Başlarken ;

Şifa çemberi, tüm dünyayı içeren bir çemberdir. Bu çemberin çevresinde gezinen bir kişi onun sınırları içinde ve dışında sayısız mucizeyle karşılaşabilir, en olağanüstü şeye ulaşabilir ve kendini tanıyabilir. Kızılderililer bu büyülü çembere saygı duyar ondan öğrendiklerini anımsamak için günlük yaşamlarında sık sık başvururlardı.

Onlar insan yaşamını doğum-ölüm-yeniden doğumdan oluşan bir çember olarak görürler. Değişen ( zamanlarda ) yaşlarda enerjilerinin akışını sağlamak ve kendilerini değiştirebilmek için kendi yaşamlarının çemberlerini tanımayı ve kutlamayı bilirlerdi. Yaşamın ve zamanın kandolaşımı ilerlerken değişen mevsimler gibi varlıklarının değişik dönemlerinden geçeceklerini anlarlardı.

Şifa Çemberi’nin özü değişimdir.

Bu çemberi iyi anlamak için hep onun üstünde yüründüğünü düşünmek yeter. Belirli bir noktada çembere girilir. Girdiği yer,insana belli güçler, yetenekler ve sorumluluklar verir. Başlangıç noktası insanın doğduğu ay tarafından belirlenir. İnsan yalnızca kendi ayında, kendi toteminde ve kendi unsurunda takılıp kalırsa, sonunda zorunlu olarak katılaşır ve hareketsiz kalır. Hareketsizlik gelişimin durması ve çemberin bütünlüğünün yadsınması demektir. Bu da yaşam gücünün ırmağını yalnızca kendi varlığıyla sınırlamak anlamına gelir.

Çemberin çevresinde gezinirken, insan içinden geçtiği değişik ayları,totemleri,bitkileri ve unsurları tanımalı ve öğrenmelidir. Böylece yaşamı sürekli akar ve değişir ve yaşam gücü yüreğinin derinliklerinde durmaksızın çarpar.

İnsanlar çemberin belli bir noktasında edindikleri güçlü ve güçsüz  yanları daima taşımak zorunda değildirler.  Çember üzerinde ilerleyip başka bir yere gelerek, gereksindikleri gücü kazanmaya çalışmalıdırlar. Çemberdeki her nokta yaşamı zenginleştirecek ve genişletecek yeni bir şey getirecektir.

DİNLENME VE ARINMA DÖNEMİ ( SUSAMURU )

20  Ocak – 18 Şubat arasında dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi susamuru, bitkiler alemindeki totemi akkavak ve madenler alemindeki totemi gümüştür.

Uğurlu renkleri gümüş, kabileleri Kelebektir.

Bu burcun insanları herkes tarafından beğenilen,sevilen,sayılan ve tıpkı totemleri gümüş gibi yumuşak huylu insanlardır. Her duruma kolayca uyum sağlayabilirler.İçlerinde  insanlara karşı duydukları  sevgiden gelen bir pırıltı taşırlar ve fiziksel yapıları nasıl olursa olsun bu pırıltı onlara bir güzellik verir.

Susamuru insanlarının gizemli yetenekleri olduğu söylenir. Bu burcun insanlarının sezgileri çok güçlüdür.Dış görünüşün altında yatan,insanları yüceltebilecek gerçekleri bulup ortaya çıkarmak isterler.

Enerjilerini iyi kullanmayı başarırlarsa, içlerinden ruhsa güçlerin akıp geçtiğini duyumsayacaklardır.Ayla gizemli bir ilişkisi olan Susamuru insanlarının derin bir iç dünyaları vardır ancak genellikle bunu saklamaya çalışırlar. Duyguları çok yoğundur fakat bu duygularını çevrelerine sezdirmezler. Çekingen oldukları için değil çevrelerini kendi duygularıyla etkilememek için böyle yaparlar.

Bazı Susamuru insanları duygu dünyalarını entellektüel tartışmalarla dengelemek isterler. Tartışma konusu olan düşünceler ve akımlar üzerine derin,ayrıntılı ve ateşli tartışmalara girmekten hoşlanırlar. Tartışmaya giriştikleri zaman ayın kendilerine armağan ettiği bütün esinleri,  bütün  algılama gücünü kullanarak başkalarının düşüncelerini etkilemeye ve değiştirmeye çalışırlar. Böylesi bir tartışmada bir Susamuru  insanına karşıt düşünceyi kabul ettirmek çok zordur.

