Genel olarak zihnim dağınık olduğundan uzun zamandır yapmaya tembellik ettiğim basit bir pratiği yaptım. Pratik  şu idi, bazı rüyalarım yakın geleceği  gösteriyordu .  Çoktan beridir  rüyalarımı hatırlamaya şartlandığım için genelde , gün içinde rüyalarımı hatırlarım. Sonra o rüyaları yorumlamaya çalışırım, beceremeyince de aklımda tutar, olaylar geliştikten sonra rüyamı yorumlarım. Ancak bunları hep zihnimde yaptığım için bir türlü bir metod oluşturamam ve benzer tarzda rüyalar gördüğümde doğru yorumlamakta zorlanırım. Doğru yorumlamakta zorlanmamın bir sebebi de yakın gelecekle alakalı rüyalarımı iki ayrı tarzda görüyor olmam. Bundan sonrasını rüyalarımla örnekleyerek anlatmam gerek.

RÜYA -I-

–          Elime bir miktar para geçiyor.

–          Para miktarını ilk önce beş-altı bin olarak sanıyorum.

–          Para elime geçince 130 bin olduğunu görüyorum.

–          Parayı başka bir şahısla paylaşmam gerektiğinin farkına varıyorum.

–          Gene de bana kalan 65 bin lira, borçlarımdan kurtulup, rahatlamamı sağlayacak bir para diye düşünüyorum

–          Akşam olmadan bu parayı bankaya yatırıp, ivedilikle bankaya olan borcumdan kurtulmak istiyorum.

–          Tüm bu rüya süresince telaş ve stres içerisindeyim.

–          Sonunda parayı bankaya yatırıyorum ve eve geliyorum. Ancak bankaya nasıl para yatırdığımı görmüyorum.

–          Para bankaya yattığı için kısmen rahatım ama yine de telaşım geride kalsa da stresli halim devam etmekte…

Bu rüyayı gördüğüm vakit,  gene yanlış yorumlayıp “ oh” çekmiştim, sonunda borçları kapatacaktım. Ancak olaylar öyle vuku bulmadı.

Yazının giriş kısmında bahsettiğim gibi, gelecekle ilgili rüyalarım iki ayrı şekilde ortaya çıkıyordu. Birincisini, pek bilindik “rüyalar tersine çıkar” lafıyla izah edebiliriz.

Bu rüyayı ya gördükten sonra, ya da görmeden bir iki gün evvel,  unuttuğum bir alacağımın olduğunun farkına vardım. Alacağımın miktarını öğrenmem için yapmam gereken bir iki işlem vardı, ancak alacak tutarı üzerine iki ihtimal vardı ya 300-400 civarı ya da bir-bir buçuk bin civarı…

Ancak rüyayı gördükten sonra üst paragrafta bahsettiğim alacağıma yorumlamamıştım, çünkü rüyamda yüksek miktarlar vardı…

Ancak rüyam o alacağımın habercisiymiş.

RÜYA –1- Nasıl Gerçekleşti:

–          Elime bir miktar para geçmesi için girişimde bulunuyorum

–          Miktar başta belirsiz; 400 veya bir-buçuk bin  civarı olması gerek.

–          Sonra 400 civarı olduğunu öğreniyorum.

–          Para bir arkadaşımla ortak olduğum bir hesaba Cuma sabahı borçlu tarafından yatırılıyor

–          Tüm bu olaylar sırasınca sıkıntılıyım, parayı cumaya kadar yetiştirmek istiyorum, aslında   pazartesi de olur, ancak yılbaşına stressiz girmek istiyorum. O alacakla ilgili zihnimde pazartesiye sarkan karamsar bir bir his ve fikir bulutu istemiyorum…

Halbuki rüya bana neler vaad etmişti!

Oturup, rüyamı ve gerçekte olanları karşılaştıran bir tablo yaptım. Rüyada sabitler ve değişkenler olduğunun farkına vardım.

İsteğimin nesnesi sabitti: para

İsteğimin miktarı tersineydi: 65 bin  yerine  400 civarı

Rüyadakinin aksine parayı bankaya ben yatırmamıştım, parayı bankaya yatırmışlardı, parayı ikiye bölmedim, olan parayı iki ortaklı hesabıma yatırdılar, para maddi sıkıntımı genel olarak değil, geçici olarak çözdü, para miktarını bir, bir buçuk bin diye tahmin ediyordum, diğer seçenek olan 400 küsür çıktı.

