımda hiçbir kadın ve erkeğe “sıcak” bir kelime gibi gelmedi. Cemal dışında (süpersosyalöğrenci), bir tek o “soğukta sarılıp da ter dökmeden bırakacağım kimse yok” diye cevap verdi. Çok hoş… Ha bir de Mete var (24 yaşında / öğrenci-barmen) soğuk dediğim anda “sandwich” dedi. : ) Fügen Ünal Şen’in (yazar / ruh yaşı 28) yorumu ise tam bana göreydi; “SOĞUK, bir insan karakteriyse eğer üzülürüm onun için. Hayatta hesapsız dokunuşlardan mahrum kalacaktır; bilmeyecektir hiç.”Diğer herkes bir anda negatif yorumlarda bulundu. Normal olan kim?

EV:

Mustafa ve Berivan’ın ortak katıldıkları sohbette tuhaf sonuçlara da varıldı aslında…

Çisel: Merhaba arkadaşlar, EV? Ev işlerini bir tek kadınlar yapar değil mi Berivan? Erkekler tembeldir!

Mustafa: Hayır bende yapıyorum, sevgilime yardım ediyorum.

Berivan: Yemem ben. : ) Hayıırrrr kadınlar yapar!!!

Çisel: Ben de yemem: ) (ortalığı kızıştırmak lazım) Mesela Mustafa bulaşık yıkıyor musun? Senden eminim Berivan!

Mustafa: Neden yıkamayayım ki. Kimin durumu müsait olursa o yıkar. Bunda ne var?

…Derken bir anda Berivan atıldı ve şöyle dedi “valla ben açıkçası yoğun çalıştığım için evle pek ilgilenmiyorum. Makinalar sağ olsun!” Mustafa da hala “işim olmadığı müddetçe bende yıkarım” diye diretiyordu. Aralarında geçen diyaloglar sonucunda Berivan aslında birçok kadının söylemediği ve kadın imajına ters düşen yorumlarda bulundu. Aslında kadın imajı ya da erkek imajı diye bir şey yoktu. Roller mi değişmişti ama sanki… Bir şeyler alıştığımızdan ters işliyordu. Hoşuma gitmedi değil! Bunun hemen ardından Müge (Öğrenci / 22); eğer evde tüm işleri sadece ben yapıyorsam o evi o adamın başına yıkarım” diyerek beni hem güldürdü hem de vay be dememe sebep oldu. Vah annelerimize… Cemal yine bir çıkış yaparak “evlenmediğim müddetçe kimse ev işlerimi yapamaz, yeni jenerasyon hatunlar anlamıyor bu işten” yorumunda bulundu. Çok doğru!!! Yine Mete bütün erkekler gibi “elimden her iş gelir evde” diyerek beni bir kez daha şaşırttı. Sanırım yalnız yaşamanın, hayata erken atılmanın en büyük faydası bu oldu! Fügen Ünal Şen; evinin her köşesiyle ayrı ayrı ilgilendiğini ama bundan zevk aldığını ve kimseye bir sorumluluk yüklemediğini belirtti. Diğer kişilerin verdiği cevaplar genellikle hep evlerinin onlar için bir “sığınak” olduğu ve “huzur buldukları tek yer” olduğu yönündeydi. Tek bir cevap sadece içimi ürpertti!

Hasan (28/Öğretmen) : “Ev mi? Çisel Hanım ev benim için maalesef sadece hayalini kurduğum bir şey o kadar. Hansel ve Gratel’deki şeker ev gibi yani. (garip bir gülümsemesi var, içli biraz). 1 yıl önce evimi terk ettim. Sırf kiramı ödeyemediğim ve çocuğuma bakamadığım için. Eşimi 2 yıl önce kaybettim. Şimdi oğlumla okulun bir odasında kalıyoruz. Bunu anlar mısınız bilmem ama benim evim benim başıma devletten yardım istediğimde yıkıldı! Okulun var git orada kal, dua et haline dediler bana!”

Ev işte… Bazılarımıza cehennem, bazılarımıza cennet… Tek bir şey tuhaf geldi bana, erkekler kadınlardan daha fazla evcilleşmişler ben onlardan uzak duralı! “Akşam eve geldiğimde yemek hazır olsun istiyorum, evimde nefes alayım istiyorum, sevgilimle bir şeyler paylaşalım istiyorum ama nerde, kız arkadaşım sürekli dışarıda olmak istiyor. Anlamıyorum, evimizin nesi var diyorum, sıkılıyorum, daralıyorum diyor. ” Ben anlayamadım yahu? Gerçekten kadınlar mı değişiyor yoksa erkekler mi pes ettiler?

