Yaşamın tek amacının “teorik olarak tanımını bildiğimiz duyguları fiziksel beden içinde deneyimlemek” olduğunu düşünüyorum. Başka bir deyişle “duyguyu, gerçek sanılan bir illüzyon halinde deneyimlemek ve ruhumuz üzerinde yaratacağı etkiyi fark etmek” için dünya üzerinde yer alıyoruz.

Her duygu ister gücümüzü arttırsın, ister gücümüzü aşağı çeksin kendine has bir titreşime sahiptir. Aynı duygu farklı insanlarda farklı biçimde titreşir. Annesini yitiren herkes içte derin bir üzüntü yaşar. Bunu iddia etmek için alim olmak gerekmez. Bununla birlikte, kişinin annesiyle paylaştığı deneyimler bu üzüntünün fark ediliş ve deneyimleniş şeklini biçimlendirir.

Annesiyle sert deneyimler yaşamış, çok dayak yemiş, örselenmiş bir kişinin annesinin ölümüne vereceği tepki bazen “oh öldü de kurtuldum” dedirten ve asıl titreşimi de bu düşüncenin arkasına saklanmış bir duygudan ibarettir. Üzüntü ruhun derinliklerine bastırılmıştır, duygunun titreşimi belli belirsizdir hatta bazen hiç hissedilemez bile. Elbette bu ruhtaki derinliklerde duygunun olmadığı anlamına gelmez.

Bu örneğin tam tersine, annesiyle sadece keyifli anlar paylaşmış birinin tepkisinde derin üzüntü veya yas duygusu açıkça görülebilir. Ancak bu kişi bu şiddetli duyguların titreşimini ruhunun derinliklerine indiremeyebilir. Açıkça yaşanan duygunun enerjisi akar ve kişinin enerji alanına entegre olarak aslında kişiyi destekleyen başka bir şeye dönüşür.

Her ruhun üzüntüyü deneyimleme şekli aynı olmalıdır diye düşünüyor olabiliriz. Yukarıdaki örnekte de gördüğümüz gibi gerçek böyle değil. Peki neden öyle olmuyor? Duygular, kişinin yaşadığı deneyim karşısında ortaya çıkan hisse düşünceleri ile eşlik eden algının bir sonucudur. Duygunun titreşimi ona eşlik eden düşüncenin etkisine tamamen açıktır. Düşünce “iyi” derse verilen duygusal tepki “sevinç, neşe, mutluluk” şeklinde deneyimlenir. Düşüncenin “kötü” dediği halde “üzüntü, keder, yas” hali ortaya çıkar.

Burada duygunun derecesi de kimliği gibi düşüncenin durumuna bağlıdır. Örneğin “bu bir felaket” diyen bir zihin kişiyi “içinden çıkamayacağı bir karanlık duyguya” yönlendirebilir. Bundan sonrası kişinin iradesi ve bedenin o duyguya vereceği tepkiyle bağlantılı olur. Bedenen çöken bir kişi giderek daha fazla o düşünce içinde kalmaya ve o düşüncede oldukça daha fazla bedenen çökmeye devam eder. Sonunda depresyon, anksiyete bozukluğu hatta ileri safhalarda psikozlar ortaya çıkması bile mümkün olur. Oysa aynı deneyim karşısında “evet zor ancak aşılamaz değil” şeklinde düşünen bir başka kişi kısa zamanda o duyguyla da başa çıkabilecek ışığa ulaşabilir. Zaten bu kişinin dyuygusu katılaşamadığından kendi enerjisiyle kolayca bütünleşecek ve dönüşecektir.

