Batı insanı için nefes almak yeterlidir. Ona göre, nasıl doğru nefes alınacağının pek fazla önemi yoktur. Doğa, insana, nefes almak dediğimiz istemdışı bir adale hareketi vermiştir ki, herkes bununla yetinmekte ve daha ileriye gitmeğe gerek görmemektedir.
Modern tıbba göre nefes almak çok önemli fizyolojik bir olaydır. Nefesle birlikte sisteme alınan oksijen, metabolizmaya enerji sağlamada çok önemli bir rol oynar. Çünkü alınan oksijen besin maddelerini yakarak enerjiye dönüştürür. Beden ihtiyacı olan bu enerji ile yaşamını devam ettirir. İnsan günde yirmi iki bin kere nefes alır. Nefes durduğu zaman ise yaşam da durur.
Doğu tıbbında ise nefes bilimine çok fazla önem verildiğini görüyoruz. Hatta nefes çalışmaları yapan manastırlar bile vardır. Yogilerin elde ettikleri birçok başarının nefes denetimine dayandığı bilinmektedir. Sanskrit dilinde nefes bilimi “pranayama” olarak bilinir. Prana (enerji) yama ise (ona hakim olma) durumudur. Hint felsefesine göre prana, evrenin sonsuz, varolan herşeye yayılan yaşam enerjisidir. Evrenin bütün değişik biçimleri prana enerjisi ile beslenir. Hint öğretisine göre insan bedeni de evreni var kılan aynı pranadan (hayat enerjisinden) beslenir. Pranayı denetlemek için yogiler birçok nefes alma egzersizi yaparlar. Günümüz bilimi ise nefes egzersizlerine yalnızca oksijen alma açısından önem verir. Amaç sinir sistemini canlandırmak için bol miktarda oksijen alınmasıdır. Ancak pranayamaya bağlı nefes biliminde bu fazla bir önem taşımaz.
Yogilere göre bütün beden “nadi” diye adlandırılan binlerce kanaldan oluşan bir ağ ile sarılıdır. Nefes yoluyla alınan prana, bu ağın içinde akarak bedenin her bölümünü enerjiyle besler. Bunların içinde en önemli nadiler, ida, pingala ve sushumna’dır. Belkemiği boyunca sıralanan ida, pingala ve sushumna bağlantı kanallarına çakra ya da tekerlek adı verilir. Yedi adet ana çakra vardır.
Nadi ve çakra tanımları, çağdaş anatomi biliminin sinirler ve ağlarla ilgili tariflerine çok benzemektedir. Bazı bilim adamları her iki sistem arasında bağlantı kurmaya çalışmıştır. Ancak bu girişimin temelindeki varsayım sinir ve ağların fiziksel bedene, nadi ve çakraların ise yoga biliminde ince beden olarak bilinen “enerji bedene” ait olduğudur. Diğer bir deyişle nadi ve çakralar, sinir ve ağlarının daha ince düzeylerdeki karşılığıdır. Yogilere göre fiziksel bedene yaşam gücünü veren, nadi ağından akan prana enerjisidir. Pranayama bilimine göre hastalık, prana akışındaki dengesizliktir. Birçok yoga uygulamasında bedenle zihinin birbirini etkilediğini biliyoruz. İçinde bulunduğumuz duygular nefes alıp vermemiz üzerinde etki yapar. Örneğin; zihin tedirginken solunum da bozulur ve hızlanarak düzensiz hale gelir. Bilinçli olarak derin ve düzenli nefes aldığımızda gerginlik durumunu büyük ölçüde azaltabilir ve sakinleşebiliriz.
Kendinizi bedenen ve zihnen sağlık içinde tutmak istiyorsanız doğru ve düzenli nefes almasını öğrenmelisiniz. Her nefes alışta, ciğerlerinizi bütünüyle doldurmanız gerekir. Nefesi acele etmeden büyük bir sükünetle yavaş alıp vermelisiniz. Doğal olarak, bir çiçeği koklar gibi. Bilinçli olarak alacağınız derin ve rahat nefesler size enerji sağlayarak günlük veriminizi arttıracaktır. Ayrıca zihin daha rahat çalışacak, sinir sistemiminiz her zaman dengede kalacak, uykularınız ise düzene girecektir.