Sabah ofise geldiniz başınız deli gibi ağrıyor. Hapları leblebi gibi götürmenize rağmen bir türlü de dinmiyor. Nerdeyse kafanızı çıkartıp bir yere koymak ve güne öyle devam etmek istiyorsunuz. Derken karşı masada oturan Ayşen yanınıza geliyor ve “Bak ben sana bir şey yapacağım” diyor, sonra da ellerini başınıza koyuyor. Öylece bir süre duruyorsunuz, içinizden “Ofise rezil olmasak bari” diye geçirirken bir yandan. Hatta ofisboyunuz gülerek “Kolay gelsin abla” şeklinde geçiyor önünüzden. “Of Ceyhun da aramadı ya, hani her şey yoluna girmiş gibiydi. En son güzel ayrılmıştık. Acaba arasam mı, aramasam mı?” diye düşünürken bir an fark ediyorsunuz ki başağrınız artık yok ve bunun rahatlığıyla yemeye başlamışsınız kendinizi yeniden… “Ay Ayşen ne yaptın kızım sen ya, geçti cidden ağrı. Nedir bu?” diye merakla soruyorsunuz o anın şevkiyle. Ayşen kendinden emin ifadeyle gülümsüyor, “Yaptım bir şeyler işte boşver” diyor. Siz üstüne gidince de “Buna Reiki derler, ben de bir ablam aracılığıyla öğrendim. Ağrıya falan iyi geliyormuş ama çok daha fazla şeyler yapılabiliyormuş,” yanıtını veriyor. O anda merakınız artıyor haliyle ve “Nasıl öğreniliyor bu? Ben de öğrenebilir miyim?” diye sorduğunuzda da Ayşen yanıtlamadan devreye ben gireyim de size bu “enerjicilik”, “şifacılık” neymiş bir güzel anlatayım.

 

Enerjici mi Olacağım Ben?

Etrafınızda böyle şeylerle ilgilenen ne kadar çok kişi var değil mi? Reikicisi, biyoenerjicisi, yogacısı, adını bile söyleyemediğiniz birşeylerin uygulayıcısı vs. dolu dört bir yanınız. Hani siz de ilgi duyuyorsunuz bunlara da nereden başlanır, nasıl başlanır, başlamak iyi midir, yoksa bunlar hurafe midir? Bilemiyorsunuz. Takılıyorsunuz bir arkadaşınızın peşine, o da sizi tatlı gülüşlü birisinin yanına götürüyor, onun verdiği eğitime katılıyorsunuz, bir şeyler anlamaya çalışıyorsunuz, o gün kendinizi harika hissediyorsunuz, elinize bir de sertifika veriyorlar, sonraki günler o gazla çalışmalar yapıyorsunuz. Sonrası mı? Yine Ceyhun’u arasam mı aramasam mı? Başınız ağrıdığında birkaç kez elinizi başınıza götürüyorsunuz, zaman içinde tıss. Anca arkadaş muhabbetlerinde öğrendiğinizin adı geçerse, “Aa ben biliyorum onu, biraz da yaptım ama kullanmadım” yanıtına dönüşüyor tüm bu süreç.  Esasında çok derin ve sizi ruhsal anlamda çok ötelere taşıyabilecek teknikler var karşınızda ama ilk başlarda farkında değilsiniz haliyle.

