Arjantin’in ünlü Mafalda çizgi karakterinin bir karikatüründe şöyle bir diyalog vardır:

– “Sence yeni yıl ne getirecek?”

– “365 tane yeni fırsat!”

İşte tam da böyle! 🙂 Her yeni gün yeni bir fırsatla doğuyor ama biz ne kadarını görüyor, ne kadarını gerçekten değerlendirebiliyoruz? Evet, bu çok klasik bir soru gibi gelse de aslında her günümüzü, her ayımızı, her yılımızı değerlendirmemizi sağlayan ya da engelleyen çok özet bir soru. Peki neden fırsatları göremeyiz, ya da hak ettiği derecede değerlendiremeyiz?

Çünkü biz eski bize saplanıp kalma eğilimindeyizdir. Bunların adına prensip, anı, alışkanlık, ders, vs bir sürü isim takar dururuz. Halbuki ne çok sular akmıştır köprülerin altından! Bizim aynı biz kalmamız mümkün müdür? Benlik hamurumuzun ötesinde ne vardır değişemeyecek olan? Prensiplerimiz mi? Alışkanlıklarımız mı? Sular sel olup köprüleri yıkmış bile olsa, biz eski “ben”imize saplanıp kalır, güvenlik alanımızı koruduğumuzu zannederiz. Ne var ki, yeni köprüler kuramazsak geçmiş kıyısından gelecek kıyısına geçemeyez ki…Yeni köprüler için yepyeni umutlar gerekiyor evet, haklısınız. Ama hepsinin ötesinde ön yargısız ve yargısız bir ben gerekiyor. Geçmiş yargılarımızla geçmişte yaşadığımız olayların benzerlerini yaratmaya devam ederiz, ama yargılarımızı kesin – kati kanunlar olmaktan çıkarabilmeyi başarırsak ve gerçekten, gönülden esnek olmayı denersek, her insanın doğumdan ölüme kadar temel yaşam amacı olan mutlu olma hedefini gerçekleştirerek devam ederiz yolumuza.

Nedir bugünün önemi? Yılın son günü mü olmasıdır? Yeni yıla sadece saatler kalması mıdır?

Bugün, yaşadığımız üzüntüleri ve zorlukları da mutluluklarımızla beraber aynı heybeye koyarak benlik yolumuzda devam etme zamanıdır…

Bugün geride bıraktığımız 365 tane güne içten bir selam çakıp, önümüzdeki 365 tane yepyeni, doğmayı bekleyen fırsata kalbimizi açtığımızın mesajını verme günüdür. Ama hepsinden önce kalbimizde yer etmiş geçmiş yılların tortularını temizleyerek, yeni anlara, yeni duygulara yer açma zamanıdır.

İşte yepyeni bir ben’le buluşmak, sanki ilk defa tanışıyormuşçasına gönülden bir “Merhaba BEN, tanıştığımıza çok sevindim!”  diyebilmek için derin bir nefes alıp aynanın karşısına geçmeye ne dersiniz?

Deniz Öztin