Duygular geldikleri gibi alınıp yaşansalar (düşüncelerimizle etkilemesek), yarattıkları enerjinin olumlu ya da olumsuz olmasına dikkat etmeksizin akıp gitmesine izin verilseler hiç de azımsanamayacak, gücü küçümsenemeyecek birer enerji kaynağıdırlar aslında. Ancak içlerinde düşüncenin titreşimini de taşıdıklarından rahatça akmalarına izin veremeyiz. Duygumuzun bize zarar vereceğine veya olayın “dünya sonu” olduğuna inandıran zihnimize teslim oluruz adeta. Sonunda o düşünceler ilgili duygusal enerjileri çevreleyerek, tüm duygusal enerjilerin içinde sıkışıp kaldığı birer kapan gibi hareket etmeye ve acı, keder, yas halimizi yaşamımızda daimi kılmaya başlarlar.

Bu tür bir kapan aura içinde sıkışıp kaldığında ancak içinde sıkışmış duygusal enerjiye benzer bir titreşimle karşılaştığımızda rezone olup yeniden titreşmeye ve kendini hissettirmeye başlar. Bunun dışındaki zamanlarda pek hissedilmez dolayısıyla fazlaca rahatsızlık da vermezler. Ancak bedenin -özellikle- enerji anlamında zayıf düştüğü anlarda bu kapanlar bedene yaklaşır, kendilerine uygun titreşimlerden etkilenen akupunktur noktalarına doğru çekilir ve savunmasız olduğumuz hallerde bu noktalardan bedenin içine sızmayı başarırlar.

Sızdıkları AN artık içimizdeki bir virüs/bakteri gibi hareket eden bu kapanlar, beden içinde yolculuklarına devam eder, kendileri için rahat, saklanabilecek kadar geniş ve kendilerini besleyerek güçlendirebilecek (kendilerine benzeyen enerjilerle birleşerek güçlenip beslenirler) kadar güçlendikleri bir yer bulduklarında oraya yerleşirler. Aslında bu yer bedenimizdeki bu sorunu görüp anlamamızı kolaylaştıracak ve düşünce kapsülü içindeki duyguyu tanımlamamızı sağlayabilecek bilgilerle donatılmış bir alandır. Bedeni okumayı bilen kapandaki duygunun ne olduğu konusunda epey fikir sahibi olabilir.

Bu işlem oluştuğunda bedenimizde akut ve çok şiddetli tepkiler ortaya çıkar ve bu tepkileri okuyabilirsek hemen çözüm de yaratabiliriz. Tepkiye kulak asmaz, görmezden gelir, ilaç, meditasyon veya kullandığımız başka bir araçla baskılarsak 3-5 gün içinde uyarılar da son bulur. Duygu kapanı artık içimizdedir ve her fırsatta biraz daha güçlenerek bizi olumsuz etkilemeye, bunaltmaya, depresyona, anksiyete bozukluğuna, karamsarlığa ve giderek bedensel hastalıklara doğru yönlendirmeye başlamıştır.

Bazen atalarımızdan bazen de geçmiş yaşamalarımızdan devraldığımız ne kadar kapanımız olduğunu bilmek, bu hayatta kaç kapan ürettiğimizi sayabilmek o kadar da kolay değildir ancak her fırsatta onalrla ilgilenebilir ve kapanları ışığa dönüştürerek asıl amaç olan içindeki enerjiden yararlanmayı sağlayabiliriz.

Kapanın ışığa dönüştürülmesi çoğu kez psikolojik tepkilerden arınmamıza yararsa da fiziksel anlamda hastalıklardan uzaklaşıp iyileştiğimiz zamanlar da hiç de azımsanamayacak kadar çoktur.

