Genelde insanlarla görüştüğümde, yapmaları gerektiğini düşündükleri ama yapamadıkları bir durum varsa böyle derler: “iradem yok.”
Oysa bu beyan bana oldukça mantıksız gelir çünkü bir insanın iradesiz olduğunu, yani komple iradesiz olduğunu düşünebilmemiz için o insanın ölmüş olması gerekir.
İradesiz olmak, etkin olamamak anlamına gelir. Tam anlamıyla edilgen olmaktır yani. Ölmüş insanlar ve cansız varlıklar gibi.
İradesiz olmak, hiçbir şeye meyil edememek anlamına gelir. Çünkü meyil için, önce meyledecek bir olgu olmak gerekir. Ben, bensem eğer, ben olarak diğer şeylerle aramdaki ayrımı idrak edebiliyorsam, ayrımın oluşturduğu mesafeyi kat ederek yaklaşmak adına meyil ederim.
Örnek verecek olursak, şayet ben, elma ile aramdaki farkı algılayabiliyorsam ve ben olarak elma yemek istersem (meyil), elma ile aramdaki mesafeyi aşabilmem için irade göstermem gerekir. Yani, kalkıp mutfağa gitmem, dolabı açmam ve bir elma alıp yemem gerekir. Ya da bir markete gidip elma almam gerekir.
Eğer bu süreci tamamlıyorsam bir şekilde ve elmaya ulaşıyorsam veya ulaşmaya çalışıyorsam, ben iradesiz değilimdir.
Fakat, eğer birileri bana elmadan bahsetmişse, “elma çok güzel bir meyvedir, şöyle faydası vardır böyle iyidir” demişse, ama ben bireysel olarak elmanın bana hayrını tecrübe etmemişsem, o zaman bir elma edinmek konusunda meyilim zayıf olabilir, sonuçta iradem de bu konuda yeterli düzeye erişmeyebilir.
İşte biz genelde “iradesizim” derken bunu kastederiz:
A durumuna, irade gösterecek, enerji harcayacak kadar meylim yok veya henüz oluşmadı.
İşte bu sebeple, örneğin koçlukta kişilerle hedef çalışması yapılırken, önce hedef, tüm ayrıntılarıyla ve şimdiki zaman kipiyle danışana ifade ettirilir. Sonra bu durumun yarattığı hisler üzerine odaklanılır.
Çünkü bilmediğimiz veya en azından deneyimlemesek bile neler yaşatabileceğini ayrıntılı ve pozitif olarak zihnimizde canlandıramadığımız şeylere karşı meylimiz olmaz, olmazsa irade gösteremeyiz.

Örneğin genç bir insanın sigarayı bırakması. Genç bir insana “sağlığın için sigarayı bırak” demenin çok işlevsiz olduğunu düşünüyorum bu anlamda. Çoğu genç insan, zaten sağlıklıdır ve sağlıksız olmak ne demektir bunu bilmez. Dolayısıyla zihninde sigarasız bir sağlık ne demek, bunu kuramaz. Böylece zaten bağımlılık halinde olan davranışı her bırakmaya çalıştığında, zihninde bir ses ona “neden ki? ne anlamı var ki?” der.
Yine gençlerde daha sık karşılaştığımız bir durum, hayatta doğru olanı yapmakla ilgili iradesizliktir. Bu da doğaldır. Çünkü “doğru” denilen şeyi yaptıklarında ne elde edeceklerini bilemezler. Mesela daha sorumluluk sahibi olunduğunda ne olmaktadır? Ne iyi gitmektedir? Şimdiki ruh halinden değişik ve olumlu yönde neyi deneyimleyecektir? Nasıl bir ferahlığa erişecektir? Genç bireyler bu noktada, onlardan daha sorumluluk sahibi olduğu varsayılan büyüklere bakarlar ve acı bir biçimde daha fazla sorumluluk sahibi olmanın, yalnızca daha fazla iş yükü getirdiğini görürler. Zaten büyükler de hep bundan yakınmakta değil midir?
Olumlu sonuç getirecek davranışa meyleden olumsuz sonuçtan kaçınan beyin yine işe el atar: ” ne gerek var o zaman?”

Dolayısıyla, hayır iradesiz değiliz. Konu sevdiğimiz, olumlu sonuç alacağımızı bildiğimiz veya çokça umduğumuz konular olduğunda, gayet aktifiz. Yalnızca bize ne katacağından tam emin olamadığımız veya zevk ve haz bakımından bizi eksiye düşüreceğini düşündüğümüz konularda, meylimiz azaldığı için irademiz de aktive olmuyor.
Bu durumda yapılacak şey basit. Yapmamız gerektiğini ama irade gösteremediğimizi fark ettiğimiz durumlarda, sonuçta elde edeceğimiz şeyi, doğru bir biçimde ayrıntılandırmak. Gerekirse, o sonuca sahip insanlarla konuşmak, bilgi almak. Mesela sigara içmeyen bir insanın yaşadığı hayat ile, içen bir insanın hayatını karşılaştırmak veya sigara içilmeyen zamanlardaki fiziksel kondisyonumuzu ve kazanımlarımızı, konsantre olarak ve sık sık tekrar hatırlamak. Daha rahat hareket edebilmek ve nefes nefese kalmamak gibi. Yiyeceklerin tadını daha rahat alabilmek gibi. Diş sağlığının daha iyi olduğunu hatırlamak gibi.

Bu noktada son bir dokunuş: bir de olası yan zararlardan dolayı irade gelişmeyebilir. Örneğin sigara bırakımında, ağız tadının tekrar dönmesi ile gelecek iştah ve kilo alma riski. Aynı şekilde bu durum da analiz edilmelidir. Kiloyu yalnızca böyle mi almaktayız? Alsak ne kadar alırız, ne kadar sürede geri verebiliriz? Belki sigara bırakmayı kışa denk getirirsek, kış kilosu ile durumu geçiştirebiliriz? Ya da kışın bile kilo almayı, bunun için beş kilo almayı neden göze alamıyoruz? Kilo almakta bizim için bu kadar korkunç olan nedir?

Ezcümle, iradesizlik yaşayan ve kendini farkında bir canlı için mümkün değildir. Fakat irade de birçok şey gibi seçici hareket eder ve genelde öznenin uzun vadede olumlu veya olumsuz çıkarlarına hizmet etmeye odaklıdır. Yani öznenin hazzına odaklıdır. Bunun bilincinde olarak, irade göstereceğimiz veya göstermemiz gereken konularda haz kaynağımız neler olacak, hazzı engelleyecek şeyler neler ve bunlardan kaçınmak nasıl mümkündür, bunu da yine biz belirleyebiliriz.
En nihayetinde insan olarak bizler, edilgen olmaktan çok etkin olabilme potansiyeline en fazla sahip canlılarız.

Emine Tülin Erinç

NLP ve Profesyonel Koç, Öğrenci Koçu,