
Aycan Bolazar
İçimde Biri Varmış – Bölüm 2
Zaman beklediğimden çok daha hızlı akıverdi ve bir de baktım ki doğuma birkaç hafta kalmış. Beklenmeyen bir durumla karşılaşmazsak, sadece beş hafta sonra minicik kızım kollarımda olacak. Bir yandan sabırsızlanıyorum, bir yandan da bu kadar sabırsızlanmanın içimde bir şeyleri tetikleyip erken doğuma yol açması fikrinden…
Matruşkalar ve Barbi Bebekler
Kendimi hayal edebildiğim en uzak yaşın 18 olduğu bir dönem hatırlıyorum. Hatta, mantığım günün birinde 18 yaşına gelecek olduğumu söylemesine rağmen içimde bir yerler bir nedenle bunun asla mümkün olmayacağını söylüyordu, ikna olmuyordu. Nasıl olsundu ki? Daha önce hiç 18 yaşında olmamıştım ve bunun nasıl…
Prenses Bumerang
Bir erkeğe aşık olmak için ne kadar süre gerekir? Günler mi? Gözleyerek ve tartarak geçen haftalar mı? Onu tanıyıp benliğinizi ellerine teslim etmeniz için gereken yıllar mı? Yoksa… Dakikalar mı? Olur mu hiç? İlk görüşte aşık olunur mu? Olan var… Sahiden de… Aşık olunan…
İçimde Biri Varmış – Bölüm 1
Elimde en sağdaki iki penceresi dakikalardır pembe olan bir gebelik testiyle eşimin işyerine gittiğim o akşamın üzerinden henüz 3 ay dahi geçmedi. Bir Salı akşamı, mesai arkadaşları çoktan dağılmış, bizimkisi bilgisayarının başında harıl harıl çalışıyordu. Yoldan telefon açıp bir bahane uydurdum ve beni işyerinde beklemesini,…
G Noktası Efsanesi
1950 yılında, International Journal of Sexology’de bir makale yayınlandı. Makalenin yazarı, o dönem için son derece avant garde çalışmalarıyla dikkatleri üzerinde toplayan jinekoloji uzmanı Dr. Ernest Gräfenberg’di. Bu makalede, Dr Gräfenberg vajinanın ön duvarı boyunca var olan özel bir erotik hassasiyetten söz ediyordu. Kendi soyisminin…
Sözlerin Soyağacı
Etimoloji’ye, yani sözcüklerin kökeni ve evrimini inceleyen bilim dalına ilgi duyuyorsanız, piyasadaki en derli toplu ve eğlenceli başvuru kaynağınız Sevan Nişanyan’ın Adam Yayınları’ndan yayınlanmış olan “Sözlerin Soyağacı” adlı sözlüğü. Diler benim gibi başucu kitabı yapıp aklınıza estikçe rastgele bir sayfasını açıp birkaç sözcük okuyun, dilerseniz…
Varolmanın Kaçınılmaz Hafifliği
Bugün arabayla evime dönmeye çalışırken kayboldum. Göztepe’nin arka sokaklarında olduğumu biliyordum ama o kadar çok turladım ki yönümü tamamen kaybettim. Minibüs caddesine veya Bağdat’a çıkar umuduyla bir sokağı epeyce takip ettikten sonra kaldırımda köpeğiyle yürümekte olan bir adamı gözüme kestirip sağa çektim. Pencereyi açıp…
Santorini’de Aşk
Yıllar önce, bir arkadaşım bana bir albüm hediye etti. Albümdeki bütün parçaların birbirinden güzel olduğunu, ama özellikle albümün 3. parçasının onun için çok özel olduğunu söyledi. Bahsettiğim albüm, Yanni’nin “Live At Acropolis” albümüydü. Eve gider gitmez hemen 3. parçayı, “Until The Last Moment”ı koyup defalarca…
Trafik Kaçınılmazsa Zevk Almaya Bakacaksın
Herkes gibi ben de ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum. Trafik kazaları, depremler, devrilen trenler, görünmez kazalar derken, o kadar çok yakınımı kaybettim ki, hayatın gelip geçiciliği kafama iyice dank etti. Dindar insanların sık kullandıkları bir cümle vardır: “Allah izin verirse…” Bu cümlenin kelimelerden bağımsız bir versiyonu,…
Ah Paris!
Taksideki Muhabbet… Zaten herşey bir roman kurgusunda başladı. Uçakta içtiğim iki küçük şişe beyaz şarapla çakır keyif olmuş bir vaziyette havaalanından çıktım, tekerlekleri üzerinde dengesini bir türlü bulamayan kocaman bavulumu çekiştire çekiştire taksi kuyruğunun başındaki arabanın yanına gittim. Otel adresi sırt çantamın derinliklerindeydi ve aracının…
Via Lactea
Her sabah olduğu gibi yine evin her odasından gelen genleşen metal çatırtılarıyla uyandım. Kaloriferler yanmaya başlamıştı, Defne’nin uyanması an meselesiydi. Geceden kalma makyajı akmış gözlerimi oğuştura oğuştura mutfağa gittim, dolaptan süt kutusunu aldım, cezveye doldurdum, ateşe koydum, temiz bir biberon buldum, kullanıma hazırladım ve sütün…
Beni Hipnotize Edebilir misin?
