Evrensel enerji alanı yüzyıllar boyunca gözlemlenmiş ve araştırılmıştır. Her uygarlık ona ayrı bir ad vermiştir. Ama bütün gözlemler temel özelliklerinin aynı olduğunu gösterir. Şöyle bir göz atarsak; örneğin Hindistanda 5000 yıllık bir geçmişe sahip Yoga, “prana” adı verilen evrensel bir enerjiden bahseder.
Bu prana veya “hayat enerjisi”, bütün vücuda canlılık verir. Yogiler sağlık ve canlılık kazanmak için nefes egzersizleri, meditasyon ve yoga hareketleriyle bu enerjiyi kendilerinde depolarlar. Çinde ise bu hayat enerjisine “chi” adı verilir. Çinlilere göre herşey -canlı veya cansız- bu evrensel enerjiyi içerir ve ondan oluşur. Chi, yin ve yang adındaki iki zıt güçten oluşur. Kabala ise aynı enerjiye “astral (yıldızsal) ışık” der. Japoncadaki adı ise “ki” dir. Aynı zamanda bu enerjiye “kozmik enerji” de denir. Gördüğünüz gibi bu enerji, çok eski zamanlardan beri gözlenmiş ve değişik isimlerle anılmış olsa da, anlamı tektir, evrensel enerji. Evrensel enerji alanı, bütün uzayın, canlıların olduğu kadar, cansız cisimlerin de içine işlemiş bir şekilde ve bu cisimlerle aramızda yer alır.
İNSANIN ENERJİ ALANI: “AURA” VEYA “IŞIN BEDEN” Daha önce insanın bir enerji olduğunu ve evrensel enerjiden beslendiğini söylemiştik. Aura’da, evrensel enerjinin insan vücuduna bağlı olan ve insanı tamamen saran bir parçasıdır. Kısaca insan vücudunu tamamen çevreleyen bu elektromanyetik alana “aura” adı verilir. Auranın 7 enerji bedenden meydana geldiği söylenir. Bunlar. 1. Fiziksel beden. 2. Pranik beden. 3. Duygusal beden. 4. Zihinsel beden. 5. Astral beden. 6.Eterik beden. 7. Kozal bedendir.
İnsanın enerji bedeni (aurası) sürekli olarak, evrensel enerjiden beslenir. Bu enerjiyi en iyi bir şekilde almak ve kendi gelişimi için kullanmak insanın kendi elindedir. Ayrıca bu enerji bedende şakra adı verilen 7 tanede “enerji merkezi” bulunur. İnsanın enerji bedeni, aurası, insanın içinde bulunduğu ruhsal duruma (duygu ve düşüncelerinin kalitesine) göre değişik renkler alır.
(ŞAKRA veya CHAKRA) Şakra, sanskritçede tekerlek anlamına gelen bir kelimeden alınmıştır. Bu tekerlekler vücutta sürekli olarak dönen enerji merkezleridir. Prana yada hayat enerjisini emer ve nadiler yardımıyla sinir sistemine, iç salgı bezlerine ve kana dağıtırlar. Yedi tane büyük şakra vardır. Bu şakralar omurga ile paralel olarak yerleşmiştir. Şakralar ışık tayfındaki bütün renkleri kendi içinde barındırır. Ama her bir şakrada sadece bir renk baskın durumdadır. Temel şakradan başlayarak, Tepe şakrasına kadar olan renklerin sıralaması şöyledir. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi lacivert ve mor’dur.
Şimdi bu 7 şakrayı inceleyelim.
1. TEMEL ŞAKRA: (Kırmızı) Bu şakra kuyruksokumu kemiğinin sonunda yer alır ve böylece dünyaya bağlanır. Yaydığı ışığın rengi, tayfın en düşük frekansta titreşen rengi olan kırmızıdır. Bu şakra dünyayla ilişki içindedir. Fiziksel enerjinin merkezidir. Bedende şu bölgeleri kontrol eder. Bacaklar, ayaklar, kemikler, kalın bağırsaklar, omurga ve sinir sistemi. Bu merkezin kontrol ettiği iç salgı bezi ise yumurtalıklardır. Bu merkez aynı zamanda cinselliklede ilgilidir.
2. SAKRAL ŞAKRA: (Turuncu) Bu şakra kasıkla göbek arasında yer alır. Buradan yayılan enerji, temel şakra enerjisinden daha kalitelidir. Bu merkez seksle bağlantılıdır ve ergenliğe kadar uyanmaz. Ayrıca bu şakra korku ve heyecan hisleriyle de bağlantılıdır. Etkisi altında olan organlar şunlardır. Deri, özellikle kadınlardaki üreme organı, böbrekler, idrar torbası, dolaşım sistemi ve lenfatik sistem. Bu merkezin kontrol ettiği iç salgı bezi ise, böbreküstü bezleridir. Bu şakrada bir dengesizlik olduğu zaman kadında veya erkekte cinsel sorunlar ortaya çıkar. Diğer sorunlar ise şunlardır. Böbrek ve idrar torbası enfeksiyonları, dolaşım sistemi bozuklukları ve düzensiz adet görme.
