Duygusal çöplüklerimizi temizlemenin vaktidir!

Bugüne kadar okuduğum kitaplardan, deneyimlediğim tekniklerden ve katıldığım seminerlerden elde ettiğim izlenimim şu ki, tüm spiritüel öğretilerin ortak noktası: koşulsuz sevgi. Başta kendini sev, kabul et ve evrenden istemeyi bil! Gerisi zaten geliyor. Bir süre önce aslında yeni olmayan ancak benim yeni tanıştığım bir teknikten bahsetmek istiyorum. Bu tekniğin ismi, EFT (Emotional Freedom Techniques) yani Duygusal Özgürleşme Teknikleri olarak geçiyor. Bir arkadaşımın vasıtasıyla tanıştığım Oytun Okkır, sayesinde hem tekniği öğrendim hem de onun seanslarına katılıp insanları gözlemledim. Yaşadıkları hayattan memnun olmayan, herhangi bir hastalığı olan yada olumsuz duygularıyla yaşamaktan sıkılanlar bir şekilde bu teknikle karşılaşıyordu. Uygulaması çok basit bu tekniğin hızlı bir şekilde hayata geçmesi ise beni çok etkiledi. Kendime de zaman zaman uyguladığım EFT’yi bir de Oytun’un anlatımlarıyla sizlerle paylaşmak istedim. Onun hikayesi de hayli enteresan. Uzun zaman önce mesleğinden vazgeçip kendine bambaşka bir kariyer çizenlerden. Gemi mühendisiyken EFT (Emotional Freedom Techniques) yani Duygusal Özgürleşme Tekniği ile tanışması hayatında bambaşka bir kapıyı aralıyor. Bugüne kadar pek çok kişiyle çalışmış ve herkesin bedenini iyileştirme gücünü keşfetmesini istiyor. Hayatını buna adamış. Geçtiğimiz hafta Tuva Sanat ve Gelişim Atölyesi’nde bir seminer verdi ve tekniğini anlattı. İnsanların yaşam amacının mutlu olmak olduğunu söylerken duygusal çöplüklerimizi de temizleme zamanının çoktan geldiğinden bahsetti. Ve bende bu vesileyle bir kez daha kendisiyle konuştum.

Hayatımızda sıkıntılarımızı gözardı ediyor ve böylece içimizde pek çok şey biriktiriyoruz. ‘An’da kalmayı beceremediğimiz için de geçmişle yaşıyoruz. Bundan kurtulmanın yolu konusunda ne düşünüyorsun?

Aynen öyle. Yaşadığımız hayat üzerimize birçok sorumluluk yüklüyor. Ve küçüklüğümüzden itibaren bize öğretilen ‘olunması’ gereken kavram içerisinde kayboluyoruz. Bugünkü mutluluğumuzun ve sağlığımızın temeli de bugüne kadar aile, okul ve toplum içerisinde öğrendiklerimize dayanıyor. Olumsuz kayıtlar olumsuz sonuçları doğuruyor. Gerçekçi olmak gerekirse sonuç olarak öğrendiğimiz asıl olarak çeşitli alanlarda başkalarından iyi olmamız gerektiği. Bu da iyi olamadığımız alanlarda bizi duygusal olarak zora sokuyor. Bunun sonucunda da kabul edemez ve sevemez oluyoruz. Diğerlerini sevmiyoruz, kendimizi sevmiyoruz ve başımıza gelen olumsuz olayları olduğu gibi kabul edemiyoruz.  ‘Nasıl olur da ben bunu yaşarım’ noktasına geliyoruz. Bu da bizde üzüntü, kızgınlık, nefret gibi olumsuz duygulara yol açıyor. Hiçbir hastalık kişinin duygusal dünyası yolundayken onu bulmaz. Olumsuz olayların olumsuz duygularıdır insanı hasta eden. Yani insan kendi kendini hasta eder ve iyileşme gene kendine aittir. İhtiyacı olan teknik EFT’dir. EFT en kısa tanım olarak duygusal çöplükleri temizlemektir. Geçmişimizin olumsuz olayları bizi bugün hasta etmenin dışında ‘an’da kalamamamızı da beraberinde getiriyor. Bir düşünün yolda yürürken aklınızdan ne geçer ? Ya geçmişin olumsuz olayları ya da gelecek kaygıları… An’da kalamamak düşünce enerjisinin heba olması anlamına geliyor. Ayrıca düşüncelerimiz başımıza gelecekleri de belirliyor. Olumluyu veya olumsuzu hayatına çekme gibi…

EFT tekniğinin içeriğinden biraz bahsedebilir misin?

