Yıllardan beri oldukça tartışmalı bir tanıdır. Öncelikle psikanalistler tarafından ele alınmış olan bu kişilik bozukluğu başlangıçta gizli şizofreni ile eşanlam taşımakta idi. Daha sonraları, “şizotipal kişilik” tanımlanabilmiş ve bu sayede sınırkişilik bozukluğu tanısına az çok açıklık getirilebilmiştir.
Bu kişilik bozukluğunda bireyin kimlik duygusunda, ilişkilerinde ve duygulanımında yaygın ve süreğen dengesizlik belirgindir. Bu kişiler cinsel, mesleksel ve toplumsal kimliklerinde derin güvensizlik ve dengesizlik gösterirler. Sağlam birkimlik duygusu gelişmemiştir. Çabucak düş kırıklığına uğrarlar, bunaltı, çökkünlük belirtileri gösterirler. Zaman zaman antisosyal atak davranışlar, psikoaktif maddelere yönelme, hızlı yaşam çabaları, kendilerine zarar verme eğilimleri (jiletle kesme,sigara ile yakma, özyıkım belirtileri) gösterirler. Boşluk ve anlamsızlık duygusundan yakınırlar.

Sınır kişilik bozukluğu ile şizotipal, histrionik, narsistik ve antisosyal kişilik özellikleri çok karışır. Tanı çoğu kez akademik bir tartışma konusudur. Zaman zaman psikoz belirtileri de ortaya çıkabildiğinden şizofreni tanısı da uzun süre bir soru işareti olarak kalabilir. Psikoz belirtilerinin çok uzun sürmemesi, fırtınalı yaşam stilinin ve duygularında aşırılıkların bulunması ile ayırıcı tanı yapılabilir.

Çoğu ağır narsistik eğilimler de gösterebilir. Nitekim psikanalitik yayınlarda “sınır narsistik kişilik düzeni” olarak da ele alınmaktadır. Bu kavrama göre asıl patoloji “kendilik (self) duygusu”nda ve nesne ilişkileri kurma biçimindedir. Kendilik duygusu narsistik düzeyde kalmıştır. Bir yandan çabuk kırılabilen, zedelenebilen bir zayıflık; bir yandan tüm güçlü (omnipotent) özellikler bulunur. Nesne ilişkilerinde hem yüceltme, hem de değersizleştirme eğilimleri ile dengesiz ve tutarsızdırlar.

Çocukluk çağında “iyi ve kötü olarak bölünen (splitting)” ve “içe atılan nesne tasarımları” yetişkin yaşamdaki ikişkilere yansır. Öyle ki, kişiler ya hep iyi, ya da hep kötüdürler. İyiler sevilir ve yüceltilir, kötüler değersizleştirilir. Böylece kişi sevgi-nefret, yüceleştirme-değersizleştirme eğilimleri ile dalgalanmalar gösterir.

Sınır kişilik bozukluğu gösterenlerde kişiliği biçimlendiren savunma düzenekleri şunlardır: İçe atma (introjection), bölünme (splitting), yansıtma ve yansıtmalı özdeşim (projective identification).