Yüzler kitabına hoşgeldiniz! Zamanda ve mekanda seyahat ederek, eski ve yeni yüzler biriktirebilirsiniz. Kendi tarihinizde silikleşen yüzlere, mekanlara ve olaylarla doğru bir astral seyahat sizleri bekliyor. Kah üniversite yıllarında, kah ilkokul sıralarında kah son çalıştığınız iş yerinde olacaksınız. Milyonlarca yüz arasından sizde anısı olanları seçeceksiniz.

Gerçeği söylemek gerekirse bu siteyi ilk duyduğumda aklıma hiç de bu yazdıklarım gelmedi. Daha çok Amerikan filmlerindeki suçluyu teşhis etmeye çalışan kurbanın olduğu sahne hayalimde canlanmıştı. Korku içindeki kurban(!) suçlu resimlerinin olduğu albümden kötü adamı bulmaya çalışır. Tüm olanları yeniden yaşamanın gerilimi ve her an tekrar onunla karşılaşacak olmanın verdiği çekingenlik; ama herşeye rağmen sayfaları çevirmeye devam eder.

Aslında Facebook hakkında olumlu veya olumsuz çok şey söylendi, yazıldı, çizildi, e-postalar iletildi. Ancak görünen o ki bu durum Facebook’un önlenemez yükselişini engelleyemedi. Şu anda Türkiye’de en çok ziyaret edilen ikinci site oldu bile. Üstelik Facebook bilgilerini reklam şirketlerine satacağını açıkladı. Tüm bunlara rağmen insanlar, kişisel bilgilerinin satılabilinir bir reklam aracı olarak kullanılmasından hiçbir rahatsızlık duymadılar. Facebook’un elindeki bilgi gücüne ilişkin komplo teorileri de cabası. Genel manzara şu ki, biz dünya insanları Facebook’u iyisiyle kötüsüyle çok sevdik.

Çoğu kişi bu gerçekle yüzleşmek istemese de insanın geçmişine yolculuğu eski sevgililerinden başlıyor. Facebook’a her giren, ilk iş olarak eski sevgililerinin profillerini arıyor. “Aman canım bana ne geçmişten” diyen gümbür gümbür bir iç ses duyulsa da, özel hayatı dikizleme merakımız bunun bir şekilde önüne geçiyor. “Biz birlikteyken yakın arkadaşımızdı. Bak şimdi birliktelermiş ayıp ayıp!..” seslerini duymaya başlar gibiyim.

Kim kimle nerede, ne zaman, ne yapmış, kimler kimlerle arkadaş… İlginç şeylerle karşılabiliyorsunuz. Günümüzde arkadaş sahibi olmanın bir statü olduğunu hatırlayacak olursak, insanlar delicesine insan koleksiyonunu geliştirmeye çalışıyorlar. Devir insan biriktirme devri. Ne de olsa herkes birbirininin bir yerlerden tanıdığı…

İnternette sosyalleşme sürecinin yeni bir versiyonu Facebook… Bundan birkaç yıl öncesine kadar asosyal nitelikler atfedilen internet sanki Facebook tarzı sitelerle günah çıkartmaya çalışıyor. Peki gerçekten de öyle mi? İnsanoğlu internette artık daha hızlı bir şekilde mi sosyalleşiyor? Yoksa sosyalleşme kavramı 22. yy’a doğru tamamen değişmeye mi başladı?

İnsan neden geçmişindeki insanları büyük bir heyecanla aramaya başlar? Neden geçmişini bu kadar özler? İşte Facebook’un başarısının altında yatan sır; bu sorunun yanıtında.

Anılarınız, eski dostlar, yaşanan güzellikler, kayıplar, kazanımlar… Hayatınızın film şeridi gibi önünüzden aktığı anlar. “Ah üniversite yıllarım!” diyen insanların çokluğu ya da “Neydi o eski dostluklar!” diyenler. Her geçen gün daha yalnızlaşıp, daha fazla mutsuz olduğumuzdan geçmişimize çılgınca sarılmaya başladık. İşte Facebook’un başarısının altındaki sır.

Yaşadığımız andan sıkıldıkça, bunaldıkça, kendimizi tarihini bildiğimiz geçmişin kollarına atıveriyoruz. Peki ya asla geri gelmeyecek olan zaman… Bundan 2 yıl sonra Facebook’a baktığımızda neler düşüneceğiz sizce?

Facebook da gezinirken bir anda sevdiğim yazarları, şairleri, devlet adamlarını bulmak istedim. Onlarla muhabbet edip, gönlüme neşe katmak geldi içimden. Sonrası malum… Her yazdığım isimde birileri mutlaka karşıma çıktı. Kimdi bunlar? Takma ad kullanmayı tercih eden, kaçak dövüşçüler. Oscar Wilde ile bir söyleşinin ardından, Picasso ile bir çay içmek hiç de fena olmazdı. Rakı sofrasına Can Yücel’i de davet ettik mi ekip tamamdır. Ütopyam delice geliyorsa, bu yazıyı 2012’den sonra yeniden okuyun, o zaman daha çok eğleniriz belki.

Düşüncelerim sizi ilgilendirmiyor olabilir. Doğrusunu isterseniz geçmişe gidip bir anı bile yeniden yaşamak istemezdim. Şimdi şu an çok güzel. Tüm yüzlere bana öğrettikleri ve bana yeni deneyimler kazandırdıkları için teşekkür edip, önlerinde saygıyla eğiliyorum.

Zamansız seyahatlarımızda görüşmek dileğiyle…

Elif Oktav Erdemli