Odysseus kalan son teknesinin yönünü doguya doğru çevirdi ve uzun bir yolculuğun sonunda, Helios ile Perseis’in kızı Kirke’nin egemenliğindeki Şafak Adası Aiaie’ye vardı. Kirke büyü yapmada çok ustaydı ve insanoğluna pek sevgi beslemezdi.
Kimin gemide nöbetçi kalıp kimin adayı keşfe çıkacağını belirlemek için çekilen kuranın ardından, Odisseus’un arkadaşı Eurilolıos’un yanına yirmi iki kişi daha alarak adaya çıkması kararlaştırıldı. Eurilohos adanın meşe ağaçlarıyla kaplı olduğunu gördü, sonunda Kirke’nin adanın içlerindeki geniş bir açıklığa inşa edilmiş olan sarayına vardı. Çevrede kurtlar ve aslanlar geziniyordu, ama Eurilohos’la arkadaşlarına saldıracakları yerde, arka ayaklan üzerine kalkıp onlara sevgi gösterdiler. Gören, bu hayvanları insan sanırdı; nitekim hepsi Kirke’nin büyüsüyle bu hale gelmiş insanlardı.
Kirke büyük bir salonda oturmuş, dokuma tezgahının başında şarkı söylüyordu. Eurilohos ve arkadaşları kendisini selamlayınca gülümseyerek onları sofrasına davet etti. Hepsi sevinerek içeri girdiler, bir tek Eurilohos bunun bir tuzak olabileceğinden kuşkulanarak geride kaldı, pencerelerden kaygıyla içeriyi gözetlemeye koyuldu. Tanrıça aç denizcilerin önüne peynir, arpa, bal ve büyülü şarap koydu nereden geldiklerini unutturmak için… Denizciler yemeye başlar başlamaz, Kirke büyülü değneğiyle omuzlarına dokunarak hepsini domuza dönüştürdü. Sonra da ağılın kapısını açıp çamurla kaplı zemine birkaç avuç meşe palamuduyla kızılcık attı ve acımasızca onları orada bıraktı. Eurilohos ağlayarak geri dönüp başlarına gelen felaketi Odysseus’a anlattı, o da hemen kılıcını kapıp kafasında herhangi bir plan olmaksızın arkadaşlannı kurtarmaya koştu. Hiç beklemediği bir anda birden karşısına Tarın Hermes çıktı; Odisseus’u sevgiyle selamlayarak ona Kirke’nin büyüsünü bozacak, yalnızca tanrıların bulup tanıyabildiği siyah köklü, güzel kokulu beyaz bir çiçek verdi.
Odysseus armağanı minnetle kabul ederek yoluna devam etti ve sonunda Kirke’nin sofrasına kabul edildi. ilaçlı yiyecekleri yiyince Kirke büyülü değneğiyle onun da omzuna dokundu. ‘Git, ağıldaki arkadaşlanna katıl’ diye emretti. Ama büyü, gizlice çiçeği koklayan Odysseus’u etkilemedi ve elindeki kılıcını ona doğru uzattı. Kirke onu değneğiyle tehdit ederken o da kılıcıyla onu tehdit ediyordu. Kirke o sırada geleceğini Hermes’in vaktiyle kendisine bildirmiş olduğu şu binbir düzen sahibi Odysseus olduğunu anladı.
‘Beni bağışlarsan’ diye bağırdı, ‘Yatağımı paylaşır, benimle birlikte Aiaie’yi yönetirsin.’ Büyücü kadınların sevgililerinin gizlice kanını çekip onları kuvvetten düşürme ve mahvetme gücüne sahip olduğunu bilen Odysseus, Kirke’den kendisine karşı başka entrikalar çevirmeyeceğine yemin etmesini istedi. Kirke kutsal tanrılar adına yemin etti, sonra ona ılık bir banyo, altın kadehlerde şarap ve ağırbaşlı kahyası aracılığıyla nefis bir yemek sundu, sonra da mor örtülü bir yatakta onunla geceyi geçirmeye hazırlandı. Ama Odysseus onun cilvelerine karşılık vermedi, ta ki Kirke yalnızca Odisseus’un arkadaşlarını değil, büyülediği bütün denizcileri bırakmaya razı oluncaya kadar. Denizciler serbest bırakıldıktan sonra Odysseus, Aiaie Adası’nda bir süre seve seve kaldı ve Kirke Agrios, Latinos ve Telegonos adlı üç erkek çocuk doğurdu.