Tablonun bu kısmı rüyadaki vaatlerin tersine gerçekleşen kısımları gösteriyordu.

Öte yandan rüyamdaki his ile gerçekteki his sabitti; devam eden strese rağmen kısmi rahatlık hissi ve tüm zaman boyunca yaşadığım telaş.

Demek ki, bu tür rüyalarımda istem nesnem ve hislerim sabit, diğerleri aksi yönde gerçekleşiyordu.

Bu model,  bir cümle olsa, özne ve eylem sabit diyebiliriz, ben ve bankaya para yatırma işlemi sabit, diğerleri tersine…

Rüyamı böyle yorumlayınca yaklaşık iki ay evvelki rüyam aklıma gelmişti:

RÜYA –II-

–          Akşamüstü bir yerde oturmuşum

–          Soluk soluğayım (Telaş)

–          Birinci el, elektronik alet almışım ama parayı nasıl ödediğimi hatırlamıyorum, bu sebeple eğer taksitle aldıysam, ileride ödeme sıkıntısı çekmekten çekiniyorum.

Bu rüyayı gördüğüm sıralar, bir elektronik alet almaya karar veriyorum, birinci el almak istiyorum ancak o sıralar gelecek para miktarına göre ya birinci ya da ikinci el almaya karar veriyorum. Ancak o vakitler üst üste masraflar çıkıyor ve ben belli bir zaman alım işini ertelemek zorunda kalıyorum.

YAKLAŞIK BİR AY SONRA RÜYA GERÇEKLEŞİYOR

Elime o gün geçen bir para üzerine hazır başka masrafım yokken, elektronik aleti almaya karar veriyorum ama elimdeki miktar ikinci ele yetecek miktarda…

O gün içerisinde satacak kişiyi de acele ettirerek, elektronik aleti hazır ettirip, alıp eve götürüyorum.

Nesne sabit: elektronik alet

Nesnenin niteliği istediğimin aksi; birinci el değil, ikinci el

Yakın zamanda alacakken, üst üste doğan masraflar yüzünden yaklaşık bir ay erteliyorum. Sonra gün içerisinde elime geçen paranın bir miktarı ile ikinci el almaya aniden karar verip, karşı tarafı da sıkıştırarak o gün içerisinde hallediyorum. O işi halletmem akşamüstü oluyor tıpkı rüyadaki gibi ve aniden karar verdiğim için telaş içerisinde oluyor…

Sabit olanlar: elektronik alet, telaş duygusu, zaman(akşamüstü)

Zıt olanlar: sıfır değil , ikinci el, peşin olduğu için ödeme sıkıntısı yok, eşyayı aldıktan sonra doğrudan eve götürüyorum, parasını verip, karşı tarafça eve yollanmasını beklemiyorum…

Rüyaları doğru yorumlamış olsam, her iki olayın da nasıl sonuçlanacağını önceden bilebilirdim diye düşünürken, rüyamı yorumlamamın asıl amacının bu olmadığının farkına vardım.

Ben bir şey arzuladığımda hep, teselli niyetine gerçekleşiyordu; sıfır yerine ikinci el, tamamıyla rahatlamamı sağlayacak para yerine bir süreliğine rahatlatan para…

Bereket enerjisini, bir sebeple yetersiz kullanabiliyordum. Ortada arzularımı gerçekleştirebilmem için bana gelen bir potansiyel enerji olmasına rağmen, ben bunu kendi sıkıntı içerisinde bırakmaya devam edebilecek ve sorunlarımı kısmen çözebilecek şekilde kullanıyordum.

Bir de madalyonun öteki yüzünde hayatıma çektiğim olumsuzluklar vardı…

Daha geniş düşünmeye başladım.

Bu durumun sebebi karmik. Durup dururken olmuyor. Bu yaşamımda gençlik çağlarımdan beri bir birey olarak potansiyelimi kullanmakta zorluk çekiyordum. Potansiyelimi maddi dünyada ortaya koyamadığım için iş yaşamımda ve asıl alakadar olmak istediğim alanlarda başarılı olamıyordum. Yani hayatın, o mesleğin, o hobinin kendisine ait zorluklarına denk gelmeden önce ben kendime setler inşa ediyordum.

