2014 cidden çok sert başladı enerjisel açıdan… Canımız çıkıyor desem yeridir ve birçok bu bildirim de geldiği için böyle genel konuşabiliyorum. Elbette ki farklı durumlar yaşayanlar olacaktır. Ben canı çıkanlar adına konuşuyorum…  

Yaşanılan şu enerjinin iki temel mesajı var: Birincisi tutunduğun her şeyi bırakacaksın. Çok net! Evrenin ruhu hiçbir şeye tutunmamızı istemiyor. Kendimizi boşluğa serbest düşüşe bırakmamıza zorluyor. Niye mi? Artık uçmaya hazırız da ondan.  “Kendini aşağı salamazsan yavru kuş, uçmayı nasıl öğreneceksin” diyor bize. Amma velakin biz tutundukça tutunuyoruz ve bırakmamak için direniyoruz. Peki nasıl anlayacağız neye tutunduğumuzu? Neyi arzuluyorsak, bize ne acı veriyorsa işte onan tutunuyoruz. İzleyin ve gözleyin. Arzuladığınız, hedeflediğiniz, olmasını çok istediğiniz, olmadığı için acı çektiğiniz her ne varsa… bunlar tutunduğumuz şeylerdir. Bırakın gitsin…  Ama nasıllll? Uçurumdan atlamak demek, atlamak hakkında meditasyon yapmak, konuşmak, tartışmak değildir. Uçurumdan gelir ve atlarsın… Bırakmanın da nasılı yoktur. Bırakırsın ve gider… Bana bu konuda en çok açılımı yaptıran Osho Zen Tarot’taki “Şizofreni” kartı oldu. İki uçurum arasında boşlukta duran bir adam resmi vardır. Adam ne ellerini, ne ayaklarını bırakabilir ve sürekli aşağıdaki boşluğa bakıp kafayı yer. Kart derki hangisini önce bırakacağım diye düşünme, ikisini birden sal gitsin… Boşluğa bırak kendini… Evren seni kucaklayacak…

İkinci mesaj şu, hayatının sorumluluğunu alacaksın kardeşim. Zike zike alacaksın. Bu sorumluluk demek hayatında olan herkesin, çevrende yaşadığın her şeyin, şikayet ettiklerinin, yakındıklarının, kınadıklarının… her şeyin ve de her şeyin seninle bağlantısı var ve sana bir şeyler anlatmak için senin yaşam alanındalar. Eğer bunu görebilirsen ve kabullenebilirsen, zaten sana armağanını sunup çekilecek o kişi, olay, konu… Bu noktada Debbie Ford’un “Işığı Arayanların Karanlık Yanı” kitabındaki bir örnek çok hoşuma gitti: Adamın birisi sevgilisinin sürekli geç kaldığından yakınıyormuş, ama sürekli. Ama farketmişler ki adam da hep geç kalıyor. Ama adam bu söylendiğinde reddediyormuş. En sonunda demiş ki “sevgilim 1.5 saat bekletiyor, ama ben 5 dakika ne olmuş ki?” O noktada fark etmiş ne yaptığını… 5 dakikayı bekletmekten saymıyormuş, ama kendisi de yapıyormuş. Debbie Ford diyor ki “Kabullendiği anda artık özgürdü o bu durumdan. Sevgilisi ile devam edip etmeme kararı ona aitti sonrası için, fakat o mesajı aldığı için durumdan özgürleşmişti…)

İşte evren de şu anda gözümüze gözümüze sokuyor o 5 dakikaları ve kabullenmemizi istiyor. İstiyor ki kabullendikçe daha da güçleneceğiz. Çünkü reddettiğimiz her parçamız bize güç kaybettiriyor… Kınamak, şikayet etmek, yakınmak, çekiştirmek vs. aslında hep reddetmekten kaynaklanıyor. Bunu iyi biliyorum çünkü bunların hepsini yapıyorum ben.  İşkembeden değil bu bilgi yani. Yaptığım bu davranışları gözlemeye başladıkça hepsinde benim sorumluluğum olduğunu ve kınadığım her ne varsa hafif dozajda da olsa aynen benim yaptığımı gördüm.  Ufff var ya, kabullendikçe bir rahatlama geliyor, bir rahatlama geliyor…

Neyse daha seneye yeni başladık. Bakalım devamında neler olacak… Fakat zorlu olsa da çok hayırlı bir süreç olacağına eminim… Yaşayıp göreceğiz, görüyoruz da… 

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...