Mesele, Çetin Altan’ın söylediği gibi, önemli olma çabasının anlamsızlığını, ama değerli olma çabasının hayatın anlamı olduğunu kavramakta.
Eğer değerli olmayı, uygarlığımızın en büyük tuzaklarından biri olan, önemli olmakta ararsak, nafile bir hayat yaşarız.
Değer sorunu yaşayanların neredeyse hepsi, ailelerinin, önemli bir insan olmaları için yönlendirdiği çocuklar.
Ve hala çocuklar.
Hala kendilerine anne-babalarının gözleriyle bakıyorlar.
Ebeveynler bize yalan söylediler, uygun davranışlarda sevgi verip, beğenmediklerinde sevgiyi esirgediler.
Sevgilerine layık olabilmek için kendimizden uzaklaştık.
Sonra buluğ çağı geldi, toplumun uyduruk norm ve standartlarında, üstün genleri cezbedebilmek için, önemli olmaya çalıştık.
Değerli olduğumuz alanları unutup, tornalara gönüllü girdik.
Diğer taraftan, evrensel açıdan bakarsak, kimse kimseden, hiçbir parça bir diğerinden daha değerli olmasa da, hayat kontratları çok sayıda insanı ilgilendirenlerin görevleri biraz daha önemli.
Ama bu onları daha değerli yapmaz.
Puzzle’ın bütün parçaları aynı değerdedir.
Ruhsal yolcuların bazılarının, daha fazla insanla kontratları olduğunun farkına varınca, kendilerini diğerlerinden daha değerli, ve ne yazık ki, daha önemli görmeleri de büyük bir tuzak.
Alanlarınızı korumak elbette hakkınızdır, ama hizmette sınır da, sinir de yoktur.
Ruhsal yolda en büyük sorunlardan biri, kendi önünüze attığınız en önemli muz kabuğu budur.
Sistemde gönüllü olduğunuz görev ve misyonun gereklerini yerine getiren bir dişliden fazlası değilsiniz, dişlinin büyüklüğü ne kadar farklı olursa olsun, değilsiniz.
Öz değer ya da değersizlik sorunu yaşayan herkesin, aynaya kendi gözleriyle bakmayı öğrenmeleri gerekiyor.
Ebeveynlerin, ya da kendi değersizlik duygularının neden olduğu öz güvensizlikle sizi acımasızca eleştiren patron, arkadaş, sevgili ve diğer herkesin size verdiği gözlükleri derhal çıkarın.
Bu yetmezse, aynayı temizleyin, yetmezse, aynayı değiştirin.
Çünkü kimse kimseden daha değerli ya da önemli değil.
Eğer birilerinden daha değersiz olduğunuzu düşünüyorsanız, birilerinden de daha değerli olduğunuzu zannediyor olabilirsiniz.
Ama ne değersiz, ne de değerlisiniz, hepimiz eşitiz.
Bugünden başlayarak, çaba ve gayretle, her gün, bir önceki güne göre daha değerli olma çabası çok asil, rekabetiniz sadece dünkü sizle.
Ebeveynler, geçmiş, bilinçaltı gibi çalışmalar şart.
Ama esas değer, bütün insanlar ve insanlığa hizmette.
Ruhun tek gıdası bu.
Hepimizin eşit değerde olduğunu, ama daha da önemlisi, kendimizi herkesle eşit değerde göreceğimiz o gün yakında gelecek, o gün buluşalım…
peki “sophie’nin seçimi” neydi?