Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Sevgili Begüm Güven Karace ile bugün ThetaHealing konuşacağız ama önce seni biraz tanıyalım Begüm.
Begüm Güven Karace:
1999 yılından beri ilgileniyorum. Reiki ile başladım aslında bu yolculuğa. Reiki-1, Reiki-2, daha sonra hocalık oldu. Arada başka enerjilerle de çalıştım RA-SHEEBA bunlardan bir tanesi. Çalıştığım bütün enerjilerde hani eğitmen olana kadar uğraştım; eğitimler aldım, eğitimler verdim. Daha sonra nefesle yolum kesişti. Mustafa Kartal’dan nefes eğitmenliği aldım ve onun asistanlığını yaptım birkaç yıl boyunca. Reiki eğitmenim de Korkut Keskiner. Daha sonra 2011 yılında iki arkadaşımla sevgili Cem Korkut ve Banu Bayraktar’la beraber İyilik Merkezi’ni başlattık. Reiki, nefes, aile dizilimleri daha sonra 2012 yılında yolum ThetaHealing ile kesişti ve çok hoşuma gitti. Çok faydasını gördüm ve çok faydalanan insanlar gördüm. Ondan sonra onun eğitimlerini almaya başladım. Genelde onun eğitimleri zaten hepsi yurt dışında eğitmenlik eğitimleri onları alıp gelip Türkiye’de arkadaşlarımla paylaşıyorum.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
İyilik Merkezi’nde söyleşiler yapmaya geldikçe Begüm’le oturup böyle karşılıklı sohbetler ediyorduk. Gel sana biraz ThetaHealing yapalım diyordu ama ilk başlarda açıkçası reddettim. Çünkü hani böyle çok şatafatlı isimleri olan bir sürü teknik var. Theta Healing var, Matrix Energetics var, Access Consciousness var özellikle İngilizce başlıklı olan. Hani bunların her biri güzel eğitimler kendi başlarına onlara bir şey söylemiyorum fakat ilk başta böyle bir uzak durdum. En sonunda bu direnç bir yerde kırıldı dedim ki hadi gel bakalım hadi yap neymiş bu theta. Karşılıklı geçtik işte çalışma yaptıktan sonra evet ya dedim bu hiç öyle sadece güzel markalanmış paketlenmiş bir çalışma değil, çok derinlere inebiliyor. Hatta 4 seans yaptık biz Begüm’le bu güne kadar her seferinde gittikçe derinleşti, derinleşti, derinleşti hatta dördüncü seanstan çıktıktan sonra bilmiyorum o gün ki yüz halimi hatırlıyor musun? Sarhoş gibi geziyordum o kadar derinlere indik ki… Peki sevgili Begüm ThetaHealing nedir?
Begüm Güven Karace:
ThetaHealing ismini aslında beyin dalgalarından alıyor. Biliyorsun theta bir beyin dalgası ve bu beyin dalgasına beynimizi getirerek getirmek için bir özel bir teknik uyguluyoruz ve bu beyin dalgasında aslında tüm şifa gerçekleşiyor. Hem bedensel hem zihinsel olarak. Zihnimizi, o inanılmaz potansiyellere sahip zihnimizi, ruhumuzu ve Yaratıcı ile olan bağlantımızı hepsini bir arada kullanabildiğimiz bir teknik ThetaHealing.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Theta, uyku halinde ve meditasyonda en üst seviyede olduğumuz beyin dalgası mı? Alfadan sonraki dalga mı?
