Uzaylı mısınız? Dünyaya bilgi mi aktarmak istiyorsunuz? Kendinize medyum mu seçmekte zorlanıyorsunuz? Peki ya bu Dünyalılara ne mi anlatacaksınız? Buyrun rehberimize…

– Öncelikle buradaki kuralların denenmiş olduğunu ve yeni başlayacaklar için büyük kolaylıklar sağlayacağını bilin.

– Dünya gezegenine bilgi gönderme misyonunda iseniz işe ilk olarak kendinize karizmatik bir isim seçmekle başlayın. Bu isim tek kelimeden oluşmalı, hecelere bölündüğünde “Tanrısal ışık, özden gelen, yüce bilgi…” gibi anlamlar ortaya çıkarmalı, kapaklara yaldızla basıldığında zengin göstermelidir. Bu insanoğlu marka düşkünüdür, çekici markanız yoksa Dünya’da piyasa yapamazsınız. Mesela Dünya’da Sony, Coca Cola, Philips neyse; spirituel alemde Ramtha, Kryon, Omni… odur.

– Dünya’da geçmiş bir enkarneniz varsa yaşadınız. Bu insanoğlu kendi aralarından çıkmış bilinçlere bayılır. Hatta kendi sanatçıları bile “Halkın sanatçısıyım ben sizin aranızdan geldim” diye prim yaparlar. Siz de zamanında Atlantis’te falan varolduysanız, piyasada tutunma şansınız çok yüksektir. Ayrıca bu Dünyalıların takıntılarından biri de “tüm uzay aslında Dünya’dan çıkma” tezini ispatlamaktır. Kendi gezegenlerinde bile mesela “Tüm Dünya aslında Türk’tür” gibi savunmalar yaparlar. Bu yüzden geçmişte bir enkarneniz varsa buna iyi sarılın. Yoksa o zaman kendinize bir imajmaker tutun, o size bir senaryo yazsın yada işçi permisi alır gibi birinden enkarne alın.

– Eğer bir şirketle antlaşmanız varsa bu da çok iyidir. Mesela Manyetik Hizmet, Dünya’da tanınmış bir firmadır ve imajı çok kuvvetlidir. Ayrıca sizin adınıza çalışacak bir grup zaten hazır olduğu için halkla ilişkiler ve reklam harcamaları sıfırdır. Eğer böyle bir şirketle antlaşmanız yoksa bile kendinize bir şirket kurun ve o adla başlayın. Mesela “Ben Özsel Kudretten Hariton, sizi sevgiyle selamlıyorum” gbi bir giriş yapınca bunların popoları dizlerine iner. Dünyalılar böyle şatafatlı cümlelere bayılırlar. Kıssadan hisse: arkanıza şirket desteği alın.

– Mesajınıza mutlaka Dünyalıları öven, onlara bol bol sevgi sunan, az buçukta yıkayıp yağlayan bir girişle başlayın. Bunlar sevgi ve güven fakiri olduğu için böyle cümleleri duyunca kendilerinden geçerler ve istediğiniz gibi yoğurabilirsiniz. Önden dayayın yağlamayı, sonradan ne verirsen su gibi içerler. Aklını kullanma ve muhakeme gibi konularda biraz sorunlu oldukları için ne itelerseniz alırlar, aralarından sadece bir kısmı farkına varır ve itiraz eder. Eh siz hiç kılınızı kıpırdatmayın, diğerleri nasılsa onu dışlayacaklar ve kendilerinin aslında ne kadar akıllı olduklarını onaylayacaklardır.

– Bunların en sevdiği bilgi; değişiyorsunuz, gelişiyorsunuzdur. Bugüne kadar kim geldiyse hep aynı şeyleri tekrarlamış Dünyalılar da “ulan değişe değişe bir hal olduk, biz ne zaman yaşayacağız yahu” diye sorgulamadan, “yihuuu gelişiyoruz” demek diye sevinerek salonu mutlu terketmişlerdir. Sıkıştığınız yerde dayayın gitsin bunları…

– Arada mutlaka Dünya’nın bilinmeyen tarihinden birşeyler attırın gitsin. Bunların nesli herşeye burnunu sokmaya bayılır da işin aslını öğrenmek niyetleri pek yoktur. Sizin söylediğinizi olduğu gibi kabul ederler, çünkü doğalarında bir aşağılık kompleksi vardır ve sizi üstün görüp dediklerinizi kabul edeceklerdir. Bu yüzden eğer bilmiyorsanız bile tarihi, sallayın gitsin. Bugüne kadar yollanan her kanal kendi hikayesini sallamış ve bunlar hepsini almışlardır. Mutlaka ama mutlaka Atlantis’ten bahsedin bu arada. Dünya’daki popüler kültür Atlantis markasına takıktır, hele ki zamanında Mısırlılar bizimle iletişimdeydi derseniz, salonda zevk çığlıkları atanları bile görebilirsiniz.

