Yıl 2020, şu anda derKi Plaza’nın 54. ve en üst katında, 198. sayı için yazımı yazıyorum Marduk gelmiş, geçmiş, fazla hasar yok, en çok o garip sesten dolayı köpekler etkilendi. Şu anda sokaklarda yarı deli köpekler hala dolaşıyor. Marduk’un manyetik alanından etkilenerek bozulan Radyo ve TV yayın istasyonları ve cihazlar bir daha çalıştırılamadı. Biz önceden önlem alarak manyetik alan filtreler taktırdığımız takyon antenlerimiz sayesinde tüm yurtta ve cihanda, şu anda Radyo derKi ve derKi TV ile yayınlarımıza devam ediyoruz…

Bu arada tabii ki 44.kattaki arkadaşımız Korkut 2014 yılında derKi TV’den bir deneme ile sayın Başbakanımız Dirse Erdem‘in baş ağrısını geçirerek meşhur oldu. Şimdi “Şemsi Baba” adlı yükselmiş varlıktan aldığı celse bilgilerinin yazılarını hazırlayıp yayınlamanın yanısıra, derKi TV’nin de başına getirildi ve buradan tüm Türkiye’ye “Bluetooth” şifa dağıtıyor.

Dirse mi?.. Başbakan mı?.. dediğinizi duyar gibi oluyorum… Evet o… 2014 yılında YCDP (Yeni Cumhuriyete Doğru Partisi) partisini kurdu ve iktidara geldi. E tabii artık derKi’de yazmıyor ama zaman zaman diğer TV’ler ile beraber derKi TV’ye de çıkarak “Ulusa Sesleniş” programalarında esas çocuğu oynuyor.

Günlük ansiklopedi olarak yayınlanan yayınımız derKilopedi’nin dağıtımında yaşanan aksaklıklar giderildi. Diğer haftalık, onbeş günlük, aylık ve yıllık yayınlarımızda herhangi bir aksama yok. Tüm yazarların derKi Plaza’da biraraya geleceği bir toplantı hazırlanıyor şu aralar… 53. katta editörümüz “Sonsuz” Hasan’ın odası var. Hasan mı? O yıllardan bu yana 5 tane daha, hani o kapağı maymunlu kitaplardan yazdı. Diğer dergi sahipleri hala peşinde, “gel bizim yazarlarımızı da motive et” diyorlar ve hatta zaman zaman onu kaçırmaya dahi çalışıyorlar, biz de dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı onun odasının olduğu katı, enerji kalkanları ile kaplattık.

Kim mi kapladı? Sevil tabii ki. Sevil, derKi’de yazı yazmaya devam etmekle birlikte geçmiş senelerde bir şirket kurdu, Enerji kalkanları üretiyor ve montajını yapıyor, bu şirketinin yanısıra bir de Mikael & Arial isimli bir temizlik şirketi var. Melekler ile ortak, derKi Plazanın bu konularda müteahhit şirketi olarak çalışıyor…

Aylin 47. katta. Tüm katı ona verdik. Tavanı kubbe şeklinde ve tüm yıldızlar buraya kodlandı ve projeksiyon yöntemi ile evren ile bire bir olarak tavanda serbest bir şekilde dolaşıyor tüm sanal yıldızlar ve Aylin bunlara bakarak astrolojik yorumlar yapıyor. Bu arada dünyada bir Amazon birliği kuruldu ve Aylin bu birliğin baş danışmanı oldu.

Tijen ve Gülüm, dünya çapında tanınan ve yaşarken meşhur olup, resimleri iyi para eden ressamlar kategorisine giren nadir ressamlardan oldular. Gülüm tabii ki aynı zamanda şirketin yönetim kurulu başkanı, Türkiye’de böyle büyük bir şirketin, kadın yönetim kurulu başkanı olan bir o, bir de Güler Sabancı var zaten…

