Cinsel birleşme sürecindeki değişimler çiftin uyumunda bozulmaya yol açabilir. Tıbbi veya ruhsal bir tedavi çoğu zaman bu sorunu çözer.
Organizmanın tüm diğer işlevleri gibi cinsel işlevlerde de bir takım bozukluklar olabilir ve bunun sonucunda ortaya çıkan ruhsal bunalımlar,korkular ve depresyonlar hem bireyi, hem de çiftin uyumunu ciddiyetle sıkıntıya sokar. Sebepler çoğunlukla karmaşık olmakla birlikte çoğu zaman çeşitli psikolojik faktörlere, bazen de organik hastalıklara bağlıolabilir.
Bu tür sorunlar söz konusu olduğunda, genelolarak cinsel birleşme sürecinde yer alan evrelerde ortaya çıkan bir bozukluk yüzünden normal birleşme sağlanamaz ve eşlerden birinde, cinsel tepkide azalma olmamakla birlikte cinsel istek (libido) kaybı görülür.
Erkeklerde en sık rastlanan şikayet konusu, ereksiyon bozukluğu, yani iktidarsızlıktır. Bu durum, cinsel birleşmeyi sağlayacak ve sürdürecek yeterlikte bir ereksiyona ulaşmanın imkansızlığı demektir. Bu bozukluk her yaşta ortaya çıkabilir. İster kalıcı veya geçici, ister temel veya ikincilbir sebepe bağlı olsun, mutlaka başarısızlık korkusu ve suçluluk duygusuyla kendini gösteren psikolojik bozukluklara yol açar. Erkeklerdeki cinsel bozukluk işlevleri arasında ikinci sıklıkta sperma fışkırtma sorunları gelir. Fışkırma ya yetersiz, ya geç, ya da cinsel doyuma ulaşma olmadan “erken boşalma” tarzında olabilir veya hiç fışkırma olmayabilir.
Kadınlarda sosyal ve kültürel faktörlerin etkisiyle cinsel işlevlerle ilgili yakınmalara daha az rastlanır. Bununla birlikte, aslında kadınlarda da bu tür sorunlar olur. Dölyolu girişindeki kasların istemsiz olarak kasılması sonucu ilişkinin olanaksız hale gelmesine vajinismus adı verilir. Orgazm bozukluklarıysa, orgazmın hem niteliğinde, hem yoğunluğunda ortaya çıkar. Son olarak, disparoni olarak adlandırılan ağrılı cinsel ilişkiye, cinsel doyumu engelleyen en önemli faktör olarak rastlanmaktadır.
Her iki cinste ortaya çıkan bu belirtilerin tümü, pek çok uzmanlık dalını ilgilendiren, uzman tıbbi ekiplerin ele alması gereken bir konudur. Ama günümüzde uygulanan ilaçla ve/veya psikolojik tedavi yöntemlerine rağmen, bu bozukluklar hassaslıklarını ve önemini korumaktadır.