Bunları daha önce de kısım kısım düşünmüştüm ama oturup, yazınca farklı oluyor, çerçeve genişliyor, tespit edilen ayrıntılar tabloyu daha anlamlı hale getiriyor.

Ama tabloyu genişletmemi sağlayan rüya,  bu yazıyı bilgisayarda yazmadan önce deftere yazdığım sıra görmüş olduğum ve diğer iki rüyadan farklı tarzda olduğunu anladığım henüz gerçekleşmemiş rüyam idi.  Deftere “ 3. Rüya” deyip, bırakmıştım. Ertesi gün o rüyada gerçekleşti.

RÜYA –III-

–          Rahatlık duygusu içindeyim.

–          Aynı anda bereket enerjisinin evi kapladığını görüyorum. Duvarlar parıldıyor.

–          Ama tam o sırada da evin o kadar geniş olmadığını ve dar olduğunu görüyorum.

–          “Ev dar ama eve yayılan enerji duvarları olduğu gibi banyo ve tuvaleti de yeniledi, oralar da tertemiz ve pırıl pırıl oldu” diye kendimi teselli ediyorum.

Bu rüyada dikkatimi asıl çeken bir nesne değil, soyut bir enerji; bereket enerjisi.

Rüyamı yorumlamaya çalışıyorum.

Yeni yılla beraber bereket enerjilerinin eve akmasını istiyorum ama olmuyor. Olmadığı gibi, üç ayrı yerden gelecek üç alacak da, erteleniyor. İsteklerin yanı sıra mevcut kısmetler de bozuluyor.

Sabit olanlar bereket enerjisi ve benim farkına varmış olduğum ilk husus evin darlığı. Diğer hususlar ise banyo ve tuvalet ile ilgili sorunun hallolacağı.

Ama burada sabit olan şeyler, mecazen gözüküyor; bereket enerjisi parayı, tuvalet ile banyo benim sevmediğim iki yere yapmak zorunda olduğum ödemeyi simgeliyor.

Evin darlığı ise eve bereket enerji si yayılsa bile evin olanaklarının kısıtlı olduğunu simgeliyor.

Bu hususu geçmiş hayatlar çalışması yaptığım arkadaşla paylaştığımda, benzer düşündüğünü söylüyor.

SON RÜYA ÜZERİNE

Anlamışsınızdır, yazıyı yazmayı günlere dağıtıyorum. Kafam karıştığında ya da rüyanın sonuçlanmasını beklediğimde aralar verdim. İşte arkadaşımla konuştuktan sonra yazıyı yazmayı yine bıraktım. Hem kafam karışmıştı hem de içimden bir his beklememi söylüyordu.

Ve hayat bana rüyamda fark ettiğim olguyu tekrar gösterdi. Doğum günümden yaklaşık on gün evvel, yılbaşında yapamadığım pozitif başlangıcı, doğum tarihimde yapabilmek için niyetlendim (meditasyon).  Devamında olaylar yine aksi gelişti ve 15 günlük bir hastalık geçirip, işlerden ırak kaldım. Rahatsızlık artık beni rahatsız etmeyecek kadar azaldığı bir gece, internette gezinirken, tam da yatmaya karar vermişken,  bir yazı alakamı celp etti. Yazı kuantum üzerine idi ancak yazının yazarı belirtilmemişti. Ancak google üzerinden bakabildiğim kadarıyla yazı R. Şanal ‘ın olmalı. Yazı bir türlü konsantre olamadığım son rüyadaki ev sembolü üzerine ve hayatımda işlerin rast gitmemesine tekrar odaklanmamı sağlamıştı.

Yazıdaki klasik şuuraltını temizleme metotları bana soğuk gelmişti. Çünkü o tür çalışmaları daha evvel yapmıştım, ancak günlük olayların kolaylaşmasına fayda etmişti, buna rağmen hala enerjim kısıtlı idi.

