İnsanlarla nasıl konuşuyorsunuz, yapıcı mı – yıkıcı mı? Genelde yanıt yapıcıyımdır olur ancak yapıcılık kelimesine ne anlam yüklediğimize bağlıdır bu.

“Bir arkadaşım olumsuz hipnoz yapıyor bana demiştim” bir kez, söylediğim kişi “ O nasıl oluyor ? “diye sormuştu. Yıkıcı yöndeki telkindi vurgulamak istediğim. “Bazı kişiler yakınları ya da tanışlarına, dilimizde deyim olan “ Dost acı söyler” yaklaşımı içinde farkında olarak ya da olmayarak hoş olmayan telkinlerde bulunur bazen” demiştim. Bunu yapan kişi, karşıdakinin iyiliğini düşünüyor görünümü altında, belli tanımlamalar yapar. Bunu duyan kişi de, karşıdakine olan yakınlığı ve güveni sonucu bu bilgiyi alır ve gerçekliğine inanır.

 

– Ona güvendiğin için ne kadar çıkarcı biri olduğunu görmüyorsun, sana zararı dokunacak…

 

– Son sıralar düzensiz uyuyorsun, hasta olacaksın…

 

–  İşten ayrılma kararını tekrar gözden geçir, yıllardır çalışmaya alışkınsın, boşta kalırsan bunalıma girersin…

 

– Kilo aldığının- verdiğinin farkında değil misin, bir an önce önlemini al, hiç sağlıklı değil durumun, ayrıca sana hiç yakışmıyor bu görüntü…

  

İşte bu tür masum görünen uyarılara olumsuz hipnoz diyorum. Çünkü karşıdaki kişinin iyiliğini düşünerek söylendiği var sayılan bu ifadeler aslında olumsuzlama yönünde işlemektedir. Uyku düzeni bozulan kişi bir süre sonra hasta olacağına bilinç altında inandığından  hasta olacaktır. Bunu belirten kişi ise haklı çıkmanın onuru ile “ Ben sana söylemiştim” diyecektir.

 

Güvenilir kaynaktan geldiğine inandığımız  tanımlamalar koşulsuz kabullenmeler olarak bilincimize gider, belli bir şekil alan düşünce kalıpları oluşur, bu durum süreç içinde beden dilimize de yansır ve yaşam gerçeğimiz olurlar. Psikolojide bu oluşum “Kendini Gerçekleştiren Kehanet” olarak ifade edilir. Geliş kaynağı arkadaş- akraba- tanış veya uzman görüşü olduğunda, bu ifadelerin güvenirliğine olan inanç doğrultusunda, zihin olumsuz telkini alır, kabul eder ve yaşama yansıtır. İfade edilmese gerçeklemeyecek durum işlev kazanır, kehanet gerçek olur ve yaşanır.

 

Eğer böyle ise, olumsuz mesajlara ne gerek var? Neden karşımızdakini olumsuza şartlama ihtiyacı duyarız? Amaç karşıdakinin iyiliğini düşünmek gibi görünse de, genel olarak yaşamdan- kendinden  kuşkusu olan, güven azlığı yaşayan, değişime dirençli, bağımlı yapıda, isteklerini gerçekleştirme zorluğu çeken, öfkeli kişiler bunu sıklıkla yapar. Aslında karşısındakine ilettiği gizil mesaj, “Ben güvensiz ve öfkeliyim, yolunda gitmeyen şeyler var, sen de böyle ol” dur. Bu tür kişilere yaşam düzenimizin normal akışı ve zihinsel sağlığımız için dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum, hele ki yakınımızda iseler ve ilişkilerimiz yoğunsa… Onlar bizdeki enerjiyi olumsuza çevirmek için çoğunlukla da bunun bilincinde olmadan yaparlar, yaptıklarını da “ İyiliği için yapıcı eleştiride bulundum” olarak adlandırırlar.

 

Oysa eleştiri ya da halk arasında akıl verme olarak nitelenen bu davranış içinde somut yaptırımı ve emeği taşımıyorsa yapıcısı ya da yıkıcısı olmaz görüşündeyim. Eğer karşıdaki kişinin uyku düzensizliğine, işten ayrıldığında yaşayacağını belirttiğimiz bunalımına bir çare bulamıyorsak, bunu ifade etmek bize ve karşıdakine bir şey kazandırmaz.

 

İnsan Mühendisliği kitabının yazarı hocam Nüvit Osmay bunu şu örnekle açıklardı;

“Bir adama bu kravat takım elbisene yakışmamış, çok sakil duruyor dediğinizde, boş yere onun moralini bozarsınız, kendine güvenini zedelersiniz. Belki yenisini alacak olanağı yoktur. Eğer o takım elbiseye yakışacak bir kravat alıp da, bu elbisene daha uygun olur diye armağan ederseniz, hem görüşünüzü yapıcı bir şekilde bildirmiş olursunuz, hem de eleştiride bulunmadan. onun  için bir şey yapmış olursunuz. Karşıdaki onu takar  ya da takmaz. “

Bu çok anlaşılır somut bir örnektir.

 

Bu çerçevede ilişkide bulunduğunuz kişilere nasıl davrandığınıza, size nasıl davranıldığına baktığınızda, olumsuz telkin yönünde bir çok örnek göreceksiniz. Kendini gerçekleştiren kehanetleriniz, ben bildim övüncünün ötesinde ne kazanç sağlıyor ki? Hiçbir yararı olmadığını fark edeceksiniz. Kişi verdiği olumsuz telkinlerin sorumluluğunu almaya ne kadar hazır ki bunu yapıyor. Hasta olan arkadaşınıza bakacak mısınız, işini kaybeden yakınınıza iş mi bulacaksınız? Ki ona bunların başına geleceğini söylüyorsunuz.

 

Olumsuz telkin yapan ya da akıl verici  kişilerin bu davranışlarını nötrlemeye çalışmak eğer olmuyorsa da belli bir mesafede durmak zihin sağlığımız için gerekli düşüncesindeyim.

 

Bir söz vardır “Kimseye akıl vermeyin zeki insanların ihtiyacı yoktur, cahiller zaten anlamaz”..

Konuk Yazar