Eskiden, biz Türkler yılbaşı zamanı, eve çam ağacı falan kurmayı bilmezdik. Şimdilerde şehirli, yurtdışı görmüş ya da bol amerikan filmi seyretmiş ailelerin evlerinde yılbaşı zamanı; dam üstünde pardon evin bir köşesinde çam ağacı kurulmaya başlandı. Ağaç kurup süsleme, ışıldatma, altına hediye bırakma işi bizler için özenmişliğin ötesinde bir eylem olamamakla beraber, Hıristiyan kökenli, Noel’i kutlayan kişiler için de neden böyle yaptıklarını bilmedikleri ya da çıkış nedenini önemsemedikleri bir olgu.
Noel, İsa’nın doğum günü sayılan 25 Aralık günü kutlanmaktadır. Simgesel anlamı tüm dinlerin özel günlerinde olduğu gibi çağın ihtiyaçları, zevkleri ya da güç oyunları yüzünden sürekli değişmektedir.

Aslında İsa peygamberin gerçek doğum günü ve yeri tam olarak bilinmemektedir. İsa’nın doğum hikayelerinde anlatıldığı kadarıyla, peygamberin ilkbahar zamanı ( Mart ile Mayıs ayları arasında bir gün) doğduğu tahmin edilir.

Hıristiyanların 25 Aralığı doğum günü olarak seçmelerindeki sebebin daha çok pratik nedenleri vardır!

Noel kutlamalarının kökenlerinin Hıristiyanlık öncesi, Paganist Ortadoğu ve Avrupa kültürlerine dayandırılması tutucu kiliseler tarafından hoş karşılanmasa da Noel’in çıkış noktası ve etkilendiği paganist uygulamalar bilinen birer gerçektir. 4. yüzyıldan önce noel, yıl içinde değişik zamanlarda kutlanırdı. İnsanlar pagan kutlamalarını sürdürdüğünde kilise bu kutlamaları yasaklamıştı. Ancak bu yasak pek işe yaramayınca kutlamayı tanrının oğlu için kutlama haline dönüştürmeye karar verdiler. 4. yüzyılda Papa I. Julius zamanında kutlamaların 25 Aralıkta yapılmasına karar verildi. Bu tarih çeşitli pagan kültürlerinin güneşe dönüşü (gündönümü: en uzun gece 21 Aralık) kutlamalarıyla aynı zamana denk gelmekteydi.

Kış ortasını kutlama İsa’dan yüzyıllar öncesine dayanan bir gelenekti. Noel’in kutlanışı Eski Mezopotamyalılara kadar uzanır. Mezopotamyalılar çok tanrılıydılar ve baş tanrıları Marduk’tu. Her yıl kış geldiğinde, Marduk’un Kaos canavarıyla savaşacağına inanırlardı. Marduk’u desteklemek amacıyla yeni yılın başlangıcında festival düzenlerlerdi. Bu festivale Zagmuk denirdi ve 12 gün sürerdi! Bu gün Hıristiyanlıkta da 12 sayısı sık sık kullanılır. Mesela Noel ağacı kuran evler, Noel’den en geç 12 gün sonra ağacı kaldırırlar yoksa ağaç kalırsa bunun kötü şans getireceğine inanırlar. Yine Katolikliği yaymanın yasak olduğu zamanlardan kalma “Noelin 12 günü” ilahisi, Noel kutlamalarının klasik ilahilerindendir.

Frigyalılar’ın güneş tanrısı Attış’ın doğum günü, İranlıların güneş tanrısı Mithras ile aynı gün; yani 25 Aralık’ta kutlanırdı. Eski Romalılar 17 ila 24 Aralık arasında barış ve bolluk tanrısı Satürn için Satürnalıa festivalini kutlarlardı. Halka açık yerler çiçeklerle süslenir, köleler ve sahipler bir olup hediyeler değiş tokuş edilirdi.

İskandinavya’da pagan inanışlarına göre 21 Aralık gündönümü yortusunu kutlamak çok önemliydi. Bugün Noel kutlamalarına, Noel yortusu demek o zamanlardan kalmadır. Uzun kış geceleri ve bitmek bilmez karanlıkların ardından, İskandinavlar güneşin dönüşünü tanıyıp ateş yakarlar, ziyafet çekerler ve bu parti 12 gün sürerdi.