Yazıda esas ilgimi çeken husus, parayla ilişkini kurduğun ilk ana gitme tavsiyesi idi, bolluk içinde yaşayan bir adam yine maddi sıkıntıda olduğunu söylüyordu ve o sıkıntının asıl kaynağı olarak oyuncak arabayla alakalı bir anısını hatırlamıştı. Bir oyuncak araba beğenmiş. Babası alması için harçlık vermiş, dükkana her gidişinde dükkan kapalı imiş. Parayı ağbisi alıp, “ ben sana o arabayı alırım” demiş ama almamış. Parayla alakalı ilk tecrübesi : bolluk içerisinde olmasına rağmen para üzerinde hakimiyeti olmaması imiş. Yazar, o şahsa, “çocukluğuna dönüp, olayı baştan istediğiniz gibi yaşayın, o arabayı alın” diyor ve adamda bunu yapıyor ve enerjisini düzeltiyordu.   Bu hikaye bana da, aniden kendi çocukluğumda vuku bulan ve tatil esnasında bir benzinlikçide gördüğüm ve babamdan almasını çok isteyip de alamadığım bir oyuncak araba hatırasını hatırlatmıştı. Ben de bunun üzerine yazarın tavsiyesini uyup, çocukluğuma dönerek, alamadığım o uzaktan kumandalı oyuncak arabayı aldım.

Enteresandır,  hatıra aslında aynı zamanda babamla olan bağımı da sembolize ediyordu, daha sonları gençlik çağımda hayata atılırken, şahsında göremediğim ancak arkadaşlarımın baba-oğul ilişkilerinde gördüğüm babalık davranışları.

Gece yalnız başına rüyamdaki problem üzerine düşünüp, kendimi motive ettim. Pozitif enerjiyle doldum. Ancak doğum günümden evvelki yaptığım çalışmadaki gibi olayların gene ters yönde gelişmesi ihtimali vardı.

Sonraki gün arkadaşımla gündüz buluşup, durumu anlattım. Çocukluğuma dönerek yaptığım pratiği de anlattım ancak anlatırken bana gene de yetersiz geliyordu.

KARMAMIZ VE HAYATIMIZDAKİ ZORLUKLAR

Tekrar karma üzerinden probleme konsantre oldum. Yaşadıklarımız evvelki hayatlarımızın bir sonucu idi. Tecrübe ettiğimiz tüm bu sıkıntıların ardında almamız gereken bilgiler vardı. Esasen o bilgiler üzerine de evvelden çokça çalışma ve tespit yapmış idim. İçimde bir his ana probleme konsantre olmamı söylüyordu.

O an, bir gece evvel ki meditasyonda gördüğüm semboller aklıma gelmişti. Meditasyonun başında, çocuklukla alakalı çalışmadan hemen sonra pozitif enerjiyle dolmuş ve altın rengi paralar görmüştüm ancak birkaç saniye sonra o görüntü yerini boş bir kanalizasyon borusuna bırakmıştı. Tam alın  çakramın hizasında…

Bu sembolü arkadaşımla paylaştığımda benzer kanaate vardık. Sembol benim karmik olarak bu hayatıma getirdiğim ve rüyamdaki düşük enerji şeklinde gördüğüm karmik enerjim idi.

Yine bu esnada, rüyalarda esas ana fikri tespit edemediğimizi fark ettik. Aslında ben rüyada kısmetimin az olduğunu görüyordum. Mesela rüyamda o an hayatımda konsantre olduğum işle alakalı az para kazanacağım bilgisini alıyordum. Ancak ben hayata fazla iyimser baktığım için rüya karışıyor ve görmek istediğimi görüyordum. Örneğin ilk rüyaya bakalım: o işten az para alacağım rüyasını görüyorum ama kabul edemiyorum çünkü çok iyimserim, o nedenle rüyamda tüm sıkıntılarımı bitirecek bir para miktarı görüyorum.

İyimser ve karamsar iki tarafım var. İyimser yanım doğuştan ruhuma has bir özellik. En sıkıntı hallerimde hayal gücümü yitirmiyorum. Yani hayatımda topyekun bir karamsarlık olmuyor. Hayat beni karamsarlaştıracak olayları tecrübe ettirse de, ufak bir olayla bile pozitif enerjiyle dolabiliyorum. Kolayca karamsarlaşabildiğim gibi kolayca iyimserleşebiliyorum. Karamsarlık ise tecrübe ettiklerimden kaynaklanıyor.

