Mektup No:1

“Tanrı’nın Telefon Numarası”

Merhaba! Bu ilk mektubumu Hindistan’ın Ahmedabad adlı şehrinin yanında (6 saat araba yolculuğu uzaklıkta) bulunan Abu Dağı’ndan (Mount Abu) yazıyorum.

Buraya 55 ülkeden gelen 270 kişi arasında Türkiye katılımcısı olarak geldim. Benimle gelen değerli arkadaşım ve ortağım Oya Temelli ile birlikte Abu Dağı’na davet edildik. 

Bu davetin sebebi:
Otuzlu yıllardan beri buraya önemli Raja Yoga üstatları yerleşmiş. Derin meditasyon ve bilgelik yolunda kendilerini ve başkalarını ilerletmek için çalışmalar yapmaktalar. Ve burada kurulan  ‘Spiritüel Üniversitesi’ binlerce kişiyi barındırıyor. Üniversitenin bir başka ismi de  ‘Daha İyi Bir Dünya İçin Akademi’ (Academy For The Better World). Bu uluslararası organizasyonun ismi ‘Brahma Kumaris’ ve yıllardan beri UNESCO ve UNICEF’in bünyesinde  danışmanlık statüsüne sahiptir. Üniversitenin Hindistan’da  ve 80 ülkede 5.000’den fazla şubesi bulunmakta. Ayrıca Birleşmiş  Milletler bünyesinde temsilciliği de var.

Üniversitedeki eğitim için para alınmıyor ve yaş, din, meslek, kast ya da herhangi bir ayrım yapılmaksızın herkese eğitim veriliyor. Ayrıca, geliştirdiği çeşitli programlarla doktorlara, sanatçılara, çocuklara ve diğer farklı gruplara ayrı bir eğitim veriyor.

Katıldığım seminer programının ismi ‘Peace of Mind’ (Zihinsel  Dinginlik). 8 yıldır uygulanan bir program. Raja Yoga’nın en sade  şekilde işlendiği dersler,  40-50 yıllık meditasiyom deneyimine sahip Raja Yoginler tarafından verilmekte. Bu insanların yaşam tarzlarını yavaş yavaş bu mektuplarda anlatmaya çalışacağım.

 

Bu üniversiteyi kuran Brahma Baba,  dünyadaki  tüm insanların aynı yüce kaynağın çocukları olduğunu anlatmaya çalışıyordu.  Kurduğu bu üniversitenin de bir anlamda bir ev, bir anlamda da bir hastane olduğunu anlatıyordu.

Ruhun kendini unutup, sadece bedenden ibaret olduğuna inanmak sağlıklı bir durum olmadığından, akıl ve bedende birtakım problemler doğuruyor. Bu problemleri farkındalığı en yüksek noktaya getirip çözme yollarını öğreten üniversite; Ruh, Mutluluk, Bilinç, Akıl, Aydınlık, İlk Kaynak, Sükünet, Dinginlik gibi kavramları net bir sistemde ele alıyor ve insanın Zihinsel Dinginliğinı nasıl ve  nerede bulabileceğini anlatıyor. Bu sistem yer yüzünde en köklü 4 Yoga arasında; diğer Yoga türlerini de içeren en yüksek sistem. Bunlar “Bhakti Yoga” – Sevgi Yolu; “Jnana Yoga”- Bilgi Yolu; “Karma Yoga” – Aksiyon Yolu ve “Raja Yoga” – Kral Yolu –  yani en yüksek ve direkt Yol, Kaynak ile birleşme Yolu.

Görüldüğü gibi, tüm dünyada Yoga olarak tanınan “Hatha Yoga” bu 4 Yoga içinde değil. Çünkü Hatha Yoga (Beden Yolu), Raja Yoga’nın sadece ve sadece alt basamağı; ayrıca uygulamak zorunda olmadınız bir yol. Çünkü burada öğretilen asıl gerçekler Ruh ve Zihinle ilgilidir. Zihni temizleyerek, Ruh’un kendini algılayarak kaynakla birleşme yoları ile ilgili bir sistem. Bu yolda çok önemli 3 adım belirleniyor:

1-     Dinginliği hissetmek (gerçek dinginlik ve huzur; bu sistemde nasıl açıklandığını daha sonraki mektubumda yazacağım)

–  Ben bir Ruh’um, Tanrısal Işığın noktasıyım

–  Benim bulunduğum asıl mekan 5 elementin ötesindedir

–  Ben – Dingin bir Ruh’um 

2-     Yukarıdaki  halleri meditasyon yolu ile hissetmeye başladığımız andan itibaren Tanrısal Kaynak ile birleşme haline hazır olmak

3-     Bu huzuru, dinginliği başkalarıyla paylaşmak. Huzuru, sakinliği, iyiliği paylaşmak kendimizde olan bu nitelikleri çoğaltmak demek.