Begüm Güven Karace:
Alfadan daha düşük bir beyin dalgası. Alfa da şu var alfada rahatlıyoruz, gözlerimiz büyük ihtimalle kapalı, görsel olarak hayal etmeye başlıyoruz. Meditasyonda ise eğer yönlendirmeli bir meditasyon yapıyorsak, meditasyonu yönlendiren kişi bize diyor ki: “şimdi yeşil çimenlerin üzerindesin, yeşil çimenleri ayağının altında hisset” ben o yeşil çimenleri ayağımın altında hissetmeye başlıyorum. Yeşil çimenler, yeşil ne güzel yeşil yeşil derken birden yeşil gömlek sabah ben yeşil gömleği ütülerken acaba ben ütüyü fişte mi bıraktım? Fişten çekmiş miydim? Yani kendimi evde buluyorum yeşil çimenlerden çıkıp derken oradan bir anda evin mutfağına gidiyorum; ocağın altını söndürdüm mü? Yemeği yaptım mı? Buzdolabında şu var mıydı? Akşam eve giderken ekmek alacak mıyım? Ondan sonra” evet hala yeşil çimenlerdesiniz diyor” meditasyonu yönlendiren; ay ay pardon yeşil çimenler deyip ben zihnimi toparlayıp yeşil çimenlere geri dönüyorum. Alfa halim bu benim. Theta halimse sadece yeşil çimenlerdeyim. Yeşil çimenler oluyorum o anda olduğu gibi hissediyorum.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Az önce daha düşük dedin daha mı düşük?
Begüm Güven Karace:
Evet, daha düşük frekans düştükçe beyin rahatlıyor. 4-7 hz arası bir frekans düşürüyoruz.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Anladım ters daha düşük demek, daha aşağıda değil daha yukarıda.
Begüm Güven Karace:
Daha yukarıda, tamamen daha yukarıda. Bu beyin dalgası bizim uykuya dalmak üzereyken ki hissettiğimiz beyin dalgası rüyaların başladığı görsel olarak bir şeyler gördüğümüz ve gördüğümüz şeye odaklandığımız zaman. Yine sabah uyandığımızda hani saat çalıyor tamda rüyanın en tatlı yerindeyiz ah diyorum gözümü açmasam acaba devamını görebilir miyim, hani orda kalabilir miyim dediğim noktada hala ordaysam thetadayım. Saate aklım gittiği zaman artık bir daha oraya geri dönemiyorsam alfaya doğru yükseliyorum.
Bir de bu theta dalgası çok ilginç bir şekilde huşu içinde dua ettiğim zaman oluyor. Yani tamamen Yaratıcı’ya bağlandığım zaman thetadayım. “Allah’ım bana yardım et” derken tüm kalbimle, “Allah’ım beni koru” derken veya her ne şekilde dua ediyorsam ellerimi açtığımda yada birleştirdiğimde o Yaratıcı ile olan bağlantımı sağladığımda yapılan araştırmalar beynimin otomatik olarak theta dalgasına geçtiğini gösteriyor.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Hani her şey en dibe vurur artık Allah’ım bana ne olur yardım et demekten başka çarem kalmaz demek ki orda.
Begüm Güven Karace:
Orda da thetadasın. Allah’ım sana şükürler olsun dediğin noktada da tüm kalbinle thetadasın.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Bu çalışmalarda peki nasıl oluyor da theta dalgasına uyumadan ya da meditasyon yapmadan çıkabiliyoruz?
Begüm Güven Karace:
Zaten ilk üç gün nerdeyse bunu öğretiyoruz. Bunun için bir yol haritası var bir şekilde bir meditasyon yaparak başlıyoruz. Bir meditasyonla zihnimizi bu rahatlığa getirmeyi öğreniyoruz. Tekrar tekrar, tekrar tekrar bu meditasyonu yapıyoruz ve bu yol haritasını öğreniyoruz. Öyle bir öğreniyoruz ki bunun üzerine bir delta uykusu derin bir uyku geçirdiğimizde ertesi gün ben istediğim zaman gözümü kapatıp o dalga boyuna ulaşabiliyorum.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Peki ben çok pireli biriyim, yerinde duramayan huzursuz bir insanım. Senin karşına geldiğimde -gerçi ben seninle çalıştığımda karşında kuzu gibiydim zaten de- yani çok sıkıntılıyım çok problemliyim. Sen beni nasıl sokacaksın bu thetaya?
