Sevgili okurlar sizlerden ve tüm yazar grubundan, uzun süre önce söz verdiğim SQ’nun devamını zamanında yazamamış olmaktan dolayı özür diliyorum. Bu yazımda hemen SQ’ya devam etmektense, önce sizlerden uzak kaldığım dönemde neler yaptığımı paylaşmak istiyorum.
Bu dönem gözlemleme ve düşünme dönemimdi, yazamamış olmama rağmen zihnimde sürekli sizlerle konuşuyordum. Sizlere yazmak için sakin olduğum bir zamanı beklemiştim, İşte ve evde yoğun bir dönem yaşıyordum, tüm bu yoğunluğa yetişmeye çalışırken aklımda hep sakin bir dönemde derKi’ye yazmak vardı tabi bu büyük bir yanılgı idi, hayatımın hiç bir dönemi hiç bir zaman beklediğim bu sükunet içinde olmadı ve işin garibi ben böyle yaşamayı seviyorum, azıcık sakinlediğinde gelen giden dostlar azaldığında hayatım monotonlaştı diye karaları bağlıp kendime acıma triplerine giriyorum. Tabi Hasan’cığımada bu komik beklentilere girdiğim dönemde beni hala yazarlar grubunun içinde tutuğu içinde çok teşekkürler ediyorum.
Velhasıl sizlere yazmak, sizlerle bir şeyler paylaşmak benim sorumluluklarımdan birisiydi , ve bu sorumluluğumdan hiç vazgeçmedim sadece daha iyi yaza bilmeleceğimi zannettiğimden (ki bunun hata olduğunu bilmeliydim) bir süre uzaklaşmayı seçtim.
Uzun bir dönem üst üste sıkıntı içindeki dostlarımı ağırladım bunlar fiziksel, ruhsal, zihinsel yada maddi acılardı. Hatta bazen bu dostlarım birbirleriyle çakışıyor aynı anda geliyorlardı, bir süre bizim bundan ne anlamamız gerektiğini eşimle düşünüp durduk neden şimdi? Neden bu yoğunlukta bizim anlamamız gereken ne? Nasıl da anlıyamamıştık, her neyse tabi acaip bir mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyorduk, biz dostlarımıza değer veren önem veren kişileriz onlarında paylaşmak için bizi seçmeleri bizi yakın bulmaları gerçekten çok hoşumuza gidiyordu, diğer taraftan onlar için yapmak istediklerimizi yapamayınca acıyı paylaşmaktan başka bir şey gelmiyor elden. Oysaki SQ’ya devam ederkende anlatacağım gibi Ruhsal zekamızı aktive etmede kullanacağımız yollardan geçerken içsel ve doğuştan gelen en derin kaynaklarını evrenin kalbinden çekip çıkarırken Öz Enerjiye, Gerçek üstü gerçek bilgiye ve Gerçek İnsan anlayışına sahip olursunuz. Gerçek İnsanın sadece düşüncesi bile şifadır.
Indigo çocuklar kitapları moda olduğu sıralarda, henüz kimse bahsetmemişken bir çok arkadaşımında içinde olduğu bir mail grubunda ben kristal çocuklarla ilgili yazı yazmıştım (şimdi piyasada çok), burada Pegasus ve Unicorn’dan da bahsetmiştim. Bundan sonra ki neslin taşıyacağı ve yayacağı enerjiyi temsil ettiği için bu benzetmeleri kullanıyorum.
Unicorn doğal gerçeklik, saflık, umut,sevgi ve azameti temsil eder. Dayanıklılığını bilgeliğinden, Gücünü şefkatten, Eylemini sakinliğinden ve doğal değiştirebilme yaratıcı enerjisinden alır. Rengiyle eterik ve astral şifa sembolüdür,erkek ve dişil enerjiyi temsil eder . Erkeksi denge şifası ile dişil yumuşak enerjiyi barındırır. Boynuzunun zehirlere, mide rahatsızlıklarına ve sara hastalığına karşı şifa olduğuna inanılır. Lütfen bu benzetmelerin enerji için yapıldığını unutmayalım. Bu yüzden Unicornlar, acı içindeki insanları mıknatıs gibi çekerler, fiziksel, zihinsel veya ruhsal ve onlarla hiç uğraşmadan özel birşey yapmadan bile daha iyi hissederek geri yollarlar.