Susamuru insanları derin duygusallıklarını çok sayıda aşk ilişkisi kurmak için de kullanırlar. Duygularının yoğunluğu ve çekici kişiliklerinin yardımıyla bunu rahatça başarırlar.

Bir önceki ayda  kendilerini gözden geçirmiş ve yenilemiş olan insanlar bu ay içinde fiziksel,ruhsal, duygusal yönlerden arınarak, kendilerini gelecek mevsime hazırlamalıdırlar. Çünkü yeni mevsimde dinlenmeye ve esinlenmeye pek zaman kalmayacaktır.

Bitki totemleri akkavaktan kendilerine yumuşak ve uyumlu bir şekilde gelen uyarıları  tıpkı kavağın yaprakları gibi hafif ve tatlı bir ezgiyle çevrelerine yaymayı öğrenebilirler.Totemleri, ayrıca tüm rüzgarlara göğüs germeyi ve rüzgar ister alçaktan ister yüksekten essin, her koşulda kırılmadan esnemek yeteneklerini fark etmelerine yardım edebilir.

Susamuru insanları doğuştan esnektir. Akkavağın yaprakları ve kabuklarından yapılmış bir çay onları bazen kapıldıkları bedensel gerginlikten kurtarır,iç organlarının sağlığını korur ve bu burcun insanlarının genellikle ayaklarında ve kemiklerinde biriken toksini atmasına yardımcı olur. Bu insanlar enerjilerinin akış düzenini korudukları sürece sağlıklı insanlardır. Ancak bu enerji akımı engellenirse- özellikle duygusal alanlarda- saman nezlesi,astım,bronşit gibi hastalıklara yakalanabilirler.

Vahşi doğanın en cana yakın hayvanlarından biri olan susamurunun denizde yaşayan soyu günümüzde neredeyse tükenmek üzeredir.Çünkü bu sevimli hayvancıklar tanesi 2000$ a kadar alıcı bulan güzel ve değerli kürkleri nedeniyle avcıların boy hedefi haline gelmiştir. Susamurları bir zamanlar  rahatça deniz kıyılarında oynaşırken  insanlardan kaçmadıkları için kolayca avcıların eline düşmüştür. Günümüzde  yaşamlarını büyük ölçüde denizin içinde geçirdikleri için kısmen korunabilmişlerdir. Fok balıkları gibi suyun içinde çok rahat hareket ederler ve yuvalarını su kıyılarında,kayalıklarda kurar,yosun kapladıkları döşeklerinde dinlenir, çiftleşir ve yavrularlar. Akarsu ve göl samurları da tıpkı denizlerdeki kardeşleri gibi ancak suda yaşayabilirler. Yuvalarını  su farelerinin açtığı delikleri büyüterek veya farklı oyuklarda kurarlar ve ve bu oyuklara hem denizden hem karadan ulaşan yollar yaparlar. Bazı samurlar sazdan ve kamıştan Kızılderili kulübelerine benzeyen barınaklar inşa ederler.

Susamurları vahşi hayvanların en erdemli, en oyuncu ve en meraklı türlerindendir.Beslenme,avlanma ya da güneşlenme  zamanları dışında kendi aralarında oynarlar. Su kıyılarında  yazın çamurdan kışın kardan kayak yerleri yapar ve tıpkı çocuklar gibi buralarda kayarak eğlenirler. Suyun içinde yunuslar gibi bata çıka peşpeşe dizilip oynarlar.

Kızılderililer susamurlarına çok değer verirlerdi.Midewiwin ve Ojibwa boyları susamuru derilerinden ilaç torbaları yaparlar ve bu torbaların iyileştirici bir güç taşıdığına inanırlardı.

Susamurlarının huzurlu ve etkin bir aile yaşamı vardır. Çocukların eğitimine dişiler kadar erkek susamurları da katılır.Susamuru yavruları  aile yuvasında diğer vahşi hayvanlarda görülenden çok daha uzun bir süre kalır. Susamuru eşleri birbirleriyle yakından ilgilenirler. Eşlerden birisi ölürse diğeri onun yasını aylarca tutar.

