Farkında mısınız; Şarap ve Kadın, sanki birbirlerini tanımlamak, betimlemek ve anlamını kuvvetlendirmek için yaratılmıştır. Ancak bu durumdan yararlanan sadece KADIN oluyor nedense. Şarap, kadını tamamlıyor; kadın şarabı değil. Yani “Kadın gibi şarap…” demiyoruz, “Şarap gibi kadın…” diyoruz genelde. Kadın, kendi anlamını güçlendirmek için şaraptan istifade edebildiği kadar ediyor. Peki ama neyinden faydalanıyor? Etinden, sütünden yada yününden mi? Önce bu sorunun cevabını bulmak lazım. O halde şarabı şarap yapan özelliğine bir bakalım.

Şarap, üretimi en çok emek ve çalışma isteyen içkilerden biridir. Kaliteli bir şarabın, daha bağlarda başlayıp, kadehinize gelene kadar süren uzun bir macerası vardır. Üzümün türüne göre seçilen bölge ve toprak yapısının uygunluğu, iklim ve hava şartlarının elverişliliği, şarap yapımının ön şartlarıdır. Bu şartlar gerçekleştikten sonra, şarabın yapımı için seçilecek yöntemler ve bunların uygulaması esnasında gösterilecek özen, şarap kalitesi üzerinde yaşamsal önem taşır.

Yaşayan bir varlık olan şarapların, yapım aşamasından sonra yıllanma süresi boyunca süregelen çeşitli kimyasal reaksiyonlar, şarabın bünyesinde önemli değişikliklere yol açar. Her şarabın farklı bir yaşam eğrisi, dolayısıyla da farklı bir eskitme süresi vardır.

Şarap, belirli bir kültürün ve zevkin ürünüdür. Şarabı tanımak ve tadını almak, farklılıklarını anlamak bir birikim gerektirir. Beyaz şarap vardır, kırmızı ve rose şarap vardır. Sek, dömisek ve tatlı şaraplar vardır. Göz, burun ve damak testlerine tabi tutulan şaraplar vardır. Dünyanı en zor işlerinden biridir şaraptan anlamak. Yıllanmış şarapların kaç yıl şişelenmeden önce, kaç yıl şişelendikten sonra yıllanması gerektiğini bilmek, eskitilecek şarapların kaç derece ısıda ve hangi nem oranıyla donatılmış bir odada yada mahsende muhafaza edilmesi gerektiğini bilmek, gerektiğinde şişenin mantarının belirli aralıklarla değiştirilmesini bilmek. Zor iş bunlar. Hatta özel yetenek isteyen bir uğraş.

Bütün bu gereksiz bilgileri neden mi sıraladım şimdi size durup dururken? Bir tek kısa cümle neden oldu aslında şarap konusunda bu aralar yüksek lisans yapmamı gerektirecek kadar ilgimi çekmesi.

 

“Kadınlar, şarap gibidir… Yıllandıkça tatlanır ve güzelleşir….”

Evet, kadınlar şarap gibidirler ve kadınlardan anlamak, şaraplardan anlamaktan belki de daha zordur. Şarap ve kadın arasında benzerlikler fazladır ama kadın konusu, şarap konusundan çok daha fazla bilgi, deneyim ve ustalık gerektiren bir konudur. En azından benim tanığım “kadınları tanıma okulundan” mezun olabilmiş herhangi bir babayiğit yok şu ana kadar. Bütün tanıdıklarım hala öğrenci… Ve bir o kadar da o okulu yarım bırakmış ve mezun olma ümidini yitirmiş eski öğrenciler var.

Ama neden??? Şarapların sadece yıllanmışları makbul değildir ki. Bütün şarapların yıllanması gerekmez ki içilmesi için. Bekletilmeden içime hazır şaraplarda var, genç tüketilmesi gereken mesela. Tamamen damakla alakalı yani. Kimisi buruk şarap sever, kimisi tatlı, kimisi olgun, kimisi genç şarap sever.

Peki nedir kadınların, şarap ile olan benzerlikleri ve onları anlamayı bu kadar zorlaştıran yapıları?