 

Üniversitenin en kıdemli ve saygın öğretmenlerinden Dadi Gulzar’ın verdiği dersin özetini sizlerle paylaşmak isterim. Diyor ki; “İnsanların gün içinde binlerce kez söyledikleri iki kelime var: Ben ve Benim. Ama bu ‘Ben’in ne olduğunu kimse gerçekten düşünmüyor. Halbuki cevap bu cümlenin içinde saklı. – Benim bedenim; – benim problemlerim; – benim herhangi birşey; -ben değilim! Ben – Tanrısal Kaynağın bir parçasıyım. Tanrı – O’nu sonsuz ışık kaynağı olarak, Baba olarak da anlatabiliriz. Bizler ise bu sonsuz ışığın ayrılmaz parçacıklarıyız,yada çocuklarıyiz. Bizim asıl doğamız sonsuzluk vadisinde, bedenimiz ise bu sonlu ‘5 element’ evreninde bulunmakta. Yani Ben-Ruhum, ve ruhun dini Dinginliktır.. Kendimizi, asıl doğamızı bu zor dünya şartlarında sürekli hatırlamak – ne olursa olsun- Yoga ve Meditasyonun asıl amacıdır.

“Ben Ruh’um, Ben Huzur İçindeyim” – bunu düşündüğümüz anda bu bilinç bizi en zor durumdan kolayca geçmek için destekliyor.   Ruh bilgisini tecrübe etmek istiyorsak, pozitif düşünme yollarını aramamız gerekir. Sadece pratik, insanı mükemmel kılabiliyor. Günlük hayatımızda bu konuya dikkat ettiğimizde, bu bilinç bizim için doğal hale geliyor. Önemli olan günde belli saatlerde meditasyon yapmak değil, ama bu bilinci hayat içine taşımak, yani hayat meditasyonumuzu gerçekleştirmek.

Felsefi bilgiler bir ayna gibidir. Eğer bu ayna kör bir insanın önünde olursa, ona faydası yoktur. O kendini göremez. Yani bilgi, sadece informasyon seviyesinde asla yeterli olmaz. Önemli olan kendi gözlerimizi açmaktır.

Ben-Ruh’um! Ama sadece ben değil, Hepimiz-Ruh’uz! O zaman bu dünyadaki tüm farklılıklar ortadan kalkıyor. Bu da korku ve endişeden kurtulmak demektir.

Uyumaya hazırlandığınız zaman: “Ben-Ruh bu bedeni istirahat için yatırıyorum” diye düşünün. Yemekte: “Ben Ruh’um, bu bedeni doyuruyorum”.

Raja Yoga’nın diğer meditasyon tekniklerinden en önemli farkı, meditasyonu gözleri kapatmadan gerçekleştirmek. Bu teknik, insan ne yaparsa yapsın; önüne hangi olaylar çıkarsa çıksın derin halini kaybetmemek amacı ile yapılıyor.  Ayrıca dış faktörlere bakmaksızın, istediğimiz düşünceyi, istediğimiz anda ve istediğimiz yere yönlendirmeyi de öğretiyor. Meditasyonda kendi zihnimizi sabit bir hedefe yönlendiriyoruz ve o anda başka herşeyi unutuyoruz. Bu sessizlik içimizdeki büyük derinlikleri açıyor. Göldeki su gibi, yüzey sakinse derini görebilirsiniz.

Bu da bir başka öğretmenin (Sr. Meera’nın) ders notları:

Raja Yoga içimize yapılan yolculuktur. Ne kadar derinse, kaynağa o kadar yükselebiliyoruz!

Meditasyon için sabit bir obje gerekiyor. Çünkü sabit bir obje olmazsa, zihin konsantre olamıyor. Ama bu evrende sabit hiçbirşey bulamayız. Çünkü sabit demek: mükemmel, değişmeyen, mutlak olmak demektir. Ve evrende hiçbir obje bu özellikleri taşımıyor. Tek Yüce Ruh, yani Tanrı bu prensipleri taşıyor. Onun için Raja Yoga’da obje – Yaratıcıdır; yaratılanlar değildir.

Biz Yaratanın çocukları olarak, O’na daima yönelebiliriz, çocuğun babaya yönelişi gibi.