Şuuraltı çalışmalarıma rağmen, onca pozitif fikirlerime rağmen sıkıntılarımın devam etme sebebi kısmetimin, şansımın az olması idi.

Bunu düşünürken, o an, doğum anımda geçmiş hayatlarımdan negatif enerji getirdiğimi ve bu negatif enerjinin hayatımın her alanına nüfuz ettiği formülü zihnimde belirdi. O negatif enerji kitlesi olduğu sürece üçüncü rüyamda “dar, küçük ev sembolü”  üzerinden tespit ettiğim gibi şans, kısmet enerjim düşük olacaktı.

Arkadaşımla doğum zamanıma yöneldiğimizde, arkadaşım doğum anında enerjimin düşük olması sebebiyle hayatıma  etkide bulunan gezegen ve yıldızlardan negatif enerji aldığını gördüğünü söyledi. Eğer evvelki hayatlarınızdan bu hayatınıza pozitif gelirseniz, doğum anında yıldız ve gezegenlerden pozitif, aksi taktirde negatif enerji alıyordunuz. Sanırım yıldızı düşük dedikleri mevzuu budur.

Bu sefer, yazarın “çocukluğuna dönme metodunu”, “doğum anına dönme” olarak uyguladım.

Geçmişimdeki tüm negatif olaylar, aslında benim edinmem gereken hayat tecrübelerimdi ve tecrübelerimin merkezinde şans, kısmet kıtlığı var idi. Bu enerji düşüklüğü iş hayatıma, sosyal çevreme yayılmış idi.  Ancak tüm bunlar karakterimin olgunlaşmasını sağlamış idi. O nedenle geçmiş tecrübelerin negatif hatıralarını bir tarafa bırakıp, bana pozitif katkılarını düşünerek, doğum anına doğru pozitif bir enerji yaydım.  Ve doğum anıma dönüp sanki bu hayatımın içerisinde tekrar doğmuşum gibi, gezegen ve yıldızlardan pozitif enerjiyle doğmuşum gibi hayal ettim. Yıldızların parladığını ve basiretimin açıldığını, şanslı biri olarak tekrar doğduğumu hayal ettim.

Aynı çalışmayı arkadaşımda yaptı, o da benim gibi hayatının her alanında olmasa bile iş alanında şansız olduğunu düşünüyordu.

Bu çalışmanın sonucu henüz belli değil. Çünkü bu satırları yazmadan evvel yaptım. Ancak enerji olarak evvelki çalışmalardan daha doyurucu olduğunu hissediyorum. Ayrıca evvelki çalışmalarda hep içimde hissettiğim “ eksik bir şeyler var” duygusu bu sefer yok. Bu nedenle faydalı olacağını düşünüyorum.

Tam yazıyı böyle bitirmeye kalkmışken aklıma başka bir rüya geliyor.

Yazının bu kısmını yazmadan iki gün önce gördüğüm bir rüya hatırıma geliyor, kendimi okumuş olduğum lisede görmüş idim.

Rüyamı biraz düşünüp, ayrıntılarını hatırlamaya çalışarak yorumluyorum

Rüyada liseyi son bir kere dolaşıp, vedalaşıyordum. Lise, evvelki çalışmalarımın bana gösterdiği üzere gençlik çağımda başlayan ve sonrasında da devam eden hayal kırıklıklarını simgeliyordu.  Doğum anıma dönerken, geçmişimdeki negatif hatıralarımı bir kenara bırakmış ve bugünden doğum anıma pozitif enerji yaymıştım. Rüyamda gördüğüm lise ile vedalaşma, sınıfları, koridorları son bir kez gezmem, bugün yapmış olduğum çalışmayı bana haber veriyordu. Ama bu rüyayı ilk gördüğüm gün karışık rüya sanmıştım meğer yakın gelecek rüyası imiş.

Liseyle vedalaşma rüyası  geçmiş negatif tecrübelerle vedalaştığımı önceden haberdar ediyor ancak bu çalışmanın ilk kısmı idi, ikinci kısım olan doğum anımda pozitif enerji oluşturup, hayatıma yayma kısmına dair bir bilgi yok.

