Sevgili dostlarım!

Özellikle bayramlarda alınan kilolarla bir sonraki bayrama kadar mücadele eden çoğu insan çeşitli diyetlere baş vuruyor. Ben de bu sefer sizlere bu konuya değişik bir bakış açısını sağlayacak bir yazı sunmak istiyorum.

 

Feng-Shui kavramını çoğumuz duymuşuzdur, ancak bu öğretiyi diyet olarak kullanmanın mümkün olduğunu duymak çok ilginç gelebilir! Bakın, bu değişik yaklaşımla hayatımız, yemeğimiz, alışkanlıklarımız nasıl ele alınıyor ve neleri bize öğretiyor. Bu yazıyı Rusçadan tercüme edip sizlerle bu ayın yazısında paylaşmaya karar verdim. Eski Çin Feng-Shui sanatı sadece mekan düzenlemesi için değil, aynı zamanda ahenkli bir şekilde kilo vermek için kullanılır. Feng-Shui sistemine göre, vücuttaki kilo fazlası, aslında hayattaki başka fazlalıkların bir işaretidir: gerekmeyen düşünceler, eşyalar, yersiz endişeler, fazla aceleci davranışlar, akılda büyütülmüş problemler. Feng-Shui enerji akımları ile ilgilenir. Evinizin doğu tarafı ailenin güzellik ve sağlığından sorumludur. Doğu ise ağaç elementi ile bağlantılıdır. O yüzden onu desteklemek için evin bu kısmına bitki, küçük su fiskiyesi vb. yerleştirilebilir.

ENERJİYİ DOĞRU İSTİKAMETE YÖNLENDİRMEK

Giriş kapısının hemen önünde bulunan odanın en çok enerji akımının geçtiği oda olduğu düşünülüyor. Buna göre, eğer evin girişinin hemen karşısında mutfak yerleştirildi ise, evin tüm fertleri oraya çekiliyor, durmadan bir atıştırma isteği duyuyorlar. Mutfağın eşyalarını öyle yerleştirin ki, girdiğinizde ilk bakışınız buzdolabı, yemek masası ya da ekmek sepeti ile karşılaşmasın. Çünkü enerjiniz bakışınızı takip edecek ve anında bir şey yemek yemek isteyeceksiniz. Mutfakta saksı çiçekleri bulundurmak çok iyidir, onlar sayesinde ek bir akım yaratılır ve enerjilerin önünü keserek başka istikamete yönelirler. “Mutfak eşittir yemek” bilincinden uzaklaşmak için, mutfağa küçük yenilikler getirin- dergiler, telefon, müzik seti. Mutfağın sadece yemek yeri değil, aynı zamanda rahatlama mekanı olduğunu kendinize öğretin. Ayrıca mutfağın kuzey tarafında yerleştirilen minicik siyah herhangi bir eşya, biblo vb. (siyah, su rengidir) dikkatinizi bedenselden manevi alana çekecektir. Mutfağın kapısını camdan değil, saydam olmayan bir maddeden yapmakta fayda var. Mutfak girişini mümkünse en göze çarpmayacak şekilde dizayn etmek gerekiyor.Evinizde her şey insanı aslında salona davet ediyor olmalı. Mutfağın dar mekanında birbirileri ile savaş halinde olan tüm enerji türleri vardır. En “kavgacı” olanlar Su (buzdolabı ve evye) ile ve Ateş (fırın, ocak, tost veya kahve makinesi). Bu elementlerin kavgası tüm aileyi etkileyebilir. Modern mutfaklarda bunu hesabetmedikleri için, mesela yemek ocağı ve evyeyi yanyana yerleştirirler. Bu kavga eden komşuları üçüncü bir element ile barıştırmak gerekiyor, bu Ağaçtır. Evye ve ocak arasına herhangi bir Ağaç elementi taşıyan eşya yerleştirin: kesme tahtası, tahtadan yapılmış bir tepsi , sarı renk çiçek ya da sevdiğiniz herhangi bir yeşil renkli obje. MEKANIMIZI GEREKMEYEN ŞEYLERDEN TEMİZLEMEK Eski Çinliler, etraftaki mekanın bizim uzantımız olduğunu biliyorlardı. Evdeki eşya kalabalığı onlara göre bedenin içindeki karışıklık demektir. Feng-Shui’ye göre kilo vermenin ilk adımı minimum yarım -bir yıl gibi bir zaman kullanmadığınız tüm eşyalardan kurtulmaktır. Birçok kişi, çoktandır valizlerin ya da hurçların içine konmuş ve kaldırılmış eşyaların tam olarak neler olduğunu bile unutmuştur. Bu eşyaların çoğu bir daha asla kullanmayacağımız, giymeyeceğimiz eşyalardır. Sadece giysi ve ayakkabılar değil, tarihi çoktan geçmiş kozmetik malzemeler, ilaçlar, bir defa okunacak kitaplar, eski mobilya, süs eşyaları, bir daha kullanmayacağımız kırık, yırtık, bozuk oyuncaklar (tabii ki eğer bu oyuncaklarla özel duygusal bağınız yoksa)