Tanrıça Kirke’nin sembolizmasında yatan arketip bana akrep burcunu hatırlatıyor. Astrolojide de burçlar eril ve dişil olmak üzere ikiye ayrılır. Akrep burcu su elementindedir ve dişil bir enerjisi vardır. Aslında burç bazında genellemeler yapmak bizi yanlış çıkarımlara götürebilir. Dolayısıyla burada Akrep kadınları şöyledir, böyledir gibi genellemeler yapmıyorum. Akrep burcu olmayıp kendinde Tanrıça Kirke özellikleri olduğunu gören birçok kadın olabilir. Diğer taraftan astrolojide sadece Güneş burcumuzu temel almayız, yani yükselen ve Ay burcunuz da oldukça önemli olmakla birlilkte doğum haritanızda birçok gezegenin Akrep burcunda olması size yoğun bir akrep enerjisi katar. Bu sebeple Tanrıça Kirke arketipinin hayatınızdaki yansımalarını görmek için illa ki akrep burcu olmanız gerekmiyor.

Circe & Kirke adı çember ( circle) kelimesinden gelir, büyü Tanrıçası etrafında bir çember şeklinde sıralanan erkekleri ilahi büyüsü ile kendine bağlar. Yani aslında Tanrıça’nın büyüsü ilahi bir aşk büyüsüdür, gücü aracılığıyla erkekleri kendine aşık eder. Çevresinde çember şeklinde sıralanan erkekleri bu çemberin de enerjisiyle büyüleyerek birer hayvana dönüştürür. Bu sebepledir ki onun adasında yaşayan vahşi domuzlar, aslanlar, kaplanlar oldukça uysaldır ve Tanrıçaya hizmet ederler. Havyana çevirdiği erkeklerin, erkekliklerini de yok etmesi sebebiyle Manuela Dunn Mascetti bu yüzyılda orataya çıkan bir terim olan “femme fatale” tipinin atasının bu arketip olduğunu düşünür. Erkekler için tehlikelidir, cazibesiyle onları etkisi altına alır ve dönüştürür. Akrep burcu da tekinsiz olması ile ünlüdür diyebiliriz ama en önemlisi dönüşümün burcudur. Tanrıçanın burada erkekleri birer hayvana dönüştürmesi aslında oldukça önemli bir sembolizmadır. Kirke yaratıcı ve yok edici arketipine örnektir. “Yaratıcı ve yok edici arketipinin kadın ruhundaki o çelişkili, ama güçlü karakteri, her kadında her zaman var olan bir özelliktir ve erkekler için büyük bir tehdit oluşturur. Dolayısıyla, baştan çıkarma anında her kadının içinde bir Kirke vardır. Şeytani kadın imgesi, mutlaka erkeğin bir kadınla ilişkisindeki fiili tecrübesinden kaynaklanmaz. Erkeğin içindeki bir korkudan, kadının kendisini büyüleyip “asıl haline”, yani domuza dönüştüreceği korkusundan kaynaklanır.”
Bu çıkarımda erkeği aşağılayan bir yön yoktur, zira hepimizin içeride bir yerlerde uysallaştırdığı, bastırdığı daha doğrusu medenileştirdiği bir hayvani taraf vardır. Bu medeni toplumlarda en temel içgüdülerimize karşı bir iğrenme olarak kendini gösterir. Aslında bir erkek cezbedici bir kadının karşısında o en hayvani dürtülerini açığa çıkarmak istese de bunu daha zarif bir şekilde yansıtması gerekir. İşte, Kirke’nin karşısında ortaya çıkan korku, bu hayvani tarafının açığa çıkmasıyla bağlantılıdır. Kirke’nin erkeğin bu incelikli davranışlarının altında yatan o gerçeği görebileceği, onun gerçek duygularını hissedebileceği ve kolaylıkla kullanabileceği düşüncesi erkeklerin tüylerini diken diken eder. Akrep burcu da tam olarak böyledir. Bir şeyin ardında yatan o hakikati, saf gerçeği görmek ister. O sahte, yapmacık davranışların arkasındaki gerçek sebebi görür ve oraya nüfuz eder. Bu sebepledir ki bazen erkekler akrep enerjisi yoğun kadınlardan korkuyla karışık çekinebilirler.

