Her insan hayatı boyunca hatalar yapar. Dünya bir deniz gibidir verdiğini alır, aldığını da verir. Burada bize düşen gerçekte ne istediğimizi bilmek,işte hepsi bu. Ama bazen istekler insanı, bir kabusa sürükler her ne kadar pembe görünseler de…
Duvarlar renkli olabilir ama karanlıkta ne görebilirsiniz ki???

 

Esen:  Hep sorulan soru neden eroine başladın? Bu cesaretin kaynağı nedir?

Cüneyt: İnsanlar her zaman birşeyler ister, doyumsuzdur. Benim isteklerim ise aslında çok sıradandı; hayatıma bir eş, yeteri kadar para ve bir araba… ama onlara hiçbir zaman ulaşamadım. Kötü bir dönem ve güçsüz bir ben,ve işte karşımda tüm güzel ve tüm kötü yanları ile eroin. Bazen hayatınızın hatasını yapmak 1 saniyenizi alır, siz ise farkında bile olmazsınız…
 

Esen: Yıllardır eroinin dönüşü olmayan bir yol olduğunu 5 yaşındaki çocuklar bile biliyor, seni onsuz olamamaya iten hisler ne?

Cüneyt: Onu kullandığımda her zaman hayalini kurduğum şeylere sahip oluyordum. Tüm mutsuzluğum eriyordu. Yanımda eşim, diğer yanımda çocuğum varmışçasına mutlu oluyordum. Gerçekte buna ulaşamıyordum, bu nedenle onun güzel ve vazgeçilmez duygusunu hissetmek için kullanmaya devam ediyordum. Tövbeler edip yeniden bozarak, defalarca hastaneye girip çıkarak…
 

Esen: Peki ya manevi diğer kazançlar?

Cüneyt: Sorumluluklarının farkına varıyorsun. Kullandığın zaman hiçbirseyi takmıyorsun. Öyle büyük bir güven duyuyorsun ki bunları elde edebilecek gücü fazlasıyla kendinde buluyorsun. Kendini güzel ve mutlu görüyorsun ve geriye döndüğünde aslında dünyanın en çaresiz varlığı olduğunu görüyorsun. Günlerce aynı kıyafetle öylece dolanıp duruyorsun ve bunun farkına bile varamıyorsun. Ama o an herşey o kadar düzende görünüyor ki, pürüz yok, herşey kontrolün altında ve herşey güvende; çünkü kendine çok fazla güveniyorsun!
 

Esen: Bu işin pahalı bir zevk olduğunu biliyoruz, ama buna karşın maddi durumu kötü olanların da bir şekilde bulduğunu. Bu işler nasıl yürür? O gün paran yoksa ve hastalanacağını biliyorsan… Başına mutlaka böle birşey gelmiştir, yanılıyor muyum?

Cüneyt: Kesinlikle doğrusun! Bu, hepimizin ilk sorunu zaten, hem de öyle büyük bir bela ki… Biz zencilerden alıyorduk. Sürekli aynı adamlar evlerine gidiyor paramızı verip çıkıyorduk. Hiçbir riski de yoktu. Onları seviyorduk, çünkü bizim mutluluk sihrimiz onlardaydı. Ama birgün gidip paramın olmadığını söylediğimde, yapabilecekleri hiçbirşeyin olmadığını söylediler. Oysa ki gözlerinin önünde eriyip gidiyordum, hastalanıyordum, bağırmaya başladım, ter içindeydim, beni dışarı atmak istediler. Apartmana çıkıp yangın dolabında duran baltayı aldım. Bana öyle bakma çünkü kimseye zarar vermedim ama verebilirdim de… ”O bir saniyelik telaşta yaptığınız hiçbirşeyin önemi yoktur’!’
 

Esen: Çağımızın hastalığının depresyon olduğunu sanırdım. Evet, adama birşey yapmadın, gözünü korkuttun bir şekilde sıvıştın, sıvışamasaydın da önemi yoktu. Peki karşında sevdiğin biri olduğunda durum nasıl oluyor? 