Bu burcun insanları da sevilen ve aranan birer yaşam arkadaşıdırlar. Totemleri gibi akıllı,cesur,esnek ve iyi yüreklidirler.Diğer insanlara yaşamda ilerlemeleri ve saygın bir duruma gelmeleri için yardımcı olmayı benimsemişlerdir.İnsancıl duyguları nedeniyle zamanlarının büyük bir bölümünü başkalarına yardımcı olmaya ayırırlar.Yeni insanlarla tanışmaktan ve onlara yardımlar tasarlamaktan zevk alırlar.Sosyal yardım tesislerinin ve sivil örgütlerin    geliştirildiği her yerde bir Susamuru insanının emeği vardır.

Susamuru burcundan bir arkadaşınız varsa şanslısınız demektir çünkü o sizin için her zaman iyi bir dert ortağı ve güvenilir bir dost olacak, hatta başınız sıkıştığında parasal olanaklarını sonuna kadar kullanarak size yardımdan kaçınmayacaktır.Bu kişiler üstün sezgileriyle kendilerini başka insanların yerine koyabilir ,onların en gizli duygu ve düşüncelerini anlayabilirler.

Yumuşak,sevecen ve uysal yapılı olmalarına rağmen karşılarındakinin doğru yolu bulmaları için esaslı bir darbeye gerek olduğunu düşünürlerse bunu sağlamak için o darbeyi indirmekten de kaçınmazlar. Enerji akımları düzgün olduğu sürece hiçbir zaman kötülük olsun diye sert davranmazlar, kişisel intikam peşinde koşmazlar.

Sezgilerinin gücü sayesinde belirgin ruhsal yetenek sahibidirler. Bu nedenle birçok Susamuru insanı günlük  yaşamda doğru kararlara varır . İleri görüşlülükleri zaman zaman geleceği okuma yeteneklerine kadar varır ama üzerinde kafa yormamışlarsa bu yeteneklerinin nereden kaynaklandığının kendileri de farkına varamazlar.

Sezgisel güçlerini eğer iç dünyalarının derinliklerindeki güçlerden korkarak bastırmaya kalkar ve entellektüel yanlarını geliştirip içgüdülerine kulak tıkarlarsa hata eder ve en büyük yeteneklerinin önüne engel koymuş olurlar. Böyle bir durum ortaya çıkarsa çok mutsuz olur ve tüm olumlu özelliklerini yavaş yavaş kaybetmeye başlarlar.

İçe kapanık bir havaya girdikleri zaman hiç değilse çevreye uyum sağlama özelliklerini korumaya çalışmalıdırlar yoksa güç akımının  tamamen donması gibi bir tehlikeyle karşı karşıya gelebilirler.Bu durumda yaşamlarının her alanında yanlış kararlar almaya başlarlar ve gerek arkadaşlarının gerekse aile çevresinin onları bu kısır döngüden kurtarması çok zor olur. Susamuru  insanları her zaman  sorunsuz çözümlerden yana oldukları için kendi sorunlarının köklerine inmekte de çok zorluk çekerler.

Kelebek kabilesinden olmaları onların olumlu özelliklerini arttırır. Kendi düşsel varlıkları her zaman rüzgarlı imgelerle dolu olduğundan gerçeklik duygusunu kaybetmemeye dikkat etmeliler yoksa hiçbiri gerçekleşmeyen pek çok hayalle uğraşmak zorunda kalabilirler.

Bu burcun insanları totemleri gibi sevecen, sıcak yürekli, yumuşak birer ana-babadırlar. Çocuklarına ölçülü ve onların kendilerini güven içinde hissetmelerini sağlayacak kadar ilgi gösterir ,ayni zamanda yeterli bir özgürlük alanı da bırakırlar.Çocukların gerçek bir gereksinimi olduğunda bunu hemen farkedecek kadar duyarlı ve anlayışlardır.

Çocukluk dönemlerinde genellikle uzak ülkelere gitmeyi ve oralara yerleşmeyi düşlerler. Gelecekteki yaşamlarını kurmak için pratik beceri ve uyum kazanmaları bazen yıllar alır. Bu gelişim süreci içinde onları her türlü  tehlikeye karşı korumak gerekebilir çünkü hayalci ve dalgın oldukları için yaklaşan tehlikeleri görmeyebilirler.

