İzninle ve İlhamınla,

Bugün şu cümle vardı aklımda; “Allah sizin sevgilinizdir, gardiyanınız değil”. Ve bunu hatırlamak, 10.bölümünü yazacağım romanım için çok anlamlı oldu. 10 nümerolojide bir sayısına eşdeğerdir; yani sana Sevgilim, Bir. Ve elbette bu yazıda konum sensin. Yoksa ben miyim? Ki çünkü sevgililer Bir’de Bir olan İki değil midirler?

Alışageldiğim şekilde sana seslenişimi seviyorum. Çünkü kanımca Allah kelimesi anlam itibariyle çok hoş bir kelime. Hemen her müslümanın günde onlarca kere zikrettiği bu güzel adın anlamının, evet ve hayır olduğunu, zikreden çoğu insanın bilmemesi ise hüzünlüdür bana göre. Yine de sonsuzluktan gelen bir nihai evet; yani –al ve kutsal hiç anlamına gelen –la veya –lo birleştiğinde sen “her şey ve hiç bir şey” olarak karşımda duruyorsun. Yoksa içimde mi demeliyim? Kenan ülkesinde sana Allat veya Elat diyorlardı, İbranice’de Elohim, Aramice’de Alaha ve Arapça’da benim de zikrettğim şekliyle; Allah…

Benim Bir olan ebedi Sevgilim! Senin adın bile  yüreğimi titretiyor…

Hatırlarsın, bundan bir zaman önce içime doğan onca şiiri yazarken, yazdıran tüm ilhamların İlahi Nur olan senden geldiğini ve benim sana duyduğum derin aşktan kaynaklandığını anlayamıyordum, ki aslında bu da İki’nin Bir’liği idi. Ama şimdi yeniden ve yeniden okurken onları anlıyorum ki, bazıları benim zihnimde ve yüreğimde anlamlarını yeni yeni buluyor! İşte sadece bu açıdan bile bakınca, söyletenin yazan ile aynı olmadığı ya da her ikisinin Bir olduğu ortaya çıkıyor. Ve yine hatırlar mısın onlardan biri şöyleydi:

Zamansız zaman,

Sonsuz son

Kelamsız kelam

Acısız acı

Mutluluksuz mutluluk

Olmayan oluş

Aynı anda Hiçbirşey ve Herşey[i]

Bu yazıyı yazdığım günün 21 Aralık’a denk düşmesi ve tam ay tutulmasıyla bir araya gelmesi ise, senin bir başka lütfun olsa gerek. Ki bugün, karanlık ile aydınlık birbirine eşitlenme yoluna giderken, ben bir kez daha hangi yakada kalacağımla sorgulanacağım! Bilirim aslında, hayatım boyunca öğrettin bana; en önemli gelişme benliğimin karanlığında yer alıyor. Yine de ben, içimdeki ilhamla tüm kariyerimi bir başka alana; “barış çalışmalarına” yönlendirdiğim bugün, kesin olarak biliyorum ki, amacımın ışığı ruhumda çoktan uyanmışken, tıpkı bir zamanlar yazdığım şiirlerim gibi, aklımda ve yüreğimde bu anlam daha yeni yeni yerini buluyor! Oysa daima bir şimşek benzeri, çakar çakar dururdu hayatım boyunca “barış” kelimesi…

Şimşek dedim de, ey Sevgilim, şimşeğin hemen her öğretide sembolik olarak Anahtar olması elbette tesadüf değildir. Ama kaç kişi gökyüzüne baktığında, çakan şimşeklerin ardından yağan yağmuru “Ol” kelamı ve “Rahman ve Rahim” olan seninle özdeşleştirebilir ki? Daima dediğin gibi, düşünen akıllar, gören gözler ve duyan kulaklar için öylesi örnekler var ki etrafımda! Hatırlıyor musun, bundan birkaç gün önce, İstanbul’dan Adana’ya gelirken seninle derin bir sohbetimiz olmuştu. Sen bilirsin ki, severim uçağa binmeyi. Çünkü havadayken seninle benim aramda hiçbir şey kalmaz; yaşamla ölüm arasında, sana bu kadar teslim olmuşken ve ki, sevgilimin kollarında her an ölümü tadabilecekken, uçmaktan nasıl zevk almam? Ve o akşam hayatımda yaptığım onca uçuştan farklı olarak, Adana’ya inmeden önceki hava koşulları sebebiyle, yirmi dakika kadar gökyüzünde, içlerinde şimşekler çakan bulutların üzerinde uçmuştuk. O akşam kalın kalın bulutların arasında zaman zaman görünen ışık demetiyle bulutlar herhangi nebuladan farksızdılar!

Her bir başlangıç aslında, ey Sevgili, o bir şimşek çakışı gibi değil mi? İçimize dolan ilham veya aşk, beynimizde nükseden bir düşünce veya yaratım, iki sevgilinin en derin birlikteliğindeki Bir olma anı ve bir embiryonun oluşumu, ölümün yeni bir yaşamdan önceki son iç çekişi ve hatta meditasyonlarda gözümün önünden akıp giden ve beni halden hale sokan onca ışık yumağı…

Bismillahirahmanirahim… Rahman ve Rahim olan sevgilim Allah’ın adıyla…

İşte bir şimşeğin ardından yağan yağmur ve yaratılışın muhteşem eşleşmesi… O akşam içinden şimşekler çakan bulutların üzerinde uçarken Rahman ve Rahim adlarındaki sevgi ve şefkatin, ki yaratmakta olduğun yaratılış sevgi ve şefkat üzerinedir, bir alma-verme dengesi olduğuna her zamankinden daha fazla tanıklık ettim… Rahman ve Rahim Güneş ile Ay’dı, erkek ile kadın, veren ile alan, raks eden Sufi’nin göğe açılan eliyle benliğine dolan, süregelen bir Herşey ve Hiçbirşey’lik…

Şimşek sen sevgilimin kelamı Ol, Sevgi Rahman ve Şefkat Rahim’ken… Biliyordum ki ben,  bana akanı sevgiyle alıp, şefkatle vermeliydim! Bu dairesel olan sürekli oluş halinden başka ne olabilirdi ki? Senden bana akan Nur, Bilgi, İlham, Aşk, Şifa ve Barış… Ve benden başkalarına akan Nur, Bilgi, İlham, Aşk, Şifa ve Barış…

Bugün 21 Aralıkta, karanlık ile aydınlık arasında seçim yaparken, bugüne kadar yaptığım hemen her çalışmanın beni sana yaklaştırdığını biliyorum. Sen beni daima karanlık yanımla test ettin ve hatta öyle test ettin ki, sonunda ben  karanlıktan korkmamayı öğrendim. Geçen gece şimşeklerin arasında senin ve yaratılışın sırrına tanıklık ederken, gönlüm ilk kez Rahman ve Rahim’in derinliğinde titredi.

Yaratılışın nihai evet’i ve kutsal hiç’i ile özü… Sonsuz Sevgilim…

Bismillahirrahmanirahim…

Deniz Kite