FENG-SHUİ USULÜ YEMEK, ÖZEL RİTÜELLER LİSTESİ DEMEK

Yediğimiz ve sakladığımız yemek takımları ve kapları seramik olacak -Masa yuvarlak, sekizgen ya da oval (ama asla saydam camdan değil) -Yemeği şu sıralamada yerler: soğuklar (yeşillik, salata, balık, tavuk,-şahsen ben vejetaryenim, benim gibi olanlar kendilerine göre uyarlama yapabilir; sebze); soğuklar (hamur işleri ve erişte); tatlı (meyve, pastalar, bisküviler); tüm yemek esnasında içecek ve (veya) içki. Çinliler her şey yerler, ancak çok küçük, “kuş” porsiyonlarla. -Sadece taze yemekleri

yerler ve yemeklerin estetik ve güzel görünmesine çok dikkat ediyorlar. – Yemeklerin miktarını ..aynalarla büyütürler! Aynalarla çoğaltılmış yemek insana psikolojik olarak iki kat daha fazla yediğini hissettiriyor, halbuki küçük porsiyonla, abartmadan, doymuş oluyor. Ayrıca, “doymuş” ayna, tüm mekanın bereketini çoğaltıyor! Aynalar yemek masasının yanlarında duvarlara asılabilir, yeterki tüm masa yansısın. Ya da küçük aynayı yemeklerin yanına koymak mümkün. FAYDALI TAVSİYELER 1) Ekmek yerine kepekli galetayı tüketin

2) Mutlaka filizlenmiş tahılları yiyin ( yulaf, buğday vb. ). İçlerinde B grubu vitaminler mevcut. Bu grup vitaminlerin vücuttaki eksikliği organların yanında yağların oluşumunu tetikliyor ve vücudun dışarıya su atmasını zorlaştırıyor. 3) Siyah çay yerine yeşil çay için (düşük tansiyonu olanlara zararlı ) 4) Domates suyu için (tercihen taze sıkılmış). Sadece fazla kilo olanlara değil ayrıca diyabet, artrit olanlara da tavsiye ediliyor. Vücuttan toksin atılmasını sağlıyor. 5) Özellikle çalışmıyorsanız, açlıkla baş etmenin (ayrıca da mide ve bağırsakları düzenlemenin) güzel ve basit bir metodu var: sabahtan 0,5 litre kaynar suyu bir termosa koyun, üzerine 1-2 çorba kaşığı yulaf ezmesi ekleyin, arzuya göre 1 çay kaşığı bal ya da fruktoz ekleyin. Yemek aralarında 3-4 yudum için. Böylece gün içinde hepsini tüketin.

Anjelika Akbar

400’den fazla senfonik ve oda orkestrası, şan, koro, enstrümantal ve etnik-klasik gruplar için bestesi bulunan Anjelika Akbar Kazakistan’da, müzisyen ve filozof bir baba ile yine müzisyen bir anneye sahip olarak dünyaya geldi. Belki de hayata ve çevresindeki her şeye sadece müzikal açıdan değil felsefi açıdan bakmasının bir nedeni de genleri... Anjelika Akbar’ın, 1999 yılında kendi prelütlerinden oluşan ilk albümü “Su” çıktı. Aynı yıl Can Dündar’ın “Köy Enstitüleri’’ adlı belgeselinin müziklerini besteledi. 2002 yılınında çıkan Vivaldi’nin “Dört Mevsim” keman konçertolarının dünyada ilk kez solo piyano uyarlaması, Sony Music International etiketiyle çıktı ve Sony Classical kataloğuna girerek, bu katalogdaki ilk Türk Klasik Müzik albümü oldu. Yine 2002 yılında Rana Erkan ve Zara ile çalıştığı, “bir’den Bir’e” isimli albümünü çıkardı. Anjelika Akbar evli ve 2 çocuk annesidir.