Büyücü

beni kanatlarına al büyücü
ve.. bulutları usulca uzaklaştır
büyülerim olmadığı için üzgünüm, çok üzgünüm
beni silip süpürecek sözcüklerim var yalnızca
beni silip süpürecek bir büyüye ihtiyacım var
beşe kadar saymak istiyorum
arkamı döndüğümde kendimi yok olmuş bulmalıyım
fırtınayla uçup
sessizlikte uyanmak istiyorum

beni bu bedenden kurtar
yanıbaşımda hareket eden bu cüsseden
bu bedeni uzaklarda bırakmama izin ver
bu acılı bedenden nefret ediyorum
şu hastalığın usul usul kemirdiği

ruhumu al büyücü
içim genç ve enerjik
içim yaşıyor, lütfen uzağa götür beni
yapacak çok şey var- daha çok erken
hayatımın sona ermesi için
bu bedenin çürüyüp gitmesi için

beni hayatta tutacak bir büyüye ihtiyacım var
bir mucize istiyorum- ölmek istemiyorum
uyursam eğer bir daha hiç uyanamayacağımdan
korkuyorum
bir daha hiç varolmayacağımdan
gözlerimi kapatıp yok olacağım
ve pusa süzüleceğim

lütfen… beni birisi duysun
ellerim bir fincan kahveyi tutamıyor
parmaklarım zayıfladı- herşey elimden düşüyor
içim genç ve güzel
bitmemiş birsürü şey var
soluğum kesiliyor

doktor sen büyücü değilsin-ben de inançlı biri değilim
kaderin şu an bana sunacağından daha fazlasına
ihtiyacım var
mucizelere inanmak istiyorum
yalnızca sayılara inanç değil
beni uzaklara götürecek bir büyüye ihtiyacım var
beni silip süpürecek bir büyü istiyorum
bu yıldızlı gecede gel
yıldızların,ayın,ışığın yerlerini değiştir
güneş kayboldu
beni bu fırtınayla uçur
ve sessizlikte uyandır
bu fırtınanın tam içinden uçacağım
ve… sessizlikte….uyanacağım

(lou reed “magic and loss” albümünden “magician”adlı şarkının sözleri.)

-Just a perfect day-

 

Yıl 2001, “Kasım’da Aşk Başkadır”. (Bu da orijinalinden sallapati çevrilmiş bir filmdir. Asıl adı Sweet November.) Başrollerini Keanu Reeves ve Charlize Theron paylaşıyorlar. Ender izlediğim aşk filmlerinden biri -dram severim genelde- soundtrackta de Enya ‘dan Only time var. Yanımda sevgilim. Capitol’deyiz, son matinedeyiz…

Kızla kaderim aynı, lenf kanseri bende henüz araştırılıyor, semptomlar aynı. (biyopsiler ağır ağır takip ediliyor.) Filmi birincil derece de gözlerimi çeperlerine kadar açarak izliyorum. arada damla düşüyor gözlerimden, kanser olduğumu sanıyorum ya… (ahmak ben); filmde oynayan karakterin silueti kayboluyor, başrolde ben oynuyorum.. o gece aklıma yerleşiyor, evin yolunu tutuyoruz…

Kısa bir aradan sonra 21 Kasım 2001’de bu hastalığın teşhisi konuluyor (HİV+). Duygularım mi? Boş verin içinizi karartmayayım, arada Tom Hanks olurum ( cinsiyetim female olduğu halde); “Streets of Philadelphia” şarkısı arka fonda çalar, O’nun gözlerini kaybedişini hatırlarım..bazen Maria Callas’in aryasını dinlerken söyledikleri hafızamda kulaç atar:ben sevdiklerime acı getirdim. Bense aslolan acıyı bu ülkede önyargılı insanlar sayesinde yaşıyorum, bünyemde ihtiva ettiğim virüsten değil. Bu ülkeye karsı hiç bir zaman idealist olamadım ama bir nihilist oldum…

Konuk Yazar