Bir rivayete göre aramızda, her ne kadar onlar farkında değillerse bile birçok Unicornlar olduğuna inanılır, onları tanımamız içinde şu bilgiler verilir. Hayvanların seslerini dinliyor ve anlıyorlarsa kuşların ötüşü, kurdun uluması gibi, Rüzgarın ağaçlarda oluşturduğu hışırtıları dinliyor nehirlerin Okyanuslara ulaşışını biliyorlarsa ve gözlerindeki derinliğe bakın onlar Unicorn’dur denir.
Neyse bu konu fazla uzadı, bu arada bir zamanda Reiki Master oldum.
İş hayatımda yaşadıklarımdan detaylı bahsedemiyeceğim, bizlerin basına konuşması yasak olduğundan oysa içsel gelişimimi yeniden ve derinden gözden geçirmeme neden olan olaylar yaşadım, ama yazımdaki tondan da anlaşılacağı üzere gördüklerimden kıyaslamayla memnunum.
Gıda Haşerelerinin ilaçlanması ile ilgili eğitim için Dubai’ye gittim. Eğitim harika geçti, nadir bayan öğrencilerden biriydim.
Daha önce çalıştığım iş yerindeki bir erkek arkadaşım bana ‘’Figen Abi’’ derdi, ve bunu bir çok erkekten dürüst ve mert olduğum için söylediğini söylerdi. Tabi hemen bir açıklama yapmalıyım yoksa günlerce sürecek bir tartışmaya istemiyerek sebebiyet verebilirim, bunu Kadınları aşağılamak için değil bizim kültürümüzün Erkekleri tanımlama şeklinde biliyorsunuz erkek adam dürüst olur, erkek adam mert olur, erkek adam sözünün eridir, kaypaklık erkeklere yakışmaz lar var olduğu için, (her ne kadar bu tanıma uyan erkek şimdi mumla aransada) mecazi olarak kullanırdı.
Gerçektende Dubaide bir Ermeni, bir Gürcü, bir Tacikistanlı, bir Arnavut, bir Azeri erkekten oluşan grup kurduk diğerleri gezmiyordu da tabi ki Figen Abiniz de, en bir Türk erkeği olarak aralarındaydı.
Hergün eğitimden sonra koştura koştura alışveriş merkezlerine gidiyorduk benim diğer grup arkadaşları eşleri çocukları için hediye alıyorlardı, beni tanıyanlarınız Figen şimdi Dubai’yi alıp gelmiştir diye yalnış bir tahminde bulunuyordur, çünkü meğersem Canım Türkiyem bir gelişmiş, bir gelişmiş anlatamam çok şükür ülkemde herşey var, çok istediğim helde kızıma bile hiç birşey alamadım daha güzelleri var hemde, nerelerden nerelere gelmişiz arkadaşlar kuyruklar, yokluklar, şimdi alamasakta herşey var memleketimde, eskiden bizde yurtdışına bir tanıdığımız gidip geldiğinde eline bakardık hatta kahve için bile hey gidi günler hey. Dubai altınlarıyla ünlü bir görmelisiniz işçilik sıfır bu kadar mı adi olur? Düşük ayar tenekeler. Tabi ben birşey alamadıkça benim gruptaki arkadaşlar Türkiye tabi gelişmiş ülke herşey var diyip durdular. Neler alıyorlar biliyormusunuz bebek pudrası ciddi söylüyorum bebek pudrası bile yok bu ülkelerde Ahhhhhhh Memleketim ve memleketimin güzel insanları birde zihinler gelişse var ya tut bizi tutabilirsen neyse…