Seyit uzun yıllar Yeni Zellanda’da yaşadı, yazılarını yıllarca “telepatik” yollarla Türkiye’ye gönderdi ve 4-5 yıl önce Türkiye’ye kesin dönüş yaptı… O günden beri aynı zamanda derKi Plazanın doktoru, hatta şu anda yer altı, 8.katta ameliyatta olması lazım… Aylin’e gözaltı, Mediha’ya da çene estetiği yapacaktı bugün…

Cüneyt 2004 yılında askere gitmişti, gidiş o gidiş… Orduda teskere bıraktı ve o şimdi bir binbaşı… Yakında emekli olacak ve derKi Plaza’nın güvenliğini o yönetecek. Ne de olsa BBG evinden gözetlenilmeye alışkın, şimdi de gözetleyecek tabii… Bekliyoruz…

Çisel ise, Sezen Aksu müziği bırakıncaya kadar onun menajerliğini yaptı. Şimdilerde Seden, Bendeniz ve Banu’nun menajerliğini yapıyor. Bunun yanında yeni yetme birkaç popçu ile de uğraşıyor ve bir yandan da Sezen Aksu’nun hayatını yazıyor. Zor iş… Minik serçemizin öyle dolu dolu yaşanmış bir hayatı vardı ki… Yaz yaz bitmez.

Mehmet, Bursa’yı terk edeli çoook oldu. O da derKi plaza’da 48.katta ve aynı Aylin gibi tüm kat ona tahsis edilmiş vaziyette. Kendi burada astral seyahatler ve astral incelemeler yapıyor, zaman zaman bağını koparıp yerlere düşüyor ama sürüne sürüne de olsa yine bedenine geri dönüyor… Ben KumbaRA adlı bedensizden yeniçağ bilgileri alırken, o da OhaRa adlı bedensizden bilgiler alıyordu. Sonra OhaRA onu bıraktı o da kendine yeni bir bedensiz buldu. ZampaRA… Haa birde tabiki tüm derKi’lerin grafik tasarım işleri ondan soruluyor.

Seden hala vakit buldukça derKi’ye yazıyor. Haa bu arada artık sadece Pop-Caz türünde söylüyor ve Türk cazının ileri gelenleri arasında ve o şimdi Türkiye’nin ve Avrupa’nın en tanınmış şarkıcılarından…

Avrupa deyince aklıma geldi, düşündüğümüz gibi Avrupa bizi yıllarca oyaladı ve birliğine almadı. Zaten 2013 yılında da Avrupa Birliği diye bir şey kalmadı, ülkeler çeşitli konularda anlaşmazlığa düştü ve birlik bozuldu… Amerika mı?.. O da Bush’tan sonra kendine gelemedi, genç nüfusu ortadoğu’da telef oldu ve ekonomik olarak da çöktü. Şimdi sıradan bir ülke ve enflasyon canavarı ile boğuşuyorlar. Biz mi? Biz de tüm Türki devletleri biraraya topladık ve muazzam bir Türk birliği yarattık. Tüm dünyaya bir biz, bir de Çin mal satıyor. Ayrıca, Çin’le de ittifak anlaşmamız var.

Bendeniz albüm üstüne albüm çıkartıyor, o da New Age tarzında besteler yapıyor artık ve herkes ondan beste kapma yarışında…

Anjelika, sadece Pianografik müzik yapıyor. “O da ne?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Hani Caligrafik medyumlar vardır ya, konsantre olup, ellerine bir kalem alıp, öte aleme bağlanır ve başlarlar gelen bilgileri yazmaya… İşte Pianografik müzik de böyle bir şey… Anjelika bağlanıyor öte aleme, başlıyor gelen notaları yazmaya, bazen de direkt piyanonun başına oturuyor, gelen notaları naklen çalıyor. J

Burak, Marduk’un geçişinden sonra daha da meşhur oldu. O zamana, yani 2012’ye kadar 5 kitap yazmıştı, sonra 4 kitap daha yazdı… Her zaman aklı başında ve ayakları yerde oldu, kimse onu hokkabazlık ve üfürükçülük ile suçlamadı ve suçlayamadı. Şu anda ise 2027’de dünyaya teğet geçecek bir başka gezegenin peşinde… Ha yazdı, ha yazar…

Erol’u, gördüğüm ilk günden beri “Karate Kid” teki çocuğun bilge öğretmenine benzetirim. Hep sakin, hep sessizdir ama konusunda da uzmandır… O da yazılarının yanında her akşam derKi Plazanın jimnastik katında yazarlara ve çalışanlara toplu meditasyon ve yoga eğitimi veriyor.