Noel kutlamalarının dinselleşmesinde ise en büyük etki, 14. yüzyılda Christmas Karolları’nın yani Noel ilahilerinin ortaya çıkması olmuştur. Bu ilahilerle İsa’nın doğum günü bağlantısı yaratılmış ve 25 Aralık dini anlamına tam olarak kavuşmuştur. Müziğin gücü! Daha sonra İtalya’da doğum gününün gücünü, görsel olarak arttırmak amacıyla İsa’nın doğum sahnesini simgeleyen kompozisyonlar hazırlanmış ve bunun için heykelcikler kullanılmıştır. Bu yıl İngiltere’de David Beckham’ın (Yusuf olarak), eşi Posh Spice Victorya Becham’ın (Meryem olarak), Kylie Minogue’un (melek olarak) ve bir kaç ünlünün daha bulunduğu heykelciklerle böyle simgesel bir sahne yaratılmış ve dindarlar da doğal olarak kızmıştır. Eğer şu aralar çevrenizde bir kilise varsa kapısına bir göz atın, benzer heykelcik sahnelerini görebilirsiniz.

Noel deyip de Antalyalı Noel Baba’yı atlamak olmaz. Pek çok batılı çocuk bu zatın aslında yaşamadığını öğrenince erken gençlik yıllarında travma geçirmektedir. Kendisi çok verici bir zat olduğu için özellikle çocuklar tarafından çok sevilir. Senede bir kere çalıştığından mıdır nedir, oldukça büyük göbek yapmıştır.Taklitleri her alışveriş merkezinde bulunur.
Biz Türkler göğsümüzü gere gere Noel Baba’nın Türkiye’de yaşamış olduğunu anlatmaya bayılırız. Haksız da sayılmayız. Türkiyeli Aziz Nicholas bilinen Noel baba adayları arasında en meşhurudur. Aziz Nicholas’nın üçüncü ya da dördüncü yüzyıl sıralarında Türkiye’de yaşadığı, piskoposluğu sırasında iyilikleri, cömertliği ile ün saldığı bilinir. Aziz Nicholas, özellikle çocuklara karşı çok sevecendi ve fakir çocukların evlerinin pencerelerinden içeriye hediyeler fırlatırdı. Rönesans zamanı oldukça popülerdi ve azizlik mertebesini saymayan protestan reformundan sonra bile sevilmeye devam edilmiş, özellikle Hollanda’da çok sayılmıştı. Bu nedenle günümüzde Hollanda’da Noel günü yerine 6 Aralık Aziz Nicholas günü kutlanmaktadır.

Bugün tanıdığımız Noel Baba, aslında birden fazla mit kahramanının ve efsanenin kombinasyonudur. Dünya çapındaki popülerliğini ise Amerikan toplumuna borçludur.

17. yüzyılda New York’a yerleşen Hollandalı göçmenler beraberlerinde Sinter Klaas’i (Aziz Nicholas) da getirdiler. Noel Baba ya da Amerikalıların bildiği adıyla Santa Claus’un 18. yüzyıla kadar bir imajı yoktu. Aziz Nicholas gününden bir gece önce çocukların ayakkabılarına, yardımcılarıyla birlikte hediyeler bırakırdı. Zaman içerisinde Santa ile ilgili çıkan yazılar ve şiirlerle, bu kişilik görünüş olarak da tanımlanmaya başlandı. Santa’nın hafif tombul ve sevimli halinin yani sıra ren geyikleri sürdüğü de bu tanımlamalar da yer alıyordu.

1860 ila 1880 yılları içerisinde Thomas Nast adlı karikatürist Noel zamanları meşhur Harper’s dergisinde tombul Noel Baba imajları çizdi. Thomas Nast’in Noel Baba’sı da kuzey kutbunda yaşıyordu.

En bilinen haliyle tombik, beyaz sakallı, kırmızı kıyafetli, siyah çizmeli normal insan boyutlarındaki Noel Baba imajı tamamıyla bir pazarlama dehası ürünüdür. Coca Cola şirketi, Noel baba betimlemesini 1931’de satışlarını arttırmak için geliştirmiş ve bu imaj benimsenmiştir. Coca Cola’dan önce Noel Baba mor, yeşil ve mavi kıyafetler de giyerdi. Coca Cola’ya transfer olunca sadece kırmızı beyaz giymeye başladı.

Yaratılan efsanelere göre; Noel Baba’nın oyuncakçı dükkanı, kuzey kutbunda bir yerlerdeydi. Gerçi 1925’te çıkan bir gazete yazısında Ren geyiklerinin kuzey kutbunda olamayacağı, ancak Finlandiya’da bulunabileceği söylendi. 1927’de Finlandiyalı çocuk programlarıyla ünlü radyocu “Markus Amca” Noel Baba’nın Finlandiya topraklarında yaşadığını ilan etti. Böylece Finlandiya’dan dünyaya yayılan, Elfler ile yaşayan, uslu duran çocuklara bacalardan hediyeler dağıtan bir Noel Baba efsanesi bir nevi kesinlik kazandı.

