Başarılı şairlerini, müzisyenlerini, edebiyatçılarını, sanatçılarını, sporcularını ve bilim adamlarını “toplum değeri” kabul eden medeni toplumlar onları el üstünde tutarlar ve ürün vermeyi sürdürmeleri için her türlü önlemi alırlar. O ülkelerde, hayranlık duygusu, kıskançlık duygusunun önüne geçer. Negatif, yani olumsuz, yani yıkıcı değil; pozitif, yani olumlu, yani yapıcı tavır ve düşünceler toplumun duygularına hâkim olur. Toplum, öyle başarılı insanlara sahip olduğu için gurur duyar, başka toplumlar da o toplumlara gıpta ile bakar.

Medeni olmayan toplumlarda ise bunun tam tersi olur. O nadir değerler azınlık kabul edilir ve sürekli hırpalanır. En verimli oldukları gençlikleri dışında en iyi eserlerini vermekte zorlanırlar. Olgunluk dönemleri çile içinde ve üzüntü ile geçer. Dünya mirası olabilecek evrensel ürünlerini yaratamazlar. İftiraya uğrarlar, aşağılık davranışlara maruz kalırlar. İtilip kakılırlar. Tarihin çöplüğünde yok olacak yeteneksiz yöneticiler elinde oyuncak edilirler. O toplumların indinde “yaradılıştan yetenekli insan” yoktur. Herkes eşittir. Tembelle çalışkanın, ahlâklıyla ahlâksızın, iyiyle kötünün, zalimle mazlumun farkı yoktur. Değeri kendinden menkul bir asiller sınıfı toplumu yönetir ve medeni ölçüleri sürekli göz ardı eder. Onlar için fertler yönetilmeye muhtaç kölelerdir. Başarı ve yetenek sadece onlara bahşedilen değerlerdir. Bu toplumlarda negatif düşünceler hâkimdir. Bu yüzden fertler hiçbir zaman huzur duymazlar, geleceğe yönelik ümitleri ve heyecanları azdır. Çoğunluk, asil sınıfın mutlak hâkimiyetini kabul eder ve başı onlarla derde girmeden yaşamaya çalışır. Çoğu zaman ölmeyi düşler. Zira, bu toplumlarda asillerin yönetimini eleştirmek bozgunculuk ve bölücülük addedilir. Bu toplumlar hiçbir zaman medenileşemezler. Bunun olabilmesi için ya tamamen çökmeleri veya medeni bir lider ve kadrosu tarafından uzun süre yönetilmeleri gerekir.

Medeni toplumlarda sınırlar iyi belirlenip, özgürlükler iyi tanımlandığı için, herkes haddini bilir. Aksine bir durumda toplum ayağa kalkar. O toplumun fertlerinin kabullenemeyeceği şey, değer yargılarının ve değer verdiği varlıkların yok edilmesidir. Bunun gerçekleşmesine asla izin vermezler. Kaderci toplumlar ise asla medenileşemezler. Her belanın ve iyiliğin ilahi takdir olduğunu düşünüp seslerini çıkarmazlar, her işlerini ilahi güçlere havale edip, tembelliklerini ve miskinliklerini sürdürürler. Bu toplumlar kötü yönetilirler, kötü yönetici seçmekte mahirdirler.

Yukarıda yazdıklarıma tarih şahittir. Medeni olmayan toplumlar için tarih tekerrür eder. Medeni toplumlar ise tarih yazar.

Hüsnü Can Başer