Hipnoterapist olduğumu duyanlar genellikle ilk olarak şunu soruyorlar: “Hipnoza giren birinin uyanamaması mümkün mü?” Hemen ardından gelen soru ise şu: “Peki bir insanın hipnozla beynini yıkayıp istediğin herşeyi yaptırabilir misin?” Konuyla ilgisi olmayanların hipnoz hakkında bildikleri hemen herşey Hollywood kaynaklıdır. Beyni yıkanıp tetikçi olarak…
Cavuda
O adamı ilk kez Etiler’in Emekli Sandığı’na bağlı huzurevinde kalan eski bir hastamı ziyarete gittiğimde gördüm. Çay kahve içilen, iskambil oynanan, geniş pencereli bir salonda Melahat Teyze ile karşılıklı oturup eski cumhuriyet balolarından bahsederken, o da az ötede bir başka yaşlı kadının elini tutmuş, konuşmadan…
İlginç Bir Mektup!!!
Az önce kim olduğunu bir türlü hatırlayamadığım birine aylar, belki de yıllar önce yazdığım bir mektubu buldum word dosyaları arasında… Böyle bir mektubu yazdığımı dahi hatırlamıyordum… Kendimi bu denli iyi ifade edebilmiş olduğuma şaştım, çünki bir süredir hızla kelimeler üzerindeki gücümü kaybetmeye başladığımın farkındayım… Kavramları…
Beklemek
Geçen yıl, bir barda, hafif sarhoş kafayla bir arkadaşımın ajandasına yazdığım bir hikaye “Beklemek”… En sevdiğim hikayelerimden biri… Beklemek üzerine… Doğru kişiyi görür görmez tanımak üzerine… Kaybetmek ve korkular üzerine… Mutlu ve mutsuz sonlar; sonu gelmez tutkular; üzerinden zaman geçtikçe kendini ve olanı daha net…
Özlemek
Özlemek denen şeyin neyin nesi olduğuna dair bir miktar kafa patlattıktan sonra şekillenenler… Aslında önemli bir şahsiyete az önce yazdığım bir mektuptan alıntılar… Özlemek… Daha önceleri epey bir kafa yormuştum bunun hakkında… İki türlüsü var; özde ikisi de bir… İlki; kendince tanıdığın, bildiğin ve dahi…
Kafamdaki Not Defteri, Not Defterindeki Kafam
Bilincim karıncalanıyor… Ellerimden boşalan elektrik, o ellerden toprağa akan ben… Kimim? Kendine meraklı bir soru işareti mi? Soru işaretleri iki parçadan oluşur… Noktadan kaidesinin üzerine görünmez bir koltukla ilişmiş sarhoş bir çengel… Ellerimin elektriğini boşalttığım, o ellerden kendisine aktığım toprak, saymakla bitiremeyeceğim kadar fazla soru…
Kendimi Boşlukta Hissediyorum
“Hep” olan, “hiç” olmayı bilebilir mi? Bay Kare, Bayan Küp’ün derdinden anlayabilir mi?Geçenlerde şöyle dediler bana: “Heplik ve hiçlik aynı şeydir aslında… Siyah ve beyaz da aynıdır. Varlık ve yokluk da… Herşey, zıttının aynısıdır.” Bugün de şu satırları okudum bir başkasından: “Boşluk şudur: Tutunacak birşeyi…
Bir Başka Mr. Mojo – Alabildiğine Bilinçli
1994 Devrim’inden… O şimdi çok uzaklarda… Kimsenin bilmediği ışınımlarla aydınlanmış karanlık kozmos düşleri kurarak uzandı yatağına. Duygu denen titreşimlerden alabildiğine uzaktı, ama orda, kafasının içinde olup bitenler bambaşka terimler yaratacaktı bir gün. Kendisi de anlayamayacak ve “Bu duygu değil?”, diye soracaktı şaşkın. Yıldızlara en sevdiği…
Çocukken İnandıklarım
Allah’ın nasıl bir şey olduğunu düşünmeye başladığımda ilkokul öncesi çağdaydım… Gökyüzünde, yıldızların olduğu yerde, yer yer yoğun yer yer silik gri bir bulut gibi bir şeydi ve kesinlikle erkekti… Geceleri yattığım yerde henüz uykuya dalmadan eskaza ezan okunmaya başlarşa, karanlık pencerenin diğer tarafından gelen yankılı…