EFT kişinin bedenini ve zihnini yüzde 100 kontrol edebilmesinin tekniğidir. Hayatımda var olan bir hastalık, bir alışkanlık, bir düşünce kalıbı, herhangi bir psikolojik bozukluk ve kendimle ilgili olumsuz yargılarım benim mutluluğumu kesintiye uğratıyor olabilir. Yapılacak iş “umutsuz” psikolojisinden çıkıp duygusal olarak özgür olmadığım bu alanlardan özgürleşmek. Ve hayatımda bir mutluluk atılımı yapmak. EFT dışarıdan bakıldığında baş, gövde ve ellerdeki toplam 13 adet noktaya akupres yanı parmakla vuruş ve aynı anda yapılan soruna uyarlanmış kalıp cümlelerin tekrarıdır. Bu esnada kişi iki şey yapmış olur; birincisi şu an sahip olduğu sorunun kaynağı olan geçmişteki olumsuz bir olayla ve olumsuz duygusuyla barışır yani olumsuz bilinçaltı kaydını olumlusu ile değiştirir ve bu olumsuz duygular sebebiyle bozulmuş olan vücudun enerji akışını düzenler, tıkanıklıkları açar. Bahsi geçen noktalar bu tekniği keşfeden Gary Craig’in toplamdaki yüzlerce enerji meridyen noktaları (akupuntur noktaları) arasından belirlediği 13 tanesidir. Bu teknik hayatımızda istemediğimiz duygularımızı, inançlarımızı ve fiziksel durumları dakikalar içerisinde hayatımızdan çıkarmamızı sağlıyor. Yaptığımız şey NLP ve self-hipnoz ile geri gelmeyecek şekilde bilinçaltımızı programlamak, duygularımıza ve bedenimize hükmetmektir.  Başımıza gelen herşeyi olduğu gibi kabul etmemizi sağlar. Kaldı ki biz evrenin bir modeli ve yansımasıyız. Bir olay yaşarız ve o zaman başlamış belli bir hastalık edinmiş oluruz. Asıl sorun bu olayı olduğu gibi kabul edememiş olmaktır. Varoluşta kabul edemediğimiz her olay, onu olduğu gibi kabul edeceğimiz güne kadar bize sorun olacaktır.

Eski ve olumsuz düşüncelerimizden pek çok yöntem sayesinde kurtulabiliyoruz. EFT ise kolay uygulanabilir olması ve hızla hayatımıza uygulama konnusunda tercih ediliyor. EFT’nin bilmediğimiz başka ne gibi özellikleri var?

Kolay öğrenilir, herkese uygulanabilir, hiçbir risk içermez. Düşünün ki bir elektronik cihaz aldınız ve kullanım kılavuzu senelerce kayıptı ve bir gün koltuğun altından çıktı. İncelerken o cihazın başından beri sahip olduğu inanılmaz işler yapan bir düğmesi olduğunu keşfediyorsunuz. İşte EFT insanın bedeninin o inanılmaz yönünü kullanma bilgisidir. İstisnasız herkesin bilmesi gereken bir teknik. Unutmayın ki yaşamı sadece bugüne kadar gördüklerimizin çerçevesinde görüyor ve algılıyoruz. Son geldiğimiz noktada herkes mutsuz, hasta, umutsuz ise şu ana kadar bize öğretilenleri bir sorgulamakta fayda var.

Düşünce tekniğimizi değiştirdiğimizde negatif düşünceyi pozitife çevirdiğimizde kendimizi iyi hissediyoruz ve bunun yansımalarını da hayatımıza çekiyoruz. Peki daha çok hangi alanlarda işe yarıyor bu teknik?

Duygusal olarak özgür olmadığımız alanlarda ya da hayatımızı yönlendirme noktasında uygulayabiliriz. Yani bir toplantıdan önce stresliysem de uygulayabilirim. Bu tekniği başıma gelen kaçamadığım olumsuz olayların olumsuz duygularını kendimde tutmam, anında bazı uygulamalarla hep pozitif ve duygusal olarak sağlıklı kalırım, bu da bana bir daha hasta olmamayı getirir.

Korkular, endişeler, travmalarla yüzleşmek ile ilgili EFT nasıl bir fayda sağlıyor?

