Genellikle sakin yaratılışta, makul bir insan olmama rağmen içine girdiğimde dişlerimle tırnaklarımın uzadığı, saçlarımın ve tüylerimin dimdik olduğu kaotik bir ortamı paylaşmak istiyorum sizlerle: Trafik…

Kendi adıma otomobile binip kontağı çevirdiğim anda başlıyor trafik stresi. Hatta bu işi öyle abarttım ki, normalde az sayıda araba geçerken, benim çıkışım esnasında otopark bariyerimin önünden geçerek beni geciktiren arabaların çetelesini bile tutmaya başladım. Gülmeyin, trafikte 25 yıl geçirdikten sonra böyle oluyor insan. Bu herkes için geçerli olmayabilir ama iyi niyetli, kurallara uyan bir sürücü olmaya çalışanlar için ödenmesi gereken bir bedel. Bakın, Kurban Bayramından yeni çıktık, tüm uyarı ve hatırlatmalara rağmen yollar yine kan gölü…  Trafik kazasında hayatını kaybetmek bana o kadar ucuz ve anlamsız geliyor ki.

Güzel ülkemiz, son 30 yıl içinde meydana gelen trafik kazalarında, nice ünlü sanat, siyaset ve spor adamını yitirdi.Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği’nin verilerine göre, Türkiye’de yılda ortalama 10 bin kişi trafik kazalarında hayatını kaybediyormuş. Söz konusu dernek, trafik canavarına dikkati çekmek için, kazalarda hayatlarını kaybeden ünlülerin listesini oluşturmuş.

Yaklaşık otuz yılı kapsayan araştırmayla ortaya çıkan liste, tüm kesimlerinden tanınmış isimleri içeriyor. O acı listede, milletvekilleri, valiler ve belediye başkanlarından 29, müzisyen, sinema sanatçısı ve tiyatroculardan 17, sporculardan 14, gazeteciler ve yazarlardan 10 isim yer alıyor. Derneğin araştırmasına göre son 29 yılda Türkiye’deki trafik kazalarında 146 bin 641 kişi hayatını kaybetmiş, ne kadar acı değil mi…

Savaş bilançosu gibi. Bir başka ilginç istatistik de şöyle: Bir trafik kazasında ölme riski 18 binde 1 iken, uçak kazasında ölme riski 10.4 milyonda 1 imiş. Buna ne diyorsunuz?

Bakın trafik kazaları yüzünden kimler hayatını kaybetmiş son 30 yıl içerisinde;

– Erkan Yücel, Tiyatro Oyuncusu

– Kamran Yüce, Tiyatro Oyuncusu
– Mete, Muzaffer ve Tomiç Zoran Samsunsporlu futbolcular

– Nuri Aslan Samsunspor Teknik Direktörü

– Metin Oktay, Milli Futbolcu

– Kamil Kabakçı, KESK Genel Başkanı

– İlhami Soysal, Gazeteci Yazar

– Vedat Dalokay, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı

– Renç Koçibey, Rallici

– Uzay Heparı, Müzisyen, besteci, yorumcu

– Ahmet Çetinser, Gazeteci

– Hande Mumcu, Barış Selçuk, Salih Peker, Gazeteci

– Gökhan Semiz, Sanatçı

– Kerim Tekin, Müzisyen

– Ajlan Büyükburç

-Boran Kaya, Sanatçı

– Ercan Arıklı, Gazeteci

– Recep Yazıcıoğlu, Vali

– Tevfik Lav, Teknik Direktör

– Meral Taytuğlu, Devlet Tiyatrosu Sanatçısı

– Mutlu Menderes, Adalet Partisi Aydın Milletvekili

-Mustafa Üstündağ, CHP Genel Sekreteri

– Adnan Kahveci, Maliye Bakanı

– Mümin Gençoğlu, ANAP Milletvekili

– Mehmet Özalp, ANAP Milletvekili

– Yılmaz Hocaoğlu, ANAP Milletvekili

– Kadir Görmez, MHP Milletvekili

– Mehmet Bedri İncetahtacı, Fazilet Partisi Milletvekili

– Kadir Bozkurt, DYP eski Milletveki

– Nezir Büyükcengiz, CHP Milletvekili

– Mustafa Taşar, eski bakan

– Abdül Keskin, Dizi oyuncusu

– Barış Akarsu, Şarkıcı

– Prof. Tankut Öktem, Heykeltıraş

Yazık değil mi bunca cana? Hepimizin mi acelesi var, hepimiz mi hep haklıyız trafikte. Oysa bir gülümseme, elini kaldırıp basitçe bir özür o kadar çok sorunu çözer ki. Ama bizim çözümümüz nedense ya el frenini çekip arabadan fırlamak, ya da elimizin altında bir levye tornavida vs aramak. Bu iş için silaha sarılan magandaları sık sık izliyoruz haberlerde. Galiba hepimiz top yekün trafik canavarına dönüştük. Büyük ihtimal trafikten bunca yakınan ben bile aşağıdaki listeye bir yerlerde dahil oluyorumdur… Peki ya siz?? Siz ne alemdesiniz?