Onu bulmanız için size O’nun telefon numarasını bile verebiliriz: 01

İlk önce 0 tuşlamanız gerekir: Yani bedensel bilincimizi silmek, bu dünyada sıfır olmak.

Sonraysa 1. Çünkü tüm Evrende gerçekten sadece Bir vardır!

(not: ben bunu 13 yaşındaki oğluma söyledim.Dedim ki:”Sen Tanrının telefon numarasını biliyormusun?” Oğlum gözlerini geniş açıp hecelememi istyedi: “TANRININ MI???”  Ben :”Evet”dedim. Ve numarayi söyledim. Daha da hayretler içinde :”O halde hemen arayalım!!!” dedi…)

 

Seminerden bazı notlar:

1. Seminere katılanlar arasında benim gibi manevi hayatın ilkelerini hayata geçirmeye çalışanlar da vardı, sadece merak edenler, ya da kuşku içinde bunun ne olduğunu anlamaya çalışanlar bile vardı. Ve 7 gün sonunda güçlü düşünce sistematiği ve karşı konulmayacak sevgi emanasyonlarından sonra en kuşkulu insanlar bile kendilerinde müthiş değişiklikler gerçekleştiğini hayretle farkettiler.

2. Bu sefer seminere katılanlar arasında; Belarusya Üniversitesi Huuk Fakültesi Dekanı; Costa Rica Kültür Bakanlığı Kültür Departmanı Başkanı; Ericsson SW Mühendisi;  Ecuador Munisipalite Genel Sekreteri;  Ecuador Parlamentosu’nun Vivepresidenti; Miss Ecuador; Islanda National Broadcasting Service Baş Editörü;  Latviya Bilim Akademisi Profesörü; Mexico Eğitim Bakanlığı Koordinatörü, Filistin Birzeit Üniversitesi Yöneticisi ve Finansal Direktörü, Filipinlerden Gazeteci ve Radyo Program Yapımcısı, Rusya Moskova Bilim Akademisi Profesörü, Rusya Moskova Sosyal Bilimler Akademisi Rektörü, Sri Lanka Parlamento Üyesi, İngiltere Sole Trade köşe yazarı, ABD, Seattle Antioch Üniversitesi  Profesörü; ABD Patel Foundation for Global Understanding Executive Director. 

3. Seminerde İsrail ve Filistinlilerin temsilcilerinin birbirlerine  sarılarak ağladıklarına şahit olduk.

4. 4 gün boyunca, sabahları saat 6.30’da meditasyon başlıyor, son 3 gün ise sabah saat 4.00’te !

5. Yemekler tamamen vejetaryen. Sigara ve içki tüm iç ve dış mekanlarda yasak. Cep telefonu kullanılmıyor.

6. Sabah tüm katılımcılar 45 dakika “Sessizlik Yürüyüşü” gerçekleştiriyor.

7. 5 gün boyunca kahvaltı ve öğle yemekleri de “Sessizlik Saati” olarak gerçekleştiriliyor.

8. Dersler ücretsiz olduğu gibi, tüm yemek ve konaklama ücretleri üniversite tarafından karşılanmakta.

9. Birçok  katılımcı  7 gün sonunda vejetaryen olmaya, sigara ve içkiyi bırakmaya karar verdi!!!

Bu mektubumda ilk paylaşmak istediğim izlenimleri sizlere aktardım. İkinci mektubun konusu ‘Yogis in the Kitchen / Yoginler Mutfakta’ olacak.

Anjelika Akbar

400’den fazla senfonik ve oda orkestrası, şan, koro, enstrümantal ve etnik-klasik gruplar için bestesi bulunan Anjelika Akbar Kazakistan’da, müzisyen ve filozof bir baba ile yine müzisyen bir anneye sahip olarak dünyaya geldi. Belki de hayata ve çevresindeki her şeye sadece müzikal açıdan değil felsefi açıdan bakmasının bir nedeni de genleri... Anjelika Akbar’ın, 1999 yılında kendi prelütlerinden oluşan ilk albümü “Su” çıktı. Aynı yıl Can Dündar’ın “Köy Enstitüleri’’ adlı belgeselinin müziklerini besteledi. 2002 yılınında çıkan Vivaldi’nin “Dört Mevsim” keman konçertolarının dünyada ilk kez solo piyano uyarlaması, Sony Music International etiketiyle çıktı ve Sony Classical kataloğuna girerek, bu katalogdaki ilk Türk Klasik Müzik albümü oldu. Yine 2002 yılında Rana Erkan ve Zara ile çalıştığı, “bir’den Bir’e” isimli albümünü çıkardı. Anjelika Akbar evli ve 2 çocuk annesidir.