Bazılarınıza çok çocukça gelebilir, ama doğum günlerimi çok seviyorum. Ve gerçekten de çocuk gibi seviniyorum! Haftalar öncesinden tatlı bir heyecan duymaya başlarım… Doğmuş olduğum öğleden sonrası saat dördü iple çekiyorum!

Bu mutluluğum ve heyecanımın nedeni nedir? Çocuklar doğum günlerini kutlama partileri ve hediyeler için seviyorlar. Ancak, ben yazın ortasında doğan bir çocuk olarak, kutlamaya gelince asla hiç kimseleri bulamazdım – herkes tatilde olurdu! Onun için geleneksel çocuk doğum günü partisi heyecanını yaşamazdım.

Ancak zamanla şunu hissetmeye başladım: Sevdiklerimden oluşan sihirli çemberim var. Onlar yakında da uzakta da olsalar, onların varlığını hissediyorum; kimisinden bir kart gelir, kimi mesaj gönderir yada arar; kimisi o günü unutabilir, ancak onun kalbindeki yerimi hissediyorum, bana verdiği değer sadece bir günün kutlaması ile zaten sınırlı değil; kalbinde hep doğum günümü kutluyor ve var olmama seviniyor. Bu çember zamanla genişliyor. Sihirli bir çember bu: Benim sevgimle ve ilgimle besleniyor, zenginleşiyor ve attığım sevgi tohumları güzel birer çiçek– insan olarak bana dönüyor. Doğum günlerimde bu dost ve sevgi çemberini daha güçlü hissetmeye başladığımı anladım.

Bugün sizlerle günümü ve mutluluğumu paylaşmak istiyorum! Yanımda olsanız da, olmasanız da, tanışıyor olsak ya da olmasak; ben kalplerinizi hissediyorum! Bana gönderdiğiniz güzel düşüncelerinizi yakalıyorum ve onlardan beslenip, çoğalmış olarak tekrar sizlere gönderiyorum! Evet, bu Evren’de, bu Dünya’da doğduğum için mutluyum! Ne iyi yapmışım, doğmuşum! Yoksa sizleri, güzel kalplerinizi, güzel bakışlarınızı, güzel duygu ve düşüncelerinizi asla tanımazdım! Bu büyük bir kayıp olurdu! Bana bunları tanımam için fırsat ve imkan sağladığınız için, bu Dünya’yı bu kadar güzel tarafından görmem için bana yardım ettiğiniz ve ümit verdiğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum!

Bana ilham verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum!

Birçok akrabam olduğunu bana hissettiriyorsunuz! Bu çok özel ve değerli bir duygu!

Eminim, hepinizin sihirli çemberleriniz var! Sevgi, umut, ilham, destek, şefkat ve mutluluktan oluşan bir çember… Bu çembere ne kadar çok kişi alırsak, Dünya’daki yaşam hepimiz için o kadar daha güzel olacak! Çünkü kalp sıcaklığı ile tüm zorlukların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum!

İyi ki doğdum!

İyi ki doğdunuz ve birbirilerimizi bu sonsuz hayatın içinde var olan kısacık hayatta tanıyabildik!

(Anjelika Akbar’ın doğumgünü: 8 Temmuz)

Anjelika Akbar

400’den fazla senfonik ve oda orkestrası, şan, koro, enstrümantal ve etnik-klasik gruplar için bestesi bulunan Anjelika Akbar Kazakistan’da, müzisyen ve filozof bir baba ile yine müzisyen bir anneye sahip olarak dünyaya geldi. Belki de hayata ve çevresindeki her şeye sadece müzikal açıdan değil felsefi açıdan bakmasının bir nedeni de genleri... Anjelika Akbar’ın, 1999 yılında kendi prelütlerinden oluşan ilk albümü “Su” çıktı. Aynı yıl Can Dündar’ın “Köy Enstitüleri’’ adlı belgeselinin müziklerini besteledi. 2002 yılınında çıkan Vivaldi’nin “Dört Mevsim” keman konçertolarının dünyada ilk kez solo piyano uyarlaması, Sony Music International etiketiyle çıktı ve Sony Classical kataloğuna girerek, bu katalogdaki ilk Türk Klasik Müzik albümü oldu. Yine 2002 yılında Rana Erkan ve Zara ile çalıştığı, “bir’den Bir’e” isimli albümünü çıkardı. Anjelika Akbar evli ve 2 çocuk annesidir.