Bu bitki ve kökü, yüzyıllardır pek çok medeniyette tedavi ve büyü amaçlı kullanılmış. Tevrat’ta da adı geçen adamotunun, ilk yaratılan bitkilerden olduğu söyleniyor. Hatta Romalılar, “O kadar çok adama benziyor ki bir soluğu eksik.” demişler. Başka birileri de “İnsan vücuduna benzediği için, onun insana benzeyen kısımlarından alınan merhemler insanda o kısma karşılık gelen yerde kullanılırsa daha etkili olur.” diye bir söylence çıkartmışlar. Doğru mu bilinmez ama, bu durumda bitkinin başını sonunu karıştırmamak lazım, ne olur ne olmaz.

 

Hatta Harry Potter filmlerinde de çokça görülmüşlüğü vardır bitkinin. Sırlar Odasında, Basiliks tarafından taşlaştırılmış insanları eski haline getirmek için hazırlanan iksirde Snabe adamotu kullanılır. Bir başka sahnede Madam Pomfrey tarafından nasıl kullanıldığı anlatılırken tüm öğrenci büyücüler kulaklık takar. Neden? Çünkü kökleri topraktan çıkartıldığında çığlık atan bu yaramaz bitki, sesiyle insanları en hafifinden bayıltır, hatta öldürür. Harry Potter filmlerini seviyorum, çok eğiticiler, kesinlikle.

İşte bu yüzden ben de eşime bir adamotu kökü siparişi verdiğimde, bir kulaklık edinmeye karar verdim, ne olur ne olmaz. Eşime de garanti verdim,  bu bitkiyi taşlaşmış adamlar üzerinde kullanmayacağım, hele büyülerle hiç işim olmayacak. Ayrıca aldığı aktarın “Abi bi yanlışın olmasın, bu bitki tırnak mantarı için değil, romatizma için kullanılır” yolundaki uyarısına karşılık romatizmam olmadığını, hala elimin ayağımın gayet iyi tuttuğunu beyan ettim. Peki, en bilinen kullanımı romatizmal ağrıları gidermekse,  nereden çıktı benim bu bitkiye olan ilgim?  

“Tesadüfen” demek alışkanlık olmuş ama yok, artık ben tesadüf kelimesini sözlükten çıkartacağım. Onun yerine, “eşzamanlılık” kelimesini kullanacağım ve yaşananların açıklamasına da evrenin sorulan sorulara verdiği cevap diyeceğim. İtirazı olan?

15 yıldır ayak tırnağımda doktorların teşhis enflasyonu yaşadığı, ama tedavi konusunda bir arpa boyu yol ilerlenemeyen bir rahatsızlığım vardı. Ayak baş parmaklarımın tırnağı kalınlaşıyordu ve bu da tırnak batmasına kadar uzanan bir işkenceye sebep oluyordu. Tırnak mantarı olabilir denerek kültür yapıldı, mantar bulunamadı. Ardından kalsiyum fazlalığından ırsi olabilir dendi ve bu, şöyle bir düşününce bana mantıklı geldi, çünkü yirmili yaşlardan sonra genelde ailenin yaşadığı bir sorundu bu. Ancak, sebepten çok sonuç, yani çözüm aradığımdan; mideme zarar veren haplardan, tırnağa oje gibi sürülen jellere kadar bir sürü tedavi şeklini denedim.. Hatta tırnak batması sebebiyle neredeyse abonelik durumunda gittiğim ayak bakım merkezleri ihya olup iki üç şube daha açtılar diyeyim siz anlayın. Sonuç ise kocaman bir sıfır…

Tam artık ümidi kesmişken, (işte eşzamanlılık burada sahne alıyor) bir gün Bitkisel_Saglik adlı bir yahoogrouptan davetiye geldi. Ardından, grup içi yazışmalardaki bir sürü ilgi çekici bilginin yanında, küçük bir detaya ilişkin paylaşım dikkatimi çekti. Hulki Bey’in sorusuyla başlayan, Aydın Bey’in cevabıyla gelişen bir dialogda, internette dolaşan, kitaplarda yazılanlardan farklı olarak, denenmiş ve sonuç alınmış bir yöntem olarak, tırnak mantarı için adamotu ile bitkisel bir tedavi öneriliyordu. Soru ve cevaplar devam ettikçe, bitkinin hangi isimlerle aranacağı, nasıl kullanılacağı, ne kadar zamanda ve ne şekilde şifa vereceği gibi detaylar da ortaya döküldü. İşte benim de “Denemekten ne çıkar?” diyerek, eşim vasıtasıyla bir adam otu kökü almaya karar vermem bu sayede oldu. Şimdi gelelim adamotu ile ilgili genel bilgilere:

Araştırma yaparken adamotu ile ademotunun aynı olup olmadığı sorusu kafama takıldı, Derki yazarlarından Dr. Tolga Dengiz sağolsun, ikisinin aynı şey olduğunu teyid etmekle kalmadı  aynı zamanda diğer bir isminin de Mandragora olduğunu söyledi. Ben de her zamanki muzurluğumla “Ne biçim isim bu, Mandrake der gibi?” diye aklımca dalga geçtim. Tolga beni saf buldu da kandırdı mı bilmem ama, meğer yurtdışında bu isimle de bilinirmişJ  Ardından yine yahoogruptaki Eczacı Nejat Bey, bitkinin familyası ile ilgili detay bilgi vererek beni biraz daha şaşırttı. Bu kök, hani bu aralar pek moda olan ginseng ile akraba değil miymiş meğer? Ancak adamotu ile ilgili “Zehirlidir dahilen kullanılamaz” notuna karşılık, piyasada tonla ginseng çayı var ve ben de gayet keyifle tüketmekteydim, kafam karıştı bu noktada. Ancak Nejat Bey, Ginsenggillerin yaklaşık 225 türden oluşan kalabalık bir aile olup, çay olarak ülkemizde tüketilenin Panax Ginseng olduğunu söyledi de içim rahatladı.