Hoşunuza gideceğini düşündüğüm için yazıyorum,bu gruba Azeri arkadaş katılana kadar bu gruptaki arkadaşlar başlıyordu aralarında Rusça konuşmaya, tabi hepsi kendi lisanları dışında Rusçada biliyor, eğitimde de Mısırlısı, Yemenlisi Suriyelisi, Iraklısı, Ürdünlüsü, Filistinlisi başlıyorlardı aralarında Arapça konuşup anlaşmaya bende yahu yokmu Türkçe bilen kompleks oldum diye şakalaşıyordum, bu Azeri arkadaşı bulup getirdiler bana al sana Türkçe bilen biri diye, malum hepimiz Türkçe konuşuyoruzda kelimeleri farklı manalarda kullanıyoruz diye bildiğimden, önce hafif tereddüt ettim ama bayağıda güzel anlaştık, bir keresinde Azeri Alfabesi nasıl diye sordular bir türlü cevaplıyamıyor, ben Latin alfabesi dedim pek anlamadı sonra bana sizin Alfabe bizim alfabeyi okşar dedi. Bir günde eşi için parfüm bakmış gelmiş bana “Hanum çün parfüm baktım başım fırlandı valla” dedi
Dubai ayrı bir olay arkadaşlar hani şu ünlü lafımız vardır ya “Arap yağı bol bulmuş hikayesi” gerçekten bol bulmuş arkadaşlar çölü bile adam etmişler, yerli halk zengin çalışmıyor Hinli ve Pakistanlılar çalışıyor her yerde yollar tertemiz oteller inanılacak gibi değil, meşur Burj Al Araptan sonra Palmiye adası inşaatı devam ediyor birde dünya haritası görünümünü aynen inşaata başlamışlar tabi bunlar hep deniz doldurularak adalara kadar inşaa edilerek yapılıyor, bu konuyuda çok uzatmıyalım tabi anlatılabilecek çok şey var ama gelelim bizim Ruhsal Zeka konumuza.
derKi’nin ikici saysındada yazdığım gibi, doğuştan sahip olduğumuz Ruhsal zekamızı kullanarak, tamamlanmış gerçek insan olabilmek, bütün haline gelmek ve bütünle birlikte yaşayabilmek için kullanmak, zorundayız.
Ruhsal zekamızı aktive edebilmek, içsel çalışma gerektirir, ruhsal yanımızı keşfedip, boş bilgilerle doldurulmuş, kandırılmış beynimizde temizlik yapıp düzenleme gerektirir. Bu içsel çalışmada önemi açısından DÜŞÜNCE GÜCÜMÜZÜ geçilmesi gereken tüm aşamalardan farklı tutarak kısaca bahsetmek istiyorum.
Düşüncemiz, bizim dışımızdaymış gibi izlenim sunan dünya gerçekliğinin oluşmasında oldukça önemli bir etkendir. Düşüncelerimiz bizden dışarıya yansıdığı sırada farkında olsak da olmasak da bir sürü olaya neden olmaktadır.Dolayısı ile Negatif düşünceler,negatif olaylara, Pozitif düşünceler, pozitif olaylara neden olmaktadır.
Ruhsal Zekasını tam olarak kullanabilen kişilerse Dengeli düşünsel yaratımlar yapacak dolayısıyla Dengeli gelişen olaylara sebebiyet vereceklerdir. Tahminimizden de güçlü olan her düşüncemiz bir gerçekliğin tohumu olduğuna göre, düşüncelerimizin farkında olmak ve bunun sorumluluğunu taşıyabilecek gelişim noktasına gelmemiz gerekir.
İçsel gelişme yada içsel yolculuk genellikle parapsikoloji ile karıştırılır.
Parapsikoloji nedir? Sorusuyla başlarsam (SQ) ruhsal zekayı anlatığımda, ruhsal zekaya sahip olduğumuzda neyi hedefliyemiyeceğimizin net olarak anlaşılacağını umuyorum.