Çocukken bir gün kırlık bir yerde beni köpek kovalamışsa o günden beri köpekten korkuyor olabilirim çünkü hayatımı yönlendiren bilinç altımda köpekle ilgili olumsuz bir kayıt oluşmuştur. Bu korkudan kurtulmanın yolu o çocukluğumdaki olay ve korkusu ile barışmaktır. EFT bunu yapar. Zaten kaldı ki korkular normal değildir. Normal olan korkusuzluktur ve ben aslında sonunda herkes gibi normal olmuş olurum. Travmalar benzer şekilde çoğu zaman bize bir şey öğretmek için kaderin bize bir oyunudur.

Bir kez uygulandığında kişi o sorunuyla bir daha karşılaşmıyor mu? Yeniden sıkıntı ortaya çıkarsa nasıl bir yöntem önerirsin?

Seanslarımda ilk andan itibaren kişinin artık kendisi ile her sorunu üzerine çalışabileceği kadar EFT’yi öğretiyorum. Eğer kişi eğer ön yargılarının etkisinden kurtulur ve kendisine dendiği gibi bu tekniği uygulamaya başlarsa müthiş kazançlar elde eder. Yaşam kalitesi kısa sürede katlanır. Yaptığımız çalışma sonrasında insanlar sorunlarından tamamen bir çırpıda kurtulmuş da olabilir veya eve gittiğinde halen sorunun bir kısmını yaşıyor olduğunu farkedebilir. Ama temelde eskiye dönüş diye bir şey yoktur. Sadece kişinin kendisi ile bir süre daha çalışması gereklidir. Beceremediğini düşündüğü durumda onunla yeniden karşılaşırım.

Duygusal çöplerimizden kurtulmak olarak adlandırılıyor EFT. Peki insanlar duygusal çöplerinden kurtulmayı  ne kadar istiyor? Buna açıklar mı yoksa değişime direnç gösterme gibi durumlar olabiliyor mu?

Öncelikle bilmemiz gereken, yaşamda hiçbir şeyin sebepsiz olmadığı. Tesadüf diye bir şeye ben inanmıyorum. İnsanların anlamaları gereken de, bugün yaşadığım her şey dün yaşadıklarımın bir sonucu. Bu anlamda duygusal çöplüklerimi temizlemek hayati bir önem taşır. Dış dünyaya karşı hissetiğim herşey aslında kendime karşı hissettiklerimdir. Bu altın kural. Kişi dış dünyaya kızgınsa aslında kendine kızıyordur, dış dünyaya karşı güvensizse aslında kendine güvensizdir ve bunun gibi dış dünyaya tam bir sevgi duyabiliyorsa aslında o kendini seviyordur. Bu farkındalığa sahip olmak onun hayatını yüzde 100 mutluluğa taşıyacak olandır. Bu sevgi ve kabullenme ne kadar eksikse o kadar eksik bir mutluluk yaşıyacaktır. Yaşam ve çevre her an değişim içerisinde. Değişime ayak uyduramamak da bizde ciddi sorunlar yaratıyor. Açık söyleyeyim herkesin hali hazırdaki gerçekliği içerisinde belli bir güvenlik alanı, konfor alanı vardır. Değişim gerekli olan durumda bu alanın dışına çıkmaktır. Yani konforunu bozmak anlamına gelir. Bazı şeyler yolunda değilse bunları değiştirmek için şimdiye kadar yapmadığım bir şeyler yapmam gerekiyor. Bir altın kural da “pratiğe geçirilmemiş hiçbir bilginin anlamı yoktur”.

Düşünce kalıpları bizde sadece olumsuz olaylar yaşadığımızda mı oluşuyor? Çocukluğa dayanan başka bir yanı yok mu?