Cüneyt: Kollarımda en sevdiğim arkadaşım ölüyordu.Tam bir horror show! ‘Birgün arkadaşımla eve gelmiştik annem ve babam işteydiler, kız kardeşim de o civarlarda okuldan geliyordu. Daha çok zamanımız vardı ve hemen hazırlanmaya koyulduk. İkimiz de yaptık. İşte o vazgeçilmez mutluluk oyununun yeniden içerisindeydim. Derken arkadaşım koltuktan yere düştü. Yaşadığım paniğin tarifi yok. Gözlerinde derin morluklar vardı ve teni bembeyazdı. Çığlık çığlığa ağlamaya başladım. Hiç bu kadar korkmamıştım. Onu banyoya sürükledim. Her tarafını ıslatmaya çalıştım, ama ayılmıyordu. Gözleri hiçbir şeye reaksiyon göstermiyordu. Derken saati fark ettim, birazdan küçük kız kardeşim gelecekti ve karşılaşacağı manzara, aman Allah’ım, onu hep seven, onu koruyan, onunla sohbetler eden ben değil miydim? Hala o paniğin izleri var bende. Damarına tuz enjekte ettim, biraz da limon. Son çaremdi ve gözlerini açtı; ”overdose muhteşem bişey” dedi. O an onu öldürmek istedim ama hayatta olmasının verdiği büyük rahatlama ve mutlulukla ona sarılıp hemen evden çıkarmıştım. Şimdi siz söyleyin ben o mutluluğun bedelini defalarca ödemedim mi?
 

Esen: Ödeyeceğini bile bile bu işin içindeydin zaten… yanlışım varsa beni düzelt, şimdi nasıl kurtuldun?

Cüneyt: Bu çok doğru… Defalarca hastaneye yattım. Oradaki doktorlar artık bana “Cüneyt yine mi sen geldin?” diyorlardı. “Sen hayatı bıraktın, hayat seni bırakmıyor. Bu sefer seni tertemiz göndereceğiz” diyorlardı, ama tekrar tekrar karşılarına çıkıyordum. Annem ve babam, 2 kız kardeşimi zar zor okuttular. Çektikleri maddi sıkıntının yanı sıra, ağır bir ruhsal çöküntü yaşayıp durdular benim yüzümden. Oysa ki evin tek oğlu bendim ve babam en sevdiği artistin adını bana koyup hep büyümemi istemişti. İşte büyümüştüm. ,28 yaşındayım ve onlara hiçbir zaman istediklerini veremedim, çünkü çıkamadığım bir işin içindeydim. Kaç kez iş aradım, birkaç kere başladım, ama bir eroinman asla o şartlarda çalışamaz! Ailemi sevindirmek istiyordum, hayallerime eroin olmadan da  ulaşabilemez miydim? Bütün cesaretimi topladım ve son bir kez daha hastaneye yatırıldım hem de ilk defa kendi isteğim ile çıktığımda adam olacaktım. İşte tertemiz buradayım. Bir işim var, bir kız arkadaş hala bulamadım, ama bunun için kendime küsmedim. Bir köpek aldım; o, benim şu ara en büyük hayat  arkadaşım. Kızkardeşlerimden biri evlendi, küçüğü hala en büyük favorim; onun için herşeyi yaparım. İlk defa gerçekten sevildiğimi hissediyorum, yani hiçbirşey kullanmadan. Sanırım uçmanın birçok yolu var; kimi ekstreme bir sporla uğraşarak, kimi bir müzik aleti çalarak, kimi en sevdiği işi yaparak… Benim yolum biraz kompleksliydi ve fazlaca karmaşık. Beni ben bile anlayamazken, başkaları tarafından anlaşılmayı nasıl beklerdim?
Hala boşluğa düştüğüm oluyor ama b sefer boşluktan çıkabilmek için kendimi en büyük boşluğa teslim etmeyeceğim, artık kim olduğumu ne olduğumu çok iyi biliyorum. Benim bir adım var, ben Cüneyt’im!  
 

NOT: Eroin; uyuşturucu maddeler arasında en etkilisi, dolayısı ile de en tehlikelisi olup morfinden iki ila on defa daha kuvvetlidir. Eroin varolan uyuşturucu maddeler arasında en çabuk bağımlılık oluşturan maddedir, bir-iki deneme kişiyi eroin kurbanları arasına almaya kafi gelir.  Eroine iyice alışan ve kriz devresine giren bir eroinman artık ilk günlerde tatmakta olduğu yalancı keyif haline ulaşamaz. Artık onun eroin kullanması eroinin insan üzerinde oluşturduğu ağrı ve acıların fena tesirinden kurtulmak, bir nebze olsun rahatlamaktır. Eroin kullananlar terler, kalpte çarpıntı başlar, vücudu kırılır diz, bel ve başında şiddetli ağrılar oluşur, iştahı kapanır, çalışma gücünü kaybeder. Büyük bir üzüntü yaşar, buna bağlı olarak toplumla olan ilişkisini sıfıra indirir. Gözlerindeki canlılık belirtileri kaybolur, sürekli olarak dalgın halde bulunup dünya ile ilgili alakaları kalmaz. Yaşayan, bir ölüden farksızdırlar ve tüm bu olumsuzluklardan kurtulabilmek için tek kurtuluşlarının eroin olduğunu düşünürler. (Bu bilgi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün sitesinden alınmıştır.)

Konuk Yazar