Tüm insanlar yaşam çemberinde dönerken bu döneme geldiklerinde  kendilerindeki algılama, sezgi ve yaratma güçlerinin çoğaldığını görebilir ve bunları daha da geliştirebilirler. Bu burçtan geçerken insanlar içlerinde yepyeni sevecenlik hazineleri ve çevreye yardım isteği bulacaktır.

BÜYÜK FIRTINALAR DÖNEMİ ( PUMA )
19 Şubat – 20 Mart

” Büyük Fırtınalar Dönemi ” nde dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindek, totemi puma, bitkiler alemindeki totemi sinirotu ve madenler alemindeki turkuaz( firuze ) taşıdır.
Uğurlu renkleri turkuaz, kabileleri  kurbağadır.

Kızılderililer firuzeye “Gökyıldızı ” derlerdi. Eski bir kızılderili efsanesine göre gökyüzünün mavi rengi firuzeden gelir. Çok yüksek bütünüyle firuzetaşından bir dağın tepesine tünemiş olan altın bir kartal kanatlarıyla bu maviliği  kanatlarıyla gökyüzüne yansıtır ve gökyüzü böylece mavilenir.

Firuze taşında birçok gizemli gücün saklı olduğu söylenir. Eskiden üzerinde firuze taşıyan bir insanın kemiklerinin hiç kırılmayacağına inanılırdı, çünkü söylenceye göre firuze sahibini korumak için kendisi kırılır ve onu kurtarırdı. Aynı zamanda nazara ve kem gözlere karşı firuze taşınırdı. Aynı inançla atları düşme ve yaralanmalardan korumak için eyerlerine firuze takılırdı.

Kızılderililer firuzenin sahibini kötülüklerden koruduğuna öylesine inanırlardı ki bu taşı savaş kalkanlarının üzerine işlerlerdi. Navajo kabilesi kızılderilileri Yağmur Duasına çıkarken yanlarına mutlaka firuze taşı alırlar ve tören sırasında onu bir akarsuya atarlardı. Apaşlar gökkuşağının toprağa değdiği yerde firuze taşı bulunduğunu söylerlerdi. Diğer bazı kızılderili boyları da hedefini şaşırmasın diye oklarına veya yaylarına küçük firuze taşları iliştirirlerdi.

Puma -İnsanları da taşları gibi birçok olağanüstü güce sahiptir. Bu insanlarda bir tür iç doğal ilaç hazinesi saklıdır ve onun yardımıyla yaşamın ve evrenin çeşitli gizemlerini çözebilirler.

Tıpkı firuze gibi onlar da birer Gökyüzü-İnsanı olabilir böylelile yaşamın birçok alanında diğer insanların fark edemediği şeyleri görebilirler. Ama gerçek renklerini gösterebilmeleri için taşları gibi çok iyi işlenmiş olmaları gerekir. Gerekli yaşam deneyimiyle kendilerini geliştirme ve işleme konusunda sağlam bir isteme sahip olmazlarsa bu insanların doğal güçleri kendilerine karşı dönüşür, onları kaprisli hatta melankolik insanlar haline getirir. Gökyüzünün gizemlerini sezen ancak yeryüzünden gökyüzüne bir köprü kurdukları halde ayaklarını toprağa sağlam basmasını beceremeyen Puma-İnsanları bu druma düşebilir.

Puma-İnsanları’nın bitkiler alemindeki totemi şifalı bir bitki polan sinirotudur. Yeryüzünde 200’e yakın değişik sinirotu türü vardır. Yaprakları rozet gibi sapın dibinden kenarlara doğru açılır. Bazıları daha geniş bazıları sivridir. Çiçeği durubeyazdır. Kızılderililer bu otu hem kaynatıp içer hem de derilerine sürerek serinletici ve ağrı kesici olarak kullanırlardı. Bu ot ayni zamanda kanı temizler ve panzehir olarak kullanılabilir. Kesikleri ve böcek ısırmalarını anında geçirir. Mide, böbrek, mesane iltihap ve ağrılarının tedavisinde yararlı olduğu da deneylerle kanıtlanmıştır.