3. GÜNEŞSİNİR AĞI ŞAKRASI: (Sarı) Bu şakra onikinci göğüs omuruyla, birinci bel omuru arasında bulunur. Bu merkez, ruhsal ve fiziksel varlığımızın hayat merkezidir. Hayatımızı sürdürmemiz için gerekli olan ısıyı ortaya çıkarır. Güneşin etkisi altındadır. Bu merkez genel olarak sindirim ve özümsemeyle ilgilenir. Bu şakranın etkisi altında olan organlar şunlardır. Nefes, diyafram, mide, onikiparmak bağırsağı, safra kesesi ve karaciğer. İlgili olduğu iç salgı bezi ise pankreastır. Bu merkezde bir bozukluk olduğu zaman kişide uyuşukluk, içine kapanıklık, iştahsızlık baş gösterir.
4. KALP ŞAKRASI: (Yeşil) Bu şakra dördüncü ve beşinci göğüs omurlarının arasında bulunur. Bu merkez fiziksel seviyede kalp, dolaşım sistemi, akciğerler ve solunum sistemi, bağışıklık sistemi, kollar ve ellerle ilgilidir. İlgili olduğu içsalgı bezi timüstür. Sevgi enerjisinin içinden geçtiği merkez burasıdır. Bu merkez ne kadar açık olursa bencillikten uzak, yüksek bir ruhsal seviyeye ulaşma o kadar kolay olur. Diğer insanlarla burası vasıtasıyla sevgiye dayalı bir ilişki kurabiliriz.
5. BOĞAZ ŞAKRASI: (Mavi) Bu şakra fiziksel seviyede sinir sistemini, ses tellerini ve kulakları yönetir. İlgili olduğu iç salgı bezi Tiroiddir. Boğaz şakrası söylenen kelimelerin yaratıcılık merkezidir. Bu merkezdeki dengesizlikler astım, baş dönmesi, alerji, anemi, yorgunluk, boğaz ağrısına yol açabilir. Aynı zamanda cilt ve solunum sistemi sorunlarıda yaratabilir. Kişi ruhsal seviyede ise bir boşluk hissi ve kendini ifade etme zorluğuda yaşayabilir.
6. ALIN ŞAKRASI: (Lacivert) Bu merkez, yüksek benlikten (Ruhtan) emirleri alan merkezdir. Bu merkeze üçüncü göz de denir. Uyanışa geçtiği zaman telepati ve bilinç yeteneklerini geliştirir. Bu şakra fiziksel seviyede ise gözleri, burunu, kulakları kontrol eder. Beyinle bağlantılıdır. Bu merkezde meydana gelen dengesizlikler yorgunluğa, aşırı hassaslığa, karışıklığa ve katı düşüncelere yol açar. Fiziksel olarakta sinüs sorunlarına, nezleye, uykusuzluğa, zihin yorgunluğuna, sinir iltihabına ve migrene yol açabilir. Bu şakranın kontrol ettiği içsalgı bezi ise, hipofizdir.
7. TEPE ŞAKRASI (HÜKÜMDARLIK): (Mor) Bu şakra kafanın hemen üzerinde bulunur ve fiziksel varlığın dışında yer alır ve genellikle özvarlığımızla, yüksek bilincimizle bağlantılıdır. Bu merkez bizi sonsuz yüce varoluşa götürür. Kontrol ettiği iç salgıbezi ise, epifizdir.
İçinde bulunduğumuz ruhsal durumlardan dolayı bu şakralar bazen tamamen, bazende kısmen tıkanmış olabilir. Bu durumda iç salgı bezleri tam kapasiteyle çalışamaz. Aura ve şakralardaki enerji akışında meydana gelen bu engeller insanın enerji dengesini de bozar ki, bu dengesizlik, fizik bedende hastalıkların oluşmasına sebep olur.
Hastalığı şöyle tarif edebiliriz. Hastalık; herhangi bir düzeyde bloke edilmiş, akışı engellenmiş bir enerjinin yansımasıdır. Varlığımızdaki bir dengesizliğin dışa vurumudur. Auramız (ışın bedenimiz veya enerji bedenimiz) uyum içinde titreşmediği zaman hastalıklar oluşur. Hastalığı = uyumsuzluk olarak da düşünebiliriz.