Begüm Güven Karace:
Ben theta dalgasına girdiğim zaman beynim o tarz bir yayın yapmaya başlıyor, yayın da zaten beynim. Örneğin biz şuanda konuşuyoruz ve betadayız. İkimiz de betadayız. Sen dinliyor olsan da beni sen de büyük ihtimalle betadasın, çünkü benim beyin dalganım içine giriyorsun. Ben bir seans sırasından otomatik olarak senin bulguna bağlanıyorum ve yani seni de theta dalgasına çıkarıyorum. Yani theta tamamen zihinsel bir çalışma değil, aynı zamanda içinde ruh var enerji var. Hepsi bir arada. Başarısı da oradan geliyor zaten.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Peki senin theta dalgasında kalman eğitmenliğinin yada uygulayıcılığının başarısına mı bağlı? Çünkü ben gelip seni aşağıda çekebilirim yani senin enerjini bozabilirim değil mi?
Begüm Güven Karace:
Hayır. Yani biz bu eğitimleri özellikle kalabalık ortamlarda veriyoruz. Çünkü çoğu öğrencimiz veya bizler de otobüste giderken, metroda giderken, en kalabalık ortamlarda bu dalga boyuna artık ulaşabiliyoruz.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Peki bunu nasıl keşfetmişler?
Begüm Güven Karace:
Yani bunu aslında Vianna Stibal diye bir Amerikalı bir kadın keşfediyor bunu. Doğuştan zaten medyumik yetenekleri olan bir kişi ve zor bir hayatı olan birisi. Kendi hep hayatı boyunca işte psişik okumalar, medyumluk yapıyor. Ama sağlık sorunları, ailevi problemler yaşıyor. Bu arada önüne gelen bütün tekniklerle ilgilenmeye başlıyor. Taoizm’den, şifalı bitkilere, taşlara kadar işte falan aklına ne gelirse ne ile karşılaşırsa hepsini öğreniyor.
Vianna bir gün hastalanıyor. Bacağı çok ağrıyor ve artık yürüyemez duruma geliyor. Hastaneye gidiyor doktorlara gidiyor biyopsi yapılıyor ve ileri derecede bir damar ve kemik kanseri teşhisi konuluyor. Diyorlar ki Vianna bir ay ila üç ay arasında bir zamanın var eğer bacağını kesersek üç ay yaşayabilirsin, eğer bacağını kesmezsek hemen bir ay içerisinde öleceksin.
Vianna o sırada yeni bir boşanma geçirmiş üç tane küçük çocuğu var, ağlayarak eve geliyor ve dua etmeye başlıyor: “Allah’ım üç tane çocuğum var ölemem” ve bir ses duyuyor veya bir biliş geliyor ve ona diyor ki “Vianna bacağın kesilse de, kesilmese de buradasın bacağını tedavi et.” Ondan sonra yönlendirmeler alarak kendi bacağını tedavi etmek üzere çeşitli çalışmalar yapıyor işte dualar, meditasyonlar yapıyor. Bu sırada bu tekniği geliştiriyor ve ama tabi ki çağımızda yaşayan her insan gibi ameliyat gününü alıyor ve gidip hastaneye yatıyor. Tabi hastanede her zamanki gibi tekrar tahliller yapılacak ameliyata girmeden önce. Tahliller yapıldığı sırada bakıyorlar ki Vianna da kanserden hiç eser kalmamış. Tamamen iyileşmiş birkaç gün içinde. Çok tabi sevinçle ve müteşekkir bir şekilde evine geri dönüyor ve bu yaptığı çalışmayı onun gibi böyle çaresiz hastalıklarla uğraşan kişilere uygulamaya başlıyor. İnanılmaz başarılar elde ediyor. Bundan sonra bunu uygulayıcılar yetiştirerek devam ediyor.
