Aslında hepimiz, şu internet denen merette geçen uzun saatler sonrası içimize huzur dolmadığının, rahatlamadığımızın, o kadar da keyif almadığımızın farkındayız.
Yine de galeri üreten, testler hazırlayan sayfalara, sosyal medya sayfalarına, telefona yüklenen oyunlara girmekten kendimizi alamıyoruz. Neden?

Çünkü internet bizi bizden iyi biliyor ve bunu bize karşı kullanıyor.
İnsan beyninde akkumbens çekirdeği adı verilen bir bölge bulunur ve bu bölge, hayatta yaptıklarımızdan aldığımız olumlu ve olumsuz sonuçları not ederek bizi bir nevi yönlendirir. Örneğin “aferin” aldığımız bir davranışı pekiştirir, “yanlış yaptın!” tepkisini aldığımız davranışları sönümlendirir.

Aferin’ler bize seratonin, ama en önemlisi dopamin salgılatır. Yani motivasyon hormonu. Her verilen gazla, daha fazla yapmaya teşvik eder bizi beynimiz.
İşte internetteki sistemler buna göre çalışır. Sosyal medyada örneğin, asla like’sız kalmamanız için, size sürekli yeni insan profilleri sunulur, sizinkiler de onlara. Her like bir aferindir beyin için, böylece siz de fotograf yüklemeye devam edersiniz.
“Bu soruyu sadece beyni çok iyi çalışanlar çözebiliyor” tarzı testler ise, ekstra dopamindir. Büyük aferin! Daha fazla çözeriz.
Güldüren, komik video ve gifler de aynı bölgeyi uyarır, daha fazla izleriz.
Oyunlar da böyle çalışır. Mesela bir internet oyununda hep kaybetmezsiniz. Deneyin: özellikle birkaç denemeden sonra geçemediğiniz bir etap varsa, oyunu kapatın ve birkaç saat girmeyin. Tekrar girdiğinizde en geç ikinci denemede etabı geçersiniz. Çünkü başarısız olarak oyundan kopmanızı istemez üreticiler. Mesele sizin etap geçme başarınız değildir, size random biçimde dopamin salgılatılır. Sizin başarınızdan ziyade, oyun size zaten o etabı illa ki verir, kazanınca da ekranda havai fişekler patlar, kocaman bir yazı belirir: AFERİN!
Böylece bağımlı hale geliriz internetteki oyunlara, içeriklere ve sosyal medya platformlarına. İşte o zaman işin içine para girer. Daha fazlası için satın al!
Oysa hayat hiç de öyle değildir. Hayatın doğal, organik bir dopamin salgılatma sistemi vardır ve sizin sabrınızla, deneme azminizle, başarınızla doğru orantılıdır çoğu zaman.
Denemek ister misiniz?
Elinize doğal, normal, gerçek, bildiğimiz iskambil kağıtlarını alın.
Onlarla mesela soltaire oynayın. Belki on, on beş denemede bir ancak kartlar açılır.
Onlarla kule yapmaya çalışın eski zamandaki gibi, dikkatle kartları koymazsanız, sabırlı olmazsanız kuleniz yıkılır.
İşte insanlarla kurduğumuz, kuracağımız ilişkiler de, bu organik yapıda ilerler. Aksi takdirde, internetin bize verdiği dopamin ve iyi hissetme halini gerçek hayattan beklersek, sürekli mutsuz ve tatminsiz oluruz. Çünkü orada işleri, para kazanmak için insan yapısını bozmaktan çekinmeyen şirketler yönetmez. Duygular, ihtiyaçlar, zaman, mekan, insani sınırlılıklar, kapasite, olasılıklar yönetir. Yani doğal evren.

Gerçeklikten hızla kopuyoruz ve bir uyuşturucu gibi damarlarımızda gezen sanal dünyadan kopamıyoruz.
Tekrar gerçek ilişkiler yaşamak istiyoruz ama gerçek neydi hatırlamıyoruz.
Hatırlamak için size bir öneri: iskambil kağıtlarıyla oynayın. Eskisi gibi. Masaya açarak, açılmadıkça pes edip gitmek yerine sabrederek. Zamanı yavaşlatarak.
İnanmazsınız ama, gerçek hayat hala o iskambil kağıtlarında bir nebze saklı duruyor (=

Emine Tülin Erinç

NLP ve Profesyonel Koç, Öğrenci Koçu,