Puma-İnsanları sinirotu yapraklarını sirkeye yatırıp bir gece kurumaya bırakır ve ayakkabılarını giymeden önce ayaklarının üstüne koyarlarsa çok iyi ederler çünkü bu insanlar sık sık ayak ve bacak rahatsızlıklarına yakalanırlar. Puma-İnsanları duygusal olarak karamsar bir dönemde bulundukları zaman sinirotu çayı yapıp içmelerinde yarar vardır, çünkü pek çok küçük şeyi dert haline getirirler. Bu ot gerilim ve üzüntü sonucu ortaya çıkan çeşitli deri hastalıklarının tedavisinde de çok etkilidir.

Sinirotunun dünyada böylesine yaygın olması ve köklerinin sağlam biçimde toprağa bağlı kalması Puma-İnsanlarına gökyüzüne uzanmadan önce toprağa sağlam kökler salmaları gerektiğini öğretmelidir.

Puma-İnsanlarının uğur rengi turkuaz (firuze rengi) dır. Mavi göğün ve duygusal isteklerin simgesidir. Arayış içinde olan, duyguları güçlü, kendi kendisiyle mücadele eden ve melankoliye yatkın bir insan rengidir. Lekesiz saf bir mavi çıkarsız sanatsal ve ruhsal duyuların simgesidir. Mavi doğru yolu arayan bir insanın rengidir.

Maviyle yeşilin karışımı, ruhla kişilik, yer ve gök arasında bir denge kurmak için Puma-İnsanlarına gereklidir. Maviyle olduğu kadar yeşlille de kaynaşmayı unutmazlarsa neşelerini korumayı, kendilerine gerekli olan dengeyi yitirdiklerinde fiziksel ve ruhsal huzurlarına yeniden kavuşmayı başarırlar. Puma-İnsanları ruhsal alana doğuştan eğilimli olduğu için genellikle maviyi seçerler ama bir yeşil karışımının kendilerine ne kadar yararlı olduğunu hiç bir zaman unutmalılar.

Pumalara günümüzde Amerika’nın batısında Florida, Meksika ve Kanada’da rastlanabilir. Batı Uygarlığı Kuzey Amerika’da yayılmadan önce pumalar ülkenin her köşesinde yaşarlardı. Ancak beyaz adamların acımasızlığı sonucunda pumalar derin vadilere ve dağlık bölgelere çekilmek zorunda kaldılarYuvalarını genellikle kayalık bölgelerde, derin oyuklarda ya da sık çalılıklar arasında kurarlar. Kediler arasında en iyi tırmanıcılar pumalardır. İyi koşarlar ama uzun değil kısa mesafe koşucularıdır. Tiz ve yüksek bir sesleri vardır. Çok ender bağırırlar ama sesleri korkutucudur. Çok iyi birer avcı olan pumalar et yiyerek beslenir. Daha iyi avlanmak için eşleşirler ve birlikte ava çıkarlar. Birisi avın peşinde koşarken diğeri çalılıkların arasına yatıp pusuda bekler. Yiyebileceklerinden fazla avlanmazlar. Dişi pumalar genellikle erkeklerden daha iyi birer avcıdır. Yanlış bir şekilde pumaların insanlara saldırdığı söylentisini yayanlar vardır, ancak bu hiç bir zaman doğrulanmamıştır. Sağlıklı bir pumanın insana saldırdığı görülmemiştir. Gerçi pumalar bazen insanları izlemeyi severler ama bunu avlanmak için değil yalnızca kedilere özgü merak güdüsüyle yaparlar.

Totemi puma olan insanların bu soylu hayvana benzeyen birçok özellikleri vardır. Bu insanlar da sık sık anlaşılamadıkları duygusuna kapılarakkendi düşünce ve ruh dünyalarının kovuklarına çekilirler. Çok duygulu kişilerdir, masum bir davranış sonucu bile incinebilirler. Tıpkı pumalar gibi onların da içine çekilip, kendileri ve dünya üzerinde düşünebilecekleri bir sığınağa ihtiyaçları vardır. Bu kişiler de iyi tırmanıcılardır. Fakat bu dağ tepelerine değil insan ruhunun yüceliklerine doğru olan bir tırmanıştır.