OKAN BAYÜLGEN: Okan Bayülgen’i sormamın bir sürü sebebi vardı aslında. Alacağım cevaplardan emindim ama tek tecrübesizliğim röportaj için geç kalmış olmam ve açıkçası röportajı yaptığım insanların yaşam standartlarının birbirine yakın olmasıydı ama yine de Okan Bayülgen meselesini mutlaka bir sonraki sayıda kullanacağım : )

Mustafa, Okan Bayülgen dediğimde diğerleri gibi ilk anda “çok zeki” cevabını verdi.

Çok zeki ama bazen çok ukalalaşıyor.

Kadınların Okan’ı seksi bulmasının sebebi ne olabilir?

Bilmem. Zeki bir adam ondandır işte. (Mustafa politik cevapları sevmiyor bu arada, öyle sanmayın)

E peki kadınlar kel ve göbekli adamları beğeniyorlar diye bir efsane var bilirsin, sence nedir sebep, yine zekâ mı? (gülüyoruz)

Hayır onun sebebi kadınların yani o tür kadınların sadece maddiyatçı olarak duruma yaklaşmaları gerçeği var. Maalesef o tür kadınlar para için o tip adamları seçiyorlar. Ki aslında bu her tür adam olabilir. Yeter ki parası olsun değil mi?

Haklısın!

Alkım (Oyuncu / 26), Serdar ve Burak da (Yat Tasarımcısı / 39) Okan Bayülgen sorusuna “zekâ” cevabını verdiler. Kadınlarsa genellikle “çok komik bir adam O. Beni güldüren erkekleri severim” dedi. Sadece bir tanesi “içindeki korkak adamı görebiliyorum. O kendini iyi saklayabilen bir zekaya sahip, o yüzden seviyorum Onu.” dedi. Bu bana göre bir cevaptı işte!

Burak Okan’ı sevmediğini ve bunun tek nedeninin etrafındaki tüm kadınların bu adama çok güldüklerini ama hiçbirinin O eğer Okan Bayülgen olmasaydı Ona aynı şekilde gülüp, hayran olmayacaklarına inanması olduğunu söyledi. Okan Bayülgen’in körü körüne sevildiğini ve”eğer Çisel, Okan İETT’de tanıştığın bir adam olsaydı ve aynı şekilde espriler yapsaydı bu kadınların hepsi Ona ayy ne kadar da şımarık bir adam diyeceklerdi.” dedi.

Ama kimse beni Okan’ın inanılmaz zekasına ve okumaya olan düşkünlüğünün Ona kattığı artılarla geliştirdiği kişiliğine hayranlık duymamamı sağlayamadı.

Bu röportajı ya da aslında bir tür kelime oyununu Soğuk’la başlatmamın en büyük sebebi Anıl (Makina Mühendisi / 28) ile 2 saate yakın süre MSN’de birbirimizi hiç tanımadan yaptığımız sohbet oldu. Bana son derece açık davrandı ve içindeki soğukluğun nedenini anlattı. Yalnızdı, yeni bir aşk acısı yaşıyordu ve beni hiç tanımıyordu. Soğuk üzerine konuştuk 2 saat boyunca. Sonunda “bana sıcak bastı ben gidiyorum” diyerek kahkahalarla bitirdik konuşmayı!

Daha sonra Burak sayesinde EV konusunu seçtim. Bana “bu ev seni özledi” dediğinde arkadaşlarımla paylaştığım anları anımsadım. Tuğba (ev hanımı / 26); temizlik ve yemek yapmaktan bahsettiğinde de tabii!

Ve sonra OKAN BAYÜLGEN… Okan’ı seçmemin en büyük nedeni ise hayatımda tanıdığım zeki adamların ve zeki kadınların başka zeki bir adam hakkında ne düşündüklerini merak ediyor olmamdandı. Dedim ya zaman kısaydı! Bir daha denemem lazım!


KARİYER ve BARİYER:

Erkeklere ve kadınlara eşinizin kariyerine destek mi olursunuz yoksa bariyer mi diye sordum. Erkeklerin hemen hemen hepsi, evet inanın ki hepsi kadınları suçladılar. Kadınların kariyer konusunda gitgide bencilleştiklerini, sadece işlerini düşündüklerini, duygusuzlaştıklarını ve ilişkilerinde erkek arkadaşlarını geri plana attıklarını savundular.

Alkım; “işi yüzünden beni ikinci plana atarsa beni başkalarıyla görür, işini yapsın ama gerisine özen göstermesi gerektiğini de unutmasın. Bizim böyle bir çaba göstermemize gerek yok, erkek doğuştan yeteneklidir bu konuda” diye cevapladı.

