Bilinç, zihin ve bilinçaltı üçlüsünün itişip kakışmaları, arasında yaşayan canlılarız biz. Bir yandan dünya üzerinde zihne sahip tek canlı olmanın avantajıyla övünürüz, bir yanımızla da bunu bir lanet gibi üzerimizde taşıdığımızdan yakınırız. Biz insanoğlunun kaderi, doğumdan ölüme kadar ürettiği hatalı kodlarla yarattığı kendi cehennemini, yine doğumdan ölüme kadar düzeltmeye uğraşarak cennete çevirmeye çalışmak üzerinedir.

Bizi rahatsız ettiği için halı altına süpürür gibi bilinçaltımıza teptiğimiz duygu, düşünce ve görüntülerin, onlarla yüzleşene kadar kaybolmayan materyaller olduğu gerçeğini görmezden geliriz çoğu kez. Oysa onlar, müdahale edilmedikçe doğada kolay kolay çözülmeyen, hiç de çevreci olmayan atıklara benzerler.

En güzeli hiç yaratılmamış olmalarıdır, ancak henüz o bilinç düzeyinde olmadığımızdan bu ideal hale de oldukça uzağız. O halde durumu sineye çekip oturacak mıyız? Tabii ki hayır,  kendi kendilerine temizlenip bilinçaltımızdan çıkıp gitmeye niyeti olmayan bu kayıtları pek çok yöntemle temizlemek ve dönüştürmekten yılmayacağız elbette.

Hipnoz, kendi kendine telkin, Reiki ile mental temizlik, regresyon, ışık köprüsü ve bilinçaltı terapisi aklıma gelen yöntemlerden bazıları, elbette bunlarla sınırlı değil elimizdeki araçlarımız. Her insanın doğasına uygun bu veya başka yöntemle, bizi engelleyen biz’i şifalandırması mümkün.

Çözüm her zaman hazır olduğumuzda gelir ve sorun bazen gözümüzde büyüttüğümüz kadar da dönüştürülmesi imkansız değildir. Zihnin tahakkümünü o kadar kanıksamışız ki, onun bastırdığı bilincin yaratabileceği mucizeleri deneyimleme inancını yitirmişiz. Oysa ne zihin bizim düşmanımızdır, ne bilinçaltı çöplüğümüz ne de bilinç dediğimiz muazzam kapasite sandığımız kadar uzak… Onlarla ilgili bu çıkarımlarımız tamamen subjektif düşüncelerimizdir.

Uzun zamandır ışık köprüsü ve bilinçaltı terapileri yapan birinin inancıyla diyebilirim ki, talep edildiğinde yardım her zaman sunulur bize evren tarafından.

Bu yazımda, uygulamakta olduğum bilinçaltı terapisi ile ilgili genel bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. Bu uygulama, Reiki desteği ile yapılan bir mental temizlik ve dönüştürme çalışmasıdır.

Bilinçaltı Terapisi Nedir?

Bilinçaltı terapisi, zihin gevşek haldeyken uygulanan ve hipnoz içermeyen bir tekniktir. Amacı, geçmişte maruz kalınan olumsuz duygu, düşünce ve davranışların yarattığı ve şimdiki yaşamı etkileyen ruhsal, zihinsel, duygusal ve fiziksel blokajları tespit etmektir.

Kişinin izin verdiği ölçüde, bu blokajları çözmesine, dönüştürmesine ve böylece kişinin kendi kendisini iyileştirmesine yardım edilir.

Zihnimiz, beynimizi korumak adına, tüm rahatsız edici kayıtları bilinçaltına atar ve olayı unutmamız için gerekli savunma mekanizmasını geliştirir. Ancak, çözülmeden bilinçaltına atılan bu tip kayıtlar enerji alanımızda baskı yaratmaya devam ederler ve benzer deneyimlerle karşılaşıldığında tetiklenirler.

Terapi sırasında, bilincin elindeki malzemeyi (semboller, arketipler, çağrışımlar vb) kullanarak oluşturduğu hikayeye odaklanılır. Sunulan hikayenin doğrudan bilinçaltındaki bir kolaj mı, geçmiş yaşam anımsaması mı yoksa vizyon mu olduğunun önemi yoktur. Önemli olan, gerçek olanla sanal olanı ayırt edemeyen bilinçaltıyla konuşabileceğimiz ve anlaşabileceğimiz ortak bir dil yakalanabilmesidir. Bu sayede, bilinçaltına sanal olarak doğru uyaran verildiğinde yaşanan dönüşüm, gerçeklik düzeyinde de etkisini göstermektedir.

Genellikle 2 saat süren bu çalışma 4 bölümden oluşuyor.:

1. Öngörüşme, hikayeye geçiş,

2.  Bilinç düzeyini yükselterek kaynağa geçiş.

3.   Hikayeyi takip ederek keşfedilen sembollere göre sorunla yüzleşmek. Farkındalığa ulaşma, kaydın içerdiği negatif duyguyu boşaltarak sorunu dönüştürme ve şimdi’ye dönüş..