İki ihtimal var. Lise, hayal kırıklıklarını, hayal kırıklıkları ise doğum anımdaki negatif enerjiyi simgeliyor,  o nedenle negatif enerji kalkınca, şansımda açılmış oluyor. Rüyada dolaylı olarak, şansımın artık açıldığı bilgisi var. İkinci ihtimal ise rüya çalışmanın ilk kısmının tamamlandığını, ancak doğum anında yıldızlardan pozitif enerji alarak hayata pozitif enerji yayma kısmı ile alakalı yapmam gereken başka çalışmalar olduğunu gösteriyor.  Hangi ihtimalin doğru olduğunu ise zaman gösterecek, ben şimdilik ilk ihtimal doğruymuş gibi hissediyorum.

ERTESİ GÜN

Yazıyı yazıp, sonuçlandırdıktan sonra tekrar üzerine fikir yürüttüğümde, lise ile alakalı rüyamda, evvel ki yorumlarımda, fazla iyimserlikten kaynaklanan hatayı tekrarladığımı fark ettim. Rüyanın anlamı açısından iki ihtimal var demiştim. Fazla iyimser olan ilk ihtimal “doğum anına dönme” çalışmamın tamamıyla başarılı olduğu şeklindeydi, ancak rüyada sadece ikinci kısma dair haberci bilgi vardı, sadece doğum anına dönüp, negatif tecrübelerimden kaynaklanan negatif enerjilerimden arınmış ve de doğum anımdan kaynağı evvelki hayatım veya hayatlarım olan negatif enerjiyi kaldırmıştım.

Keza bunları düşünürken, rüyadaki enteresan başka bir ayrıntıyı daha hatırlamıştım, lise rüyasında iki arkadaşımla da vedalaşmıştım. Biri lisede iken samimi olduğum ancak dışarıda görüşmediğim, diğeri ise diğer sınıflardan olup ta, bir şekilde muhabbet ettiğim biriydi. Bu rüyadan evvel, uzun senelerdir arkadaşlarım oldukları halde, kimi zaman zararlarını gördüğüm ve samimiyetlerinden şüphe ettiğim için hayatımdan çıkarttığım arkadaşlarım olmuştu. Gene hem R. Şanal’ın bahsi geçen yazısında hem de Aralık ve Ocak ayıyla ilgili Derki’de yer alan bazı astroloji yazılarında bu süreçte eski çevrenin terk edilip, yeni bir çevreye geçilebileceği yönünde bilgiler vardı. Lise konulu rüyam, astrolojik enerjiler ve çocukluğuna dönme metoduyla alakalı bana onay veren bilgiler sunuyordu.

Süreç boyunca mevcut astrolojik enerjileri doğru kullanmış, kararlı bir şekilde hayatımı değiştirmeye yönelmiştim, bu sayede doğum anımdan itibaren hayatıma yayılan negatif enerji kalkmış ve şansızlıkla ilgili karmik dersim çözümlenmişti.

Ancak çalışmadaki niyetlerimden biri olan şansızlığın tersi olan şanslı olma hali, yani doğum anımdan itibaren yıldızlardan, gezegenlerden sürekli pozitif enerji alma maksadım eksik kalmıştı. Ancak eskisi gibi negatif enerji de almıyordum.

Burada bana başka bir sembol daha yön gösterdi. İki ihtimal üzerine düşünürken, yine fazla iyimser düşünerek yanlış yorum yaptığımı fark ettiğimde, doğum anına dönme çalışmamda, ışıldadıklarını hayal ettiğim gezegen ve yıldızların söndüğünü görüntüsünü bir an için görmüştüm.