Aslında hepimizin bildiği şeyleri de söylüyor Vianna bu tekniğin içinde. “Bedenimizde her ne varsa veya yaşam alanımızda her ne varsa bunların hepsi zihnimizde. Zihnimizdeki bu şeyler bizim bugünden ta anne karnına kadar olan dönemimizde yaşadığımız, deneyimlediğimiz, şahit olduğumuz şeylerden kaynaklanabilir. İnançlar ediniriz biz bu dönemde bir şey hissederiz bir duygu ile beraber bir şeye inanırız ve onu bilinçaltınıza attığınızda o bir inanç olur ve hayatımız ona görenyaşamaya başlarız. O inanç, bizi ya iyi eder ya da hasta eder. Ya zengin eder ya fakir eder, ya mutlu eder ya mutsuz eder. Ama sadece anne karnından bugüne kadar değildir bunlar. Aynı ben zamanda annemin, babamın, atalarımın inançlarını da alırım. Onların yaşadığı spesifik olayların duygu hafızalarını da alırım. Yani genetiğimde var bu. Bunun dışında geçmiş seviye denen kısım da var. Yani geçmiş yaşam hatıraları var, beraber yaşadığımız toplumun kollektif bilinci var.
Yüz maymun hikayesini herkes biliyor. Yani belli bir sayıda insan belli bir bilgiye sahip olunca herkes aynı bilgiye ve dolayısıyla inanca sahip oluyor. Bunlar var, bir de ruhumun bu uzun yolculuğunda her yaşamda deneyimlemek için karar verdiği bir takım ana amaçlar var. Şimdi bu dört ayrı seviyede çalışacak bir sistem lazım bana. Eğer ben bir durumu değiştirmek istiyorsam bunu sadece buradaki hayatımda bilincim de, zihnim de olan şeylerle yapabilmem mümkün değil. Aynı zamanda geçmiş yaşamları, kollektif bilinci, genetiğimi ve ruhumun kararlarını da işin içine koymalıyım. Buradan yola çıkarak, eğer bunları aldıysam benim bilincimde, bilinçaltımda bir yerlerde bunları nasıl bulurum? Nasıl fark ederim? Nasıl sorumluluğunu alırım? Ve sonra nasıl değiştiririm? ThetaHealing böyle çalışıyor.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Seninle çalışırken çeşitli vizyonlar da görüyordun geçmiş hayatlarıma dair. Eğitim alan herkes senin gibi vizyonlar görüyor mu? Vizyon görmek şart mı? Herkes öğrenebilir mi? Herkes öğretebilir mi? Herkes yapabilir mi bunu?
Begüm Güven Karace:
Şimdi şunu anlamamız çok önemli geçmiş yaşamlardan veya ruhsal boyuttan veya genetikten bize gelmiş bir inancımız var. Mutlaka tüm inançlar duygularla bağlı ve benim hayatımda mutlaka bunun bir yansıması var. Duygudan yola çıkıyoruz. Zaten enerji olan duygu. Duyguyla kaydediyoruz biz her şeyi ve o vizyonlar aslında ben Theta’dayken senin vizyonlarını görüyorum.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Bana bağlanıp görüyorsun.
Begüm Güven Karace:
Aynen öyle programı görüyorum ve sen sonuç itibariyle sen söylüyorsun çoğu şeyi bana birbirimizi teyit ediyoruz. Yani sende olan şeyleri çıkartıyoruz aslında ve onların hepsinin bu hayatta bu bedende mutlaka bir karşılığı var. O karşılığı bulduğumuz zaman zaten o hani bağlantı noktaları gibi pat, pat, pat diye diğer hepsine çok kolayca ulaşabiliyoruz. Onun için ben hissetmiyorum, hiçbir hayalim yok veya hiçbir rüyam yok demek mümkün olmadığına göre herkes bunu kolayca öğrenebilir, uygulayabilir veya seans alabilir.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Aslında tam bir bilgisayar programı gibi.
