Yıllar önce Brezilyalı şifacı diye duyduğumda bu kişinin olsa olsa amazon şamanlarından biri olacağını ve bir takım büyülerle insanları iyileştirdiğini sanmıştım ve o zaman ki bakış açımdan dolayı çok önemsememiştim. Daha sonra izlediğim videolarda onun bambaşka bir yöntemi olduğunu gördüm. İnsanların değişik bölgelerini keserek tümörleri çekip alıyor, burundan içeri soktuğu bir makasla kanlı operasyonlar yapıyordu. Söylenen, enerji ile anestezi yaptığı yönündeydi. İnsanlar acı çekmiyordu, ama yine de görüntüler korkutucu gelmişti.
Bahsettiğim kişi, bugün, dünyanın en ünlü medyum şifacısı olarak bilinen John of God (Joao de Deus). Kendisi bir şifacı medyum ve asıl yöntemi ruhsal şifa. Onu ilk kez ziyarete gittiğimde videolarını izlediğim operasyonları hatırladıkça korkmamak elde değildi benim için. Yoga ve meditasyon dünyasında pek çok farklı ve zorlu sürece katılmıştım, fakat ayaktayken vücudumun kesilmesine hazır mıydım, emin değilim. Ancak yaptığım üç ziyaret sonrası diyebilirim ki, ona gelen insanların en fazla %1’i bu tür bir kanlı operasyona maruz kalıyordu aslında maruz kalmak ta değildi kendi istekleri olmadan asla bunu deneyimlemiyorlardı. Belki binde biri… Daha çok uygulanan yöntemin adı ise psişik müdahele. Ya da psişik şifa. Bunun için bir odaya girdik.. Hepimiz gözlerimizi kapattık. 10 dakikalık bu sürede hayatımda deneyimlemediğim kadar yoğun bir enerji tüm vücudumu ele geçirmişti. Sonrasında inanılmaz yorgun hissettim kendimi. Zaten önerilen şey en az 24 saat yataktan çıkmadan dinlenmek. Psişik ameliyatın etkileri ise kendisini 1 ila 6 ay arasında ki sürede maksimum gösteriyor.
Peki kimdir John of God?
João Teixeira de Faria, ya da dünyada bilinen ismiyle John of God veya João de Deus, belki de bugün yaşayan en güçlü medyumdur. John of God ismi onun şifasından fayda gören binlerce insanın ona taktığı bir lakap. João çok mütevazi bir insan ve bir konuda çok net: “Ben kimseyi iyileştirmiyorum. İyileştiren Allah’tır ve sınırsız iyiliğinden ötürü varlıklara verdiği izin ile kardeşlerim şifa ve teselli bulmaktadırlar. Ben sadece Allah’ın ilahi ellerinde bir aracım” der.
Eğer Abadenya sokaklarında yürürken John ile karşılaşırsanız ne kadar mütevazi ve sevimli bir insan olduğunu görürsünüz. Sıradan bir vatandaş gibi hayatını yaşamaktadır ve insanların ona duyduğu derin saygı ve sevginin onu sıra dışı biriymiş gibi göstermesine müsama etmez.
Şifacı medyum Joao Teixeira’nın herhangi bir tıp eğitimi yoktur. Bunun yerine bilincini ruhani varlıklara teslim eder. Bu varlıklar konuşmalar yapar, bekleyen kitleleri incelerler ve görünen ve görünmeyen ameliyatlar yaparlar. Tahminlere göre son 40 yılda, direk veya dolaylı olarak 15 milyon insana destek olmuştur.
Şimdi ise sözü John of God’un Türkiye’de, oğlu ile yaşadığı deneyimle tanınmasını sağlayan Özlenen Deniz Uzun’a bırakmak istiyorum.
Merhaba Deniz, seninle nasıl tanıştık önce biraz konuşalım istersen. Ben 2013 yazında sizin Ayşe Arman’da çıkan röportajınızı okudum. İlginç bulduğum için Facebook duvarımda paylaştığımı hatırlıyorum. Özellikle eşin İsmail’in çocuk doktoru olmasına rağmen şifacı John of God’u ziyaretiniz ve oğlun Çağatay’ın bu sayede ciddi gelişme göstermesi hikayenin etkileyici parçaları idi. Peki sen beni nasıl duydun ilk ve neden benimle temasa geçmeye karar verdin?