Bu sembol den iki şekilde faydalandım, ilki, sembol yorumumu doğruluyordu, gezegen ve yıldızlardan eskisi gibi negatif enerji almıyordum. İlk rüya örneğini hatırlayın, dört bin civarı para bekliyorum ancak fazla iyimserim 65 bin lira olarak yorumluyorum, gerçekte ise dört yüz küsür gerçekleşiyor. Eğer negatif enerjim olmasa dört yüz alıp, hayal kırıklığına uğramaz ve dört bin alırdım. Yani bu rüyayı bugün görse idim, rüyada dört yüz opsiyonu olmayacak ve ben 65 bin beklerken dört bin gelecekti. Buradaki hayal kırıklığım, fazla iyimserliğimden kaynaklanacak idi, diğerinde yani gerçekleşen rüyamda ise hayal kırıklığım hem karmamın bana verdiği negatif enerjiden hem de benim fazla iyimserliğimden kaynaklanıyordu.

Sembolün bana verdiği ikinci bilgi ise, pozitif düşündüğümde gezegenlerin, yıldızların enerjisinden pozitif faydalanabileceğim idi. Yani çalışmamın ikinci kısmında amaçladığım şanslı olma hali pozitif enerji yaymam durumunda gerçekleşecekti. Karmam artık bana baş etmem gereken negatif enerji değil, üzerine çalışmam gereken potansiyel enerji veriyordu. Meditasyonlar ve pozitif düşüncelerle şans potansiyelimi beslemem gerekiyordu.

Rüyayla alakalı çalışmam buraya kadar, yazı çok uzadığı için başka rüya örneği vermedim, bir ihtimal,  başka bir yaz konusu olur. Umarım, yazının rüya ile alakalı olan bu kısmı, benzeri çalışma yapanlara faydalı olur. Rüyalar ile alakalı benzer yardımcı olabilecek yeni tecrübelerim olursa, buradan paylaşmaya devam edeceğim.

GEÇMİŞ HAYATLAR

Evvelki iki yazımı okuyanların hatırlayacağı üzere, yazılarımın iki ana hususu reenkarnasyon  ve topraklama idi.

Esasen derKi’de yazmaya başlarken, daha çok geçmiş hayatlar üzerine yazmayı planlıyordum ama aktüel hayatın sıkıntıları, rüya çalışmaları ve geçmiş hayatları incelemenin zihinsel açından çok yorucu olması beni bu planımdan geri bıraktı.

Hatta üst tarafta anlatmış olduğum karmik negatif enerjimin kaynağı olan hayat veya hayatlarım ile o negatif enerjinin bu hayatımda bana almamı şart kıldığı dersler üzerine bir çalışma yapmayı düşünüyordum, ama rüyalara konsantre olduğumdan başka bir zamana kaldı.

Ancak gene de üzerine yaklaşık iki saatlik bakabildiğim bir geçmiş hayatımla alakalı bir iki bilgi paylaşabilirim. Esasen bir de o sıralar baktığım ve sanırım Galler bölgesinde olan bir hayatım daha var, ancak o hayatın paylaşmaya değer pek enteresan bir tarafı yok.

Galler ve Hatay hayatlarımı, geçmiş hayatlarım arasından pek sıkıntı geçirmeden, daha ziyade mutlu sürdüğüm hayatlarımı ararken tespit etmiştim. O aralar, üst üste yaşadığımız sıkıntılı hayatlardan sonra bir tür tatil hayatı yaşadığımız tespit etmiştim. O tür hayatlarda hep şanslı olursunuz, fazla mücadele etmeden yaşarsınız. Etrafınızda böyle insanlar görmüşsünüzdür. Hayatın gene genel sıkıntıları vardır ama hayat sizi fazla zorlamaz.

İskenderun-Adana

Yapabildiğim hatırlama çalışmasında küçüklüğümle başlıyorum. Bugünkü İskenderun’da olduğumu görüyorum. Deniz kenarında sürdüğüm bir hayat. Karşı sahille ticaret yaparak geçimimi sağlıyorum. Gençlikte aşık olduğum kızla, gene bugün erken sayılabilecek, ama o dönem için normal olan bir yaşta( 16,17) evlenip, karşı tarafa taşınıyoruz, taşındığımız bölge sanırım bugünkü Yumurtalık civarı. Taşınmadan önce buluşup, bir tepelik yerden şehri ve masmavi denizi seyrettiğimizi görüyorum.

Hava,  su, ve  deniz  tertemiz.

O hayata bakma maksadım olan, o hayattan pozitif enerji almak niyetim işe yarıyor. Bir yandan zihinsel olarak yoruluyorum ama öte yandan pozitif enerji alıyorum çalışma esnasında.

