Yaşamdan tatmin olamama hissiyatı yükselebilir, hiçbir şey size yeterli gelmeyebilir bu dönem. Eksik ne? sorusu bol bol sorulabilir. Her şeyi tam olarak yapıyorum ama yine de bir boşluk var diye içinizden geçiriyor olabilirsiniz. O eksik aslında sizsiniz. Asıl siz. Ne zaman bitecek bu zihnin soruları, huzura erecek miyim diye sorularınız olabilir. Zamanın akışına ayak uydurmakta zorlanıyor zihniniz. Dönüşmekte olduğunuz kişiden korkuyor olabilirsiniz. O eski sizi özlüyor olabilirsiniz. Yeni sizin nasıl olacağını merak ediyor olabilirsiniz.

Korkacak bir şey yok. Her şey ‘olduğu’ gibi ilerliyor. İsteseniz de, istemeseniz de bu hortumun içinde bulacaksınız kendinizi. Araf denilen olayı her an yaşıyorsunuz. Artık insanlarla aranızda görüş farklılığı yok, biliş farklılığı var, bu yüzden boşuna tartışmayın. İnsanlar birleştirilmek istendi, olmadı. Şimdi ise bir olmak isteyenlerle, ayrı kalmak isteyenler tamamen ayrılıyor. Bu dolunayla birlikte. Aranızda artık enerjisel ve titreşimsel farklar olacak. Artık kendi enerji ve frekansınızda olmayan insanların yanında bile duramayacaksınız. Bu yüzden ilişkiler bitebilir. Arkadaşlıklar bitebilir. Ortaklıklar bitebilir. Üzülmeyin. Bu duruma zamanı gelince sevineceksiniz.

Bir başlangıç zili çalacak. Bu bir yıldırım, şimşek, gökgürültüsü olabilir. Bütün şehirde duyulan bir ses olabilir. Nedeni belirlenemeyen bir patlama sesi olabilir. İçinizdeki büyük boşluğun, nedenini anlayamadığınız düşüşlerin, bozuk moralinizin, eliniz yüzünüzde düşünmelerin çaresi geliyor.

Evet belki de gerçekten bunları hak etmedin ama hak ettiklerini yaşayabilmek için bu günleri yaşıyorsun. Daha ne ceza, ne hediyen verilmedi. Sıkıldın, sıkılma. Sabrettin, minnet etmedin, Bekledin. Çektiğin ruhsal acılar, artık bedensel ağrılar yapıyor. korkma. Yürümeye devam et.

Umutla sana uzanacak bir el bekliyorsun. Bir mucize. Umuduna tekrar sarılmak istiyorsun. İç sesin sana bir şey söylüyor, bıktın, duymuyorsun. Çünkü kendine güvenmiyorsun. Başkasından duymalısın. Sevdiğin veya üstün gördüğün, güvendiğin birinden duymalısın. Kendi sesini duymuyorsun.

Neden kendini terk ettin? Neden aslında bildiğin, hissettiğin şeyleri başkalarından duyunca şaşırıyorsun? Sen bunları da, çözümü de biliyorsun. Uyan. Uyan. Uyan. Seni sana getiriyorlar. İçindeki boşluk sensin. Duydukların senin. Ne rüya, ne hayal. Bunları ben değil, sen yazıyorsun.

+ ‘ben buraya ait değilim’

Sen mekan ve zamana ait değilsin. Mekan seni boğuyor, zaman yarıştırıyor. Sen ‘zaman’ın koşturduğu, mekanın içindeki tavşan gibisin. Kendini fark etmedikçe, keşfetmedikçe, zincirlerini kırmadıkça, hangi mekan veya zamanda olduğunun bir önemi yok. Yarış tavşanlığını bırak.

Onu da geçeyim, bunu da geçeyim, bunun da üstüne çıkayım, daha yukarı çıkayım. Yarışayım. Bunlar hiç bitmez. Bittiğinde ömür de biter. Kendini bulduğunda kimseyle yarışmak zorunda olmadığını fark edeceksin. Sen zamanı durdurabilirsin. Bu bir mucize değil. Sensin.

Aynalar seni göstermez. İlk ses duyulsun, o ışık görünsün, gerçek ortaya çıksın, gizli duvarlar yıkılsın, zincirleri çöz ve Hayat başlasın. Hayatın başlasın, bekleniyorsun.

Yiğit Penguen