Ben bazı şeyleri ölene kadar saklamak istiyorum. Mesela kocamın gönderdiği 10 saniyelik “teni tok teviyom”(çeviri:seni çok seviyorum) filmini veya 15. doğum günümde babamın taa uzaklardan gönderdiği bir sayfalık mektubu ve Amerika’ya giderken annemin beni ne kadar sevdiğini unutmamam için yazdığı şiiri. “Beni ben yapan bunlar işte” diyorum, diğer her şey ikinci planda kalıyor. .Ne eğitimim, ne işim gücüm ne de hobilerim. Şimdi bana Berna kim deseniz nasıl anlatırım kendimi size?

 

Kocaman bir kutum vardır benim, beni yapanlar kutusu derim ismine. Anı kutusu demek içimi açıtır oldum olası. Arkada bıraktiğim, artık geri dönüşü olmayan zamanları hatırlatır bana, değişimi anlatır.Değişimse beni korkutur. Hayatımda sabit kalmasını istediğim şeylerin yanından bile geçmesini istemediğim bir şeydir değişim. Hatta dönüşüme çevrilen bir değişim- Gregor Samsa gibi- esas korktuğum da budur. Kafka’nin Die Verwandlung adlı kitabı Türkçeye senelerce “Değişim” ismiyle çevrilmiş. Ahmet Cemal (Can Yayınevi) bu eseri bir kez daha Türkçe’ye çevirirken önsözünde güzel bir anlatımda bulunur: “Almanca’da Die Verwandlung bir değişimden çok daha köktenci bir olguyu, tümüyle başkalaşmayı getiren bir sözcüktür; burada gerçekleşen bir değişim değil, ama bir dönüşümdür… Bu nedenle, yeni çeviride yapıtın özgün adı olan Dönüşüm’ü kullanmayı yeğledik der.

 

İşte, hayatın kendisi sürekli bir değişim içindeyken, her an kendi kendimizi tekrar yaratırken (ve ben aslında bu gerçek karşısında saygıyla ve coşkuyla eğilirken) belki özümün, beni ben yapanların dönüşümünden korkuyorum. Bir gün “bu kutuya ne gerek var?” demekten korkuyorum.

 

 

Bu gerçek karşısında saygıyla ve coşkuyla eğildiğimden bahsettim ya. Çok sevdiğim bir tanıdığım astroloji falıma bakıp yıldız haritami çıkarmıştı bir keresinde. Karakterimin temel özelliğini belirleyen kesişim noktasına bakıp, “düzen yıkıcısın sen” dedi, “kuralları, yerleşmişlikleri sevmezsin.” Sonra duraksadı, kendisi de şaşırdı çıkan haritaya, “öyle gözükmüyorsun aslında” dedi. Sanırım beni bu noktadan yakalayıp yavaş yavaş çözmeye başlayabilirsiniz. Ama başlangıç noktanız burası olmalı.

 

Kendim dönüşümden ölesiye korkarken bir taraftan da belki şu meşhur yıldızların etkisidir bilinmez, yerleşmişlikler yorar beni. “Hayatın boyunca arayış ve bekleyişlerin bitmesin” diye bir yaşgünü notu yazmıştım arkadaşıma bir keresinde.Sonra düşünmüştüm, beddua mı ettim acaba diye. Aynı bedduayı (aslında duayı) kendime fazlasıyla yaşatmak üzere olduğumun farkında olmadan.

 

Belki de kelimelere döküldüğünde bir ikilem gibi gözüken fakat aslında kendi içinde müthiş bir uyuma sahip olan arayış ve bekleyişler ve beni ben yapanlar arasında hayatımı sürdürüyorum. Dönüşüme uğramadan değişmeyi becerebildiğim her anımı hatırlamak mutlu ediyor beni. “Beni ben yapanlar kutum” bir taraftan, bitmek bilmeyen arayış ve bekleyişlerim diğer taraftan sürprizlerle dolu hayatıma devam ediyorum. Artık yaşgünü kartlarına yazmasamda tüm sevdiklerim için aynı duayı ediyorum.

 

Not: Bu arada baharla ilgili küçük bir not; (Seneler önce yazmışım ama durumum hala aynı.)

 

BAHAR
“Her sene aynı şey.Bahar geldiğinde ne kadar mutlu olduğumu kış
geçmeden hatırlayamıyorum. İlla ki o soğuğun bitmesi lazım. 24 yaşındayım. Sizce idrak yollarımda bir problem mı var?

Berna Köker