Çocuk dediğimiz boş bir defterdir. Ailesinde ne görmüş, öğrenmişse bunu bilinçaltına kaydeder. Ve bu kayıtlar onun en temel gerçekliğini oluşturur. Bu yüzden insanın kişiliği 7 yaşına kadar oluşur ve o yaştan sonra çok da fazla değişmez denir. Her insanın kendine ait gerçekliğinde hayatta ne iş yaptığını, nasıl davrandığını, nasıl bir insan olduğunu, neyi doğru neyi yanlış kabul ettiğini, diğer insanlarla ilişkisini, hayattaki başarı ve mutluluğunu ve kendine verdiği değeri belirler. Ve insanların gerçeklikleri birbirinden çok farklı da olabilir. Bir tanesi tüm yaşamı depresyonda gerçirebilirken, öteki kendine hiçbir şeyi dert etmeden, çok mutlu ve sağlıklı bir yaşam geçirebilir. Bu gerçekliği oluşturan aile faktörünün yanında, toplumsal kabuller ve verilen eğitim de vardır. Hayatımda yolunda gitmeyen birşeyler varsa, bu şimdiye kadar bana öğretilmiş olan bazı şeylerin benim işime yaramadığı ve değiştirilmesi gerekiyor demektir. EFT bunu sağlar. İnsanın tanrısal sevgiye ulaşabilmesi ve yaradılan herşeyi sevebilmesi ona mutluluğu getirecektir. Yani insanın temel görevi mutlu olmaktır. Duyamadığım sevgi ve sahip olduğum korku ve nefretim oranında yaşamda sorun yaşarım. Bu korku ve nefretleri sevgi ile değiştirmeliyim bu da bilincimi programlamak ve yeni farkındalıklar dolayısı ile yeni bilgilere ihtiyacım var demektir. Dikkatli bakılırsa tüm spritüel öğretiler ve dinler temelde bundan bahseder.

EFT’nin aşk acısı üzerine etkisinden bahseder misin?

Aşk acısı dediğimiz olgunun temelinde terkedilmeyi kabul edememe durumu acı verir. Temelde yatan kişinin kendisini terkedilemez görmesi ve egosunun bu yönde geliştirilmiş olmasıdır. Kimisi bu durumu kısa sürede atlatırken (normal olan), kimisi senelerce bu psikolojiden çıkamayıp kendini kanser eder ve kemoterapilere cevap vermez, umutsuz bir durum içerisinde kaybolur. Halbuki EFT ile aşk acısı belki de 5 dakika içerisinde kafamdan tamamen çıkarabildiğim bir duygudur. Gerçek değildir ve her şey kafanın içinde olup biter. Bu arada herkesin bu kadar kısa sürede fayda sağlayamaması mümkündür ama yol bu yoldur.

Bugüne kadar uyguladığın EFT seansları arasında unutamadığın bir anını bizimle paylaşır mısın?

Birkaç ilginç vakadan bahsedebilirim. 50 yaşında, 18 yaşından beri vücudunun tam ortadan ikiye ayrılmış gibi yarısı uyuşuk olan bir kadının aslında 18 yaşında zorla sevgilisinden ayırılmış olması ve sanki bedeninin yarısını ondan koparmışlar gibi bu uyuşuklukla yaşaması ilginçti. O tüm hayatı boyunca bunun çözümünü aramış ve 20 dakikalık bir EFT seansı sonrasında bulmuş oldu. Bir başka terapide karın şişliği ve daimi hazımsızlık hali yaşayan bir kadının, gençliğinde uğradığı cinsel saldırıyı hazmedememiş olması ve o olayla barışmasının ardında şişlik hissinin geçmesi beni etkilemişti. Çocuklukta “onu yapma, bunu yapma, dokunma, kırarsın, beceremezsin” replikleriyle büyümüş bir çok insanın bugün kendine güvensiz, adım atamaz ve hayatını yönlendiremez durumda olması. Bu kayıtların değiştirilmesi ile hayatlarının kontrollerini geri ele almalarını söyleyebilirim. Hamile kalamayan bir kadının, hamile kalamamasının asıl sebebinin çocuklu bir yaşamdan ve yaşamının kısıtlanmasından korkuyor olması olduğunu deneyimledik başka bir terapide. Ve yaptığımız çalışmadan sonra hamile kaldı. Fiziksel müdahaleyi gerektirecek kadar ciddi çenesini sıkan ve bu yüzden ekleminde deformasyon yaşayan bir insanın, aile içerisindeki gerginlik zamanlarında bunu yapmaya başlaması ve o zamanın duyguları ile barıştıktan sonra çene sorununun ortadan kalkması… Senelerdir kulağı çınlayan bir adamın, vaktiyle başkalarının söylediklerine kulak asmadığı için o zaman yaptığı hareketten dolayı pişmanlık hissetmesi. Bu örneklerin sonu yok, ortak nokta, mecazın gerçeğe dönüşmesi ve çözümsüz hiçbir şeyin olmaması. Bu güne kadar 500’den fazla insanla çalıştım. Yüzde , 80 oranında başarım var. Herkesin bedeninin kendini iyileştirme gücünü keşfetmesini istiyorum. Hayatımı buna adamış durumdayım.

Oytun Okkır’ın www.eftiletanis.com adresinden de ayrıntılı bilgi almak mümkün.