Bir Hindu’nun ellerini ayalarından birleştirerek, göğsüne doğru götürmesi ve bu arada başını eğerek “Namaste” (“Namastey” diye de telaffuz edilebilir) diye selamlaması onun için olağan bir harekettir. Aslında bu hareket çok eskilere giden bir alışkanlıktır. Elleri birleştirerek yapılan bu hareket (mudra da diyebiliriz) aslında düalitenin birliğini anlatan bir harekettir ve selamlamada da karşıdaki ile olan birliği anlatır. Aynı zamanda başını  eğmek de bir saygı işaretidir. Bu hareket “Anjali” diye adlandırılır ve Sanskritçe’de “Anj” kökünden gelmektedir. Anj- kökü, saygı göstermek, kutsamak,tapmak gibi anlamları içermektedir.

Namaste selami ise bir mantra olarak kabul edilebilir. Bu sözcük “Nama” kökünden gelmektedir ve “eğilmek” anlamını taşımaktadır. “te” eki ise “seni” anlamına gelmektedir. Bir bakıma “senin önünde eğilirim, selamlarım” anlamını taşımaktadır. Bu selam mitolojik çağlara kadar kötürülmekte ve Krişna ile ilişkilendirilmektedir.

Nama kökünün etimololijini daha geniş araştırırsak, diğer Hint-Avrupa kökenli dillerle de benzerlik kurarak, na- ve ma diye ayırabilriz. Na olumsuzluğu temsil ederken, ma da “ben” olma halini anlatmaktadır. Bir başka deyişle bu eğilme  hareketi “ben” in ötesinde bir harekettir.
 

Sonuçta bu selam, bizim kültürümüzde de eş değerleri yer alan saygı ile selamlama eylemidir.


Namaste diye selamlamanın değişik şekilleri de vardır. Örneğin elleri “Üçüncü Gözün olduğu yere götürmek ya da başının üzerine koymak gibi.
Nameste’nin sembolizmi çok farklı şekillerde açıklanabilir. Düalite’den , on parmağın bütünleşmesi ile kutsal onlunun oluşmasına kadar. Burada , her selamlaşmanın içinde bulunduğu kültür ile alakasını düşünmek gerekmektedir.

Bizim kültürümüzde de “Selamın Alayküm” deriz, “Merhaba” deriz, “Hoşçakal “ deriz , hatta kısaca “Selam” deirz. Latince’de “Salve” , Fransızca’da “Salut” , “bonjour “ vs , iyi dilek belirten selamlaşmalar kullanılır. Hatta bizde Allah selamını almamak olmaz.
 

Buraya kadar normal , iyi de bizde bu kadar sık “Namaste” kullanımı nereden çıktı ben bunu anlayamadım. Tabii gerçekten Hiduizmi kabul etmiş olanları dışarıda tutarak, bunun bir özenti olduğunu düşünmekteyim. Doğu’ya ve Hint kültürüne merak saranlar arasında bir moda gibi geliyor. “Titreşimi çok güzel” , mantra, mudra vs demeden önce her kültürün bu tür “titreşimi güzel “ sözcükleri barındırdığını unutmamak gerek. Esenlik kökünden gelen “selam” da bunu kapsamaktadır.

 

 

Aklıma Ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı “entelleri” geldi. “Bonjur” , “Bonsuvar” , “Monşer” , “Milmersi” sözcükleri ne kadar da çok kullanılırmış bu özentiler tarafından. Hele Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın , “Şık” adlı romanını okumaya doyum olmuyor bu özenti aydınların hicvi hoşunuza gidiyorsa.
Bizim spiritüel entellerimiz arasında da çok moda oldu bu. Bazen gittiğim konuşmalarda, alakasız bir konu konuşulacaksa, konuşmacının “Namaste” selamı ancak güldürüyor. Aklıma bazen Peter Sellers’in “The Party” isimli filmi geliyor.
Aynı şekillerde ruhsal tebliğlere “Namaste” diye başlanması da. Herhalde daha inandırıcılık katıyor. Geçenlerde Yahoo gruplarında dolaşan Poseidon’lu bir tebliğ vardı. Bizim Grek Poseidon, konuşmaya “Namaste” diye başlıyordu.
 

Spiritüel bilgiler, her kültürde, o kültürün terimleriyle ve sembolleriyle yorumlanmıştır. Her kültürde belli amaca yönelik hareketler ve sözükler vardır. Bir kültürün bu tür hareketlerini gelişigüzel kullanmak iyi niyetle olsa da bana göre biraz özentilikten öteye geçmiyor. Bana göre, beni gören bir Türk’ün bana “Bonjour” demesi kadar anlamsız.
 

Spiritüel bilgiyi barındırmak onu yaşama geçirmektir. Kendi kültürü içinde onu yorumlayıp karşındakine ve en önemlisi kendine bir şeyler katabilmek demektir. Bu belli sloganların dışına çıkabilmekle olur. Eğer içinizde bu kadar yüksek titreşim varsa bunu bir “merhaba” ile de aktarabilirsiniz.
 

Sözün özü bana “namaste” demeyin. Kıllanıyorum.

Erhan Altunay