Bu gece babamın çok sevdiğim evinde, babamsız ilk gecem. Eve girdim. Daha yoldayken gözüm pencerede onu aradı alışkanlıkla… Çok gecikince beni pencerede beklerdi. Geldiğimi görünce de rahatlardı. Kapıdan girerdim. Abudik bir TV kanalı açık olurdu. Karşısında da bulmaca çözerdi. Beni görünce “Vay hoşgeldin” diyerek yerinden kalkardı. Elini öperdim. Sarılırdık. Sonra kocaman gözlüklerini takardı. Kulakları iyi işitmediği için kulaklığı gözlüğündeydi. Kocamandı bu yüzden gözlükleri. Beni buzdolabına götürürdü. “Bak sana neler aldım” derdi. Onun sevgisini gösterme biçimiydi bu. Evladını beslemek. Çünkü onun için babalık buydu. Evladını beslemek, kollamak, ona destek olmak… Ve de muhteşem bir babaydı. Onun en büyük mirası oldu bu bana. Baba olmak böyledir oğlumu gösterdi. Ve de bir erkek, babası öldüğünde büyürmüş derler. Son birkaç gündür hissettiğim bu. Daha da büyümüş…

Ve sevgili babam öyle vefalı bir ruh ki benim artık bu büyümeme hazır olduğumu gördüğü an vefasını tamamladı. Biliyordu, artık tamamıyla hazırdım. Onun ruhu da bundan emindi. Geriye tek bir şey kalmıştı helalleşmek. Ve geçen cuma yola çıkmadan önce ona dedim ki “Sen muhteşem bir babasın. Dilerim her türlü razısındır benden, ben senden sonuna kadar razıyım.” O da bana helalliğini verdi. Sarıldık öpüştük bir daha. Bana şunu sordu: “Hasan benim param helal midir?” Birisi bankacı olduğu için ona senin paran helal değildir demiş. Buna canı sıkılmış. Dedim ki “Senin paranın üzerinde tek bir toz zerresi bile yok. Öyle helaldir. Öyle alın teridir. Öyle güzeldir, bereketlidir o para.” Nasıl olmasın ki… Babamdan her daim gıcır gıcır sıfır kilometre para almışızdır ömür boyu. Batındaki temizlik, zahire yansımıştır. Bunu duyunca rahatladı. Ve de sonra o gece elini öpüp yola çıktım, Nisan’da geri gelmek üzere…


Ve de ruhu dedi ki tam zamanı artık ne dersin? Eminim, hazır olmadığımı görse bir on sene daha bekleyebilirdi. Öyle vefalıdır. Bana “Artık sadece sen ve kardeşine destek için buradayım” dedi geçen hafta. Yapacak pek bir şeyi kalmamıştı, bedeni de zorluyordu onu. Üç kere kalp ameliyatı geçirmişti. Ve o kalp de, kalbinin en severek attığı yerlerden birisinde, ablasının evinde bir anda duruverdi. Koltuğa oturdu ve ruhuna dedi ki “Evlatlarım hazır. İçim rahat. Helali hoş bir şekilde tamamlayabiliriz artık…” Ve gayet zengin kalkışıyla aniden vefasını tamamladı.


Her sabah bana instagramdan bir kalp atardı. Ben de ona… Şimdi o kalp gelmiyor artık. Telefonunu açıp kendime kalp atıyorum, ondan geliyormuş gibi. Az önce eve girdim. Ev çok sessiz. Açtım abudik bir kanal. Yeter ki ses olsun diye. Yeter ki o varmış gibi hissedeyim diye. Ama artık o yok. Her ne kadar onun ruhunun yanımda olduğunu bilsem bile, bir daha ona sarılamayacağım bu ömrüm boyunca. Sabahları kalktığımda dolapta bana hazırlanmış salata da olmayacak artık. Her mesajımın altına “Maşallah” da yazan olmayacak onun gibi. Çünkü o gitti artık, yok.

Kalbim birbirimize sevdiğimizi defalarca söylemiş ve de helalleşerek, rızalaşarak ayrılmış olmanın huzurunu taşısa da, o abudik TV kanalı evde hep açık olacak, sanki o hep varmışçasına… Taa ki alışana dek onun yokluğuna, her ne kadar bir ömür boyu bir parçam bu özlemi hep taşıyacak olsa da…

Her daim yaşayacaksın ve asla unutulmayacaksın iz bıraktığın bu ruhlarda sevgili Mahmut Çeliktaş. Seni hep yüzümüzde gülümseme ve “Yahu şimdi burada olsa bunu derdi” deyip karşılıklı atacağımız kahkahalarla hatırlayacağız güzel adam…


Seni Seviyorum…

Oğlun

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...