Akıllı bir düşman varlığını belli etmez. Ülkemizde düşman kabul ettiklerimiz kötüdür belki ama asıl düşmanımız değildir. Düşman zannettiklerimiz asıl düşmanın yarattığı koşullardan doğan basit sonuçlardır. Onlar olmasa başka kötüler olacak ve o kötüler de doğalarında ne varsa onları yapacaklardır. O sebeple düşman diye saldırdıklarımız hastalığın kaynağı değil semptomudur sadece. Semptomu yok etmek hastalığı iyileştirmez. İster şu partiye, ister bu lidere, ister şu ya da bu ülkeye düşman diyelim, gerçek düşman yalnızca ama yalnızca bizim cehaletimiz, kalbimizi karanlıklaştıran âdiliğimiz, yani avamlığımızdır. Dünyadaki gerçek düşman kendini ve niyetini daima gizler. Dikkatimizi paraya çekip de kendisi tarım alanlarına yatırım yapan ve gelecekte insanları besinle, açlıkla yöneteceğini gizlemeye çalışan IMF gibi. Bakınız Hollywood hemen IMF’yi cici gösteren bir film yaptı bile: Görevimiz Tehlike. İnsanlar, ucuz ve gerçek dışı aksiyon görmek ve yakışıklı adamlarla güzel kadınları izlemek için koşa koşa bu tür filmlere gidiyor. Aslında bu tür filmlerle, dizilerle, TV şovlarıyla minik minik dost ve düşman algısının kurgulandığı, algı mühendisliği yapıldığı, kitlelerin kime oy vereceklerinin bile basit psikolojik tekniklerle yönetildiği anlaşılmıyor. Düşman gizlenir. Eğer akıllıysa daha da gizlenir. Ardından, kitleler yeterince aptallaştığında ve körleştiğinde, düşman kılık değiştirerek, hatta kendini kurtarıcı olarak göstererek göz önüne çıkar.

Gerçek düşman, düşman kabul ettiklerimiz değildir. Bunu anlayan bir avuç insanın en büyük sorunu gittikçe körleşen ve sağırlaşan bir kitleye gerçeği göstermeye ve anlatmaya çabalamalarıdır.

Değerli arkadaşım, gerçek düşman, düşman sandıkların değildir; gerçek düşman bizzat sensin.

Cem Şen

1968 yılında doğdu. 1981 yılında savaş sanatları eğitimi almaya başladı. 1987 yılında Zen Budizm’in Türkiye’deki temsilcisi olan İlhan Güngören ile tanıştı ve 1987-1990 yılları arasında Güngören’in asistanlığını yaptı. Bir yandan Güngören’i Zen çalışmalarında ve Tai Chi Ch’uan derslerinde destekleyen Cem Şen aynı zamanda Namık Ekin, Mustafa Aygün gibi eğitmenlerle savaş sanatları eğitimini sürdürdü. 1990 yılında ilk çeviri eseri yayınlandı. Aynı yıl çalışmalarını tümüyle Taocu çalışmalara yönlendirdi. Sırasıyla Mantak Chia, Master Wang, Master Wu, Eric Steven Yudelove gibi ustalardan eğitim alan Cem Şen aynı zamanda bu ustalardan farklı Taocu sistemleri öğretme yetkisi de aldı. Halen ustalar ile çalışmalarını ve dünyanın farklı yerlerinde bulunan yaşayan büyük bilgelerle iletişimini ve arayışlarını sürdürmektedir. 1991 yılında Dharma Yayınları’nı ve ardından 2003 yılında bu yayınevinden ayrılarak Klan Yayınları’nı kurmuş olan Cem Şen’in içlerinde “Enerjinin Dansı: T’ai Chi Ch’uan” ve “Dolmuşa Binme ve Dolmuştan İnme Sanatında Zen” adlı kitaplarının da bulunduğu 8 kitabı ve yaklaşık 40’a yakın çeviri eseri bulunmaktadır.