Begüm Güven Karace:
Tam tam öyle.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Normalde Windows’u kullanırsınız da fakat onun arkasında bir yazılım vardır. Theta da anladığım kadarıyla o yazılım kodunun içine girip oradaki yazılımı oturup değiştirmeye benziyor. Hatta ben ilk olarak çalışmadan çıktığımda şunu demiştim. Matrix filminde çok meşhur bir sahne vardır: Morpheus Neo’ya der ki sana şunu yükleyeyim mi? Bunu yükleyeyim mi? Begüm de bana bir sürü şeyi yükledi. Ben de kendimi android telefon gibi hissettim. Şimdi biraz fantastik bir soru olacak ama, bir anda hiç bilmediğin bir dili de yükleyebilir misin? Yoksa onu öğrenmeyi mi kolaylaştırabilirsin?
Begüm Güven Karace:
İmkansız diye bir şey yok. Hiç bilmediğin bir dil tahminen yok; çünkü eğer kolektif bilinçte biz birbirimize ve tüm akaşik kayıtlara bağlıysak, ayrıca zaman da yoksa ve geçmiş ve gelecek, şimdi ve burada ise, o zaman benim her dili bilmem mümkün.
Bunu konuşamamamın sebebi benim yine inanç kalıplarım. Bu imkansız. Bunu mutlaka öğrenmek için sekiz sene kolej okumam lazım. İşte falanca dersi almam lazım. Mutlaka gidip o ülkede yaşaman lazım, gibi gibi benim veya annemin, babamın, atalarımın inançları var. Bunları bir bir temizlediğin zaman böyle bir şeye zaten ihtiyaç kalmıyor, bu zaten doğal hale geliyor.
İnsanlar bir yerden bir yere ışınlanabiliyorlar. Yani bunu yapan bir insan varsa belki ben de yapabilirim, bunu sen de yapabilirsin. Niye yapamıyoruz? Çünkü bizde imkansız inançları var. Onları birer birer temizlediğim zaman bunları kolayca yapabiliyorum.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Sadece imkansız inançlarını değil, siz bunları söylediğiniz zaman amannn ehh nelerle de uğraşıyorlar diyenler var. Ama yurtdışında artık bu tarz konuları bilimsel olarak inceleyen bir sürü enstitü mevcut.
Begüm Güven Karace:
Ama artık eskisi gibi değil, yani eskiden enerji dediğimizde daha az kişi tepki verirken şimdi geçen gün bana diyorlar ki, dün akşamki dizi filmi seyrettiniz mi? Enerjilerden bahsediyordu. Dizi filmlerimizin içine kadar girdi. Yani bizler her bir birey daha çok öğrendikçe daha çok aydınlandıkça bu toplum da aydınlanıyor. Annene bilgisayar kullanmayı öğretmeye çalıştın mı bilmiyorum? Ben çalıştım ama ona harcadığım zaman ve gelebildiğim nokta ile beş yaşındaki yeğenime öğretmekle geçirdiğim zaman ve gelebildiğim nokta çok apayrı. Yeni doğan çocuklar zaten bir sürü yeni bilgiyle beraber doğuyorlar. Biz öğrendikçe biz anladıkça herkes anlamaya başlıyor ve bence zaten aydınlanmada böyle oluyor.
Geçenlerde Vianna ThetaHealing‘in misyonunu açıklamıştı. Diyor ki: ”Aslında ThetaHealingin misyonu, hepimizin Yaratıcı kaynağa olan bağlantısını her bir kişiye hissettirerek, birer birer aydınlatarak tüm insanların aydınlanmasını sağlamaktır.”
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Theta’nın diğer çalışmalardan farkı nedir sence? Sen neden mesela Reiki veya başka yöntemler bilmene rağmen Theta’ya yöneldin?