Buyurun aşağıdaki listeyi dilediğinizce genişletin.. Ne de olsa burası Türkiye. Buyrun canavar çeşitlerimize;

–         Arabanızın 70 cm kadar dibine gelip kenara çekilmeniz için taciz edenler,

–         Yaklaşık bir km geriden, çılgın selektör saldırısıyla yolundan çekilmeniz için sizi vahşice uyaranlar,

–         Sinyal kullanmayı gereksiz işgüzarlık sayarak sabırsızca yılankavi hareketlerle trafikte kendine yol bulanlar,

–         Döneceği sapağı kaçırdığı için dörtlü flaşörleri bile yakma gereği duymadan 600 metrelik yolu, arabaların ortalama 180 km hızla seyrettiği anayolda geri geri gidenler,

–         Yine aynı yolda, arabanın şöför koltuğuna büzüşerek, büyülenmiş gibi sadece önüne bakar halde yol ayırım çizgilerini ortalayarak saatte 60 km ile seyredenler,

–         Telefonla konuşurken trafiği tedirgin etmemek için arabayı sağa çekip konuşanlar, ama bunu yaparken arabayı son derece kritik bir virajın içinde bıraktığını fark etmeyenler,

–         Yoğun trafikte sağ şerit açılırsa sağı, sol şerit açılırsa solu kullanmak için iki şeridin tam ortasında, kesikli çizginin üzerinde seyredenler,

–         Gecenin iki buçuğunda in cin top atarken, yolun sadece kendine ait olduğunu düşünüp aşırı hız yaparken kendisi gibi düşünen biriyle ıssız bir kavşakta kafa kafaya çarpışanlar,

–         Sahip olduğu son derece lüks arabası nedeniyle yolun sadece kendisine ait olduğunu düşünerek öndeki aracı sağlayanlar, sollayanlar, üzerinden zıplamaya çalışanlar,

–         Sahip olduğu aracın büyüklüğü nedeniyle “bütün yollar benim, benden korkun” psikolojisiyle otomobil kullananlar,

–         Anayolda yüksek hızla seyrederken, sizin aracınızın yeteneklerine göre bıraktığınız fren mesafesini beğenmeyip, sağınızdan ya da solunuzdan önünüze geçenler,

–         Trafikte yaşlı, deneyimsiz, yorgun ya da dikkati dağınık insanların da olabileceği gerçeğini yok sayarak herkesten aynı beceri ve hızı bekleyenler,

–         Sinyal kolunun oraya neden konulduğunu, dörtlü flaşörlerin ya da ikaz lambalarının ne işe yaradığını bilmeksizin otomobili gaz fren ve direksiyondan ibaret sayanlar,

–         Düz gideceği halde, ışıkta en sağda durup sağa dönüşü engelleyenler,

–         Trafikte sıkışık yolda seyrederken, sizi hafifçe sağda görüp kaldırımla arabanız arasında kalan bir metre boşluktan önünüze geçmeye çalışanlar,

–         Otomobil içinde meyve yeyip kabuklarını, sigara içip izmaritlerini yola atanlar,

–         Sizin altınızdaki arabaya yarı beğeni, yarı hasetle bakarak, “maharet arabada değil şöfördedir” savını kanıtlamak için 20-30 yıllık eski arabalarıyla motoru patlatırcasına kalkış yapanlar,

–         Işıkta ilk fırlayan olmak için arabasını viteste tutup ileri geri oynatanlar,

–         Beklediğiniz yeşil ışık sarıya dönmeden 2 saniye öncesini hissederek arkadan uyarı kornası çalanlar,

–         Kırmızı ışıkta bekleme çizgisi yerine yarım araba boyu öne sarkarak ışığın değiştiğini görmeyenler, bu yüzden arkadan küfürle karışık kornaya maruz kalanlar,

–         Yolda bir yer ararken bakışları yukarılarda, hiçbir işaret vermeden yolun ortasında duranlar,

–         Dönüş yerine yaklaştığında sinyal vererek dönüş uyarısı yapmak yerine, döndükten sonra “bakın ben döndüm” diye sinyal verenler,

–         Yaya geçidinden geçen yaşlı veya engelli insanlara yol verip geçmelerini beklerken, sizin bekleme nedenini gördükleri halde arkadan utanmazca korna çalanlar,

–         Trafikte her hareketinde, her davranışında, her duruşunda, her sollamada, her kazada haklı olanlar,

–         En ufak tartışmada karşısındaki insanın kim olduğunu bilmeden, düşünmeden kavga için arabadan fırlayanlar,

–         İki araba birbirini sollarken, üçüncü olarak onları sollayarak karşıda kendi şeridinden gelen otomobilin aklını başından alanlar,

–         Müşteri alacağı ya da indireceği zaman yol kenarına veya cep bölümüne yanaşmaya üşenerek yolun tam ortasında yolcu indirenler,

–         Çocuklarının ön koltukta, ayakta seyahat etmesine göz yumanlar,

–         Çocuğu kucağında otomobil sürenler,

Hepinize kazasız güzel günler dilerim…

Sabit Sümer