Duygusal Kapanın Yolculuğu

Bir arkadaşınızın size yönelik ortaya koymasını hiç de beklemediğiniz bir davranışına maruz kaldığınızı varsayalım. Herkes gibi sizin de maskeleriniz vardır. Bu maskeler sosyal alanda bizim özümüzü bizden bile gizlerler. Siz toplumda saygın, iyi niyetli, sevgi dolu biri gibi tanınmaya ve dolayısıyla şefkatli, bağışlayıcı davranmaya gayret ediyorsanız içinizden bir ses size “sakin ol ve sevgi duy” gibi bir şeyler demeye başlar. Sizin duygusal tepkiniz kırgınlık, kızgınlık, öfke, vb olsa da bunu ortaya koyamayacak olmanız, duygularınızı onları yaşamınıza engel olan düşüncenin ürettiği bir tür titreşimsel kapsülün içine sıkıştırıp oraya hapsederler. Ben bu kapsüle duygusal kapan diyorum. Oluşan o duygusal kapan auranızda bir yerlerde beklemeye geçer. İlk zayıf düştüğünüz AN’da örneğin ince bağırsak meridyeninin ilgili 4 numaralı noktasına çekilip, yeterince zayıf haldeyseniz oradan içeri sızar. İnce bağırsak meridyenindeki 4 numaralı noktadaki blokajlar “dışarıya iyiymiş gibi görünme zorunluluğu” doğurur. Aynı zamanda buraya çekilmiş bir duygusal kapan kapsülü de böyle davranmayı dayatan bir etki yaratır ve kısır döngü böylece başlar.

Sizin bu kapanınız orada konuşlanabilir ya da oradan içeri sızıp kendine uygun bir yere doğru yola devam edebilir. Siz her koşulda (burada herşey kadın bedeni için söylenecektir ve erkek bedeni tam tersini yansıtır) arkadaşınız kadınsa sol, erkekse sağ elinizin iç tarafında, serçe parmağın altında , bileğe yakın bir yerlerde bir tepkinin varlığını fark edersiniz. Orayı incitmenize sebep olan bir kaza, aniden ortaya çıkan sebepsiz bir sancı, elinizin o alanına kramp girmesi veya kasılması ya da benzeri bir halle karşılaşırsınz. Elbette her tepki duygusal kapan var anlamına gelmez ancak sebepli sebepsiz her tepki bedenin o bölgesiyle iligli konu ve/veya ilgili meridyenlerde bir sorun olduğunu dile getirir.

Bu aşamada ilgili meridyene uygun bir enerj aktarımı sorunun büyümeden çözülmesine ve sizin hem ilgili histen hem düşünceyle ortaya çıkıp kapana kısılmış bağlı duygudan özgürleşmenize destek sağlayabilir. Hiçbir şey yapmadığınız hallerde bu duygusal kapan her içeriğindeki benzer deneyimle karşılaştığınızda aynı duyguyu daha da şiddetli yaşamanıza, zihninizin adeta “ben sana bu tehlikelidir demedim mi” dercesine kapsülü sertleştirmesine ve büyütmesine sebep olur.

Bu tür bir deneyimde en kolay arınma yolu o bölgeye bir mıknatıs yerleştirip düşünsel kapsülün çözülmesini ve içindeki duygusal titreşimin ya akarak alanınızı beslemesini ya da
mıknatıs tarafından emilip baskısını geri çekmesini sağlamak olabilir.

Hiçbir şey yapılmazsa bu kapsül benzer duyguların olduğu başka alanlara çekilmeye, bedenin başka alanlarına doğru hareket etmeye başlar. Hareket ya ilgili organa (örneğimizde ince bağırsak) ya da başka bir meridyene, örneğin karaciğer meridyenine ve o meridyendeki benzer titreşimleri depolayan 6 numaralı noktaya doğru olacaktır. Karaciğer 6 numaralı nokta ilişki asabiyetine veya kendimize olan saygının ilişki nedeniyle azalmasına sebep olan bir titreşim içinde olduğumuzda etkilenir. Süreç burada da bir öncekine benzer veya orada kalır kapan ya yola devam eder ve başka bir noktaya ilerler, vs. Kapan değdiği ve sonra uzaklaştığı her yerde blokaj etkisi bırakmış olabilir. Tam bir arınma izlediği yolu sondan başa doğru takip etmek ve geriye doğry bütün durakları ışıkla yıkayarak olasılık kazanır.

Nasl Arınmalıyız?