Gelelim Enerjiciliğin Faydalarına…

Reiki, Yoga, Tai Chi, Qi Kong vb. gibi çalışmaların temelinde yaşam enerjisi olarak tarif edebileceğimiz “Ki”nin dengeli biçimde akması yatar. Batı dünyasında hastalıklar baş gösterdiğinde onları ilaçla tedavi etmeye çalışırlar; doğuda ise durum farklıdır. Her insanın fiziksel bedeni haricinde enerji bedenleri vardır ve yaşam enerjisi bu enerji bedenlerindeki kanallar vasıtasıyla fiziksel bedene akar. Her ne kadar gözlerimiz öyle görmese de varolan her şey ama her şey enerjiden ibarettir ve duygular ve düşüncelerimiz de enerjiden oluşurlar. Olumsuz duygu ve düşüncelerin enerji titreşimleri düşüktür ve ağırdır. Ağır olan da malum olduğu yere çöker ve çöken bu enerji de ruhsal bedenlerdeki yaşam enerjisi akış kanallarını tıkar. Enerji buradan akamaz hale gelince de tıkanıklığın olduğu bölgeye bağlı olarak da fiziksel bedende hastalıklar ortaya çıkmaya başlar. Aslında hastalıklar, bedenin “Bacım, şu noktada tıkanıklık var ve oradan enerji geçmiyor; hele bir el atıversen” demesinden başka bir şey değildir. Fakat bu mesajları alabilmeyi bilmek gerekir.

Batı tıbbı fiziksel bedendeki sorunu gayet güzel teşhis eder, ama sorunun kökeni hakkında “Yedikleriniz içtiklerinizden; stresten; gerginlikten olur” veya “bilmiyoruz” açıklamasında bulunur. Doğu tıbbı ise hastalığa ve bedende hastalığın oluştuğu bölgeye bakarak sizin ne gibi duygusal ve düşünsel sorun yaşadığınızı size anlatır. Çözüm olarak da fiziksel bedene destek olacak reçetelerle birlikte sorunun daha da kökenine inme yolları sunar. Mesela akupunktur vücutta “meridyen” adı verilen yaşam enerjisi akış noktalarının tıkanmış bölümlerine iğnelerle müdahale ederek, oradaki tıkanıklığı gidermeye ve akışkanlığı yeniden kazandırmaya çalışan bir doğu tıbbı tekniğidir. Yine Reiki de enerji tıkanıklığı yaşanan bölgeyi akışkan hale getirmeyi amaçlayan bir şifa çalışmasıdır. Reiki’de iğnelerin yerini ellerin dokuşu alır ve ve bu dokunuş aracılığıyla da yaşam enerjisi sorunu bulunan kişiye akar. Tıkanıklık açıldığında “Ki” yoluna devam edebileceği için fiziksel beden de şifalanacaktır. Bununla birlikte Yoga, Tai Chi, Qi Kong gibi çalışmalar da aynı prensiple işlerler. Bunlarda ise iğneler veya dokunuşlar yoktur; yerlerine çeşitli beden duruşları ve hareketler vardır ve bu şekilde “Ki”nin düzenli akması sağlanmaya çalışılır.

Daha Yeni Başlıyorsunuz…

Bu çalışmalar aslında öncelikle şifalandırma amaçlı değillerdir. Şifalandırma bunların başlangıç seviyelerinde yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan bir sonuçtur. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” ilkesi gereği, daha “derinlere” dalmanız için önce sağlıklı bir bedene sahip olmanız gereklidir ve tüm bu tekniklerin ilk aşaması bedensel şifalandırmayı ortaya çıkartmayı amaçlar. Siz belirli bir teknik üzerine daha derinleşmek ve ötelerini öğrenmek istediğinizde ise işin rengi değişir. Bu noktadaysa “kendini tanıma yolculuğu” kişinin karşısına çıkar. “Ben kimim? Ne yapıyorum bu dünyada? Neden geldim buralara?” gibi sorularla başlayıp, Yunus Emre’nin “Bir ben vardır bende benden içeri” sözlerindeki “İçsel ben”i keşfetmeye uzanan ruhsal bir yolculuktur bu. İşte bu çalışmaların her biri sizlere o “içsel ben”le tanışma yolculuğu için bir harita olmaya çalışırlar.