Bir sonraki yazımda da Ginseng’i yazmak bahanesiyle bu konuda daha çok bilgi edinmekte fayda var, ne olur ne olmaz. Yine de, ısırgan otu, adamotundan sonra bir de ginseng yazarsam, kendimi fazla riske atarım gibi geliyor. İlaç sektöründen siyah gözlüklü adamların kapımı çalıp nazikçe uyarlamaları an meselesi. Tekrar düşündüm de, önümüzdeki aya başka bir konu mu bulsam ne?  

Bitki ile ilgili daha bilimsel noktaları doktorumuz Tolga Dengiz’e bırakmakta fayda var. Şimdi ben yalan yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltmak yerine, haddimi bilerek, sadece bir kullanıcı olarak adamotunun tırnaklar üzerindeki etkisinden ve nasıl kullanıldığından bahsetmek istiyorum.

Tekrar eşimin adamotu kökünü alıp geldiği ana dönersek, kökü ilk gördüğüm anda hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim. Bir kere çığlık filan atmıyordu, ayrıca da kupkuru birşeydi. Çığlık atması bir yana, kullananların anlattığı gibi içinden merhem olabilecek bir öz suyu çıkabileceğine dair en ufak bir umut vaadetmiyordu. “Yanlış bir şey almışsın!!!” sen diyerek eşimi suçladım tabii hemen. Meğer bu bitki de tıpkı hindistan cevizi gibi içinde barındırdığı öze ait hiç ipucu vermeyen kapalı kutuymuş. Ucundan bıçakla biraz kesince, açık krem rengi bir bölgeye ulaşılıyor. Burası yine bıçakla kazınınca da merhem olarak kullanılacak öz çıkıyor. İşte bu sıvıyı sorunlu bölgeye sürüyorsunuz. Önemli uyarı; sorunsuz bir bölgeye değdiğinde müthiş kaşındırıyor. Yani elinize bulaştıysa yanlışlıkla biryerlerinize değdirmeden önce hemen elinizi yıkamanız şiddetle tavsiye edilir.

Yaklaşık on gündür kullanmama rağmen, kesinlikle söyleyebilirim ki alttan gelen tırnak sağlıklı bir şekilde ve normale göre biraz daha hızlı uzuyor (ya da bana öyle geliyor bilemeyeceğim). Yine kendi deneyimlerime dayanarak, bu sıvının değdiği her yerdeki ölü hücreleri temizlediği, tırnak kenarındaki kütikülleri giderdiği, uygulama sonrası bölge yıkandıktan sonra ponza taşı ile ovulduğunda müthiş sonuçlar alındığını ilave etmek isterim. (Ayak tabanıma deneme amaçlı sürüp, kendimi bilim adına feda ettim ama fena da olmadı yani)

Yalnız, ölü hücre temizliyor derken “Aaa, peeling etkisi var galiba, ben bununla yüz de temizlerim” gibi bir sonuç çıkartılmaması gerektiğini hatırlatırım. Unutulmaması gereken ayrıntının tekrar altını çiziyorum: Yakıyor!

Denemediğim ve ihtiyacım olmadığı için diğer kullanım alanları ve şekillerinden bahsetmeyeceğim. Tek söyleyebileceğim, tırnaklarınızda probleminiz varsa, adamotu adam gibi bir çözüm.

Son olarak, Louise L.Hay’in  “Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri” adlı başucu kitabından ilginç bir yorumu paylaşmak istiyorum. El ve ayak tırnak mantarı için doğrudan bir madde yok, ancak tırnak kalınlaşması için belirtilen neden şu: “Kişinin ileri yönelmeye, ilerlemeye hakkı olup olmadığı konusunda endişe duyması”

Yani tırnağında kalınlaşma sorunu yaşayan kabilem üyelerine ve aynı dertten muzdarip herkese duyurulur: “Herşeye olduğu gibi, hayatta istediğimiz yönde ilerlemeye de hakkımız var; ilk hedefimiz kendimize yolculuğumuz, ileri!”

Müjde Apay

1969 yılında İstanbul’da doğdu.Şişli Terakki Lisesi’nin ardından, İstanbul Üniversitesi Turizm ve Otel Yönetimi Bölümünden mezundur. Alison University Psycology Diploma ve Biology and Behavior of Psycology Sertifika, Psikiyatri Derneği Temel Psikoloji programlarını tamamlamıştır. 2009 yılına kadar Turizm ve Bilişim Sektörlerinde çalıştıktan sonra spritüel gelişim alanında çalışmak ve hizmet vermek üzere kurumsal hayata veda etme kararı almıştır. Müjde Apay, Klasik Sistem Usui Reiki Master’ıdır ve Reiki eğitimlerini destekleyen Işık Köprüsü, Çakra-Aura eğitimlerini almıştır. Eğitim ve uygulamalarından edindiği bilgi ve tecrübeleri, hem şifa uygulamalarında hem de Reiki eğitimlerinde etkili bir şekilde kullanmaktadır.