“Neye niyet neye kısmet” lafı, biz kızlar toplanıp spritüel çalışmalar yaptığımızda nedense bizi iyice bir gagalar. Bu sefer neden farklı olsundu ki… Zaten olmadı da…

Kızlar derken, Reiki yoluna ayrı zamanlarda girip, bir sebeple tek bir organizma gibi hareket etmeye başladığımız Bahar ve Melek’ten söz ediyorum.

 

İşin garip tarafı, aslında görünüşte Reiki dışında hiç bir ortak noktamızın olmaması. Bu 3 hatun kişi, belki başka bir sosyal ortamda bir araya getirilseydi, ya diğerlerini farketmez, ya muhtemelen ortak bir nokta bulamazlar, ya da ve hatta kuvvetle muhtemel diğerlerinin kendilerinesivri gelen yanlarından ötürü (ya da kendilerine ayna tutulan yanlarından dolayı) fena halde gıcık olurlardı.

Uzun lafın kısası, yüzeysel ve dışarıdan bakıldığında bir elin beş parmağı kadar üç benzemez bu kişiler, ruhsal yolculuklarında tam da doğru sosyal ortamda bir araya geldiler. Aksi takdirde, bu yaşamlarında birbirlerini pas geçebilirlerdi. Ortak alana çekilmeleri iştehep bu Reiki denen şey yüzündendir. Birlikte onun bunun çakralarını mıncıklamışlıkları, auralara bahar temizliği yapmışlıkları, ışık köprülerinde el ele yürümüşlükleri, çözülmeler ve dağılmalar yaşamışlıkları vardır. Tek tek karmalarının yanı sıra, ikili ve üçlü karmalarına parmak atmışlıklarını da sayarsak az badire de atlatmamışlardır hani.

Belki bir araya gelmeselerdi, bireysel olarak karmakarışık karmalarını dertop edip halı altına süpürebilirlerdi. İşte bu üçlünün, ikili karmalarından biri olan evrensel karmaları, ezoterik astroloji haritalarında da kabak gibi görünmektedir. Bahar’ın astroloji eğitimi almış olması, işte bu haritaları çıkartıp, çözülüp dönüştürülmesi gerekenlerin gözümüze gözümüze sokulması için, evrenin bize yaptığı şakalardan biridir.

Bahsettiğimiz haritalar da hazine haritası değildir elbet ve işaretli yeri kazınca bir sandık dolusu altın filan çıkmamaktadır. Karayolları haritası hiç değildir ve kalın çizgili güvenli otobanların bizi hedefe götüreceğinin garantisi yoktur.Söz konusu olan astroloji haritasıdır ve bu haritaya göre, şu an bulunduğumuz nokta ile varmamız gereken yer arasındaki en kısa yol, ruhumuzun bildiği yoldur. Bu yol da zihnin olumsuzluk bombardımanı altında bilinci tepe sersemi edip, sürekli işaret tabelalarını değiştirdiğini farketmediğimiz sürece ziyadesiyle flu bir yoldur.

Bu Bahar ile benim evrensel karmamızın çözülüp dönüştürülmesinin ya da bir anlamda yola ışık tutulmasının hikayesidir ve iki yıldır farketme/çözülme yaşamanın bir adım ötesine geçerek dönüştürme yapmayı başarabildiğimiz bir çalışmadır.

Başa dönersek, aslında niyet benim kendime çalışma yapmamdan ibaretti. Derin transa girmem gerekeceğinden, Bahar ve Melek geri dönmeme yardım için yanımda olacaklar ve sürenin iki saati aşmamasını kontrol edeceklerdi.

Çalışmaya başlayıp trans durumuna geçtim ve benim için en zorlayıcı olan derslerimden birininin ana kaynağını bulup yüzleşmem, çözülmeyi başlatmam ve dönüşümü gerçekleştirmem 40 dakikamı aldı. Daha önce bu tip çalışmaların gerçek anlamda dönüşüm gerçekleştirme aşamasında sınıfta kalmış biri olarak sevimli bir şaşkınlıkla geri geldiğimde, kızların da benimle aynı huzur verici enerjiyi hissettiklerini gördüm. Daha da ilginci, belli sembollerde ufak tefek farklılıklar olsa da, yaşadığım süreci içsel olarak neredeyse birebir takip edebilmiş olmalarıydı.

Başlarken, amacım sorunun ana kaynağını keşfetmekti aslında. Genelde çözülmeler çalışmadan sonra gelir, dönüştürmek ise lineer zamanda haftalar, aylar hatta yıllara yayılırdı. Şimdi ise bu kadar net sonuç almaktan açıkçası şaşkındık. Biraz bu şaşkınlığın verdiği gaz, biraz da ortaya çıkan uyumlu enerjinin yarattığı ruh hali içinde yazının asıl konusu olacak çalışmanın zemini hazırlandı.

Bahar bana dönerek, “Müjde kendini iyi hissediyorsan spritüel yolumda beni engelleyen, durmadan yanlış yapacağım ve yetersiz olduğumu düşündüren nedir, bu konuda bana da bir çalışma yap yaf” deyiverdi. Bu baba çalışmanın üstüne, onunla bağlantılı olacağı aşikar ikinci çalışmayı yapmak doğru muydu? Soru buydu ve cevap çok açıktı. Ruhun bildiği yol, doğru yoldu.