Karşı sahilde sessiz sakin bir hayat sürüyoruz. Eşimin sesi güzel. Sokak arasında topluca masa kurulup, muhabbetler yapılıyor, tipik Akdeniz halkı. Şehrin sanırım bugünkü Portakal Burnu civarında bir sayfiye tesisi var. Tesis dediğim tahta bir ev, bu evde yemek pişirmek için aletler var. Kamuya ait. Oraya tekneyle gidip, denize girip, tuttuğumuz balıkları yediğimizi görüyorum. Çocuklarda var. Kütüphane olarak şehir sakinlerinden birisinin evi kullanılıyor. Şehir diyorum ama fazla kalabalık değil, kasaba gibi  aslında.

Tüm bu kısımlar amaçladığım gibi pozitif enerjiyle beslenmemi sağlıyor. Sonrasında daha fazla yorulmadan iki hususu tespit ediyoruz.

İlki bu halk reenkarnasyona inanıyor. Bu inanç dolayısıyla bir hayat felsefesi oluşturmuşlar. Buna göre eğer öldüğün an mutlu isen, pozitifsen, sonraki hayatında da pozitif bir hayatın oluyor. Bu nedenle sıkıntı ve problemlere rağmen sürekli pozitifliklerini koruyorlar. Hayata hep neşeyle bakmaya çalışıyorlar. Böylece bu topluma doğan ruhlar, pozitif düşünme yeteneklerini geliştirebiliyorlar.

Bu inanç aynı zamanda Adana ve Hatay civarındaki reenkarnasyon vakalarını açıklayabilir. Sanırım bu bölgede uzun vakitler reenkarnasyona inanıldığı için bu coğrafyada doğanlar, geçmiş hayatlarını daha rahat hatırlayabiliyorlar ve o inançta hala o bölgede devam ettiği için kimi bölge halkı geçmiş hayatla ilgili hislerini, rüyalarını boş hayaller olarak geçiştirmiyorlar. Üzerine durup, yorumluyorlar.

İkinci husus ise o bölgedeki coğrafyanın temizliği üzerine düşünürken, birden tepeler üzerinde  beliren püro şeklindeki ufo.  O zaman ki şuurumla “ Tanrıların, gelip dağları, tepeleri kontrol ettiğini düşünüyorum. Çünkü inancımıza göre bunların sahibi onlar”

Yorulduğum için daha fazla bilgi edinemedim ancak bunun üzerine iki fikrim var. İlki teknoloji devri öncesindeki insanlığın Tanrı kavramının gelişmesinde, şekillenmesinde ufoların da hesaba katılması gerekiyor.  Evvelki insanlığın ufo gözlemleri göz ardı edilerek, insanlığın eski dinleri, ile Tanrılar/Tanrı inançları anlaşılamaz. İkinci husus ise “niçin böyle düşündükleri, yani ufoların buranın asıl sahipleri olduklarını düşünmeleri. O halkların nasıl bir hafızaları vardı ki, onları dağların, tepelerin asıl sahipleri olarak görüyorlardı. Bu psikoloji, o halkların, ufoların yüksek teknolojileri karşısında hissettikleri acizlikten mi kaynaklanıyordu, bu nedenle kendileri mi böyle bir yakıştırmaya gitmişlerdi yoksa eskilerde beraber yaşanılan günlerin hatırası mıydı?

O hayatla alakalı bilgiler bu kadar.

Reenkarnasyon çalışmaları yapanlar, sadece kişilerin geçmiş hayatlarına değil, onların inançlarına, kültürlerine de odaklanmalı. Böylece arkeoloji, antropoloji vb… alanlarda yapılan çalışmalarda eksik kalan hususların aydınlatılmasına yardımcı olabiliriz. Örneğin var olduğuna dair kanıt yokmuş gibi gözüken Atlantis’in veyahut harabeleri bilim dünyasınca keşfedilmiş Harappa medeniyetinin tarihini ve dilini, kişilerin geçmiş hayatları üzerinden ortaya çıkarmaya çalışabiliriz. O zaman, reenkarnasyon üzerine çalışma yapanlar bilimsel arenada söz sahibi olabilir.

Konuk Yazar