“Hakikate giden yol tek değildir.” Bu bağlamda bir çalışmanın diğerine üstünlüğü yoktur, herkes kendine uygun patika neyse onu seçer. Hatta kişi hiçbir patikayı seçmek zorunda da değildir. Bu tekniklerle ilgilenmediği için “içsel ben”iyle tanışma şansı yok gibi bir cümle de sarf edilemez. Çünkü evren kimseyi zorlamaz, şartlamaz veya oradan yürümezsen buraya varamazsın demez. Bu teknikler de binlerce yıllık deneyimlerin sonucu geliştikleri için içsel yolculuğu kolaylaştırabilirler. Seçim yine kişinin kendisine aittir.

Nelere Dikkat Etmeli?

Öncelikle şunu akıldan hiç çıkmamalı: “Tek yol bizim yolumuzdur, bu yol dışındaki yollardan hakikate varılamaz” iddiasında bulunan kişiler bir yerlerde takılmış kalmışlardır. Sizleri sınırlayan, ötelere gitmenizin başka yolu yok diyen, en ileriye her zaman guruyu koyan öğreti; hani içsel boşluk içindeki insana ilk başlarda iyi gelebilir de bir süre sonra sıkıntılar baş gösterecektir. Çünkü bu tarz gruplarda kişiler, özgürleştirilme kisvesi altında gurunun ya da hocanın egosuna yem olurlar. Bu durumu fark etmek de kolay değildir; hele ki bir salon dolusu insan aşkla üstatlarına bakarken, aralarında bu sorgulamayı yapmak cidden zordur. Fakat “Hakikat”in bilgisi sınırlamaz, özgürleştirir. Gerçek üstatlar ise öğrencilerinden üstatlar ortaya çıkartan ve hatta onların kendisinden ötelere gidebilmesi için onları destekleyendir.

Ayrıca bu teknikler tıbba alternatif değil, tamamlayıcı olduklarında muazzam etki elde edersiniz. Yani modern tıbbı reddetmek yerine, doğuyu ve batıyı birleştirdiğinizde sonuçları çok güzel olur. Örnek mi? Mesela ben bir halı saha maçında parmağımı incittim ve parmak şişti. Benim o noktada yapmam gereken önce parmağı buza koymak, sonra doktor gidip atele aldırmak, sonrasında da iyileşme sürecinde Reiki vermek olmalıydı. O zaman harika ve hızlı bir şifalanma süreci olacaktı. Ama ben ne yaptım? Buzu, doktoru boşladım ve verdim de verdim Reiki’yi. Yine de etkili oldu. Parmağım güzel ve hızlıca kaynadı ama atele alınıp düzeltilmediği için yamuk kaldı. Yine ben çocuklarım hastalandığında sadece Reiki kullanmıyorum. Önce doktoruma götürüyorum, sonra iyileşme sürecinde Reiki kullanıyorum. Bu bağlamda “boşverin modern tıbbı, biz bu teknikle ölüyü bile diriltiriz” diyen çalışmalara da şüpheyle bakıyorum. Benim ayrımcılığı ve dışlayıcılığı değil, bütünleyiciliği ve tamamlayıcılığı seçiyorum.

Peki Ya Maliyet?

Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu da paradır. Bu tarz eğitimler ücret karşılığı yapılır ve bu sürekli tartışma konusu olagelmiştir. Size püf noktasını söyleyeyim hemen: Bir çalışmayı iyi öğrettiği veya uyguladığı için para kazanan insan ile bir çalışmaya öncelikle para kazanmak amaçlı giren insanın durumları farklıdır hemen her yerde olduğu gibi. Batı dünyasında enerji eğitimleri ve çalışmaları ciddi bir sektör olduğu için, öğretilere kendini gerçekten adayan insanları bulmak pek de kolay değildir hani. Ama eğer derinden niyetliyseniz, evren sizi böyle bir üstatla buluşturacaktır elbette. Ama siz “Bastırırım parayı, alırım öğretinin de şifanın da kralını” zihniyetindeyseniz; evren size buna uygun bir kaz yolucu da yollayacaktır. Neye niyet ederseniz, karşınıza da o çıkacaktır.

