“İnanılmaz olan dünyanın düz olduğuna inananlar değildir; inanılmaz olan dünyanın düz olmadığına inananlardır.”

İnanılmaz olan tarihin bir döneminde insanların dünyanın düz olduğuna inanmaları değildir. Hatta insanlara dünyanın düz değil, bir küre olduğu anlatıldığında buna inanmamaları da inanılmaz değildir. Bırakın anlatılmayı önlerine kanıtlar sürülse ve insanlar halen dünyanın düz olduğuna inanmayı sürdürseler bu bile anlaşılmaz değildir. O dönemin insanlarının, dünyanınküre olduğunu destekleyen diğer bilgilere sahip olmadan böyle bir HAKİKAT’i anlayabilmeleri, hazmedebilmeleri ve elbette eski inançlarını bırakmaları çok zordur. Eldeki bütün kanıtlarla dünyanın bir küre olduğunu bu insanlara açıklasanız, şüphesiz ki onu anlamayabilirler. İnsanların dünyanın bir küre olduğunu anlamaları için ilk olarak dünyanın alt kısmında baş aşağı durup da nasıl aşağıya düşmediklerini anlamaları gerek. Bunun içinse yerçekimi kanununu kavramaları lazım. Ardından bu kürenin boşlukta nasıl durabildiğini anlamaya ihtiyaçları var. Bunun için gezegenler arası çekim kanununu öğrenmeliler. Hemen ardından da uzay-zaman denilen bir dokunun var olduğunu ve dünya küresinin bu dokunun içinde ve bir anlamda üzerinde durduğunu, bu dokuyu büktüğünü bilmeleri gerekir. Oysa geçmişin insanlarının zihninde bu bilgilerden hiçbiri olmadığı için yaşadıkları gerçeklik küre şeklindeki bir dünya HAKİKAT’ini anlamlandıramıyordu. Dolayısıyla bu insanların diğer destekleyici bilgiler olmadan dünyanın küre olduğunu bir türlü kabul edememelerinde tuhaf olan ya da inanılmaz olan bir şey yoktur.

İnanılmaz olan, tüm destekleyici verilerin yoksunluğuna rağmen bir takım insanların, gözlemleri onlara dünyanın küre olduğunu söylediği anda inançlarını bırakmaları ve dünyanın bir küre olduğunu kabul etmeleridir. İşte bu inanılmazdır. Bugün dahi, gerek zihin alanında gerek fizik alanında, bireysel ya da sosyal pek çok alanda hakikatin bir “küre” değil de “düz” olduğuna inananlar var. Bu inanca sahip olanlar şüphesiz ki çoğunluğu oluşturuyor. Gırtlağına kadar inançlara boğulmuş insanların gözlerinin önündeki gerçeklere rağmen HAKİKAT’i görememelerinde inanılmaz bir şey yok. Ne de olsa HAKİKAT’i destekleyecek verilerden yoksunlar. Bu anlaşılabilir. İnanılmaz olan, bugün de tıpkı dün ya da tarihin herhangi bir döneminde olduğu gibi, HAKİKATİ anlayıp inançlarını terk etmekte sorun görmeyen muhteşem insanların varlığı!

Sizinle bir HAKİKAT’i paylaşmama müsade edin: Hepimiz HAKİKAT’i görme gücüne sahibiz. Peki eldeki destekleyici verilerin yoksunluğuna rağmen, gözlem sizlere HAKİKAT’i işaret ettiğinde bunu dört elle kucaklayıp inançlarınızı bırakabilir misiniz? Ben orada bir yerlerde bunu yapabilecek pek çok muhteşem bilincin var olduğuna inanıyorum. Her sene eğitim yılına bu motivasyonla başlıyor ve eğitimin ileri yıllarında, işler zorlaşmaya başlayıp da cesaretim kırılır gibi olduğunda yine bu amacı anımsıyorum. Bu amaç, tüm öğretmenlik hayatımda benim Kutup Yıldızım oluyor.

Cem Şen

1968 yılında doğdu. 1981 yılında savaş sanatları eğitimi almaya başladı. 1987 yılında Zen Budizm’in Türkiye’deki temsilcisi olan İlhan Güngören ile tanıştı ve 1987-1990 yılları arasında Güngören’in asistanlığını yaptı. Bir yandan Güngören’i Zen çalışmalarında ve Tai Chi Ch’uan derslerinde destekleyen Cem Şen aynı zamanda Namık Ekin, Mustafa Aygün gibi eğitmenlerle savaş sanatları eğitimini sürdürdü. 1990 yılında ilk çeviri eseri yayınlandı. Aynı yıl çalışmalarını tümüyle Taocu çalışmalara yönlendirdi. Sırasıyla Mantak Chia, Master Wang, Master Wu, Eric Steven Yudelove gibi ustalardan eğitim alan Cem Şen aynı zamanda bu ustalardan farklı Taocu sistemleri öğretme yetkisi de aldı. Halen ustalar ile çalışmalarını ve dünyanın farklı yerlerinde bulunan yaşayan büyük bilgelerle iletişimini ve arayışlarını sürdürmektedir. 1991 yılında Dharma Yayınları’nı ve ardından 2003 yılında bu yayınevinden ayrılarak Klan Yayınları’nı kurmuş olan Cem Şen’in içlerinde “Enerjinin Dansı: T’ai Chi Ch’uan” ve “Dolmuşa Binme ve Dolmuştan İnme Sanatında Zen” adlı kitaplarının da bulunduğu 8 kitabı ve yaklaşık 40’a yakın çeviri eseri bulunmaktadır.