Begüm Güven Karace:
Ben hala Reiki ve nefes çalışmaları yapıyorum, yani Reiki ile Theta’nın kullandığı enerji zaten aynı enerjiler. Yaratıcı kaynaktan gelen enerjiler enerjiyi kullanıyoruz. Reiki’de şöyle bir şey var: Reiki de bir şey istersin o konuda veya bedeninde bir rahatsızlık varsa o bölgeye sürekli bir terapi yaparsın. Uzun süre sabırla bunu yaparsın kadar sabırla ve o kadar uzun süre bunu yaparsın ki, artık yaşamının o alanında veya bedeninin o kısmında o duran enerji artık duramaz oradan akmaya başlar. Oradaki rahatsızlık geçer ve ama aradan zaman geçmiştir. Sonra dersin ki “aaa ben buna ne kadar uzun süredir Reiki yapıyorum bak işe yaradı.” Beklersin ama sebebine çok fazla inmene gerek olmaz. Sadece yaparsın ve Yaratıcı’ya bırakırsın o zaten çözülür. Ama o enerjinin orda gitmesi için uzun süre çalışman gerekir, ama nokta atışı yapmana gerek yoktur. Ben dizim ağrıyordur. Dizime Reiki yaparım yirmi bir gün ve zaten dizimdeki o sıkıntı biter. Ama bunu oluşturan zihnimdeki kalıp da değişir o arada. Yaptığım Reiki ile artık o düşüncenin oluşturduğu enerji artık daha fazla dizimde duramaz çünkü. Mecburen benim düşüncemde değişir. Ama neyi değiştirdiğimi bilmem farkına varmam çoğu zaman. Theta da ki fark ise direk nokta atışı yaparım. Benim dizim ağrımaya başladı, birincisi ne zaman ağrımaya başladı bu dizimdeki ağrıyı ne tetikledi, bende yarattığı duygu ne ve bu duyguyu oluşturan inanç hangisi? Bunlardan cevabını alırım, Yaratıcı’ya bağlanırım, şifamı yaparım, inancı değiştiririm ve bana lazım olan duyguyu yüklerim. Sonra da test ederim oldu mu olmadı mı diye.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Bir mucize gibi bir şey diyebilir miyiz Theta’ya bu noktada?
Begüm Güven Karace:
Yani mucize dediğimiz şey aslında hayatımızda çok fazla var. Biz kendi gücümüzü çok yadsıyoruz. Biz hep gazetelerde çocuğunu kurtarmak için arabayı yerinden kaldıran kadın yazısını okuruz veya işte başka bir zorluk durumunda on kişi ile kavga eden adam ve hepsine deriz ki ne kadar büyük bir mucize. Hâlbuki bunlar kişinin gerçek güçleridir, mucize değildir. Biz sadece gücümüzü yadsıyoruz. İnsan olarak ne kadar güçlü olduğumuzu unutuyoruz. Biz Yaratıcı’nın bir parçasıyız. Biz bir su damlasından veya çamur tanesinden yaratıldık ve içimize Yaratıcı’nın nefesi üflendi. Sonra da tüm melekler önümüzde secde etmeye başladı. Yani böyle bir güç olan insanoğlu kendi gücünü yadsıyor. Bu bir mucize değil, bizim doğalımız zaten bu. Ben neden bu ağrı bana hizmet etmediği müddetçe bu ağrıyı taşıyım. Bu ağrı bana hizmet ediyor. Benim gerçekten hayat yolunda verdiğim kararın buraya gelmeden önce verdiğim kararı yerine getirmek için bir yola sapmam lazım ve o dizimin ağrısı benim o yola doğru gitmem için bir zorlayıcı eleman. Eğer ben zaten o yola dönersem, dizimin ağrısına ihtiyacım kalmaz. Her şey sadece bana hizmet için var. Her türlü sıkıntı her türlü ağrı. Hayatında çok büyük badireler atlatmış çok zor hastalıklar geçirmiş bir kişilere sorduğumuz zaman, çoğu zaman derler ki bu benim başıma gelen en iyi şeydi. Eğer bunlar benim başıma gelmeseydi, ben şuan yürüdüğüm bu yolu bulamazdım. Karşılaşmışsındır değil mi böyle şeylerle. İşte aynen bunun gibi. Küçük veya büyük tüm zorlamalar, bize aslında kendi yolumuzu bulmak için sinyallerdir. Bunların sebebini ortadan kaldırdığımızda zaten yolumuzda yürüyeceğiz ve her şey çok güzel olacak. Bu mucize değil hayatın gerçeği.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Peki şimdi Theta bu kadar güzelse ve tedavi oluyorsak, hastaneleri kapatıp hepimiz Thetahealing yapsak; tüm sorunlar çözülür mü? Sen hiç doktora ihtiyaç duymuyor musun?