Merhaba Fatih.. Bizim ilk John of God ziyaretimizden sonra, Çağatay’ın gözlerinin görmeye başlamasıyla çıkan gazete haberleriyle birlikte, yeni arkadaşlarımız oldu bizle birlikte yolculuk yapmak isteyen, bir süre gruplarla kendi aramızda toplanıp gittik. Daha sonra grubumuza yabancı dili gelişmiş olan ve ruhani yönü güçlü ve bir gönül adamı gerektiğini fark ettim. Normal rehberlik hizmetiyle gidilebilecek bir yer değildi benim için. Ziyarete giden insanlar farklı bir yere gidiyorlardı, ruhsal yönden onlara destek sunabilecek birine ihtiyaç vardı ve eğer kişilerin rahatsızlıkları varsa takdir edersin ki çok daha hassas oluyorlar ve onlara gönlünü açabilecek birine ihtiyaç vardı. Dostum ve kardeşim Tuna Tüner seni tavsiye etti. Önce endişe duydum sonra seni araştırdım, senin de bilmediğin burada ilk defa açıkladığım 2 rehber rüya geldi senle ilgili ve bu teklifi sana sundum. Davetime icabet ettiğin için çok teşekkür ederim.. Beni bu konuda hiç yanıltmadın. Bu görevi layıkıyla yerine getirdiğini düşünüyorum. Bunun da en büyük kanıtı John of God’un sana resmi Casa Rehberliği vermesi oldu sanırım..
Biraz geçmişinden bahseder misin? Aile dizimi, Hoopono pono, Somatik deneyimleme gibi çok iyi bulduğum terapilerin eğitimlerini alıyorsun. Başka ne gibi donanımların var?
Fatih bu soruyu belki hangi eğitimi almadın diye sorabilirdin. Sanırım almadığım eğitim kalmadı 13 yıldır. Yıllarca oradan oraya , eğitim eğitim dolaştım..Sanırım yetersizlik duygusundandı arayışlarım ve insanın çok özel bir varlık olduğunu düşünmemdendi, ayrıca her insana giden yol ayrıdır ve bu anahtarı bulmak gerekliydi benim için.. Şimdi artık bulunduğum noktada benim en iyi kullanabildiğim yöntemlerin aile dizimi, somatik deneyimleme ve hoopono’pono olduğunu görüyorum ve onlar üzerine çalışmalar sunuyorum..
Çağatay öncesinde de spiritüel gelişim ve terapilerle ilgileniyor muydun?
Evet ilgileniyordum. İlk başlangıcım 19 yaşında spiritüel bir kitabı okumakla oldu..Memleketim olan Edirne’de 9 yıldır devam eden eğitim ve danışmanlık firmam var. Burada spiritüel gelişim ve terapi hizmetleri ağırlıklı olarak sunuluyor.
John of God gerçekten çok etkili bir şifacı. Onun yeteneklerinden veya dürüstlüğünden hiç şüpheye düştüğün oldu mu?
Gariptir belki inanmayacaksın ama sen sorunca içimi yokladım hiç olmamış.. Onu rastlantısal olarak duyduğum günden belki 1 yıl önce onunla ve orasıyla ilgili rüya görmüştüm. Onunla tanıştıktan sonra rüyamdaki parçaları birleştirebildim ancak..
Onun en sevdiğin yönleri nelerdir. Unutamadığın anılar neler John of God ile yaşadığın.
Çok zor sorular soruyorsun. Bir düşüneyim.. Ben ciddi şekilde güçlü bir büyükbaba şefkati alıyorum ondan.. Karşılıksız yapılan iyiliği, karşılıksız verilen enerjiyi çok seviyorum. Yıllara meydan okuyan insana hizmet aşkını seviyorum, doğallığını ve çalışmadığı zamanlarda ki ulaşılabilir oluşunu.. Gönülden bağ kurabildiğim en güçlü eril enerji sanırım..En kıymetlisi de benim için onun yanında onu izlerken bana Yaratıcının varlığını tüm açıklığı ile gösterdiğini hissedebilmem..