Parapsikoloji yada Psişik Gelişme; Ruhsal yeteneği ve onunla ilgili olayları inceleyen araştırma dalıdır. Kişinin Astral boyutu hedef edindiği bir yolculuktur. Kişi zihinsel olarak, Duyu dışı farkındalıklar yaşar durugörü, telepati gibi, Zihnin madde üzerindeki deneyimlerini yaşar (psikokinezi)
Hem Parapsikolojik hemde İçsel Gelişme çalışma yollarını farkılılıklar açısından anlaşılabilmesi için aşağıdaki üç başlık altında önce bir görelim;
Öğreti
Psişik Gelişme ve İçsel Gelişme
Hizmet etme
1- ÖĞRETİ
Diğer adı İnisiyasyondur; Osmanlıcada TEDRİS, İRŞAT ,Türkçede Öğretme, Doğru yolu gösterme anlamına gelir. Burada ilk yapılan Zihinsel çalışma inceleyip araştırarak bilginin artırılması yönelik çalışmalardır. Değişik olayları inceliyebilmek ve birbirleriyle olan bağlantıları göre bilmek, bilgilerin analizini yapabilmek , çalışmaların eleştirisini yapabilmek için çok faydalı bir çalışmadır. Bu çalışmada hedef sadece Astral Seyahat yapabilecek seviyeye ulaşmaktır.Eksiksiz bir inisiyasyon için çok yararlı olmasına rağmen, bu çalışmayı yapan kişi henüz İnisiye değildir.Zihinsel işlevleri Analiz yapabilecek seviyeye ulaştırdığı için olumlu,diğer taraftan bilgiler artığı için, çok şey biliyorum sanarak kişiyi Övünme, Kibir getirebileceği içinde dikkatli olunması gereken sakıncalarıda vardır.
Burada ikinci çalışma alanı ise Deneysel çalışmalardır. Bu çalışmaların amacı Astral Planda yönlendirme yapabilmek, bedensiz varlıklarla temas kurabilmek, kendince belli kademeler yükselmektir.Bu çalışmalar sonucu Şifa verme,Telepati ve Durugörü gibi melekeler gelişebilir. Tüm bunlar kişide kendini beğenme hali yarabileceğinden ,kişi henüz inisiye sayılmaz, bu çalışmalar iyi niyetli değilse, kişiler bunu yetenekleri kişisel amaçları için kullanmaya başlar. Bu çalışmalar bir öğretmenin denetiminde yapılmalıdır.
İnisiyasyon yada Öğretide en son aşama İçsel çalışmalardır. İnsanın akıl ve mantık yürütme yolu ile bulamadığını içe dönerel sezilerine güvenerek gerçeği arama yoludur. Bu yolun temel prensipleri çok basittir,başkaları hakkında negatif düşünmemek ve konuşmamak, her an gerçek bilginin peşinde olmaktır. Bu çalışmayı yapmakta olan kişiler hayatın belli bir denge içinde devam ettiğini bilir,olan herşeyi büyük bir hayranlık duyar, herşeyle bütünleşir ve ellinden geldiğince insanlığa hizmet etmeye çalışır. Bu çalışma psişik melekeleri ortaya çıkartabilir, ancak ruhsal zekayı işlevsel hale getirip kendini tamamlamak isteyen kişi bunlara kapılmıyacak bu olaylara olduğundan fazla önem vermiyecektir. İçsel gelişme çalışmaları psişik gelişmeye zemin hazırlar. İnsanlar bu evrede psişik oluşumları, içsel anlamdaki gelişmenin delilleriymiş gibi algılıyabilirler ki bu doğum ile bizde var olan işlevsel hale getirmeye çalıştığımız ruhsal zekamızla bütünleşme çabalarımıza engel olur.