Begüm Güven Karace:
Tabi ki doktora ihtiyaç duyuyorum. Ama artık biliyorum ki ben doktora ihtiyaç duyduğumda bir şeyler hayatımda zihnimde ters gidiyor. Bir sıkıntı var baş etmek istemiyorum ve kolay yolu seçiyorum veya kendime bir şekilde acı vermek istiyorum veyahut kendimi cezalandırmak istiyorum kimi zaman. Bunları biz genellikle hastalıklarla rahatsızlıklarla gerçekleştiriyoruz. Tabii ThetaHealing tıbbi bir yöntem değil. Kesinlikle tıbbi çalışma, tedavi ne ise buna devam edilmeli. Ama günün birinde ne Reiki’ye, ne de ThetaHealing’e ihtiyacımızın kalmayacağını düşünüyorum. Ne zaman ki biz zihinlerimizi açacağız tamamen ve birer birer aydınlanarak birbirimizi aydınlatacağız o zaman hastanelere de ihtiyaç kalmayacak.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
O akışkanlık sağlanacak.
Begüm Güven Karace:
Evet. Yani hayal edilmemiş hiç bir şey gerçek olmamıştır. Senin yaşın genç, ama benim çocukluğumda uzay yolu dizisi vardı. Biz böyle hayran gözlerle bakardık ve saatine basar ve Scotty beni ışınla derdi ve saatle bizim o yanından çevirmeli telefonla konuştuğumuz gibi konuşurdu. Böyle bir şeyin olabilmesi mümkün değildi veya kaptan yürürken fışşt kapı açılır kaptan köşküne girer.
Hasan Sonsuz Çeliktaş: Neyse bende hatırlıyorum onu o kadar da genç değilim yani.
Begüm Güven Karace:
O geçer gider o geçtikten sonra kapı kapanır falan. Bunlar bir zamanlar bilim kurguydu. Şimdi “M.S. 2150” kitabında yazanlar bizim için bilim kurgu. Orada hastaneler var mı?
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Zaten o kitap başlı başına bambaşka bir şey.
Begüm Güven Karace:
Evet, yani bunları hayal etmeye, bunların gerçekleşmesi için mutlaka çalışmaya başlayacağız. Bunun gerçekleşmesine çalışmak için motivasyonumuz sadece sevgi, anlayış, kabul ve hizmet olacak yani ana erdemleri çalışarak bunu büyüteceğiz ve günün birinde M.S. 2150’deki gibi bir toplum olacak. İşte o zaman hastanelere ihtiyaç olmayacak. Ama bugün hastanelere ihtiyaç var ve hangi yöntemi kullanırsak kullanalım; mutlaka tıbbi desteği, yardımı, danışmayı, tedaviyi almaya devam etmeliyiz. Bunları yardımcı olarak görmeliyiz. Bir taraftan tıbbi tedavimiz devam ederken, aslında zihnimizde onu yaratan durumu ortadan kaldırdığımızda ise şifa harika gerçekleşir.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Theta, herkeste aynı etkiyi mi yapar? Ben ne kadar sürede kendimi toparlamaya veya etkilerini görmeye başlarım? Kişiden kişiye değişir mi bu?