Unutamadığım anıyla dolu John of God (Joao de Deus )yolculuklarım. Ama ilk gittiğimiz İsviçre Basel buluşmamız bambaşka..8 ay boyunca onu hiç tanımadan oğlumun gözlerine dokunacağı ve o anda gözlerinin açılacağını düzenli olarak hayal ettim, bunun üzerine meditasyonlar dualar uyguladım. O gün gelip çatmıştı 3 gün orada olacaktık. İlk 2 gün saniyelik geçtik önünden öyle acıyla doluydum ki İsviçre mi beni gördü ben mi İsviçre’yi bilemiyordum. Son gece herkes uyudu ben sabaha kadar ağladım, isyan ettim Allah’ım beni görmüyorsun, dinlemiyorsun olmadı işte artık geri dönüyoruz dedim. Son gün ben ,Çağatay ve kuzenim sırada beklerken onun yardımcılarından şimdi iyi arkadaşım olan o gün yeni tanıştığımız Sonya Çağatay’ı çok sevdi ona rica ettik bari John of God’un resmini çekelim diye en azından bir hatıra kalır ümidiyle.. O bize sıra size gelince korkmadan kucağına atın oğlunuzu dedi.. Sıra bize geldi Sonya çıkıp geldi ve onun kulağına bir şeyler söyledi, sanırım kalbim duracak gibi olmuştu. Oğlumu kucağına aldı gözüne 2 saniye elini sürdü ,oğlumla ilgili hiçbir şey söylememiştik, o yardımcılarına söyleyin annesine gözleri görmüyordu , gözlerini açtım ve artık görecek dedi.. Ondan sonrası kopuk bende bayılmışım, birileri çocuğu onun yanından almış, kuzenim ağlıyor…Bir anne için daha nasıl bir anı olur bilemiyorum, bazen daha fazlasını mı hayal etseydim, bu kadarını mı kendimize layık gördüm diye sorgularken buluyorum kendimi…Sadece onunla özel anım değil yaşamımda ki en önemli hatıram sanırım……..
Bu Aralık ayında John of God’u (Joao de Deus) beşinci kez ziyaret edeceksin. Şu ana kadar ki ziyaretlerin sende neyi değiştirdi? Bu sefer için farklı beklentilerin var mı?
Bu soru benim için neyi değiştirmedi olmalıydı.. Benim ve tüm ailemin, iş arkadaşlarımın John of God’dan (Joao de Deus) önceki ve sonraki yaşamlarımız var..Önce çocuğumun sağlık sürecini, yaşamla olan iletişimimi, inanç sistemimi, iş hayatımdaki ilerleme hızımı , bolluğumu değiştirdi.. Belki bir çok insana afaki gelebilir. Dönem dönem bana da geliyor ama benim hayatımda ki gerçek bu.. Herkesin bir kilidi vardır ya belki de benim ve ailemin kilidinin anahtarı John of God’un ki ile çok uyumlu, tam sebebini çözemedim sanırım çözmek te istemiyorum, neyse ne ?? Bu defa ilk defa önceliği kendime vererek gitmeyi seçtim, kendimi onun aracılığı ile sanırım Yaratıcı’ya teslim edeceğim nasıl olsa onlar benden daha iyisini bilirler.. Belki orada bir farkındalığım oluşur, şu anda teslimiyete gidiyorum tüm bildiğim bu..
Bu geziye gelmek isteyenlere ne tavsiye ediyorsun?
Bana göre ölmeden önce görülecekler listesinin başında bulunuyor John of God (Joao de Deus)…Her konuda sürekli bir şey yapmalıyım, ben çabalamalıyım, dirençle savaşla ilerlemeliyim, kısıtlıyım, yaşamla boğuşma halindeyim diyenlerin ve bu şekilde yaşamak zorunda hissedenlerin düşüncelerini bırakıp doğal akışıyla akabilen bir enerjiden yararlanmak isteyen herkesin gidip görmesini ve o süreci deneyimlemesini tavsiye ederim.. Ayrıca spiritüel konularda ilerlemek isteyenler içinde yaşanılası bir deneyim içeriyor bu yolculuk. Eğer sizi layık görürlerse oradan onların kanalına bağlanarak meditasyon yapabilme yetkisi bile alabilirsiniz…
Oğlun Çağatay’ın kimlik ismi farklı. Ona neden bu isimle hitap ediyoruz, hikayesini paylaşmak ister misin?