Bununla birlikte gerçek üstatların da yaşaması için para gereklidir. Bir süpermarkete girince “Ooo yüzlerce insana şifa vermiş, onlarca üstat yetiştirmiş büyük insan geldi. Raflar sizindir, ne isterseniz alın,” demezler ona. “Nakit mi, kredi kartı mı?” diye sorarlar ve bir çorba parasına muhtaç insandan da doğru düzgün eğitim alamazsınız. Keza onlar evrensel enerji için para almazlar, çalışmalar için harcadıkları zaman karşılığıdır verdiğiniz ücret.

Peki Hangi Teknik Benim için Uygun Nasıl Bileceğim?

Öncelikle karşınıza çıkan her enerji tekniğine atlamayacaksınız. Bunun bir sektör olduğunu söylemiştim ve piyasa kurallarına uygun şekilde sürekli farklı adlarla yeni enerji teknikleri çıkmakta. Maalesef kapitalizm şifacılığı keşfedeli çok oldu ve şifa getirisi sağlam olan bir alan. Farkında olunmayan şey, her şeyin enerji olması sebebiyle her bir tekniğin de kendine has bir titreşimi olması ve kişiyi olumlu ya da olumsuz etkileyebilmesi. Bu nedenle her gördüğünüze atlamayın. Biraz araştırın, soruşturun, karşınızdaki kimmiş, kimden eğitim almış bir öğrenin; sonra o çalışmaya katılın. Yoksa kelebek gibi ondan ona konarsanız, zaten aklınızda bir şeylerin kalması kolay olmaz ve ayrıca motorunuz da su kaynatabilir, bilginiz olsun.

Bir tekniğin sizin için uygun olup olmadığını anlamanın yolu ise sezgilerinizden geçer. “Kendini tanıma yolu”nda yürüdükçe sezgilerinizin sesini daha yüksek duymaya başlarsınız; çünkü o aynı zamanda ruhunuzun sesidir. Ruh da kendisi için neyin hayırlı olduğunu bilir. Eğer bir eğitimde içiniz daralıyorsa, kasılıyorsa, sıkılıyorsa zorlamayın kendinizi. Ben mesela futbolu çok severim ve oynarım da ama voleyboldan zırnık bir şey anlamam. Bir başkası da voleybolda kendini çok mutlu hissedebilir. Hepsi spor yapmanın farklı yollarıdır. Ben kendimi nerede mutlu ve huzurlu hissediyorsam; bana ne iyi geliyorsa benim yolum orasıdır. Bununla birlikte bazen çalışmalar, kişiyi görmekten kaçtığı taraflarıyla da yüzleştirebilir. Bu da insanda rahatsızlık yaratabilir. Burada eğitim mi sizin için uygun değil, yoksa siz bu eğitim aracılığıyla göreceğiniz şeylerden hoşlanmıyorsunuz karışabilir. Böyle durumlarda da kendinizi kasmayın. Eğer yüzleşmekten kaçıyorsanız ve bunu istemiyorsanız; yapmayın. Zamanı geldiğinde eninde sonunda zaten yüzleşirsiniz ve bu sefer kaçmak isteseniz bile yapmazsınız; öğretiye de suç atmazsınız. Ama bazı çalışmalar da vardır ki size cidden hiç uygun değildir; onlara devam etmemenizi öneririm. Sıkıntı çalışmada mı, yüzleşmede mi bu farkı da size fısıldayan sezgilerinizdir.  Eğer ruhunuzun sesine yoğunlaşırsanız, zaman içinde onu daha iyi duyabilmeye başlarsınız.

Ruhunuzun Sesi Demişken…

Tekrarlamak istiyorum ki bu teknikler esas yolculuğun daha ilk aşamasıdır. Çalışmalar ilerledikçe teknikler öğretiye dönüşürler ve sizlere rehber olmaya başlarlar. Bu Reiki için de böyledir, Yoga için de, diğer tüm kadim çalışmalar için de… Önemli olan sizin neyi, ne kadar istediğinizdir. Talebinize göre yanıt mutlaka gelecektir…

Yolunuz açık olsun.