“Kadındaki Kirke özelliği, her erkeğin içinde var olan kadınsı mizaç ya da ruhtur. Bir bakıma Kirke, erkeğin kadınsı içgüdüsünü temsil eder. O insanlık dışı ve şeytani tanrıçanın simgesidir ve erkeğe hem derinlemesine doyurucu hem de korkunç olan insanlık dışı bir Eros’u bütün gücü ve akıldışı tutkusuyla tattırır.” Yaradılış iki temel prensip içerisinde bize akseder. Eril ve dişil kuvvetler olarak deneyimlediğimiz bu iki prensip her iki cinsiyette de varlığını sürdürür. Her iki cinsiyette de miktarı farklı olmakla birlikte östrojen ve testosteron bulunur. Tarih boyunca erkeklere bu dişil tarafın bir utanç kaynağı olduğu öğretildiği için kendilerinde varolan dişil prensibi sürekli görmezden gelmişlerdir. Mascetti, alıntıladığım bu cümlesinde ise Kirke’nin erkeğin içindeki dişi tarafı ortaya çıkardığını söylüyor. Bu sebeple de erkek için bir tehdit oluşturuyor. Aslında bahsettiği bu insanlık dışı Eros, içimizdeki hayvani seks arzusuna denk geliyor. Akrep burcu için de seks Boğa burcundaki gibi sportif bir etkinlik değil, en gizli arzuların açığa çıktığı ve teslimiyet gereken bir deneyimdir. Bu deneyim vasıtasıyla akrep dönüşür de dönüştürür de.
Mascetti, baştan çıkarma anında her kadının içinde bir Kirke olduğunu söylüyor. Kirke’nin büyüsü kadının baştan çıkarıcılığına denk geliyor. Kadın, karşısındaki erkekten o kutsal birleşme esnasında tam bir teslimiyet ve adanma bekliyor.
Akrep burcu yıkıcıdır, yönetici gezegeni savaş tanrısı Mars’tır. Ancak akrep burcu içerisinde barınan yıkıcılığın, karanlığın da farkındadır, yokmuş gibi davranmaz. Hayatın kabullenmek istemediğimiz herşeyi ölüm, travmalar, yıpratıcı duygular herşey buradadır. Kirke kadını da, aynı akrep burcunda olduğu gibi kadınsı ruhunun daha derin ve karanlık tarafıyla barışıktır. “Kendi içine bakıp, aslında tüm kadınların paylaştığı o evcilleşmemiş gücü gün ışığına çıkarma cesaretine sahiptir. Kendi çelişkili doğasının farkındadır; başkalarına gösterdiği bilinçli karakteriyle, insani olmayan tanrıçadan devraldığı daha erotik dürtü ve düşünceler arasında iki kutuplu bir varoluşu sürdürür. Kirke kadınının büyüsü, kendi içindeki hareketlerle dış dünyadaki hareketler arasında, her ikisinin de hakimi olarak var olabilme yeteneğidir.”

Akrep burcu kadını erotik ve içgüdüsel doğasını inkar eder ve bastırırsa ki bu genellikle toplumsal ve ailev baskılar sebebiyle olabilir, zamanla hayat kendisine yavan gelmeye başlar. İçindeki Tanrıçanın, Kirke’nin varlığını bastırarak uzlaşıya giden akrep kadını için Kirke’nin hikayesi aslında iyi bir örnek teşkil ediyor. Kirke içgüdüleri ile uzlaşmanın arasına kesin bir çizgi çizmemiştir. Odysseus’un ona geleceği söylenen erkek olduğunu anladığı an uzlaşmaya gitmeye karar vermiş ama aynı zamanda ona altın kadehlerde şarap ve mor örtülü bir yatakta başbaşa geçirilecek bir geceyi de vaad etmiştir. İçindeki erotik dürtüyü bastırmamış, uzlaşıyla beraber kullanabilmiştir. Bu sebepledir ki doyurucu ve renkli bir hayatı vardır. Kirke kadının “İlişkilerine içgüdüleri yol gösterir ve yüreğini başkalarıyla temastan doğan derin duygulara açmakta asla tereddüt etmez, içtenlik arar ve karşı cinsin kendi üzerindeki etkilerinden asla kaçmaz.”

