Gelin size Trajikomik bir olay anlatayım: 

“Hırsızın bir tanesi tecavüz suçlaması ile gözaltına alınınca bağırmaya başlar.

-“Ben tecavüzcü değilim, hırsızım”

Neden mi böyle bağırır?

Cezaevlerinde tecavüzcülerin çoğu şişlenmektedir de ondan. Hem de hemcinsleri tarafından!”

*******

Günlerdir okuyoruz. Yazarlar birbirlerine “sen bunu dedin”, “ben de sana şunu soruyorum”, “bak şu konuşana” hesabı ölmüş bir insanı tenis topu yapmış, atışıp duruyorlar. Yukarıda ki hikayeyi, bu nedenle örnek gösterdim birazda… Bu aralar erkekler, düşüncede ikiye ayrılmış gibiler. Suların biraz soğumasını bilerek bekledim. Rahmetli Defne Hanım bilmeden bizlere kadın olmanın ne demek olduğunu karamizah gibi gösterdi. Eminim hepimize şu soruyu tekrar sordurdu:

“Ülkemizde kadın olmak ne demekti?”

*******

Geçtiğimiz pazar günü NTV yi izleyen oldu mu bilmiyorum. Gerçek Orada bir Yerde isimli programda Kadının Toplumdaki Rolüne ilişkin bir çok konu konuşuldu. Mesela gelin şu tabloya bir daha bakalım:

“Dünya Ekonomik Forumu’nun her daim aksatmadan hazırladığı “Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği” raporunun 2010 yılı rakamına göre: Kadın-erkek eşitliği konusunda Türkiye 136 ülke arasında 126. oldu. Eni konu 10 ülkeyi geride bırakabilmişiz..” (Bu tablonun diğer maddelerini ayrı bir konuda işleyeceğim)

*******

Türkiye sınırları içerisinde kadın olmak nedir biliyor musunuz? Kadın olmak birazda, başkalarının değer yargılarının altında ezilmektir.

Herkesin her şey hakkında fikir sahibi olduğu günümüzde; kronik bir yalnızlığın pençesinde bir ömür tüketen sözde yetkin hayat guruları, yataklarından kalktıklarında yeni güne huzurla mı başlıyorlar merak ediyorum. Yoksa çirkince iddialarla, o kişinin yaşadıklarını bilip bilmeden, üstelik o gün cenazesi kaldırılacak bir ölünün arkasından sarf edilen kelimelerin, ufacık bir pişmanlığını duyuyorlar mı mesela? Yoksa halen her kelimelerinin arkasındalar mı?

*******

Kadın olunca birazda ne olur biliyor musunuz? Biri tutar, biri vurur, biri çiğ çiğ yer! Bunu gören diğerleri kurtarmak için çaba sarfedemez, sadece bakar ve susar.

Şimdi içinden “neye göre ahkam kesiyor bu kadın” diyenleriniz olabilir elbet. Ben sevgili ülkemin güneydeki alelade bir ilinde; sırf aldatıldığı ve bunu ispatladığı için; yuvası saydığı evinden kovulan, henüz 25 yaşındayken ve 4,5 yaşında bir çocuğu varken, eşinden boşanan bir kadınım ben.

Ve o yazıları yazanlar ile içeriğinin anlatmak istediğini destekleyenleri, bir insanın yaşamını bilip bilmeden yaftaladıkları için saygı duymamı kimse benden beklemesin!

Velev ki, H. U. ve onun gibi düşünen insanların saygısını kazanmaya ihtiyacım yok benim.

*******

Kadın olmak birazda nedir biliyor musunuz? Bir kadının içine girince adam olunuvermesi, adam hissetmesidir diğer cinsin!

“Kadın olmak” nasıl anlatılır? Geleneklerimize göre bir ölünün ardından kötü konuşulmaz. Sadece ölü diye değil üstelik.. Dinimize göre ise bir insan hakkında gıybet edilmez. Bunlarıda boşverin dünya üzerindeki hiçbir kadın; bir aşkı, cinselliği, ilişkiyi yaşadığı için, başka kuramlara dayanılarak yargılansada, küçültülemez. Saygının ölçüsü bu değildir. Saygı yataktan geçmez!

Kötülük nedir biliyor musuz?

Önünde ‘rol modeli’ olarak yazan kaypak adamların var olduğunu bildiğin bir dönemde büyümek ve büyütmek mi?

Yoksa organ mafyalarının, rızan dışında vücudundan ciğerlerini alıvermesi mi?

Sahi sokakta kaç kadın kan kaybından ölüme terk edilmiştir?

Kaç anne; kızlarının sırf parasızlık uğruna yaşlı adamlara peşkeş çekildiğini sessiz çığlıklarla izlemiştir?

Yoksa o yazarların yazdıklarını okuyarak, organ mafyalarının eline bile düşmeden kan kaybından ölmesi midir insanlığın?

H.U. olarak yazan sözde yazarın bir cümlesini kendisine şifa niyetine yutmasını istiyorum ben.

“Bir zamanlar aşka düşülürmüş.”

Doğrudur!

Ama sözde varsayım bile olmayan iddaalarla insanlık bu derece düşürülmezmiş!

Sahi bırakın bir kadının ölmesini, insanlık ölünce ne olur?

Efsa