Evet kimlik ismi İsmail Toprak oğlumun.. Kaynağını tam hatırlamıyorum ama Amerika’da bulunan kabalistik bir siteden sayfalarca oğlum için isim analizi çıkartmıştım..Oradaki ilk cümle başından darbe alabilir, beyinle ilgili sorunlar olabilirdi. Bu analiz beni uzun düşüncelere sevk etti. Latincede Nomen est omen sözü vardır. İsmin kaderin olur…Ayrıca yıllardır spiritüel camianın içindeyim enerji konularında Türkiye’de bir aileye (Cenk Sertdemir ve eşine) dünyada da John of God’a güvenirim. Asu ve Cenk ‘in Çağatay’la ilk buluşmalarında ruhsal olarak onlarla bağlanması ve söyleyin annemle babama iki ismimi de istemiyorum demesiyle oğlumuza saygı duyduk. Cenk ona uygun olan Çağatay ismini koydu. Çağatay Çağ atlayan tay demektir. Tanrı ona çağ atlamayı nasip etsin inşallah.. Ayrıca Çağatay Han Cengiz Han’ın oğludur Cengiz eski Türkçe’de Dengiz yani Deniz’in oğlu anlamına gelir biz de belki bunda da bir mana vardır diye düşündük..
Çağatay’ın hikayesi sayesinde onun pek çok takipçisi olmaya başladı. Sence onun bir misyonu mu bu? Bu tür sorunlar yaşayan çocuklar için bir öncü mü?
Tekrarlıyorum zor sorular soruyorsun.. Bilmiyorum bunun cevabı Allah bilir… Ama çocuk doktoru olan bilim adamı bir babayla, ruhsal çalışma alanından gelen bir anneye doğması tesadüf olmamalı. Tanrı zar atmaz der Einstain..Öncülük edebiliyorsa ve ışık olabiliyorsa ne mutlu bize. Çok şanslı bir aileyiz. Bazen bazı ebevynler arıyor beni, yavrumun ölümcül hastalığını duydum ve sizin Çağatay’ın Şifa Yolu blogunda yazdıklarınız şu anda beni hayatta tutan tek kaynak diyorlar. Sonra kendi kendime bundan daha kıymetli ne olabilir yaşamda ödüllerin en güzeli budur diye düşünüyorum .
Çağatay ile ilgili veya kendinle ilgili bilinen şeyler var. Peki insanların şu ana kadar duymadığı bir şey paylaşmak ister misin?
Belki şifayı hep dışarıda , dünyanın her yerinde değişik, daha çok bilinmeyen veya hiç bilinmeyen yöntemlerde aradığımızı düşündü insanlar ama biz en çok kendimizle çalışıyoruz. Çağatay’ın iyileşmesi için. İç dünyamızı sürekli gözlemliyoruz. Onun dışarıdan bedensel engel olarak yaşadıklarının, bizde ki zihinsel, duygusal engellerle bağlantılı olduğunu gözlemliyoruz. Hooopono’pono suçluluk duymadan yüzde yüz sorumluluk alma bilgeliğidir. Biz değiştikçe oğlumuz gelişecek prensibiyle kendimizle ve geldiğimiz köklerle çalışıyoruz. Biz zihnimizin kapısını , evinin içini temizliyoruz ve sonucu Tanrıyla oğlumuzun arasındaki bağlantıya bırakıyoruz.. Gittiğimiz her yerde ki şifanın bizimle paralel doğrultuda ilerlediği inancındayız. Yani kısaca uygulanan metodların sonuç alma şekilleri bizimle birebir bağlantılı.. Ayrıca ben sadece Çağatay’ın oradan oraya oğlu için koşturan annesi değilim. Kendime ait hayatım var ve ona da yer ayırıyorum. Ben kendimi sevmeyi Çağatay ile öğrendim. Kafama taktıklarımın ne kadar boş olduğunu, ölümden öte köy olmadığını ve anı yaşamam gerektiğini… Yavruma yaşattığı tüm farkındalıklar için minnettarım….
Geçtiğimiz Eylül ayında Hindistan’da Dr. Oswal’ı ziyaret ettik.Dr. Oswol kısaca nasıl bir metod uyguluyor ve kimlere uyguluyor ? Onun haberi sana nasıl geldi?
Türkiye’de bilinen bir gerçek var. Ben de serebral palsi ve engelli ebevyni olduktan sonra öğrendim. Bir çok şeyi kendin araştırıp bulmak zorundasın..İğne ile kuyu kazmak gibi bizim serüvenimiz ve engelli yakınlarından çok şey öğrendim..John of God (Joao de Deus) gezisinde çok benzer kaderi döngüleri paylaştığım dostum Filiz’den öğrendim ilk olarak sanırım..Bir de bu konularda duyduğum her şeyin üstüne gidiyorum, ısrarlı bir şekilde, korkmadan, herkesi dinliyorum iç sesimin kararı ile yol alıyorum..İlk nereden duyduğum kesin olmasa da iç sesim güçlü bir şekilde al oğlunu git dedi ve Çağatay, ben ve sen yola çıktık işte..Dr. Oswol G Terapi adını verdiği bir metod uyguluyor. Dünya’da kendisi ve ekibi tek uygulayıcıları. Tamamen doğal olan homeopatik ve ayurvedik ilaçları kişiye özel uyguluyorlar. Beyinle ilgili tüm hastalıklar için uygulanabiliyor. Başarı oranı yüzde yetmiş..Oysa dünya’da beyni geliştirecek, ölü hücreleri canlandıracak bir yöntem olmadığı iddia edilmekte sıklıkla..Homeopatide madde suyla karıştığında yok oluyor, dolaylı olarak suda enerjisi kalıyor. Yani enerji sanırım her şeyin başlangıcı..