Duygusal Kapanları bulmak için kinesiyoloji ile sorgulama yaparak, kapanın yerini kas testi aracılğıyla saptayabilirsiniz (pandül ya da başka araçlar da kullanabilirsiniz). Bu işlem için akupunktur haritasını ve bedeninizi gösteren birer resimden yararlanabilirsiniz. Haritayı tanımanızın, noktaların yerini bilmenizin, anatomi bilginiz olup olmamasının hiç önemi yoktur İyi hazırlanmış resimlere sahipseniz bu yeterlidir. İkinci olarak da en az 8 adet 400 gauss (manyetik alan ölçüsü)veya üstünde güce sahip statik ve mümkünse mıknatısa gereksinmeniz var. Bunun dışında hiçbir şeye gereksinme duymadan sizi ya da bir yakınınızı uzun zamandır rahatsız eden ya da o anda ortaya çıkan duygusal bir sorundan kolayca arındırabilirsiniz.

Şimdi hazırsanız aşağıdaki protokolü uygulamaya başlayabilirsiniz. Protokol seçtiğiniz bir kas testi yöntemi ya da pandül, anten gibi bir araçla soracağınız sorulara gelen yanıtlara güvenmenizi ve ikirciklenmeden, yanıtın doğru olup olmadığını sorgulamadan uygulama yapmanızı gerektirir. İkilemde kalırsanız çalışmayı kesin ve dinlenin. Bir süre sonra güven duymaya başladığınızda yeniden başlayabilirsiniz.

Protokol

1. Sessizce içinize dönün, yüksek benliğinizle bağlantıya geçin ve ona kendi istediğiniz biçimde teslim olun;
2. Kas testi (KT) ile teslim olup olmadığınızı sorgulayın;
3. Bu kişide şu anda arınmasını sağlayabileceğim duygusal kapan(lar) var mı? (Evet ise alttaki soruya geçin, hayırsa bu çalışma bu andaki rahatsızlık ya da çalışılan kişi için uygun değildir, çalışmayı kesin);
4. Aynı duyguyla bağlantılı toplam kaç kapan söz konusu? (KT ile sayıyı saptayın);
5. Kapan aurada mı? (Evetse aurada yerini KT ile saptayın ve aşağıdaki uygulamaya geçin, hayır ise 5 inci soruya geçin);
6. Kapan bir organda mı? (Evetse hangi organ olduğunu ve organdaki yerini KT ile saptayın ve aşağıdaki uygulamaya geçin, hayır ise 7 inci soruya geçin)
7. Kapan bir meridyende mi? (Evetse meridyeni ve ilgili noktayı KT ile saptayın ve aşağıdaki uygulamaya geçin, hayır ise 8 inci soruya geçin)
8. Kapan bir çakrada mı? (Evet hangi çakra olduğunu ve ön mü arka tarafta mı olduğunu KT ile saptayın ve aşağıdaki uygulamaya geçin (duygusal kapanlar genellikle çakraların arka tarafında kayıtlıdır ancak bu önde olamayacakları anlamına gelmez), hayırsa bu olay sizin burada öğrendiklerinizi aşıyordur, bir uzman yardımı almak daha uygun olur).
9. Her arınmadan sonra (aşağıdaki uygulamayı bitirince), bu duygusal kapan çözüldü mü, içi boşaldı mı, işlem tamam mı? Sorularını tek tek sorun ve kas testindeki yanıt evetse bir sonraki soruya geçin;
10. Bu kapanı arındırmak için gitmem gereken bir yer var mı? (Evet ise yukarıdaki sorulara yeniden başlayın, hayırsa çalışma tamamlanmıştır.
11. Çalışma tamamlandıysa yardım eden herkese teşekkür edin ve emilen duygu kapsülü ve kullandığınız mıknatısları bir arada ışığa göndererek dönüştürme işlemini sonlandırın.

Zeynep Alan Sevil Güven