Teknik başlangıcını es geçerek, yapılan bu ruhsal çalışmayı anlatmadan önce yapmam gereken bir uyarı var:

Buradaki pek çok şey simgeseldir ve nasıl rüyalarımızın sembolik bir dili varsa, bu tip çalışmaların da böyle bir yapısı var. Dolayısı ile okurken bunun dikkate alınması gerekir.

“Görüntü yavaş yavaş netleşiyor. Karşımda Bahar’ı görüyorum. Önünde bir puzzle var. Tüm parçaları yerleştirilmiş, hepsi yerinde ama Bahar’ı “Burada birşeyler eksik” düşüncesi rahatsız ediyor.

Elini puzzle’ın yüzeyinde hafifçe gezdirmesini istiyorum. O zaman birbirine benzeyen parçalardan ikisinin yer değiştirmiş olduğunu farkediyor. Dışarıdan bakıldığında puzzle tamamlanmış görünmesine karşın, bu küçük detayın bütünü bozduğunu anlıyor. Şimdi keşfetmemiz gereken, bunun ne amaçla ve kim tarafından yapıldığı… Bu sorularla birlikte sahne değişiyor.

Derinleşmenin enerji yoğunluğu içinde bir süre ilerledikten sonra, görüntü tekrar netleşiyor. Nerede olduğumu çok iyi biliyorum, burası 16.yüzyıl Avrupa’sı. Bahar benim öğrencim ve ona öğretilenleri içselleştirme evresinin sonlarına gelmişken, bir travma yaşıyor. Engizisyon tarafından suçlu bulunduğu için ölüm cezası alıyor. Öğretinin bütününü tehlikeye atmamak için Bahar’ın ölümünü bizzat onaylamak zorundayım.

Öldürülmeden önceki son zamanlarındayız. Bilgileri, öğretiyi içselleştirmemiş veya ehil olmayan biri tarafından anlaşılmayacak şekilde zihin düzeyinde karıştırıyoruz. Bahar, zihninde karıştırılmış olan bilgilerin resmiyle birlikte ölüme götürülüyor.

Sahnenin geri kalanının son derece travmatik olduğunu bildiğimizden, burada görüntüyü durdurup geri sarıyoruz. Puzzle’ın karıştırılmadan önceki doğru halinin resmini üçüncü gözüyle çekiyor ve rulo yaparak yanımıza alıyoruz. Sahne hala donmuş haldeyken zamanın olmadığı ortak alana bu ruloyu götürüp bırakıyoruz. Sonra tekrar sahneye geri dönüyoruz.

Artık ölümü karşılamaya hazırız. Oldukça travmatik görüntüleri hızlı çekim geçiyoruz. Bedenden çıkış anında artık tek hatırladığı, bilginin doğru halinin gelecekte ulaşabileceği bir yerde onu beklediği oluyor.

Tekrar ortak alana geri dönüyoruz. Rulo orada ve geçmişte yarım kalan içselleştirme sürecini artık tamamlayabilir. İstediği zaman. Çünkü bu bilginin tamamının ve doğru halinin resmi ortak alanda.

Hocası olarak görevimi tamamladığımı söylüyorum. Bu aşamada ben de rahatlıyorum, o da. Çember kapanıyor böylece. İçselleştirdiği andan itibaren, artık o öğrencim değil, ben de hoca değilim. Odanın içinde mor ışık patlamaları altında bir müddet oturuyoruz. Rulo karşısında ve henüz açmıyor. Zaten o kadar rahatlamış bir halde ki resme bakacak hali de yok garibiminJ O artık burada, istediğin zaman bakarsın diyorum.

Bu cümle, aynı zamanda transtan ve ortak alandan çıkma zamanının geldiğinin habercisi. Böylece yavaş yavaş geri geliyoruz. Melek yüzeye çıkmamız için yardım ediyor.”

Döndüğümüzde konuşmamıza bile gerek yok, 20 dakika aldığımız 500 yıllık yolculukla ilgili hepimizin algısı aynı. Konuşmadan iletişim kurma işini biraz abartık mı ne?

Herşey olup bittikten sonra zihin denen maymun devreye girdi ve ilk iş ne dese beğenirsiniz?

“Amma uçtunuz ha!!!!”

Müjde Apay

1969 yılında İstanbul’da doğdu.Şişli Terakki Lisesi’nin ardından, İstanbul Üniversitesi Turizm ve Otel Yönetimi Bölümünden mezundur. Alison University Psycology Diploma ve Biology and Behavior of Psycology Sertifika, Psikiyatri Derneği Temel Psikoloji programlarını tamamlamıştır. 2009 yılına kadar Turizm ve Bilişim Sektörlerinde çalıştıktan sonra spritüel gelişim alanında çalışmak ve hizmet vermek üzere kurumsal hayata veda etme kararı almıştır. Müjde Apay, Klasik Sistem Usui Reiki Master’ıdır ve Reiki eğitimlerini destekleyen Işık Köprüsü, Çakra-Aura eğitimlerini almıştır. Eğitim ve uygulamalarından edindiği bilgi ve tecrübeleri, hem şifa uygulamalarında hem de Reiki eğitimlerinde etkili bir şekilde kullanmaktadır.