2- PSİŞİK GELİŞME VE İÇSEL GELİŞME
Psişik gelişme yolunda olan kişinin yaratımları yine o kişinin kendi iradesinden kaynaklanan yaratımlar olacak bunlar bütünün iradesi olmayacaktır. Bu kişiler güçlüdür ancak bu kendi arzu ve tuıtkularıyla sınırlanmış kendini aşma gücüne sahip olamıyan bir güçtür bu. Eylemlerinde güç politik ve parasal olarak yansır. Ruhsal anlamdaysa bu güçlerini, yeteneklerini başkalarını etkileme için kullanırlar. Sonuç olarak bunlar Telepatiyi, Durugörüyü, Medyumluğu meslek edinirler.Astral seyahat yapabilmek,Görünmeyen varlıklarla irtibat kurmak, olara hükmetmek veya onlar tarafından yönlendirilmek Gizli bilim güçlerine sahip olmak psişik gelişimin getirileridir.
Oysa ki İçsel gelişim bize ruhsal zekamızla bir olmak ve iç huzur sağlar. İçşel gelişimini tamamlamış kişilerin eylemleri tüm varlıklara örnek niteliği taşır, her zaman dengede birleştiricidir, üzüntü, endişe yada beklentisi yoktur, mutluluğu yaşar ve huzurludur. Olağan üstü güçlere sahip olma arzusu manen çocuk olan insanlara aittir. İçsel yolculuğunu tamamlamış, kendinde bütünlenmiş kişinin böyle bir güce ihtiyacı yoktur.
Bu insanların düşünceleri bile şifadır.
HİZMET ETMEK
Bu insanları hizmetlerindende anlıya bilirsiniz, İçşel gelişimini tamamlamamış Psişik gelişimde olan yada kendini bütünlüyememiş dengesini kuramamış kişiler,hizmetlerinde farkında olmadan ayrılık ve kaos yaratırlar, bu durumda Hizmet Etme arzusu kişilikleri tarafından üretilmiş her türlü kuruntu, inanç, tutku ve yargılarının ifadesinden başka birşey değildir.Bütünü koruyalım derken farkında olmadan ayırıcı olurlar. Oysa Gelişimlerini tamamlamış Ruzal zekaylada bütünlenmiş kişilerin arzuları bütünün arzusudur, her ne işle uğraşıyor olurlarsa olsunlar eylemlerinde farkındalıklı, neticeye ulaşabilen, sade ve birleştirici özellik gösterirler.
Şimdi bir tekrar yapalım 2. sayımızda demiştik ki Ne akıl (IQ), ne de duygular (EQ) değiştirip dönüştürebilecek, ortak bir kaynağa sahip değillerdir. Bunların kişilik ötesi bir boyutu yoktur.Ruhsal Zekaysa bu iki olgudan (IQ-EQ) oluşan malzemeyi birleştirebilme, uyumlıyabilme ve dönüştürebilme yeteneğine sahiptir. SQ akıl ile duygu, zihin ile beden arasındaki diyalogu sağlar ve dengeler.
Kısaca Ruhsal zeka bize;
Yaratıcılık,
Kuralları değiştirip dönüştürebilme,
Sınırlarla oyun oynama,
Ayırt edebilme,
Ahlak duygumuzu,
Anlayış ve merhamet ile katı kuralları yumuşatabilme,
Merhamet ve anlayışında sınırları olabileceğini görebilme,
Durumları değerlendirebilme ,
Gerçekleşmemiş olayları düşleme,arzulama ,
Durumlara rehberlik edebilme imkanı verir.
Ruhsal zeka bütün zekalarımızı entegre eder.Ruhsal zeka bizi,gerçekte olduğumuza uygun bütünüyle entelektüel, duygusal ve ruhsal yaratıklar yapar. İdeal olan b3 üç temel zekamızın birbirlerini destekleyerek çalışmasıdır.Ancak her 3’ü de ayrı ayrı işlev görebilir dolayısıyla her 3 zekamızında aynı seviyede işlem görmesi zorunlu değildir.