Yazının başlığına bakar bakmaz “Hayda, bu ne ya?” diyeceğinize eminim. Eeee, sayın editörümüz benim “şirinler ve komünizm” arkasından da “Beraberliğin sinüzoidal açılımı” yazılarından sonra beni “Olmadık konuların yazarı” ilan etti ya… Bu ünvanın hakkını vermek lazım.

Şaka bir yana, bu yazımda Wing Tsun hakkında çok kısa bir tanıtım yazısı geçtikten sonra , daha çok insanın kafasını ince ince kurcalayan noktalardan bahsedeceğim. Hani sinek te küçüktür ama mide bulandırır ya … Bu tarz birkonudan bahsedeceğim. Yoksa benim de dahil olduğum EBMAS organizasyonundan bahsetmeye kalkarsam , yazı sayfalara sığmayacaktır. Hem zaten interneti biraz kurcalarsanız hem Wing Tsun hakkında hem de EBMAS hakkında bir sürü yazıya rastlayabilirsiniz.

Bu yazı biraz daha farklı…

Buyrun bakalım…

 

Kısaca WT

Peki öncelikle Wing Tsun nedir?

Çok kısaca değineyim.

Wing Tsun, Çin’den çıkan ve atakla savunmayı birleştiren bir kung fu çeşidi, bir savunma sanatıdır. Sifu Emin Boztepe bu sanatı yıllar içinde sürekli geliştirerek , modern hayata uygun bir hale getirmiş ve kendi organizasyonu olan EBMAS’ı kurmuştur.

WT ‘un turnuvaları, kuşakları , ödülleri yoktur. Sistematik bir düzen üstüne kuruludur ve öğrenci zaman içinde belli gelişmeler gösterdikçe dereceler atlar . Her derecenin öğretisi , bir öncekinin üstüne öğretilir.EBMAS sisteminde öğretilen WT , aynı bir bina inşaatına benzer. Her kat bir alt katın üstüne kurulur,böylece öğrenci eski öğrendiklerini unutmaz ve temeli de sağlam olduğu için yeni teknikleri daha kolay algılar.

Filmlerde gördüğünüz gibi, öğrenci yıllar boyunca hocasını izlemek zorunda kalmaz. Her şey sistematiktir ve gelişme gösterdikçe düzey atlanır.

Eğer anlattıklarım ilginizi çektiyse ve Wing Tsun ya da EBMAS hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsaniz internette bu konuda bir sürü web sayfası bulabilirsiniz.

Şimdi esas sormak isteyip soramadığınız sorulara geçelim.

Türkiye’deki savunma sporu anlayışı

Savunma sanatı deyince akla “karate” , “tekvando” ve “ninja” gelen bir ülkede yaşıyoruz. Çoğu genç bu tarz sporlara , TV’da “Buruş Li” filmi izleyince gaza gelerek ve “mamçıka” çevirme aşkıyla başlar. Aynen Slyvester Stallone’un Rocky 1 deki “Adriyııın”diye bağırması üzerine aşka gelen çocukların boksa başlaması gibi.

Filmi izleyip gaza gelen elemanlar “Ulan bende nakavt yaparken Aylaaaa diye bağıracam” diye düşünür ya… Aynen öyle …

Bu tarz bir aşkla karate yapmak isteyenler, genelde şu evrelerden geçerler. Hızla koşup mahalledeki karate salonuna yazılırlar, nereden ne öğrendiği belli olmayan bir hocadan ders alırlar , kafalarını gözlerini yara yara kuşak alırlar, belli bir zaman sonra da , genelde de “manita” durumları olunca salonu bırakırlar.

Hiç gördünüz mü bilmiyorum, ama mahalle kahvesinde okey oynarken içeri birisinin girip “Yetişin Kemal abiyi dövüyorlar” diye bağırması üzerine , okey ıstakasını yere atarak kahveden uçan tekme atarak çıkan bir sürü bıyıkları terlememiş delikanlı görürsünüz. Ya bu Kemal abi kimdir, neden dayak yemektedir, kaç kişi vardır, haklı mıdır haksız mıdır ….Bunu kimse sorgulamaz, onun yerine “turna tekniği huwaaaaaaaa” diye bağıran ve uça uça giden ergen tipler görürüz.

Eğer buna benzer olaylara şahit olmuş ve mantıklı bir kişiyseniz , “savunma sanatı” denince midenizin bulanmasının en büyük nedeni budur.

Çünkü savunma sporu öğrenmeye gidiyorum diye yola çıkıp, sonuçta bu tarz birisi olmak istemezsiniz, endişelenirsiniz.

Endişeler

Peki nedir bu endişeler ?

1- En temel endişe, spor salonundaki insanların yaşları ve kültür seviyedir.

Kendi başıma geldiği için bilirim. Bir ara eskrime merak salmıştım, bunun üzerine bu sporu nette araştırdım, kurallarını inceledim, Türkiyede az yerde yapıldığını öğrendikten sonra evime en yakın salonu buldum. İnsanın aklına eskrim diyince, hep züppe Fransızlar gelir ya, bende öyle düşünmüş ama yine de kendi yaşlarımda , kendi seviyemde birkaç kişiyle tanışacağımı , spordan sonra da çıkıp birer bira içebileceğim adamlarla arkadaşlık yapabileceğimi düşünmüştüm. Ama salona girip te, eskrim yapanların 14-16 yaş arası ergenlik bunalımında ve aynı zamanda Polat Alemdar özentisi olan çocuklar olduğunu görünce ağzım açık kalmıştı. Hadi dedik , boşver , spor iyidir, güzeldir yapalım dedik, üye olduk…. hay olmaz olaydık. Resmen veletlerin maskarası olduk.