4.   Değerlendirme.

Hangi durumlarda uygulanabilir?

• Sebebini bilemediğiniz ağrılarınız, hastalıklarınız, iç acılarınız varsa,
• İlişki sorunlarında,
• Suçluluk, değersizlik , özgüven eksikliği, kızgınlık, kıskançlık gibi negatif duygular yaşıyorsanız,
• Anlam veremediğiniz, korkularınız, kaygı, endişe ve fobileriniz varsa,
• Depresyon, derin üzüntü, yaşama sevincinin kaybı gibi sorunlarınız varsa,
• Kurtulmak istediğiniz kötü alışkanlıklarınız veya takıntılarınız varsa,
• Hedefinize ulaşmaktan sizi alıkoyan anlam veremediğiniz engelleriniz ve motivasyon eksikliğiniz varsa,
Olumsuz önyargılarınız varsa

Herkes için uygun bir yöntem midir?

Değişime hazır olmadan veya onu göğüsleyecek koşul ve güç oluşmadan, bilinçaltının tam çözümleme yapması beklenemez. Ben iyileşeyim de koşullarım aynı kalsın diyenler, değişime direnenlerde uygun bir yöntem değildir. Her teknik gibi burada da uygulayıcının elinde sihirli değnek yoktur ve danışanın aktif katılımı olmadıkça dönüşüm mümkün olmamaktadır.

Kimlere uygulanmaz?

Çok analitik ve sol beyin baskın insanlarda zihin çok fazla devreye giriyorsa
Ağır antidepresan veya uyuşturucu kullanan kişilerde

Bazı istisnalar hariç, 18 yaş altındaki kişilere uygulanmamaktadır.

Not: Bazen, özellikle kimlere uygulanmaz konusuyla ilgili sorular geliyor. Kısa bir açıklamayla konuyu biraz açmakta fayda var belki:

Analitik ve sol beyin baskın insanlarda uygulanmaz diye bir kural yok. Sadece uygulama sırasında zihnin çok fazla devreye girebileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak ve ilk uygulamada herhangi bir ilerleme kaydedilemiyorsa bunu terapi talep edenle paylaşmak gerekiyor. Zihnin izin vermediği bir çalışmada, değil çözüm, sorunun tespiti veya kaynağını bulmak bile imkansızsa, bu yöntemin o kişiye uygun olmadığını kabul etmek gerekir.

Antidepresan ve uyuşturucular ise bilinci bulandırdığından, çalışmanın sağlıklı olması zordur. Nasıl bulanık bir suya daldığımızda görüş mesafesi çok kısaysa, burada da antidepresan ve uyuşturucu türevleri aynı etkiyi yaratır. Ancak, tedavinin bitiminde bir çalışma yapılması daha uygun olmaktadır.

Çocuklar kısmı ise en tartışmalı olanı. Bazı tekniklerde 18 yaşın altındakilere uygulama kısıtlaması yok. Ancak, henüz kişilik yapısı ve gelişimi tamamlanma aşamasında olan bir bireye bu yoğunlukta bir mental çalışmanın ne getireceği veya neyin önünü kesebileceğini bilmeden müdahale edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çocuklara uygulanabilecek istisnai durumların da, derin çalışmalar yerine, negatif duygu ve düşüncelerin yüzeysel olarak tahliye edileceği bir uygulama çerçevesinde gerçekleştirilmesini tercih ederim. Ama dediğim gibi, bu tamamen kendi seçimim ve özgür irade yasasını kendimce yorumumdan ibaret bir çıkarım. Anne olmaktan kaynaklı bir aşırı duyarlılık da denebilir, mümkündürJ

Müjde Apay

1969 yılında İstanbul’da doğdu.Şişli Terakki Lisesi’nin ardından, İstanbul Üniversitesi Turizm ve Otel Yönetimi Bölümünden mezundur. Alison University Psycology Diploma ve Biology and Behavior of Psycology Sertifika, Psikiyatri Derneği Temel Psikoloji programlarını tamamlamıştır. 2009 yılına kadar Turizm ve Bilişim Sektörlerinde çalıştıktan sonra spritüel gelişim alanında çalışmak ve hizmet vermek üzere kurumsal hayata veda etme kararı almıştır. Müjde Apay, Klasik Sistem Usui Reiki Master’ıdır ve Reiki eğitimlerini destekleyen Işık Köprüsü, Çakra-Aura eğitimlerini almıştır. Eğitim ve uygulamalarından edindiği bilgi ve tecrübeleri, hem şifa uygulamalarında hem de Reiki eğitimlerinde etkili bir şekilde kullanmaktadır.