Coğrafyaları en birinci etkendir her ikisi içinde. Bölge ve toprak yapısının uygunluğu, iklim ve hava şartları… Şarap yapımında kullanılacak üzümlerde sıcak iklim mahsulü ile daha serin bir iklimin mahsulü nasıl bir olmazsa, slav kadınların yapısı ile akdeniz kadınların yapısı arasında da dağlar kadar farklılıklar vardır mesela.

Şarap yapımı aşamasında mahsüldeki farklılıklar nedeni ile nasıl tadında, kokusunda, renginde ve dokusunda farklılaşmalar oluyorsa kadında da aynı süreç işler. Genç şaraplar olduğu gibi, yıllanması beklenen ve yıllanırken özen isteyen şaraplarda vardır. Tıpkı kadınlar gibi. Kadınlar da, şaraplar gibi yıllanırken, olgunlaşırken, tatlanırken, özel ilgi isterler. İyi muhafaza etmezsen ve gereken özeni göstermezsen tadı buruklaşır ve bozulurlar. Damakta kötü bir tat bırakırlar. Yani şarabın yıllanması zahmetli iştir, özen ister. Bunu da her şarap uzmanı, yada her erkek beceremez….

 

Zaten beceremedikleri içinde kolaycılığa kaçarlar genelde. Zahmetlidir, külfetlidir çünkü yıllanmış şarap içmek. Hem cebin sağlam olacak, hem sabırlı olacaksın, hemde beklemesini bileceksin. Bu zorluklarından dolayı gözü korkan şarap severler ve/veya erkekler içimi daha ucuz olan ve daha az özen gösterilmesi gereken, genç tüketilen şaraplara yöneliyorlar doğal olarak. Sabırsızlar… Biran önce şarabın tadını almak istiyorlar.

Hoş, bu arada bazı üzümlerde vardır ne kadar özenirsen özen şarap elde etmenin imkanı yoktur. Sen istediğin kadar şarap eksperi ol, yada en usta şarap imalatçısı. Farketmez üzüm için. Üzüm, şarap olmamayı kafaya koymuştur artık bir kere. Sadece üzüm olarak tüketilmek ister. Saygı duymak lazım…

Ama zamanla zevki değişen ve gelişenler şarap severler, doğru şarabı aramaya başlarlar. Gerekirse bir şarabın yıllanması ve tadına kavuşabilmesi için yıllarca beklemesini öğrenirler. Çünkü onlarda artık biliyorlardır ki, gerçek şarap yılların acımasız rüzgarları karşısında kendi lezzetlerini, yılların acımasız hamlelerine karşı hala içinde saklayabiliyor ve zamanı gelipte içime hazır hale gelince; kokusuyla, tadıyla, rengiyle içenin başını döndürebiliyor, hatta açgözlülükle mevcut lezzetine saldırdığınızda sizi sarhoş edebiliyorlardır…. Tıpkı kadınlar gibi, değil mi?

Yine de yazının başında ifade edilen cümleyi, kendi tespit ve doğrularım ışığında birazcık budamak isterim.

“Kadınlar, şarap gibidir… Yıllandıkça tatlanır ve güzelleşirler…” yerine,

“Kadınlar, şarap gibidir… Yeterki içeceğiniz zamanı bilin…”

Ve son bir soru daha var size sormak istediğim;

Neden bu tarz ifadeler şimdiye kadar hep erkekler tarafından kadınlara yakıştırılmış da, kadınlar tarafından erkeklere buna benzer bir yakıştırma gereği görülmemiştir? Mesela, erkekler için “ağır ol, molla desinler…” tanımları eşliğinde büyüdüğüm bir toplumda, benzetmek istesek erkekleri, rakı var, viski var, benzetecek… Ağır, oturaklı, sert içkiler var. Hatta adamı çarparlar, az biraz dalga geçilirse kendisi ile. Neden, olmaz mı? “Viski gibi adam valla…” Yakışmadı değil mi? Sanatsal durmadı en azından. Ama ŞARAP ve KADIN…… Sanki bu iki kelime birbiri için yaratılmış gibi, sizce de öyle değil mi?

Emre Sakaryalı