Aslan Dolunayı ne olduğunla değil, ne olmak istediğinle ilgili bir Dolunay. Ne olduğunun, nerede olduğunun, nereden geldiğinin bir önemi yok. Ne olmak istediğin, kiminle olmak istediğin, nereye gitmek istediğin önemli. Birinden birini seçmek için önüne gelen bir seçenek yok, sadece yürümek var. Bu sefer seçimleri seninle ne olursa olsun yürümek isteyenler ya da ilk kendin gibi olduğunda senden vazgeçenler seçecek. Hiç kimse olduğunda, seninle bir olmayı seçebilecekler mi?
Aslan Dolunayı aşk ile savaşın arasında kalmış zihinlerin, neyi beslediği ile ilgileniyor. Savaşabilirler, başkalarının simülasyonunda, başkalarının kurallarında, seçimlerinde. Seni savaşa çekmek isteyebilirler, seni duygusuz, ruhsuz, bencil görebilirler. Dürtecekler. Kendinden başka her yere odaklan diye. Ancak yürüdüğün yolda ilerledikçe uzaklaşacaklar. Sadece geçip gitmesine izin ver sıkıntıların. Sıkıntılı seslerin.
Aslan Dolunayı kadersel karşılaşmalar, tanışmalar, birbirini bulmalar getirebilir. Boşluk dolduran bir dolunay, aşk, iş, kendini arayan, yenilik arayan, kendini gerçekleştirmeyi arayanların boşlukta hissettikleri noktaları doldurabilecek bir Dolunay.
Hep bir seçim yapman beklendi, seçimi sen yap, sonucunu biz yargılayalım diye. Hep seçimlerin yargılandı, yargıladın. Şimdi seçim yapmak zorunda olmadığın, Kraliçe Sendromuna yakalananların hayatından çıktığı, bu sendroma yakalandığın yolları terk edip, kendi yolunda yürüdüğün, her şeyin kendi yolunda parçalanıp, kendi yolunda düzeleceği, yıkılan ile inşa edileni gözlemleyeceğin, gecenin ve gündüzün aydınlığının farklı olmayacağı yaşama elverişli bir psikolojiye geçiş yapacağın bir dönem.
Ben gidin demedim, ben gelin diye yalvarmadım da, beni sevin demedim, severim diye garanti de vermedim. Ben artık kendi seçimlerim için bile yargılamayı seçmezsen kendimi, kendi seçimleriniz için beni yargılamayın. Olasılıklar yolunda yürüdüm, verebileceğimi verdim, yol arkadaşlığının gerektirdiğini yaptım, yine yaparım ama artık seçim yapmıyorum.
Hoşgeldiniz ve güle güle gidiniz.