Ve Ertan… Erol’un kardeşi ve benim çocukluk arkadaşım, mahalle arkadaşım… Onunla öyle çok maceramız var ki… Anlat anlat bitiremeyiz. Eski gazeteci ve dizgici olduğu için, o da duygusal ve esprili yazılarının yanında basılı tüm derKi’lerin başında dizgi ve basımdan mesul bir müdür şimdi, ama tabii ki dizgiyi önündeki bir ekrandan yapıyor ve kontrol ediyor. Meşhur kedisi Şanslı mı?… O da derKi Plazanın kadrolu kedisi… Şanslı işte n’olucak… J

Yılmaz ve Bilge… Tabii ki ikisi de hala yazıyorlar derKi’de… Onlarsız bir derKi düşünemiyoruz. Yılmaz nerede savaş varsa oraya gider ve orayı yazar genelde… Arada sırada onunla çeşitli amaçlar(!) için “Trafo”, “Transformatör”, “kablosuz aktarım cihazları” falan üretiyoruz piyasaya… derKi radyo’da yayımlanan “Geçmişte Rock” isimli programı birlikte hazırlıyoruz. Canavar gibiyiz, canavar…

 

Emre derKi’ye gelmeden şiir yazıyordu, Sonsuz onu yazı yaz diye zorlayana kadar… Şimdi o iyi bir yazar ve hatta şiiri unuttu bile… Ayrıca derKi’nin poşete konulma zorunluluğu olan dergilerinin başında ve şu anda da bu ayki derKiboy için Paris Hilton ile çekimde…

Tunç yazdığı tüm metinleri çizgi film yaptı zaman içinde… Şu anda da derKi TV çocuk bölümü başkanı… ManGa’nın da menajerliğini yapıyor.

Feyza ve Nalan uzun süre direndiler Yeni Zellanda’da… 5 sene önce ikisi de kesin dönüş yaptı, Feyza derKi Plaza alışveriş merkezinde aromatik yağlar satan ve içinde bir de masaj ve saunası olan bir yer açtı. Stephen enişte mi? O dükkanın kapısına bir tabure atıp, tespih çekiyor… J
Nalan ise ses mühendisi olduğu için DMM (derKi müzik Merkezi)’nin başında ve tüm sanatçılarımızın ses ve müzik kayıtlarını o yapıyor ve ayrıca radyo için de programlar hazırlıyor.

Elçin tabii ki derki Radyo ve DerKi TV’nin baş spikeri… Power Fm’den onu 2013 de transfer ettik ve haberler ondan soruluyor. “Havayı koklayan adam” da bizde tabii ki… Hatta bugün o da burada Emre’nin yanında… O da Paris Hilton’un hayranıymış.

Zeynep ve Elif, 53. katta “Sonsuz’un yanında oturuyorlar, hala onu asiste ediyorlar, derKi’nin her olayında parmakları var.

Ebru’nun da derKi alışveriş merkezinde bir Çakra açma Merkezi var, eniştemiz Tolga’da merkeze o karizmatik soyadını verdi “Dengiz Çakra”… Gerçi benim piyasaya sürdüğüm “Çakra aç” isimli müstahzar onlara zor günler yaşattı bir süre ama… En son işsizlikten dolayı Tolga’nın, Ebru’ya çay demlediğini duyunca “Çakra aç”ı piyasadan geri çektim de enişte normale döndü.

Reyhan, Feyza gibi kocası yabancı uyruklu olanlardan… Peter’da 2007’den beri derKi’de yazıyor. Reyhan hala sistemi düzeltmekle meşgul ve arada çomağını düzenin çarkları arasına sokuyor.