Burada bahsedilen içgüdülerin, ayrıca akrep burcunda öne çıkan sezgi ve hislerle bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Kendi büyülü dünyasında yaşayan Kirke kadını & Akrep kadını, bu büyülü dünyaya girmeye cesaret edenleri de sıcaklığıyla ısıtır. Onların da kendi doğalarını kabul etmelerinde, duygularını bastırmadan ve kendi içgüdülerinden kopmadan onları uyumlu bir şekilde ifade etmelerinde yardımcı olur. Akrep burcunun sembolizmasında yer alan simyasal bir dönüşüm gerçekleşir. Tanrıça Kirke’nin bitkilerle de arası iyidir, hazırladığı iksirlerle masasına gelenleri etkiler. Yaratıcı ve yokedici arketipine karşılık gelen tanrıça Kirke’nin günümüzdeki yansımısı ise doktor, şifacı, fizyoterapist, psikoterapist, akapunktur uzmanıdır. Bedensel ve ruhsal enerjileri dengelerler. Astrolojide de akrep burcu ait şifacı, doktor, şaman, büyücü, cadı, psikoterapist gibi arketiplerle anılır.
Astropsikoloji alanında uzman Glenn Perry, kişi kendi karanlığını kucaklamaya istekli değilse benliği ile gölgesi arasındaki ayrımı asla çözümleyemez, der. Tanrıça Kirke, hikayenin sonunda akrep burcunun da gölgesi olan kin, intikam gibi duygulara kendini kaptırmak yerine hayvana dönüştürdüğü bütün erkekleri eski hallerine çevirir. Verdiği sözü tutmasıyla birlikte Odysseus ile dilediği hayatı yaşar. Kendi karanlığını kucaklayan bir tanrıçadır Kirke. Akrep kadını da aynı şekilde kendi karanlığını kucaklayabildiği sürece benliğini daha açık bir şekilde çözümleyebilir. İçindeki tanrıçanın farkına varıp gücünü yapıcı bir şekilde kullanabilir.
Özellikle yoğun akrep enerjisi taşıyan kadınların akrep burcunun gölge yönleriyle yüzleşebilmeleri önemlidir. İğneleyici sözler, alay etme, aşağılama, ağır bir şekilde eleştirme, en korunmasız anda vurma gibi karanlık taraftan gelen davranışlar ve içerideki bir yarayı dışarıya odaklanarak, bir tehdit arayarak geçiştirme bu gölge enerjinin fiziksel karşılığıdır. Bu karanlık tarafa harcanan enerjiyi dönüştürebilecek güç ise akrep burcunda vardır. İçgüdüsel davranışlarını bastırmadan ama farkında olarak ve sezgilerinin rehberliğinde akrep enerjisi taşıyan her kadın, Tanrıça Kirke gibi ihtiyacı olan doyurucu hayata kavuşabilir.
İçimizdeki Kirke arketipini harekete geçirmek için günlük hayatta ise şunları yapabiliriz : yemek pişirirken, masaj yaparken, şifa verirken ellerimizi kullandığımız her anı Tanrıça için yapılan bir ayinmiş gibi büyülü dakikalara çevirebiliriz. O şifalı gücü açığa çıkarmak için bitkilerden ilaçlar yapabiliriz. Ama herşeyden önemlisi kendi karanlığımızı kucaklayıp içgüdülerimizle barışarak Tanrıça Kirke’yi kendi bedenimizde onurlandırabiliriz.

Kaynaklar :
İçimizdeki Tanrıça, Manuela Dunn Mascetti (alıntılar bu kitaptan)
Joseph Campbell, Goddesses : Mysteries of the Feminine Divine
Dünya Mitolojisi, Donna Rosenberg
Colette Estin, Yunan ve Roma Mitolojisi
Astropsikoloji, Glenn Perry

Eda Ocak