– Vermeniz gereken şeylerden biri de meditasyon reçeteleridir. Bu insanoğlu sanayi kültürüne, birşey üretmeden tüketmeye, hazır gıdalara, reçetelere o kadar alışmıştır ki siz saatlerce yırtınırsınız birşeyler anlatmaya bunlar sizden somut talimatnameler ister. Aklını kullan dersin, gülümseyerek alık alık bakar; bacağını 35 derece kaldır, kulağının arkasını ayağınla kaşı bu arada da “ben değerliyim, ben herşeyim…” gibilerinden tekrarlar yap de sevinçten gözleri çakmak çakmak olur. Hatta bir araya toplanır yaparlar da. Hayatınıza biraz eğlence katmak istiyorsanız, bunlara abuk sabuk şeyler yapmalarını söyleyin, bunu da dünyanın iyiliği adına diye iteleyin, sonra geri çekilip izleyin. Bu meditasyona şöyle “Meleğin kendini gerçekleştirmesi” gibi cafcaflı bir isim de attırıverdiniz mi hepsini hizaya dizersiniz.

– Medyumunuz mümkünse az buçuk Etiler’de şarkı söyleyebilecek tiplerden olursa iyi olur. (Bkz. Omni’nin medyumu) Bunların cinsi yakışıklı erkeklerden yada çok güzel kadınlardan oluşan medyumları pek hazetmez. Kadın medyum seçecekseniz mümkünse 55 yaşlarında, hafif tombul, saçlarını yılbaşı hediyesi kurdelesi modelinde boyayan, sevimli teyzeciklerden seçin. Erkekler zaten belli hafif kulak memesi kıvamında görünsünler yeter. Genelde Amerikalı olmalarına dikkat edin, bunların kültürü baskın olduğu için heryere kolaylıkla ulaşırlar. Mümkünse de adları James, Steve, Mary, Joan gibi kolay akılda kalıcı ve tanıdık isimler olsunlar.

– Bunların garip garip takıntıları ve sorunları vardır ve bazılarının takıntıları dimağınızı durdurabilir. Böyle bir durumda sakın karizmanızı bozmayın ve yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin. “Ah sevgili varlık, evren seni böyle de seviyor, sen kendini böyle sevebilir misin?” mealinde bir yanıt yapıştırın. Bunların cinsi sorularına yanıt alma derdinden çok, “benim böyle bir derdim var, ilgilenin benle ey ahali” tavrında oldukları için siz sorusuna yanıt vermeyip, soru sorsanız bile yanıt aldığını düşünür ve mutlu mutlu susar. Sıkışırsanız sorusuna soruyla yanıt vermekten çekinmeyin.

– Sizi dinlemeye gelenlerin çoğunluğu aslında birşeyler öğrenmekten çok, başağrılarını geçirecek aspirin arayışında oldukları için aynı şeyleri defalarca tekrarlasanız bile o an için mutlu olur ve giderler. Ama birkaç gün geçince tekrar ağlaya ağlaya karşınıza gelirler. Bir süre sonra sözleriniz fayda etmeyince sizi suçlamaya başlarlar ve “tüü, kaka”olursunuz; halbuki onlar başağrısının kaynağını çözmek niyetinde olmadıklarını farketmezler bile. Sizler onların “prozac”larısınızdır.

– Bu ırkın en büyük özelliklerinden biri de tanrılar yaratıp, onları yıkmaktan zevk almaktır. Sizi dinleyip hoşlarına gittiğinizde sizi yere göğe koyamazlar, bir süre sonra bakmışsınız ki size küfrediyorlar ve hatta sorunlarının kaynağını bile siz de görüyorlar. Buna çok fazla bozulmayın, bu türdeki bir üretim hatasından kaynaklanıyor bu, gerçi ne zamandır uygun bir yama üretilemedi ama…

– Sözlerinizin arasında gaz vermeyi sakın unutmayın haaa…

– Seansınız bittiğinde mutlaka onları ne kadar sevdiğinizi söyleyin ve bırakın medyumunuz birkaçına sarılsın. Etkisi acaip olur, valla o gazla sizi milletvekili bile seçebilirler.

– Aslında özünde zor hayatları olan bir topluluktur. Siz gezegeninizde oturup bir taraflarınızda fındık kırarken, bu garipler binlerce zorlukla uğraşır dururlar. Siz yardım edeyim bahanesiyle kendinize eğlence yaratırken, bunlar size tapınmaya başlarlar falan. İlgiyi gördükleri yerde ipleri koyuverirler. O yüzden gezegenin erkekleri, güzel sözlerle gezegen kadınlarını rahatlıkla kandırabilmektedirler. Sevgi ve ilgiye ihtiyacı olan bir topluluktur kısaca. Kendilerini güvenleri çok az olduğu için ne kadar “güç içinizde” deseniz de sizi kıçlarıyla dinlerler ve “heee canım heeee, bunun bana faydası neeee?” gibi tepkiler verirler…

– İyi davranın onlara… 🙂

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...