Alkım (oyuncu / 26) sayesinde de iki ayrı kelimeyi sona yazmayı istedim. Onun cevapları kimseninkine benzemiyordu aslında…


ANNE:

Birileri “her şeyim” dedi! “Tek dayanağım!”. Birileri de “bilmiyorum, ne yapsak olmuyor” dedi. İkinci cevabı verenlerin çoğu kadınlardı! İlkini erkekler!!!

BABA:

Erkeklerin çoğu “resmiyizdir, baba-oğul o kadar” diyip geçiştirirken sadece bir tanesi “babam benim tek tutkumdur” dedi. Kadınların bir kısmı sessiz kalıp, klasik bir baba işte derken kimileri de evleneceği adamın babasına benzemesi için dua ettiğini söyledi. Ben o ikinci gruba aidim sanırım. Dua edenlere… : )

Aralarında kafamı çok karıştıran bir cevap vardı.

“Annem her şeyimdir. Babam ise… Zor bir soru! Annem hakkında tek bir kelime yazarım her şeyi anlarsın, babam için sayfalar dolusu şey yazabilirim ama sonunda bir bakarsın ki hiçbir şey yazmamışım!”

Ben tüm bu sohbetler sonucunda bir sürü şey öğrendim aslında! Belki de ilk olduğu için yeteri kadar iletemiyorum sizlere… Bir de şu son cevap okuyan herkesi düşündürür sanırım!

ANLADIM Kİ;

KADINLAR BULAŞIKLARI ARTIK ERKEKLERE YIKATIYORLAR!

 

SOĞUK İYİ BİRŞEY DEĞİL. YALNIZLIK VE ÜŞÜMEYİ GETİRİYOR BERABERİNDE… KİMSE SOĞUK OLDUĞUNDA SEVGİLİME SARILIRIM DEMEDİ. ANLADIM Kİ HERKESİN ARTIK KAZAK, ELDİVEN VE ATKISI DAHA KUTSAL : ( EYVAH!!!

KARİYER UĞRUNA KADININ EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ OLAN SEVGİ YANIMIZI KAYBETMEYE BAŞLAMIŞIZ. BELKİ DE İLAHİ ADALETTİR KİMBİLİR! : ) “TOPLANTIM VAR HAYATIM” CÜMLESİNİ DUYMA SIRASI BELKİ DE ONLARDADIR!

OKAN BAYÜLGEN ZEKİDİR! SEKSİDİR! YAKIŞIKLI DEĞİLDİR! ÖYLEYSE YAKIŞIKLILIK YA DA GÜZELLİK SEKSİLİK DEMEK DEĞİLDİR. VE ÖYLEYSE ZEKA SEKSİ OLMANIN EN TEMEL ÖZELLİĞİDİR! DUDAKLARINIZA SİLİKON YAPTIRMANIZA GEREK YOK BAYANLAR YA DA METROSEKSÜEL OLMANIZA BAYLAR, MAALESEF DOĞUŞTAN GELEN BİRŞEY BU!

VE KADINLAR DA ERKEKLER DE ANNE-BABA DENDİĞİ ZAMAN TÜM DUVARLARINI GERİ ÇEKİP, ÇOCUKLAŞIYORLAR VE SEVMEDİKLERİNİ YA DA ANLAYAMADIKLARINI SÖYLESELER BİLE BUGÜN SAHİP OLDUKLARI KİŞİLİKLERİNİN ANNE VE BABALARINDAN MİRAS OLDUĞUNU ÇOK ÇOK İYİ BİLİYORLAR!

Bir şekilde iletişim kurmak için sözleştiğim ama terslikler sonucunda ulaşamadığım herkese hem yardımcı oldukları için teşekkür ediyorum. Dennis, Dilek, DarkWolf, Editör, tüm 2yuz.com’daki arkadaşlarım… Hem de Ocak ayında bunu telafi edeceğime söz veriyorum. Sabahtan beri kendi röportajı gibi ilgilenip bana yardım ettiği için Mustafa’ya, sevgili Berivan’a, Serdar’a, Hasan’a, Anıl’a, Tuğba’ya… Yıllardır Okan’a rağmen benden vazgeçmeyen Burak Burkun’a : ) ve aslında son noktayı koymama sebep olan Alkım’a…

Teşekkür ederim.

Okuduğun için sana da!!!

Soğuk bir havada, huzurlu evimde, anne ve babamla birlikte Okan Bayülgen’i izlerken kariyer aşkına bu yazıyı www.derki.coma adıyorum

Çisel Onat