Begüm Güven Karace:
Hayır, kişiden kişiye değişmez. Şimdi ben eğer seninle çalışırken doğru noktayı bulduysam, yani bilinçaltındaki inançla böyle üst üste konmuş küpler gibi düşünelim. En alttaki küp bizim kök inanç dediğimiz şey ve onun üzerinde biz yeni yeni inançlar, yaşadığımız deneyimlere göre bir dağcık yaratıyoruz ve bu bizim sıkıntımız oluyor. Benim bu dağcığı yok etmek için en kısa yolu en alttaki küpü çektiğim zaman jenga misali hepsi hepsi yere düşecek. Eğer ben veya sen benim yapmama veya bu işe gönüllü değilsen belki biz en alttaki küpü bulamayabiliriz. Ama üstten yaptığımız temizlemeler bile seninle anında bir değişiklik sağlar. Yani 24 saat içinde diyoruz; çünkü delta uykusuyla ile ilgili yapılan araştırmalar, gün içinde beynin aldığı verileri tam olarak işleyip alt program haline getirmesinin delta dalgasında gerçekleştiğini söylüyor. Yani hani yeni programlar yükleniyor bilgisayarına ve diyor ki bilgisayarını yeniden başlatmalısın yüklemelerinin geçerli olması için. Bu da derin uyku. Maksimum bir derin uyku sonrası ne olacaksa olur ve herkeste de aynı etki olur.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Böyle bir garanti var.
Begüm Güven Karace:
Tabi canım. Eğer aynı etki olmamışsa bu etki olmamışsa o zaman bu seans başarılı olmamıştır.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Seansın başarılı olmaması durumunda tekrarlıyoruz.
Begüm Güven Karace:
Evet. Veya bazı durumlarda o kadar dipte bir inanç oluyor ki o kadar derinde bazen onun biraz üstten temizlenmesi gerekiyor. Hani sen hatırlarsan çok derin bir seanstan sonra böyle bir sersemleme hali yaşadın ki enerjilere son derece alışkın, bir sürü zor çalışmalardan geçmiş bir kişisin. Yani bazı durumlarda o en dibe kadar bir seansta gidilemeyebilir. Bu da kişinin izin vermesi vermemesine bağlı.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Arkeolojik kazı gibi.
Begüm Güven Karace:
Evet arkeolojik kazı gibi aynen öyle. Eğer karşıdaki kişi de açıksa bunu çözmeye, bir tek seansta en diptekini kaldırırsınız ve işte sudan korkan dalmaya, yüksekten korkan bungee jumping yapmaya başlar.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Peki eğitim süreci nasıl?
Begüm Güven Karace:
Temel eğitim üç gün. Bu üç günde teknikleri öğretiyoruz. Çok basit ama temel teknikleri işte Theta’ya nasıl çıkılır? Nasıl beden okuması, nasıl tarama yapılır? İnanç nasıl bulunur? Nasıl değiştirilir? His nasıl yüklenir? Genel konu bu. Aslında temel eğitimin ikinci aşaması var advance olarak o da üç günlük.
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Tabi bu uygulayıcı olmak isteyenler için. Yok ben uygulayıcı olmayacağım benim bir terapiye ihtiyacım var dediğinde sana ya da senden eğitim almış uygulayıcılara gelip bir saat içinde bu çalışmayı yapmak mümkün.
Begüm Güven Karace:
Genelde hani bir konu ile ilgili bir seans yapıyoruz. Konumuz ne ise o konuyla ilgili mutlaka bir değişiklik o seansın sonunda olur zaten. Yani ama konu örneğin para konusuysa onda daha fazla
Hasan Sonsuz Çeliktaş:
Verdiğin bu bilgiler için çok teşekkür ederim Begüm.
Begüm Güven Karace:
Ben de teşekkür ederim.
Çok aydınlatıcı bir röportaj olmuş ,ikinize de teşekkürler güzel insanlar.Arada katılmadığım bir tek konu var onu şöyle ileteyim.”annene bilgisayar öğretmeyi denedin mi? Yeni doğan çocuk bilgilerle doğuyor”tezine şöyle karşı çıkmak istiyorum, eğer annemi de mesela 4 yaşındayken getirip bilgisayar öğretmeye aynı anda benim 4 yaşındaki çocuğumla beraber başlasaydim sanırım değişen birşey olmaz,aynı anda öğrenirlerdi .Akaşik kayıtlara karşı değilim ama 250 milyon yıllık mikroçipin bulunduğu bir dünyada bu ileri uygarlıklar içinde sadece biz gelişmedik.Ve insan olarak defalarca dünyayı doldurup gelişip bir şekilde sahneden cekildik. Teşekkürler..