Yaklaşık 1 yıl önce ortaya koyduğum “Var OL’An herşeye % 100 EVET” teorisi ve buna bağlı çalışma yıl içinde giderek yaygınlaştı ve sadece ülkemizde değil başta Yunanistan olmak üzere pek çok başka ülkede de kendine uygulamacılar çekti.

O çalışmayı İLK KEZ 2010 yılını karşılama meditasyonunda diğer insanlarla paylaşmıştım. Onlara her katılan insanın o gün yaratacağımız enerjisel ağı genişleteceğini ve her tekrarrın da ağın ışığını biraz daha güçlendireceğini anlatmış ve yıl içinde sabah akşam ağı aktive etmelerini rica etmişti. Sağolsunlar yaptılar.

Yıl içinde, mart sayısında derKi’de konuyla bağlantılı bir de yazım yayınlandı (https://www.derki.com/ruhsallik/item/2016-varolan-herseye-evet). O yazıyı okudunuzsa teorinin alt yapısında ne olduğunu ve neden ayrımsızca herşeye % 100 EVET dediğimi, denilmesi gerektiğini de anlamışsınızdır. Kabul etmemiş de olabilirsiniz. OL’sun kabul etmeyenlere de % 100 EVET 🙂 .

Aradan geçen bir yıl boyunca, ilk çalışma gününde bizimle olamayan, hatta daha sonraları beni değil de benim söylediklerimi uygulayan birini tanıyan pek çok arkadaşımız o meditasyon günü yarattığımız “Var OL’AN herşeye % 100 EVET” ağına katıldı ve onu giderek güçlendirdi. Adeta ağın elektromanyetik alanı güçlendikçe kendine yeni destekeçiler çekiyor, onalrdan aldığı destekle hem kendini hem katılımcıları daha da destekliyordu.

İnsanların hayatında yeni bir dönem başlamıştı ve onlar kabul ettikçe enerji de onların hayatını kolaylaştırıyordu. Kendi adıma bu basit tekrarları uygulayan insanlarda ciddi yumuşamalar, kabule geçişte hızlanma, mütevekkil duruşlarında artış gözlemledim. Gelen geri bildirimler de bu görüşümü destekler yönde oldu zaten. Çok keyifliyim.

Geçen yıl bu zamanlarda bu teoriyi üretip, bana katılmayı seçen diğerleriyle bir arada ilk sinerjik ağı yarattığımız gün içimden “bakalım bundan sonra hangi adımı atacağız” diye düşünmüştüm. Bu düşünceyle eşzamanlı olarak “daha ne olacak ki, işte gördük, herşeyi de kabul ettik, başka ne kalmış olabilir ki” diyen bilinçaltı programımın direnç dolu sesini de duymuştum.

Bu çalışma içimi hem “belki de gerçekten son noktadır” düşüncesine yönlendirip heyecanladırırken hem de “son nokta demek tekamül bitti demektir, Yüce Yaratan’dan gelen bilgi tekamülün sonsuz olduğunu söylüyor” diyen içsel başka bir sesi harekete geçirmişti. O zaman yapabileceğim en iyi şeyi yapmaya karar verdim. OL’AN neyse ona teslim OL’dum: Var OL’AN herşeye % 100 EVET!

Kısa bir zaman sonra izinlerle kabullerin birleştiği bir aşama başladı. Artık gördüğüm ne varsa hepsinin hoşuma gitse de gitmezse de içimin yansıması olduğunu anlamanın ötesine geçmeye, gerçekten kavrayıp içselleştirmeye ulaşmıştım.
Kızdığım her şeye önce EVET diyordum. Sonrasında kendime o şeyi OL’ma izni verip son olarak da zihnimin asıl olmak istediği şeyi seçiyordum.

Yalana mı kızdım? Kolay!
“-Yalana % 100 EVET, yalana izinliyim ve ben dürüstlüğü seçiyorum.”
İhanete mi bozuldum? Kolay!
“-Her türlü ihanete % 100 EVET, ihanete izinliyim ve ben sadakati seçiyorum.”

Yukarıdaki örneklerde gördüğümüz formatı her kızdığım şeye uyguluyor, kızdığımın altında gizli ve beni asıl etkileyen şeyi algılamaya gayret ediyor ve aynı formatı ona da uyguluyordum. Nasıl mı?