Yabancı ülkelerde Noel, Türkiye’de ise yılbaşı için kurulan ağaçların kutlamalardaki yeri de tartışılmazdır. Bu ağaç, bir pagan simgesi olarak ayna gibi karşımızdadır. Hıristiyanlıktan önce her daim yeşil kalan bitki ve ağaçların insanlar için önemli bir yeri vardı. Çam, ladin, köknar ağaçları cadıları, hayaletleri, hastalıkları uzak tutmak için evlerde ve kapılarda dekor olarak kullanılırdı. Eski Mısır’da kış gündönümü kutlamalarında ölüme karşı zafer simgesi olarak, Romalıların Satürlania festivallerinde, Ziraat ve bereket tanrısı Satürn’e saygı olarak , İngiltere’de orman rahipleri Druidlerin kış dönümü törenlerinde sonsuz hayatı kutsamak ve kötü ruhları uzaklaştırmak için mekanlar, bu ağaçlarla dekore edilirdi.

Noel’de çam ağacı geleneği ise tam olarak Almanya’da başladı. 16. yüzyılda Protestanlığın kurucusu Martin Luther’in ağacı ilk defa mumlarla süslediğine inanılır. Alman göçmenlerinin Amerika’ya geleneklerini götürdükleri ve böylece ağaç kurmanın yaygınlaştığı sanılır.
Küçüklüğümden beri çevremdeki büyüklerden şöyle bir cümle duyardım “Yabancılar yeni yılı değil Noel’i kutluyorlarmış” diye. Nihayet gün geldi yabancı(!)lara karıştım kendi gözlerimle yılbaşı yerine Noel nasıl kutlanırmış gördüm. İşin tuhafı pek çoğumuz yine Amerikan filmlerinden mi diyeyim, yoksa meraklı bir toplum olduğumuzu mu söyleyeyim, bizden olmayan bir kısım dünya vatandaşının yılbaşını değil de Noel’i kutladığını biliriz nedense. Ama memleketinden hiç çıkmamış ortalama bir Hıristiyan’a gel de “ben hiç Noel kutlamadım” deyin ve yüzlerindeki şaşkınlık dolu ifadeyi görün. Genellikle “Nasıl yani?” diye sorarlar. Yurtdışına yeni çıkmış iyi niyetli bir Türk’seniz, kibarca durumu açıklıyor olabilirsiniz, bu da bir seçenek. Eğer, Noel kutlanmaması karşında şaşkınlığa düşen cehalete katlanamıyorsanız; “bizde onun yerine kurban bayramı var, koyun ve dana kesip kavurma yapıyoruz. Hem Noel gibi bir gün değil dört gün sürüyor, daha iyi” diyebilirsiniz. Karşınızdaki bu cevap karşında ufaktan bir şok geçirebilir, olsun devam edin, evde deve beslediğinizi söyleyin. Bu tepkiye “reverse psychology” yani “madem öyle işte böyle psikolojisi” denir.

(Ren) Geyik muhabbeti bir yana, her şeye rağmen 25 Aralık, bu günü resmi tatil olarak ilan eden ülkelerde yaşayanlar için ideal olarak sevdiklerimizle geçireceğimiz bir fırsat günüdür. Toplumların birlik bilincini yaşayabilmek için, nasıl çıkmış ya da ne kadar ticarileşmiş olursa olsun böyle günlere ihtiyaç olduğu kanısındayım. Ha Noel ha şeker bayramı, çocukların yüzünde aydınlık gülüşler uyandıran, ne zamandır görüşmediğimiz yakın akrabaları, dostları ister istemez hatırlamak ihtiyacı doğuran bu günleri henüz kaybetmemeliyiz. Bu nedenle belirtmek isterim ki bu yazı ne bir dini küçümsemek ne de onun propagandasını yapmak için yazılmıştır. Maalesef araştırmalarım sırasında bu konuyla ilgili Türkçe kaynakların son derece yanlı, hakarete varan tavırlar içerisinde olduğunu gördüm. Oysa hiç kimse inancına hakaret edilmesini istemez ve haketmez. İlk önce rahatlayalım, kimse kimsenin inancını elinden alamayacağına göre ve kimseye inancınızı zorla dayatamayacağınıza göre, bari birbirimizin eğlencesini bozmayalım.

Hepinize mutlu Zagmuklar, Noeller, yeni yıllar, hayırlı günler, ışığınız bol olsun…

Feyza Hepözden