Çocuklar hem beni delik deşik ettiler, hem de paso dalga geçtiler, resmen ergenlik bunalımlarını attıkları bir kukla olduk çıktık.

Bir ay boyunca delinip deşinmekten kevgire döndüm. Belli bir yerden sonra da , daha fazla kaldıramadım ve salondan ayrıldım.

Bu sporda hoşuma giden şeylerden biri , bu yaş ve kültür seviyesinin , bir şekilde ayarlanması oldu.

Neden diyecek olursanız Wing Tsun’a “kafa kırmayı öğrenmek” için gelenler büyük bir hayal kırıklığına uğrayıp kısa süre sonra ayrılırlar, çünkü WT’de denge kurmayı, duruşları oturtmayı ve Wing Tsun’un felsefesini anlamak için ciddi bir zaman harcamak ve sabretmek gerekir. Kafa kırmaya gelenler bu kadar sabırlı olmayıp gittiklerinden, salonda az ama belli seviyede , ve ne istediğini bilen insanlar kalır. Tabii ki ukalalık yapanlar çıkar, ama bunlar ya yalnız kalırlar ya da hocaların uyarıları altında , tabiri caizse “yontulurlar”

Kısacası “Buruş Li” ciler genelde sabredemeyip ayrılan tipler olurlar. (İroniktir ama büyük usta Bruce Lee, 3-4 sene Wing Tsun çalışmıştır ve kendi sistemi Jeet-kun-do’da Wing Tsun’dan bir sürü alıntı vardır.)

2- Savunma sporuna gitmek isteyen ama cesaret edemeyenlerin endişelerden biri de çalışacağı kişinin ego’sudur. Judoya başlayan 40 yaşında bir tanıdığım, bana ilginç bir anısından bahsetmişti. Bir karşılaşmada karşısına 2 senedir kuşak alamayan 20 yaşında hafif kafayı sıyırmış bir kişi çıkmış. Dostça bir karşılaşma olması gerekirken çocuk bunu tuttuğu gibi beyin üstü mindere çakmış. Arkadaşım da o anda bu sporu bırakmış. Maalesefbuna benzer bir sürü olayın farklı savunma sporlarında yaşandığını da duymuşluğum vardır.

Wing Tsun , alçak gönüllü bir spordur. Düzeyler kişisel gelişmelerine göre verilir ve her zaman , yaptığınız seviyenin hem altında hem de üstünde öğrenciler olduğundan , hep belli bir dengede kalırsınız.

3- Yine başka bir korku, eğitimi veren hocadır. Çünkü bazı hocalar gerçekten de sırf egolarını tatmin etmek için öğrenci döverler.Öğrencilere ulaşılmaz gibi gözükürler ve öğrenciler hocaya saygı duyacakları yerde ondan korkarlar. Benim hocam 20 yaşında , tüm dünyada en genç 3.TG Eğitmen çalışan kişi olduğu için Guiness Rekorlar kitabına girmiş bir kişi olan Berat Uylukçu’dur.(Fotoğraflardaki uzun saçlı kişi) Buna rağmen hayata oldukça realist bakan alçak gönüllü biridir .Kendisine saygımız sonsuzdur ama bu saygı ona olan korkumuzdan dolayı değil , kendi kişiliğinden dolayıdır. Ulaşılmaz birisi de değildir,otobüsle beraber eve döneriz ve ara sıra diğer öğrencilerle beraber olup hep beraber yemeğe ya da eğlenmeye gittiğimizde olur.

Bir de konuşmaları gereğinden fazla uzatmasa süper biri olurdu ( hah bunu da yazdık ya, 2 sene düzey müzey yok bana )

4- Herhalde yine çekincelerden biri de çevreden gelen tepkilerdir. Bu tepkiler arkadaş çevresinden geldiği gibi diğer savunma sporunu yapan kişilerden de gelebilir. Mesela bizde beyaz t-shirt siyah pantolon WT formasıdır. Bazı savunma sporundakiler , “ula elbiseleri bile yok bunlarin, spora saygıları yok” diye sizle dalga gecerler , ama yolda guzel bir kız görünce “Immmmaaa garıya bak laaaaa” diyerek genel hayata olan saygılarını anında belli ederler. Zaten herşey elbiseye saygıyla bitseydi ….

Arkadaşlarınızın da “la madem kung fucusun bi hareket yap da gorelim” “ben seni var ya doverim oğlum” “demek kungfu sanat, sende adam doverek sanatci mi oldun” “abi gurescilere karsi hangi savunmaniz var” gibi bir sürü denyo esprilerine maruz kalırsınız.

Artık bir şekilde bunlarla da yaşamayı öğreniyorsunuz.

Tabii bunların dışında bir de Türkiye gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekir ki, o da çoğu mahalle karate salonunun mafyaya adam yetiştirdiğidir. Ama bu kadar yazdığım şeyden sonra bu kadar sistematik bir sporun herhalde bu tarz işlerle uğraşmadığını anlamışsınızdır.

Sonuç nedir o zaman ?

Tabii aklıma gelmeyen, ama sizin kafanızı kurcalayan daha bir sürü ufak tefek nokta olabilir. Araştırın, birkaç derse katılın izleyin, ve ondan sonra kararınızı verin derim size. Emin olun tüm soru işaretlerini cevaplandıracaksınız.

Eğer ki aynı anda hem beyni hem vücudu çalıştıran,hem de belli bir kaliteyi tutturmuş bir dövüş sanatıyla ilgilenmeyi düşünüyorsanız, kafanızdaki her tür soru işaretini bırakıp gelebileceğiniz bir daldır Wing-Tsun.

Tunç Pekmen