Dr. Oswal’ın terapisine başlayalı bir ay oldu. Çağatay’da nasıl gelişmeler gözleyebiliyorsun?
Başını bariz bir şekilde dik tutuyor , göz teması gelişti ve bu gece fark ettim ki kollarını iyi kullanıyor eskiye nazaran.1 ay’da bizim için inanılmaz bir gelişme..Yalnız burada önemli bir şey eklemek istiyorum. Hiçbir yöntem tek başına yeterli değildir. Özellikle enerjinizin çok ciddi önemi var. Enerjiniz ne kadar güçlenmişse metodlar o kadar hızlı tesir eder. Ben John of God tarzı bir enerjinin, diğer yöntemleri kesinlikle öncelikli desteklediğini düşünüyorum.
Seninle Elma adını verdiğimiz bir kamp yaparak güçlerimizi birleştirdik. Burada katılımcıların engelli olup olmamasına bakmadan ortak bir grup enerjisi yaratıyoruz. Bu benim için çok gönül açıcı bir deneyim oldu. Sen de hislerini ve düşüncelerini paylaşır mısın?
Fatih yaklaşık 2 yıl önce Çağatay’ın Şifa Yolu adlı bir seminer hazırladım.. İçeriği herkese açıktı.. Kişilerin kendi yolculuklarında spiritüel ve konvansiyonel yöntemleri bir arada sunmaktı amacım. Bir çok kişisel gelişim merkezine bu konuyu açtım ama neredeyse hepsi uzak durdular. Ben amacımız hizmetse hizmetin her kitleye sevgiyle sunulabilmesi tarafındayım… Gün bu günmüş senin öncülüğünle ELMA çalışmalarını başlattık. ELMA şimdilik üç günlük bir derinleşme süreci içeriyor, bu süreçler zaman içinde uzayacak.. Dışarıdan içeriye yolculuk.. Gruplarımız karma gruplar, sağlıklı bireyler, engelli yakınları ve engelliler beraber katılabiliyor. Belki de ilk defa Türkiye’de biz başlattık bu uygulamayı.. Son kampımız bana göre harika geçti. Sağlıklı ve engelsiz bireylerin diğer arkadaşlarını tamamen normal olarak görmesi ve onlarda gördüklerinin kendi dünyalarındaki içsel engellerin yansıması olduğunu fark etmeleri benim için hayallerimin ötesinde bir deneyimdi. Bizim ülkemizin buna ve bu gerçeği görüp bu gerçekle yaşamayı öğrenmeye ihtiyacı var kanaatindeyim.. Sonuçta danışanlarımız çok güzel farkındalıklar yaşadılar ve birliktelik duygusuyla iyileşme yolunda adım atmayı deneyimlediler..ELMA’da ayrıca bir dip not saklı John of God’a Brezilya ziyaretine gitme imkanı olmayan kişilere senin aldığın meditasyon yetkisiyle ve benim uyguladığım Hoopono’ponoyla bağlantı yardımı yapmamız.. Bu da farklı bir açılım getiriyor diye düşünüyorum çalışmaya..
Gelecekle ilgili vizyonun nedir? Kendini geliştirdiğin konular ve Çağatay sayesinde keşfettiğin şifacılar, doktorlar nasıl bir çatı altında bir araya gelecek?
Bu da sürpriz olsun birazcık ne dersin ??? ELMA’yı geliştirip içine deneyimli ve fark yaratan Türkiye’de ulaşılamaz gözüken bazı değerli kişileri de katarız bakarsın, güzel olmaz mı sence de? HAYAL BU YA, HERŞEY HAYALLE BAŞLAMIYOR MU ZATEN…
(“John of God” yolculuğu ayrıntıları için: http://www.traveldreams.com.tr/775/John-Of-God-Turu)