Erhan müziğe ve mitolojiye tutkulu bir arkadaşımızdı, tabii ki o da şu anda derKi radyoya “Troubadour” adlı bir program hazırlıyor, derKi için yazdığı komplo teorilerinin hepsi gerçek olduktan sonra artık teori üretmeyi bıraktı, derKi’dekiler ona kısaca “Nostradamus” diyorlar ve o şimdilerde daha çok haftalık çıkan “derKi Magazin” de dedikodu sayfaları hazırlıyor. J

Müjde’nin yazılarını hala büyük zevkle okuyorum. Bir zamanlar onun tek okuyucusu olduğumu zannediyordu… Hala da gerçekleri, yani milyonlarca okuyucusu olduğunu ona söylemedik…
“Sen yaz Reha okur” diyorlar… O da yazıyor… Alışveriş merkezinde de bir trombosit merkezi var, değerleri düşük çıkanları, trombosit manyağı yapıyor. J

Mediha da hala yazarların arasında… O da 21. katta… 2005 de kendini “sevgi” işlerine verdi. Senyor MOZ’a bu konuda asistanlık falan yaptı ama sonra sevgi 1A sınıfından Yücel isimli delikanlı ile evlenmeye kalkınca Mustafa Hoca kıskanıp onu kovdu, o da şimdi tek başına sevgi, çiçek, böcek yazıları yazıyor ve boş zamanlarında herşeye ağlıyor. Jr.MOZ ise “babamı bu yaştan sonra azdırdı” diye Mediha ile konuşmuyor ama derKi’de yazmaya devam ediyor.

Banu köşeyi döndü, Marduk geçerken ne yapıp edip, ondan aldıkları taş parçalarını satıyor hala… Arada sırada “derKi Bar” da da şarkı söylüyor. Onunda SDVD’leri bizden çıkıyor tabii…SDVD mi ne?.. En son müzik ve görüntü formatı bu… Artık her parça klibiyle beraber hazırlanıyor, Şarkıcı, çalanlar ve hazırlayanların biyografisi ve albümün hazırlanışının her evresi bunun içinde ve “Halografik” sistemleri destekliyor. Yani görüntü için ekrana gerek yok, 3 boyutlu olarak ortaya karışık seyrediliyor.

Bahar, derKi’ye bir gelmişti, pir gelmişti… Bir psikoloğumuz eksikti o da olmuştu ve herkes “beni analiz eder de gerçek yüzümü ortaya çıkarır mı acaba” diye hafiften bir irkilmişti. O şimdi Plazanın psikoloğu ve rutin olarak hergün tüm yazarların katıldığı “toplu terapi” leri yönetiyor ve bol bol hipnoz yaparak bizi “bir gün gelip de yazamama” korkularımızdan arındırıyor.

Şiyma ile Işık’ı (Menderes olanı) 21.katta Mediha’nın yanına koyduk, en renkli kat orası, en çok ziyaret edilen katta orası, sabahtan akşama dolup dolup boşalıyor ve üçü hiiç susmuyorlar…

Eee, beni sorarsanız tabii biraz ihtiyarladım. Eskiden derKi plazaya 20 km uzakta oturuyor ve her gün yürüyerek işe gidip, geliyordum. Geçenlerde eski dinamizmimin olmaması nedeniyle ev değiştirdim ve daha yakına taşındım şimdi sadece 15km. yürüyürek işe gidip, geliyorum. Yazılarımı yazmaya ve sağa sola giydirmeye devam ediyorum, e ne yaparsınız alışkanlık işte… 54. kattan, diğer tüm katlara sürekli gidip gelme gibi bir zorunluluğum var… Asansör var tabii ki, ama çoğunlukla yürümeyi tercih ediyorum. Bu arada neden mi derKi Plaza’nın en üst katındayım? Neden mi tüm katlara gidip geliyorum? Plaza’daki ek işimden dolayı!

Yok canım… Yönetim kurulu başkanı veya Genel Müdür falan değilim…

derKi yazarlığı dışında ne iş mi yapıyorum?

Plazanın en üst katındaki döner kafeterya ve yemekhaneyi işletiyorum. J

Yıl 2020, herkese selamlar…

Reha Ersavcı