Puma-İnsanları kişisel rahatları ve iç dengeleri için mutlaka kendilerine ait bir alana sahip olmalıdırlar. Eğer doğru ve yararlı buldukları alanların kapıları onlara kapanırsa kaprisli ve huzursuz olurlar. Pumalar gibi bu insanlar da kendi alanlarını belirlemek için dışarıya karşı kapatmak eğilimindedirler. Onların istekleri dışında başkalarının bu alana girmesi onları çok incitir. Oysa iyi bir yönetimle son derece üretici olabilirler.

Özellikle kendi kişisel duyguları söz konusu olduğunda çok suskundur. Kendini iyi hissettiği zaman çevresindekiler onların sohbetinden çok hoşlanır fakat bu konuşmalar sırasında iyice güveninceye kadar kendi gerçek benlikleriyle ilgili bir ipucu vermezler. Başkalarının düşüncelerini sezme yeteneğine sahip oldukları için diğer insanların ilgilendikleri konuları kolaylıkla kavrar ve onlara yardımcı olmak amacıyla görüş ve düşüncelerini tatlı bir dille açıklarlar.

Puma-İnsanları en derin duygularını gizlemeye alışkın oldukları için kendilerini genellikle çevrelerinden kopuk hissederler. Hiç kimsenin kendilerini anlamadığını, tek başlarına olduklarını öne sürerler. Duygularını uzun süre bazen ömür boyunca baskı altında tutarlar. Enerji akımlarının bu şekilde engellenmesi sonucu sık sık derin depresyona düşebilir ve melankoliye kapılırlar. Bu da  onların ayaklarını toprağa basmalarını böylece yıldızlara yükselmelerini önler. Bastırılmış duyguları karşısında kapıldıkları korku kesin kararlar almalarını engeller. Böylece çevrede kararsız kişiler olarak görülebilir.

Puma-İnsanları başkalarına güvenmeyi ve duygularını açmayı öğrenmek zorundadırlar. Ruhsal alanda rahat davranmaları için nesnel alanda da doğru yaptıkları konusunda sürekli güvenceye gereksinimleri vardır.

Puma çocuklarının büyük bir sevgi ve desteğe gereksinimleri vardır çünkü düş dünyasına dalmaya çok yatkındırlar. Onları daha çocukluk döneminde duygularını açmaya teşvik etmek ve alıştırmak gerekir böylece ilerki yıllarda yaşamları biraz daha kolaylaşabilir. Hareketli, duyarlı ve uysal çocuklardır. Çok yaratıcıdırlar, ellerine oyuncak vermeye hiç gerek yoktur. Ellerine geçirdikleri en sıradan şeyleri bile düş gücüyle zenginleştirip bir oyun bulabilirler. Yaratıcılıkları sanatsal alanda olduğu kadar manevi alanda da olabilir.

Puma-İnsanları iç dengelerini yitirdikleri zaman beklenmedik bir şiddetle kendilerini yaraladığını düşündükleri kişiye karşı saldırıya geçerler. Köşeye sıkıştırıldıklarını hissederlerse tırnaklarını çıkarır ve müthiş bir savaşım verirler. Bazen böyle bir kavga onlar için yararlı olur, çünkü böylece uzun süre bastırdıkları duyguların bir kısmını dışarı vurma olanağı bulurlar. Ancak farkında olmadan bu tür kavgalarda karşılarındakini de fena halde yaralayabilirler.

Puma toteminin ayı, ” Büyük Fırtınalar Dönemi ” dir. Bu ay mevsim dönümünün başladığı ve rüzgarların yönleri belirsiz bir biçimde esip savrulduğu gizemlerle dolu bir aydır. Puma-İnsanlarının bu ayda doğmaları onların gizemli, huzursuz yanlarını güçlendirir.

Bu ay aynı zamanda Kuzey’in koruyucusu olan Waboose’nin üçüncü ayıdır. Onun saflığı, Puma-İnsanlarının maddi alanda karşılaştıkları zorluklara karşın özlerindeki arılığı korumalarına yardımcı olur. Waboose’nin yenileştirme özelliğiyle Puma İnsanları en derin melankoli çukurlarından bile kurtulup ışığa ve gökyüzüne ulaşabilirler.

Konuk Yazar