“-Yalana % 100 EVET, yalana ve yalanla birlikte gelen aldatılma duygusuna izinliyim ve ben dürüstlüğü seçiyorum.”
“-İhanete % 100 EVET, her türlü ihanete ve onunla gelen zarar görme endişesine izinliyim ve ben sadakati seçiyorum.”

(Burada önemli bir ayrıntı var: “…. ve” sözcüğünü kullanmak. İnsanlar birleştirme noktasında “ama” sözcüğünü kullanma eğiliminde oluyorlar. Ben yalana izinliyim ama dürüstlüğü seçiyorum” demek daha alışkın oldukları bir format. Oysa “ama” daima bahane tümcesi başına gelir ve beyin ya “ama” öncesini ya “ama” sonrasını hiç duymaz. Bu nedenle ben yalana izinliyim “ve” dürüstlüğü seçiyorum demek çok özen gösterdiğim bir detay.)

Aradan geçen zamanla, yavaş yavaş soranlara “siz OL’AN şeye değil, OL’AN şeyin gizlediği, sizde en dipte duran ve OL’AN ile birlikte tetiklenen şeyi algılamakta zorlanmanıza kızıyorsunuz” demeye başladım. Kısa zamanda tümcemi değiştirdim:
“-Biz OL’AN şeye değil, OL’AN şeyin altına gizlenip, içimizde en dipteki korkuların tetiklenmesine, o tetiklenen şeyi de algılayamamaya veya daha önce algılayıp onurlandıramamış OL’mamıza kızıyoruz!”

Artık sen yerine BEN, siz yerine BİZ demeye gerçekten başlamış, diğerine bir konuda -haddime düşmüşse ve- akıl vereceksem kendi üzerimden vermeye yönelmiştim. Bu durum önceleri beni diğerlerinin gözünde olmadığım kadar değersiz kılmaya başladıysa da ben sevgi ve sabırla yola öylece devam ettim. Öyle ya! Hem öğretiyordum hem de BEN aptaldım, BEN yalancıydım, BEN haylazdım ve BEN …, BEN …, BEN…

Sonunda bir gün BEN derken ve BEN içinde OL’AN iyileşirken O ya da SEN dediğimin de iyileşmeye gerçekten başladığını fark ettim. Oluyordu, EVET! EVET! EVET! Basbayağı oluyordu. Kendi üzerimde çalışarak diğerinin de yaralarını sarmalayabiliyordum.

Tüm bunlar olup biterken, ben OL’An neyse anlayıp kavrarken neredeyse yıl bitti ve yeni yıl için karşılama çalışması hazırlamaya başladım. “Bu yılın sihirli tümcesi ne olmalı” diye düşünürken buldum kendimi. Oysa ben kendimi bunu düşünürken bulduğum AN’dan az evvelki AN’da hiç de böyle bir tümce olması gerektiğini düşünmmemiştim ya da düşündüğümün farkında bile değildim. 28 Aralık 2010 gecesi yeni yılın tüm yıl için geçerli olumlama tümcesi öyle birdenbire neredeyse HİÇ’likten içime aktı ve aniden zihnimde belirdi:

KENDİME % 100 EVET!

Önce çok şaşırdım sonra daha da çok şaşırdım. İlk şaşkınlığım bu olumlama tümcesinin öyle birdenbire zihnime akıvermiş olmasından kaynaklandı. İkincisi ise şimşek hızında çakan: “Aaaa! Evet ya! Var OL’AN herşey benim yansımamsa ben neden Var OL’AN herşeye % 100 EVET demeyi akıl ettim de kendime % 100 EVET demeyi akıl edemedim” düşünceme yönelikti.

Bundan dört yıl önce anneciğime, babacığıma ve atalarıma % 100 EVET demekle başlayan yolculuğumda ikinci olarak Var OL’AN herşeye % 100 EVET istasyonuna ulaşmıştım. Şimdi ise kendime % 100 Evet durağındayım. Kendine bakıp herşeyi gören ya da herşeyde kendini görenler arasına katılmak isterseniz yapmanız gereken tek şey her sabah uyandığınız AN’da ve gece yatarken “kendime % 100 Evet” demek.

Zeynep Alan Sevil Güven